Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Nedir?
Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Nedir?, Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Nerededir?, Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Hakkında Bilgi?, Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Analizi? Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme ilgili Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Ne Anlama Gelir Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Anlamı Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Nedir Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Ne Anlam Taşır Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Neye İşarettir Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Tabiri Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Yorumu
Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Kelimesi
Lütfen Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Kelimesinin Anlamı? Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Ne Demek? ,Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Ne Demektir? Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Ne Demektir? Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Analizi? , Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Anlamı Nedir?,Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Ne Demektir? , Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Açıklaması Nedir? ,Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Cevabı Nedir?,Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Kelimesinin Anlamı?,Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Kelimesinin Anlamı Nedir? Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme
Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Nedir? Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Ne demek? , Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Kelimesinin Anlamı? Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Ne Demek? Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Ne Demektir? ,Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Analizi? Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Anlamı Nedir? Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Ne Demektir?, Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Açıklaması Nedir? , Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Cevabı Nedir? , Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve haberleşme Kelimesinin Anlamı?
Osmanlı Devleti üç kıtaya yayılan topraklarında ulaşım ve haberleşmeye azami önemi vermek zorundaydı. İmparatorluk topraklarının güneyi çöller, merkezi dağlar, batısı ve doğusu da düşman saldırılar ile tehdit edilmekteydi. Çevresindeki devletlere nazaran coğrafyası ulaşım ve haberleşme açısından en zor devlet Osmanlı idi. Bu geniş coğrafyada ulaşım hizmetlerinin aksamaması için lonca teşkilatı ve kati kurallar oluşturulmuştu. Makineleşmeye kadar imparatorluk topraklarındaki ulaşım ve haberleşme devletin sakındığı bir konu idi. demiryolu ve telgraf ile coğrafi koşullar bir nebze hafifletilmiş ve merkezi idare güçlenmiştir.
Ulaşım aracı sanayi emperyalizmine kadar deve ve yelkenli gemidir. Ulaşım teknolojisinin ilkelliği nedeniyle büyük şehirler 19. yüzyıl ortalarına kadar zaruri maddelerin temininde devamlı sıkıntı çektiler. Bu konuda değişmeler tarımda, ulaşımda başlayan yavaş çağdaşlaşma ile paralel gitti. Gelişmiş taşıma araçları(araba gibi) kullanılmadığından inşaatta da hafif ve niteliksiz gereçler kullanılmıştır. 16. yüzyılda İstanbul'a gelen Alman seyyah Schweigger: "Evleri ağaç ve kerpiçtendir. Buna rağmen bizdeki binalar kadar pahalıya mal oluyor." demiştir.[1] Osmanlı coğrafyasının genişliği ve bakım için gerekli emtianın sağlanamaması atlı ulaşımdansa, devenin tercih edilmesine neden olmuştur. 19. yüzyıla dek de ulaşım ve haberleşme organik güce dayanmıştır.
Modern önce dönemde Osmanlı Devleti’nde yol ağı, devletin resmi haberleşme sistemine göre oluşmuştur. Bu yollar, Anadolu ve Balkanlar/Rumeli’de genellikle sağ, sol ve orta kol olarak ana güzergâhlardan ve bunlara bağlı ikincil yollardan meydana gelir. Ana yol güzergahlarının merkezi devletin başkenti İstanbul’dur. Yollar İstanbul’dan başlayarak, imparatorluğun Anadolu ve Balkanlar/Rumeli’ndeki topraklarına yayılmıştır. Osmanlı Devleti’nin ana yol güzergahları genel hatlarıyla şu şekildedir:
Rumeli Sağ Kol Güzergahı: İstanbul, Çatalca, İnceğiz, Midye, Vize, Pınar-hisarı, Kırkkilise, Fakih (Fakihler), Aydos, Prevadi, Hacıoğlu Pazarı, Divane Ali, Karasu (Tekfurgölü), Babadağı, İsakçı, Tolcı, İsmail Geçidi, Tatar Pınarı, Yanık Hisar (Palanga-i Yanık), Akkirman, Özi, Kefe ve Azak.
Rumeli Orta Kol Güzergahı: İstanbul, Büyük Çekmece, Silivri, Çorlu, Burgos (Lüleburgaz), Kuleli Köyü, Edirne, Habibce, Uzunca-âbâd Hasköy (Semizce), Papaslı, Filibe, Tatar Pazarı, İhtiman, Sofya, Dragoman, Şehirköy, Niş, Razna (Razan), Yagodina, Hasan Paşa Palangası, Hisarcık ve Belgrad.
Rumeli Sol Kol Güzergahı: İstanbul, Silivri, Türkmanlı, Ereğli, Tekirdağı (Tekfurdağı/Rodoscuk), Malkara, Keşan, Firecik, Mekri, Gümülcine, Yenice-i Karasu, Sarı Şaban, Kazlık, Pravişte, Orfan, Asıravalne, Kiliseli, Lankaza, Gölge, Katrin-Çitroz, Yenişehir, Çatalca, İzdin, Livâdiye, İstefe (Teb), Eğriboz ve Gördüs.
Anadolu Sağ Kol Güzergahı: Üsküdar, Gebze (Gekbûze), Dil (Hersek), İznik, Lefke, Söğüt, Eskişehir, Seyyid Gazi (Seydigaz), Hüsrev Paşa Hanı, Bayat, Bolvadin, İshaklı, Akşehir, Ilgın, Ladik, Konya, İsmail (İsmil), Karapınar, Ereğli, Ulukışla (Ulukışlak), Yayla (Gülek), Çakıd Hanı (Bayrampaşa Kervansarayı), Adana, Kurd Kulağı, Payas, Bagras (Belen), Antakya, Tenrin (Tizin) ve Halep.
Anadolu Orta Kol Güzergahı: Üsküdar, Gebze, İznikmid (İzmit), Sapanca, Hendek, Düzce Pazarı, Bolu, Gerede, Bayındır (Hamamlı), Çerkeş, Karacalar, Karaca-Viran, Koçhisar, Tosya, Hacı Hamza, Osmancık, Hacıköyü, Merzifon, Amasya, Turhal, Hınıs, Tokat, Sivas, Deliklitaş, Kangal, Hasan Çelebi, Hasan Patrik, Malatya, İzoli, Harput, Ergani, Bîretü’l-Fırat, Diyarbakır, Mardin, Nusaybin, Musul, Karakuş, Erbil (Ankâva), Altunköprü (Altun Suyu), Kerkük, Dakuk (Tavuk), Tuz Hurmatı, Ban, Yenice ve Bağdat.
Anadolu Sol Kol Güzergahı: Üsküdar, Gebze, İznikmid (İzmit), Sapanca, Hendek, Düzce Pazarı, Bolu, Gerede, Bayındır (Hamamlı), Çerkeş, Karacalar, Karaca-Viran, Koçhisar, Tosya, Hacı Hamza, Osmancık, Hacıköyü, Merzifon, Lâdik, Sonisa (Uluköy), Niksar, Tilemse (Yolkaya), Hacı Murad (Murad Kal’as), Karahisâr-ı Şarkî, Şiran, Kelkit (Çiftlik), Karakulak, Aşkale ve Erzurum.[2]
Demiryolu, idarenin umut bağladığı, fakat mali kriz yaratan ve dış borçlanmayı arttıran bir araç oldu. Muhtelif ulusların şirketleri tarafından döşendiklerinden, demiryolu hatları Anadolu kıtasında birbirlerini tamamlayan bir ağ meydana getiremediler ve daha döşendiklerinden itibaren gerileyen bir teknoloji ile kurulan bu demiryolu ağı asrımıza bir problem olarak devredildi. Demiryolları, özellikle 19. yüzyılın son çeyreğinde bir yandan zirai hasılayı arttıran, Anadolu kıtasına muhacirlerin iskanını kolaylaştıran ve asayişin kurulmasına yardımcı olan bir araçtır.[3]
İslâm devletlerinde istihbarat ve posta işleri "Berîd" teşkilatına bağlıydı. Osmanlı'da menzil teşkilatına dönüşen bu örgüt ulak ya da tatar adı verilen memurlara sahipti. Çok geniş topraklara sahip olan Osmanlı Devleti’nde posta teşkilatı başlıca sorunlardan olmuştur. Mısır’dan getirtilen posta güvercinleri çözüm üretemeyince bir tatar haberleşme örgütü kurulmuştur.[4] Tatarlarının görevi, devletle ordu arasındaki haberleşmeyi sağlamaktır. Bu teşkilat II. Mahmud döneminde (1808-1839) kaldırılarak yerine menzil teşkilatı kurulmuştur. I.Abdülhamit döneminde ise tatarlar bir disipline bağlanarak Tatarân ocağı oluşturulmuştur. Posta tatarlarıyla haberleşme 1840 yılına kadar sürmüş ve sivil postacılığa kadar Osmanlı'da haberleşmenin ana ögesi olmuştur.[5] Gürbüz Azak adlı Tatarlar adlı eserinde şöyle anlatır: Bir tatar, Üsküdar’dan Bağdat’a on iki, Bağdat’tan Üsküdar’a on iki günde varıp dönmek zorundadır. Asla hiçbir tatarın on üçüncü günü yoktur... Özel bir giysi ve kendilerine has bir kalpak giyerler. Tatar giysisini başkalarının giymesi yasaktır. Her otuz iki kilometrede bir menzilhane kurulmuştur. Menzilhane, doludizgin ferman taşıyan tatarın durup dinlendiği, karnını doyurduğu, temizlenip üst baş değiştiği ve at değiştirdiği yerlerdir.[6][7]
Sarayda padişahların buyruklarını tebliğ için peyk adı verilen görevliler bulunurdu. Peykler ile birlikte haberleşme görevlilerine sai, ulak, tatar, çapar, berid adları da verilmiştir.[8]II.Mahmud dönemine kadar düzenli bir posta sistemi yoktu. II.Mahmut ve oğlu Abdülmecid ilk örgütlenmeleri başlattılar. İlk Posta Teşkilatı 23 Ekim 1840 tarihinde Abdülmecid tarafından Nezaret isminde kurulmuştur. 1840-1842 yılları arasında ilk Posta Nazırlığını Ahmet Şükrü Bey yürütmüştür. Posta Nezareti kurulduktan önemli merkezlerde postaneler açılmıştır. İlk postane İstanbul’da Yeni Cami avlusunda Postahane-i Amire adı ile açılmıştır. 16 Kasım 1840 tarihinde de I.Posta Kanunu ilan edilmiştir.[9][10] 1863 yılından sonra gönderilen postalarda posta pulu kullanılmaya başlanmıştır. İlk pullar Londra'da bastırılmıştır. Posta hizmetleri için Avusturya, Fransa, Rusya, Almanya ve İngiltere gibi yabancı devletlere imtiyazlar verilmiş, değişik kentlerde 72 adet postane açılmıştır.[11]
Haberleşme ve posta örgütü, daha sonra telgraf döşenen yerler hariç at, deve; dağlık yerlerde de yaya ulaklar kullanıyordu. Ulaşım ve haberleşmede devrim niteliğindeki iki gelişme: Telgraf ve demiryolu merkezi idareyi de güçlendirdi. Özellikle telgraf Avrupa devletlerine paralel bir gelişme göstermiş, telgraf ve posta personeli iyi yetiştirilmiştir. 1847 yılında Sultan Abdülmecid telgrafın Osmanlı'da ilk tecrübesini görünce aygıtı icat eden Samuel Morse’a bir madalya göndererek, onu başarısından dolayı kutlamıştır.[12] 1865 yılında telgraf iletişimi ile ilgili olarak kurulmuş olan Uluslararası Telekomünikasyon'a katılınmış, 1876 yılında da uluslararası posta taşımacılığına geçilmiştir. İki yıl sonra da (UPU) Uluslararası Posta Birliği adlı örgütün kurucularından olunmuştur. Telsiz telgraf 1906'da, manuel telefon da 1909'da kullanılmaya başlandı.[13] Haberleşme imkanları Osmanlı İmparatorluğu'nun ve sonra da Cumhuriyetin ülke üzerindeki süratli kontrolünü, sağlayan müesseselerin başında gelir.[14]