Osmanlı mimarisi Nedir?
Osmanlı mimarisi Nedir?, Osmanlı mimarisi Nerededir?, Osmanlı mimarisi Hakkında Bilgi?, Osmanlı mimarisi Analizi? Osmanlı mimarisi ilgili Osmanlı mimarisi ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Osmanlı mimarisi ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Osmanlı mimarisi Ne Anlama Gelir Osmanlı mimarisi Anlamı Osmanlı mimarisi Nedir Osmanlı mimarisi Ne Anlam Taşır Osmanlı mimarisi Neye İşarettir Osmanlı mimarisi Tabiri Osmanlı mimarisi Yorumu
Osmanlı mimarisi Kelimesi
Lütfen Osmanlı mimarisi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Osmanlı mimarisi İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Osmanlı mimarisi Kelimesinin Anlamı? Osmanlı mimarisi Ne Demek? ,Osmanlı mimarisi Ne Demektir? Osmanlı mimarisi Ne Demektir? Osmanlı mimarisi Analizi? , Osmanlı mimarisi Anlamı Nedir?,Osmanlı mimarisi Ne Demektir? , Osmanlı mimarisi Açıklaması Nedir? ,Osmanlı mimarisi Cevabı Nedir?,Osmanlı mimarisi Kelimesinin Anlamı?,Osmanlı mimarisi Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Osmanlı mimarisi Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Osmanlı mimarisi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Osmanlı mimarisi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Osmanlı mimarisi Kelimesinin Anlamı Nedir? Osmanlı mimarisi Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Osmanlı mimarisi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Osmanlı mimarisi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Osmanlı mimarisi - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Osmanlı mimarisi
Osmanlı mimarisi Nedir? Osmanlı mimarisi Ne demek? , Osmanlı mimarisi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Osmanlı mimarisi Kelimesinin Anlamı? Osmanlı mimarisi Ne Demek? Osmanlı mimarisi Ne Demektir? ,Osmanlı mimarisi Analizi? Osmanlı mimarisi Anlamı Nedir? Osmanlı mimarisi Ne Demektir?, Osmanlı mimarisi Açıklaması Nedir? , Osmanlı mimarisi Cevabı Nedir? , Osmanlı mimarisi Kelimesinin Anlamı?
Osmanlı mimarisi, Osmanlı İmparatorluğu’nun beylik olarak kurulup, imparatorluk olarak yayıldığı ve hüküm sürdüğü dönemlerde inşa ettiği veya fikir öncülüğü yaptığı mimari üslupları ve eserleri kapsar. Osmanlı mimarisi kendinden önce gelen Erken dönem Anadolu Türk mimarisi, Selçuklu mimarisi, Bizans mimarisi, İran mimarisi ve Memlük mimarisi'nden etkilenmiştir. Osmanlı mimarisinin, Akdeniz ile Ortadoğu mimari geleneklerinin sentezi olduğunu düşünen mimarlık eleştirmenleri de vardır.[kaynak belirtilmeli] Her ne kadar farklı dönemlerdeki ihtiyaca ve teknolojiye göre farklı yapı türleri inşa edildiyse de, genelde Osmanlı’nın hakim olduğu bölgelerde camiler ve çevresinde yapıların inşa edilmesi sıklıkla rastlanan bir olguydu. Camiler, çevrelerine yapılan sosyal yapılarla birlikte bir külliye teşkil ediyorlardı.
Erken dönem mimarisi 1299 yılında Osmanlı Devleti’nin Osman Gazi tarafından Söğüt'te Osmanlı'nın tarafından kurulması[1] ile 1501 yılında Bayezid Camii'nin (1501-1505) inşaatının başlaması[2] arasındaki dönemi kapsar. Bazı araştırmacılar ise bu dönemin Edirne'de yer alan Üç Şerefeli Cami inşaatının 1437 yılında tamamlanmasıyla bittiğini kabul ederler.[3] 1437 yılında inşaatı tamamlanan Üçşerefeli Camii hem erken dönemin en önemli yapıtlarından kabul edilmektedir; hem de klasik dönemin özelliklerinden olan iç avluya sahip planlar ve ana kubbe öğelerinin ilk kez uygulandığı bir yapıdır.[3]
Bu döneme ait yapılar ağırlıklı olarak İznik, Bursa ve Edirne şehirlerinde yer aldı. Osmanlı mimarisine ait ilk kayda değer uygulamalar İznik'te inşa edildi. Ancak 1335 ile 1365 yılları arasında başkent olan Bursa'da daha anıtsal uygulamaların gerçekleşmesi nedeniyle bu döneme Bursa üslubu adı da verilir. 1365 ile 1453 yılları arasında devlete başkentlik yapmış olan Edirne'de ise ağırlıklı olarak cami ve medrese inşa edildi. Bizans mimarisi ve Selçuklu mimarisi etkilerini taşısa da bu dönemde klasik döneme dayanak oluşturacak fikirlerin ilk uygulamaları gerçekleşti. Ayrıca Klasik dönemin en önemli mimari kavramlarından birisi olacak kubbe kullanılması pratiği ortaya çıktı.
Ferah ve aydınlık mekânların oluşturulmasına önem verilen bu dönemin başlarında tek kubbeli yapılar inşa edilirken, ilerleyen süreçte çift veya çok kubbeli yapılar da uygulandı. 1333 ile 1334 yıllarında inşa edilen Hacı Özbek Camii Osmanlı mimarlık tarihinde inşa edilmiş ilk cami olarak kabul edilir. İznik'te yer alan bu yapı aynı zamanda tek kubbeli Osmanlı camii türüne de ilk örnektir.[4] Dönemin kayda değer diğer yapılarının başında 1472 yılında inşa edilen Çinili Köşk gelmektedir.[5] Çinili Köşk Osmanlı mimarisinde daha sonra pek rağbet görmeyecek olan çininin dış kaplama olarak kullanıldığı nadir uygulamalardan biridir.[6] Erken dönem Osmanlı mimarisine örnek verilebilecek diğer bir uygulama da Osmanlı İmparatorluğu'nun yaklaşık 600 yıllık tarihinin 400 yılı boyunca devletin idare merkezi olarak kullanılan ve Osmanlı Padişahları'nın yaşadığı mekân olan Topkapı Sarayı’dır.[7]
1501 ile 1703 yılları arasında hâkim olan Klasik dönemin örnekleri ağırlıklı olarak İstanbul'da yer alır. Özel mülkiyet kavramının olmamasından dolayı sivil mimari örneklerin olmadığı bu dönemde daha çok dinî yapılar ve kamu yapıları inşa edildi. Klasik dönemin mimarlarının genel yaklaşımı yüksek ve görkemli yapılar inşa etmek yönündeydi. Bu sebepten erken dönemde uygulanmaya başlanan kubbeli ve merkezî planlı yapılar, klasik dönemde daha anıtsal ölçeklerde uygulandı. Bu dönemi etkileyen önemli yapılardan birisi de 537 yılında inşa edilen Ayasofya idi. Ayasofya gibi büyük ana kubbelerin inşa edilebilmesi için yarım kubbelerin kullanılması pratiği de bu dönemde yaygınlaştı. Bu amaçla inşa edilen yapıların başında gelen camilerde ağırlıklı olarak kubbeli ve yan kubbeli örtüler ve tavanı destekleyen filayak destek sistemleri kullanıldı. Malzeme olarak küfeki taşı ve mermerin sıklıkla kullanıldığı klasik dönem yapılarının tasarımında genelde yukarıdan aşağıya inildikçe genişleyen bir tasarım kompozisyonu hâkim oldu.
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor. |
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor. |
Çıraklığımı İstanbul'daki Şehzade Camii'nde yaptım. Kalfalığımı da Süleymaniye Camii'nde tamamladım. Fakat bütün gücümü bu Sultan Selim Han Camii'nde sarf edip ustalığımı ayân ve beyân ettim.
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor. |
Bu dönemin başlamasıyla, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki üst sınıf açık ve genel alanları sıklıkla kullanmaya başladı. Geleneksel ve içe dönük toplum değişmeye başladı. Çeşmeler ve Aynalıkavak Kasrı gibi sahil kıyısındaki residanslar yaygınlaştı. Bir su kanalı (diğer adı Cetvel-i Sim) piknik alanı, Kâğıthane dinlenme alanı olarak tesis edildi. Lâle devrinin Patrona Halil isyanı ile son bulmasına rağmen, batılılaşma davranışının bir modeli oldu. 1720-1890 yılları arasında Osmanlı mimarisi klasik dönem prensiplerinden saptı. I. Mahmut'un saltanatının sürdüğü dönemde (1730-1754) Barok stili camilerin inşaasına başlandı.
Bu dönemin yapıları içinde dairesel, dalgalı ve kıvrımlı hatlar ağır basmaktadır. Barok mimarisinde ışık ve iç hacim önemli olduğu gibi burada da etkilidir. Bunun büyük örnekleri Nuruosmaniye Camii, Ayazma Camii, Zeynep Sultan Camii, Laleli Camii, Fatih Türbesi, Laleli Çukurçeşme Hanı, Birgi Çakırağa Konağı, Aynalıkavak Kasrı ve Selimiye Kışlası'dır. Mehmed Tahir Ağa zamanın en önemli mimarıdır.
Nusretiye Camii, Ortaköy Camii, Sultan Mahmut Türbesi, Mevlevi Dervişleri'nin Galata Locası, Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Sadullah Paşa Yalısı, Kuleli Kışlası batılılaşma uygulamalarıyla paralel bir şekilde yürüyen en önemli örneklerdir. Balyan Ailesi döneme damgasını vurmuştur.
Pertevniyal Valide Sultan Camii, Şeyh Zafir Binalar Grubu, Haydarpaşa Eczacılık Okulu, Düyun-u Umumiye Binası, Büyük Postane, Laleli Harikzedegan Apartmanları eklektisizm stilinin hâkim olduğu dönemin en önemli yapılarındandır. Raimondo D'Aronco, Alexandre Vallaury zamanın önde gelen mimarlarıdır.
Osmanlı devleti az sayıda müstahkem kentin ancak pek çok sayıda küçük kalelerin bulunduğu dağlık bir bölgede ortaya çıktı. Bölgedeki bu savunma yapılarının çoğu akritai adı verilen Bizans sınır savaşçılarının elinde bulunmaktaydı. Merkezi Bizans hükûmetinin desteği azalınca bu savaşçılar taraf değiştirerek Osmanlı uç beyi oldular ve böylece kaleler de Türklerin eline düştü. Bu sebeple Osmanlı beylerinin kale inşa etmesi için pek bir motivasyonu yoktu. Osmanlı'nın gelişerek bir tehlike durumuna gelmesi sonucunda Bizans İmparatorluğu ve Balkanlar'daki Hristiyan devletler savunmalarını güçlendirdiler. Daha sonra Osmanlılar Balkanlar yayılınca bu tahkimatları da bünyelerine kattılar.[12]
1395 yılında I. Beyazıd, Bizans başkenti Konstantinopolis'e saldırı hazırlığı olarak Anadolu Hisarı'nı inşa etti. Osmanlılar İslami askeri mimari geleneğinden etkilendiler ve burç denilen büyük kule çeşidini kullanmaya başladılar. Bu tür büyük kuleler II. Mehmed'in İstanbul Boğazı'nın Avrupa kıyısına inşa ettiği Rumeli Hisarı'nın temelini oluşturdu. Kaleye kalın duvarlar ve topların yerleştirilebileceği platformlar eklendi. II. Mehmed Çanakkale Boğazını da 1452 inşa edilen yılında Kale-i Sultaniye ve Kilitbahir Kalesi'yle tahkim etti.[13]
16. yüzyılda Osmanlılar Macaristan hudutlarını güçlendirmek için ağaç ve topraktan inşa edilen palanka denilen ufak kaleler inşa ettiler. Bu yapıların avantajı düşük maliyetle hızlıca inşa edilmeleriydi.[14] Bu yüzyılda Orta Avrupa, Balkanlar ve Kuzey Afrika'da hakimiyetini sağlamış olduğu için Osmanlıların heybetli ve kapsamlı savunma yapılarına ihtiyacı yoktu. 17 ve 18. yüzyılda Osmanlılar savunma durumuna geçmişti ve bu dönemde başka bir askerî inşa programı ortaya çıktı. Ancak Osmanlılar dönemin Avrupa askeri mimarisinin karmaşık, matematiksel ve pahalı kalelerine ilgi göstermediler.[15]
Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulmuş ilk mimarlık örgütlenmesi Hassa Mimarlar Ocağı idi. Hassa Mimarlar Ocağı’nın temel görevleri arasında Osmanlı İmparatorluğu’na ait yeni yapıları tasarlamak, keşif çalışmalarını yapmak ve inşaatları gerçekleştirmek vardı. Ayrıca inşa edilmiş eski yapıların bakımından ve onarımından da sorumluydular. İstanbul’un dışında ise Hassa Mimarlar Ocağı’na bağlı olan eyalet mimarları bu görevi yerine getirirlerdi.[16] Hassa Mimarlar Ocağı'ndaki eğitim ve öğretim usta-çırak ilişkisine dayanılarak gerçekleşirdi. Bu kurumda yetişen mimarlar inşaatların uygulamalarında da yer alırlardı. Tecrübesine göre bir inşaatta bir baş mimar, yardımcı mimarlar, ustalar, kalfalar ve diğer uzmanlar bir ekip halinde çalışırlardı.
Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk modern mimarlık örgütlenmesi 1908 yılında Mimar Kemalettin Bey’in öncülüğünde kurulan Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti'ydi.[17] 1908 yılında ilan edilen II. Meşrutiyet ve kabul edilen anayasanin dernek kurma özgürlüğü getirmesinin etkisiyle kurulan Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti, I. Dünya Savaşı ve hemen ardından başlayan Türk Kurtuluş Savaşı süreçlerinde kesintilerle de olsa varlığını sürdürdü. Ayrıca 1909 ile 1910 yılları arasında 12 sayı yayımlanan bir dergi de çıkartıldı.[16][18]
II. Meşrutiyet sürecinde kabul edilen anayasanın dernek kurma özgürlüğü getirmesi ile kurulan başka bir mimarlık örgütlenmesi de Güzel Sanatlar Birliği idi. 1909 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi mezunları tarafından kurulan bu örgütlenme Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra, 9 Mart 1927 tarihinden itibaren Güzel Sanatlar Birliği ismiyle yeniden örgütlendi, 1934 yılında ise Türk Mimarlar Cemiyeti’nin İstanbul şubesi oldu.[16]
Bu madde liste biçimindedir, ancak düz yazı olursa okunabilirliği artabilir. |
Wikimedia Commons'ta Osmanlı mimarisi ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |