Müslüman Nedir?
Müslüman Nedir?, Müslüman Nerededir?, Müslüman Hakkında Bilgi?, Müslüman Analizi? Müslüman ilgili Müslüman ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Müslüman ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Müslüman Ne Anlama Gelir Müslüman Anlamı Müslüman Nedir Müslüman Ne Anlam Taşır Müslüman Neye İşarettir Müslüman Tabiri Müslüman Yorumu
Müslüman Kelimesi
Lütfen Müslüman Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Müslüman İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Müslüman Kelimesinin Anlamı? Müslüman Ne Demek? ,Müslüman Ne Demektir? Müslüman Ne Demektir? Müslüman Analizi? , Müslüman Anlamı Nedir?,Müslüman Ne Demektir? , Müslüman Açıklaması Nedir? ,Müslüman Cevabı Nedir?,Müslüman Kelimesinin Anlamı?,Müslüman Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Müslüman Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Müslüman Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Müslüman Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Müslüman Kelimesinin Anlamı Nedir? Müslüman Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Müslüman Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Müslüman Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Müslüman - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Müslüman
Müslüman Nedir? Müslüman Ne demek? , Müslüman Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Müslüman Kelimesinin Anlamı? Müslüman Ne Demek? Müslüman Ne Demektir? ,Müslüman Analizi? Müslüman Anlamı Nedir? Müslüman Ne Demektir?, Müslüman Açıklaması Nedir? , Müslüman Cevabı Nedir? , Müslüman Kelimesinin Anlamı?
Bu maddedeki bilgilerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklar gerekli. (Haziran 2024) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Müslüman, İslam dinine mensup kişi demektir.[2][3] Sünni, Şii ve Mutezili mezhep inancına göre, Allah'a ve Allah'ın birliğine, Muhammed'in Allah'ın peygamberi olduğuna inanan kişilere denir. İslam dininin farklı mezheplerinde Müslüman kavramı üzerine çeşitli farklılıklar bulunmaktadır.
Kelime-i Şehâdet ve zekât dışında, İslam'ın şartlarında da Sünni ve Şiî mezhepleri arasında farklılıklar vardır. Bunun temel sebebi, İslamiyet'in siyasi ayrışma döneminde Sünni ve Şiî din âlimlerinin yorum farklılıklarıdır.[4]
Bu mezhepte imanın şartının 6, İslamın şartının 5, namazın 12, abdestin 4, guslün 3, teyemmümün 2 olmak üzere toplam 32 farz bulunmaktadır. Müslümanların yerine getirmesi gereken farzların 32 tane olduğu İslam Alimleri tarafından akılda kolayca kalması için toplu halde bir araya getirilmiştir. Bunlar da 32 Farz olarak bilinmektedir. Bu farzların açıklamaları ayrıntılı bir şekilde aşağıdadır.
İmanın şartları şunlardır: Allah'ın birliğine inanmak, meleklere inanmak, kitaplara inanmak, peygamberlere inanmak, ahirete inanmak, kaderin, hayrın ve şerrin Allah'tan geldiğine inanmak.[5]
İslamın şartları şunlardır: Kelime-i Şehadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmek.[6]
Namazın dışındaki farzları şunlardır: hadesten tahâret, necâsetten tahâret, Setr-i avret, İstikbâl-i kıble, vakit ve niyet.
Namazın içindeki farzları şunlardır: iftitah tekbiri, kıyam, kıraat, rükû, secde, ka'de-i ahîre.
Abdestin farzları şunlardır: yüzünü yıkamak, elleri dirseklerle beraber yıkamak, başın dörtte birini meshetmek, boyunu yıkamak, ayakları topuklarla beraber yıkamak.
Guslün farzları şunlardır: ağza su vermek, burna su vermek, bütün bedeni yıkamak.
Teyemmümün farzları şunlardır: niyet etmek ve iki elin içini temiz toprağa sürüp, yüzün tamamını mesh etmek. Tekrar elleri temiz toprağa vurup, önce sağ ve sonra sol kolu mesh etmek.
Günümüzde Şiî mezhebi; "Zeyd’îyye" (Beşçiler), "İmâmiye-i İsnâ‘aşer’îyye" (Onikicilik/On İki İmâmcılık) ve "İsmâil’îyye" (Yedicilik) olmak üzere üç ana mezhebe ayrılır.
Furu al-Din'in 10 şartı (İmâmiye-i İsnâ‘aşer’îyye) şunlardır: Namaz, Oruç, Hac, Zekât, Hums, Cihat, Emr-i Bil Maruf, Nehyi Anil Münker, Tevella ve Teberra.
Veçh-i Din'in 7 şartı (İsmâil’îyye) şunlardır: Velâyet, Tehâret, Namaz, Zekât, Oruç, Hac ve Cihad.
Usul al-din (İmamiyye-i İsnaaşeriyye)
Mutezile'ye göre iman kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve amelden oluşur. Buna göre Mutezile inancında kişinin mümin yani "inanan" sayılabilmesi için kalbi ile İslâm'a inanması, dili ile bunu beyan etmesi ve hareketleriyle yani amel ile bunu göstermesi gerekir. Aynı iman görüşüne sahip diğer itikad mezhepleri Hariciyye ve Zeydiyye'dir.
Mu'tezile kendi usullerini ortaya koymak için "usul-i hamse" denilen beş esas belirlemişlerdir. Bunlar; Tevhid, Adalet, Va'd ve Vaîd (Söz ve tehdit, kişinin amelinin haliki oluşu), El-Menziletu Beyne'l-Menzileteyn (büyük günah işleyenlerin iman ve inançsızlık arasında bir yerde bulunmaları), Emr-i bi'l ma'rûf ve Nehy-i Anil Münker'in farz-ı ayn oluşu olarak sayılabilir.[7][8] Ayrıca Kur'an'ın mahlukiyeti ve aklın nakle faikiyeti gibi hususlar da mezhep için önemli olan hususlardandır.
Tevhîd (التوحيد), yani birleme İslâm dini akidesinin temeli olan Allah'ın birliğidir. Mutezile mezhebine mensup olanlar tevhidden yola çıkarak bazı konularda diğer itikadi mezheplerden farklı görüşler geliştirmişlerdir. Örneğin, Ehl-i Sünnet âlimlerinin ruyetullahı yani Allah'ın ahiret günü görüleceği görüşünü kabul etmemişlerdir. Onlara göre görülebilmesi için Allah'ın bir cisme sahip olması gerekir ki İslâm inancının tevhid kaidesine göre bu imkânsızdır. Bunun dışında Mu'tezile mezhebinin mensupları yine tevhid kaidesinden yola çıkarak Allah'ın sıfatlarının zatından ayrı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Çünkü onlara göre bu düşüncenin aksi, yani Allah'ın sıfatlarının zatıyla bir olması ezeli (ve böylece ilahi) olanların sayısını arttırır, yani tevhide karşı çıkar. Örnek vermek gerekirse, Mu'tezile mezhebi "Allah âlimdir." gibi bir tanımlamayı kabul ederken "Allah ilim sahibidir." gibi bir tanımlamayı reddeder. Zira onlara göre "Allah ilim sahibidir." derken Allah'ın zatından ayrı bir ilahi-ezeli ilim kabul edilmiş olur. Ayrıca, Mutezile akidesinde Allah'ın kelâm diye bir sıfatının olmadığına inanılır.[9]
Adalet ('Adl, العدل) esasının konusu Mutezile'nin kader konusundaki görüşüdür. "İnsan fiillerinde hür değildir." görüşünü benimseyen Cebriyye mezhebine karşı çıkarak Mutezile "insanın fiillerinde tamamen hür olduğu"na inanır. Mutezile inancındaki adalet esasına göre kişi kendi fillerini kendi yaratır. Bunu da Allah'ın kişiye bahşettiği bir yaratma kudretiyle gerçekleştirir. Fiillerin yaratılmasında Allah'ın bir müdahalesi olmadığına inanırlar. Bu görüş adalet esasından şu şekilde temel alır: kişilerin hür olmaması ve yaptıkları her fiilin yaratıcı ve yaptırıcısının Allah olması durumunda kişinin hür olarak yapmadığı hareketlerden ötürü cezalandırılması zulüm yani adaletsizliktir. İslam inancına göre ise Allah'ın adaletsiz davranması mümkün değildir. Bu nedenle kişi fiilerinin tek yaratıcı ve yaptırıcısı olmalı, fiilleri konusunda tamamen hür olmalıdır.
Mutezile'nin kader konusundaki görüşü Kaderiyye mezhebiyle aynıdır. Mutezile mezhebinin kader konusundaki bu görüşlerinin imanın şartlarından olan "kader ve kazaya iman"a aykırı düştüğünü gerekçesiyle Sünni mezhepler tarafından eleştirilmiş, hatta küfür olarak nitelendirilmiştir.
Va'd ve Va'id (el-Va'd ve el-Va'id, الوعد و الوعيد) yani "Söz ve Tehdit". Bu Allah'ın vadettiği (söz verdiği) sevap ve iyiliğin, tehdit ettiği cezanın gerçekleşeceğine inanmaktır. Mutezile mezhebinin bu esası bir diğer itikadi mezhep olan Mürcie'ye karşı geliştirilmiştir. Mürcie mezhebi iman etmeyen (kâfir) kişinin yaptığı iyilikler fayda vermediği gibi, iman eden kişinin (mü'minin) yaptığı günahlar da kendine zarar vermeyeceğini öne sürmüştür. Va'd ve Vaid prensibine göre ise iyilik yapan iyiliğine karşı mükafatlandırılacak, kötülük yapansa kötülüğüne karşılık cezalandırılacaktır. Mutezile mezhebinin bu esasına göre eğer Mürcie mezhebinin "iman edenin günahları zarar vermez" iddiası doğru olsaydı, Allah'ın vaîd'i yani tehdit etmesi - korkutması gereksiz ve manasız olurdu. Oysa tevhid inancına göre bu mümkün değildir. Bu esas ile Mutezile mezhebi Mürcie'yi tam anlamıyla reddeder. Ayrıca Mutezile mezhebi yine bu esas ile büyük günah işleyen müminin tövbe etmezse affedilemeyeceğini öne sürmüştür.
"El Menzile beyne'l-menzileteyn" (المنزلة بين المنزلتين) yani iki konum arasındaki bir konum. Bu esas Mutezile mezhebinin "büyük günah işleyenin durumu" hakkındaki görüşüyle ilgilidir. Mutezile mezhebine göre büyük günah işleyen bir mümin (iman etmiş kişi) artık ne mümindir ne de kâfirdir, o artık fâsıktır, yani müminlik ile kâfirlik arasında bir yerdedir. Mutezile inancına göre büyük günah işleyen mümin fâsık olur ve fâsık kişi işlediği büyük günahtan ötürü tövbe etmeden ölürse sonsuza kadar cehennemde azap çeker. Eğer tövbe ederse yeniden mümin olur ve mümin olarak da ölürse cennete girer. Bu mezhebe göre fâsık bir kişi mümin ile kâfir arasında bir konumdadır, bu esasın adı olan "iki konum arasındaki bir konum" da buradan gelmektedir.
"Emr-i bi'l ma'rûf" yani iyiliği emretmek ve "nehy-i anil münker" yani kötülükten sakındırmak (الأمر بالمعروف و النهي عن المنكر). Mutezile mezhebinin bu esasına göre kişi itikadi ve ameli konularda insanları iyiliğe çağırmalı, iyiliği yaymalı, kötülüğe karşı ise sakındırmalı, uyarmalıdır. Bu esastan yola çıkarak Mutezile mezhebi mensupları uzun yıllar boyunca birçok farklı görüşten, mezhepten ve inançtan insanla tartışmış, hatta zaman zaman tartışmalara şiddet ve kavga da karışmıştır.
Mu'tezile mezhebine göre bu beş ana esasın birine veya daha fazlasına inanmayan kişi Mu'tezili olamaz.
Mezhepsiz Müslüman, İslami mezheplerden herhangi birine bağlı olmayan, kendini bu mezheplere ait görmeyen veya inancını bu mezhepler içerisinde sınıflandırmayan Müslümanlara verilen isimdir.[10][11][12][13]
Wikimedia Commons'ta Müslüman ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
<ref>
etiketi; dunyadinleri
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)Anyone who has travelled to Central Asia knows of the non-denominational Muslims – those who are neither Shiites nor Sounites, but who accept Islam as a religion generally.
THE appalling and catastrophic pictures of the so-called new extremist Isis Jihadist group made me think about someone who can say I am a Muslim of a non-denominational standpoint, and to my surprise/ignorance, such people exist. Online, I found something called the people's mosque, which makes itself clear that it's 100 per cent non-denominational and most importantly, 100 per cent non-judgmental.
Ball State Student Sadie Sial identifies as a non-denominational Muslim, and her parents belong to the Ahmadiyya Muslim Community. She has participated in multiple blood drives through the Indiana Blood Center.
Although many Iranian hardliners are Shi'a chauvinists, Khomeini's ideology saw the revolution as pan-Islamist, and therefore embracing Sunni, Shi'a, Sufi, and other, more nondenominational Muslims