Birinci Meşrutiyet Nedir?
Birinci Meşrutiyet Nedir?, Birinci Meşrutiyet Nerededir?, Birinci Meşrutiyet Hakkında Bilgi?, Birinci Meşrutiyet Analizi? Birinci Meşrutiyet ilgili Birinci Meşrutiyet ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Birinci Meşrutiyet ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Birinci Meşrutiyet Ne Anlama Gelir Birinci Meşrutiyet Anlamı Birinci Meşrutiyet Nedir Birinci Meşrutiyet Ne Anlam Taşır Birinci Meşrutiyet Neye İşarettir Birinci Meşrutiyet Tabiri Birinci Meşrutiyet Yorumu
Birinci Meşrutiyet Kelimesi
Lütfen Birinci Meşrutiyet Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Birinci Meşrutiyet İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Birinci Meşrutiyet Kelimesinin Anlamı? Birinci Meşrutiyet Ne Demek? ,Birinci Meşrutiyet Ne Demektir? Birinci Meşrutiyet Ne Demektir? Birinci Meşrutiyet Analizi? , Birinci Meşrutiyet Anlamı Nedir?,Birinci Meşrutiyet Ne Demektir? , Birinci Meşrutiyet Açıklaması Nedir? ,Birinci Meşrutiyet Cevabı Nedir?,Birinci Meşrutiyet Kelimesinin Anlamı?,Birinci Meşrutiyet Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Birinci Meşrutiyet Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Birinci Meşrutiyet Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Birinci Meşrutiyet Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Birinci Meşrutiyet Kelimesinin Anlamı Nedir? Birinci Meşrutiyet Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Birinci Meşrutiyet Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Birinci Meşrutiyet Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Birinci Meşrutiyet - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Birinci Meşrutiyet
Birinci Meşrutiyet Nedir? Birinci Meşrutiyet Ne demek? , Birinci Meşrutiyet Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Birinci Meşrutiyet Kelimesinin Anlamı? Birinci Meşrutiyet Ne Demek? Birinci Meşrutiyet Ne Demektir? ,Birinci Meşrutiyet Analizi? Birinci Meşrutiyet Anlamı Nedir? Birinci Meşrutiyet Ne Demektir?, Birinci Meşrutiyet Açıklaması Nedir? , Birinci Meşrutiyet Cevabı Nedir? , Birinci Meşrutiyet Kelimesinin Anlamı?
Osmanlı İmparatorluğu tarihi |
---|
Osmanlı İmparatorluğu kronolojisi |
Makale serilerinden |
1877 yılında Türkiye tarihinde ilk parlamentonun (Meclis-i Umûmî) açılışı. Meclis-i Umûmî Asya kıtasındaki ilk demokratik parlamento örneğidir. |
Birinci Meşrutiyet, Osmanlı İmparatorluğu'nda 23 Aralık 1876'da II. Abdülhamid tarafından ilan edilen, anayasal monarşi rejiminin ilk dönemi. Bu dönemin anayasası Kanun-ı Esasi, yürütme organı padişah II. Abdülhamid, yasama organı ise Meclis-i Umumi'dir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik sorunları, 17. yüzyıldan itibaren toprak kaybetmesi ve sürekli bütçe açığı vermesiyle başladı. Avrupa devletleriyle imzalanan serbest ticaret antlaşmalarıyla ülkeye giren mallardan düşük gümrük vergileri alınıyordu. Bu hem devletin gelirlerini azaltmış hem de yerli sanayinin gerilemesine yol açmıştı. Ekonomik sıkıntıların yanı sıra, özellikle 1789 Fransız Devrimi'nin etkisiyle yayılan özgürlükçü düşünceler ve milliyetçilik akımı, Osmanlı İmparatorluğu’nu da sarstı. Balkanlar'da 19. yüzyılda bağımsızlık talebiyle ayaklanmalar çıktı. Balkanlarda ve Orta Doğu’da çıkar çatışmaları içindeki Avrupa devletleri ile Rusya Çarlığı'da da zaman zaman bu hareketleri desteklediler. Osmanlı sınırları içindeki Müslüman olmayan halkların durumlarının düzeltilmesi gerekçesiyle Osmanlı İmparatorluğu’nu reformlar yapmaya zorladılar. 1839’daki Tanzimat Fermanı ile 1856’daki Islahat Fermanı’nın ilanları bu tür koşullarda gerçekleşti. Bu nedenle Osmanlı Devleti'ne kanun gücü girmiş, halkın can, mal, namus güvenlikleri sağlanmış, Islahat Fermanıyla da gayrimüslimlere birtakım haklar verilmişti.[1]
1860'larda bir aydın hareketi olarak Genç Osmanlılar ortaya çıktı.[2] Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi aydınlar, Avrupa ülkelerindeki anayasal monarşilerden etkilenerek Osmanlı İmparatorluğu’nun meşrutiyet ile yönetilmesi gerektiğini savundular. Osmanlı İmparatorluğu, Kırım Savaşı'ndan itibaren dış borç almaya başlamıştı ve 1870'lere gelindiğinde devlet hem ekonomik hem de siyasal bunalıma sürüklenmişti. Bu bunalım sırasında Mithat Paşa ve arkadaşları 30 Mayıs 1876'da Abdülaziz'i tahttan indirerek yerine V. Murat'ı geçirdiler. Ne var ki, V. Murat aydınların ve ilerici devlet adamlarının istediği reformları yapabilecek biri olmasına rağmen ruh sağlığı bozulduğu için tahttan indirildi. Yerine II. Abdülhamid, meşrutiyeti ilan edeceği sözünü vererek tahta oturtuldu.
II. Abdülhamid tahta çıktığında Balkanlar’da ayaklanmalar başlamış, Rus İmparatorluğu, Osmanlı'ya bir ültimatom vermişti. Büyük Avrupa devletlerinin Haliç tersanelerinde toplanarak bir konferansta Balkan sorununu tartıştıkları ve Osmanlı İmparatorluğu'ndan reformlar yapmasını istedikleri sırada, II. Abdülhamid siyasal bir manevrayla 23 Aralık 1876'da Kanun-i Esasi’yi ilan etti. Böylece Birinci Meşrutiyet dönemi başladı.
1876 Anayasası olarak da bilinen Kanun-i Esasi, aslında padişahın egemenlik haklarına bir kısıtlama getirmiyordu. Yürütme yetkisini tümüyle elinde tutan padişah, sadrazam ve vekilleri (bakanları) istediği gibi atayıp görevden alabiliyordu. Meclisin vekiller üzerinde denetim yetkisi yoktu. Padişah, savaş ve barış yapma, istediğinde meclisi kapatma ve yeniden seçimlere götürme yetkisine de sahipti. Ayrıca padişahın, "kamu yararı için" polis soruşturması sonucunda kişiyi sürgün etme yetkisi vardı. Hükümdara tanınan haklara rağmen anayasa, Avrupa etkilerinin Osmanlı bürokrasisinin bir bölümü içerisinde ne derecelere ulaştığının göstergesiydi.[3]
Kanun-i Esasi uyarınca iki kanatlı bir parlamento oluşturuldu. Üyeleri seçim yoluyla belirlenen meclise Meclis-i Mebûsan, üyeleri atama yoluyla belirlenen meclise de yan Meclisi deniyordu. İki meclisin oluşturduğu parlamento Meclis-i Umumi (Genel Meclis) olarak adlandırılmıştı. yan Meclisi'nin başkan ve üyeleri doğrudan padişah tarafından atanıyordu. Anayasaya göre Genel Meclis padişahın buyruğuyla kasımda açılıyor, mart başında çalışmalarını tamamlıyordu.
Birinci Meşrutiyet, II. Abdülhamid'in 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'ndaki yenilgiyi gerekçe göstererek Meclis-i Mebusan'ı kapatmasıyla 1878'de son bulmuştur. 1878'de Meclis-i Mebusan'ın kapanması ile başlayan ve 1908 yılında İkinci Meşrutiyetin ilanına kadar sürecek olan döneme istibdat dönemi adı verilmiştir.[2]
Wikimedia Commons'ta Birinci Meşrutiyet ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |