Ulvi Cemal Erkin Nedir?
Ulvi Cemal Erkin Nedir?, Ulvi Cemal Erkin Nerededir?, Ulvi Cemal Erkin Hakkında Bilgi?, Ulvi Cemal Erkin Analizi? Ulvi Cemal Erkin ilgili Ulvi Cemal Erkin ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Ulvi Cemal Erkin ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Ulvi Cemal Erkin Ne Anlama Gelir Ulvi Cemal Erkin Anlamı Ulvi Cemal Erkin Nedir Ulvi Cemal Erkin Ne Anlam Taşır Ulvi Cemal Erkin Neye İşarettir Ulvi Cemal Erkin Tabiri Ulvi Cemal Erkin Yorumu
Ulvi Cemal Erkin Kelimesi
Lütfen Ulvi Cemal Erkin Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Ulvi Cemal Erkin İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Ulvi Cemal Erkin Kelimesinin Anlamı? Ulvi Cemal Erkin Ne Demek? ,Ulvi Cemal Erkin Ne Demektir? Ulvi Cemal Erkin Ne Demektir? Ulvi Cemal Erkin Analizi? , Ulvi Cemal Erkin Anlamı Nedir?,Ulvi Cemal Erkin Ne Demektir? , Ulvi Cemal Erkin Açıklaması Nedir? ,Ulvi Cemal Erkin Cevabı Nedir?,Ulvi Cemal Erkin Kelimesinin Anlamı?,Ulvi Cemal Erkin Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Ulvi Cemal Erkin Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Ulvi Cemal Erkin Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Ulvi Cemal Erkin Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Ulvi Cemal Erkin Kelimesinin Anlamı Nedir? Ulvi Cemal Erkin Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Ulvi Cemal Erkin Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Ulvi Cemal Erkin Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Ulvi Cemal Erkin - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Ulvi Cemal Erkin
Ulvi Cemal Erkin Nedir? Ulvi Cemal Erkin Ne demek? , Ulvi Cemal Erkin Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Ulvi Cemal Erkin Kelimesinin Anlamı? Ulvi Cemal Erkin Ne Demek? Ulvi Cemal Erkin Ne Demektir? ,Ulvi Cemal Erkin Analizi? Ulvi Cemal Erkin Anlamı Nedir? Ulvi Cemal Erkin Ne Demektir?, Ulvi Cemal Erkin Açıklaması Nedir? , Ulvi Cemal Erkin Cevabı Nedir? , Ulvi Cemal Erkin Kelimesinin Anlamı?
Ulvi Cemal Erkin | |
---|---|
Doğum | 14 Mart 1906 İstanbul |
Ölüm | 15 Eylül 1972 (66 yaşında) Ankara, Türkiye |
Defin yeri | Karşıyaka Mezarlığı, Ankara |
Milliyet | Türk |
Meslek | Müzisyen, besteci, müzik öğretmeni, orkestra şefi |
Ulvi Cemal Erkin (14 Mart 1906 - 15 Eylül 1972), Türk besteci ve eğitimcidir. Türk Beşleri arasında yer alır.
Erkin, opera dışında hemen bütün formlarda yapıtlar vermiş verimli bir bestecidir. Besteciliğin yanı sıra orkestra şefliği, piyano öğretmenliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında açılan müzik kurumlarında yöneticilik yaparak “müzik devrimi”nin sevilmesi ve yaygınlaştırılması konusunda öncülük etmiştir.[1] Müzik tarihinde Türk Beşleri adıyla anılan sanatçılar arasında yer alır. 1971 yılında devlet sanatçısı unvanı ile onurlandırılmıştır.
14 Mart 1906 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Babası, üst düzey bir bürokrat olan Mehmet Cemal Bey, annesi Nesibe Hanım’dır. Diplomat Feridun Cemal Bey (Erkin)’in kardeşidir. Yedi yaşındayken babasını kaybetti. Dedesi Abdullah Behçet Bey’in evinde büyüdü.[1]
İlk müzik derslerini piyano çalan annesinden aldı. Piyano derslerine önce Mercenier adlı bir Fransız öğretmenden, daha sonra İstanbul’da tanınmış bir öğretmen olan piyanist Adinolfi’den dersler alarak devam etti; bir yandan da Galatasaray Lisesi’nde eğitimini sürdürdü.[1] Millî Eğitim Bakanlığı’nın yurtdışında müzik öğrenimi görecek gençleri seçmek için açtığı sınavı kazanarak 1925 yılında Paris’e gönderildi. Paris Konservatuvarı’nda Jean Batalla, Isidor Philipp ve Camile Decreus ile piyano, Jean Galon ile armoni, Noel Galon ile kontrpuan çalıştı; daha sonra Ecole Normale de Musique’de, Jean Galon ve Nadia Boulanger’dan kompozisyon dersleri aldı.
Beş yıllık öğrenimini Paris Konservatuvarı ile Ecole Normale’de başarıyla tamamlayan genç sanatçı, 1930 yılında yurda dönerek Ankara Musiki Muallim Mektebi’nde öğretmenliğe atandı. Çeşitli Avrupa kentlerinde öğrenimini tamamladıktan sonra yurda dönüp Ankara Musiki Muallim Mektebi kadrosuna katılan Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ahmet Adnan Saygun, Necil Kazım Akses ile birlikte müzik tarihinde “Türk Beşleri” olarak anılan grubun bir üyesi kabul edildi.[2]
Paris’te başladığı “İki Dans” adlı orkestra yapıtını Ankara’da bitiren bestecinin bu ilk yaratışının dünya prömiyeri, 6 Mart 1931 tarihinde Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası tarafından gerçekleştirildi.
1932 yılında piyanist ve piyano öğretmeni Ferhunde Remzi Hanım ile evlenen Ulvi Cemal Bey'in bu evlilikten Sevin (1937) ve İçten (1941) adında kızları oldu.
1936 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı’nın kurulması üzerine bu kurumun piyano bölüm başkanlığını üstlendi. 1949-1951 yılları arasında konservatuvarın müdürlüğünü üstlendi. Hayatının sonuna kadar bu kurumda piyano öğretmeni ve piyano bölüm şefi olarak görevine devam etti; bir yandan da bestecilik, orkestra şefliği yaptı.
Türk Beşlerinin diğer üyeleri gibi eserlerinde halk müziği ezgilerinden yararlanan besteci, 1937 ve 1938 yıllarında yapılan birinci ve ikinci derleme gezilerine katıldı. Birinci gezide Sivas, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gümüşhane, Trabzon ve Rize illerinde; ikinci gezide Malatya, Diyarbakır, Urfa, Gaziantep, Maraş ve Adana illerinde eser derleme çalışmalarına katıldı.[2]
Besteci arkadaşı Necil Kazım Akses’le birlikte Carmen, Aida, Fidelio gibi çok sayıda önemli opera yapıtını Türkçeye kazandırarak opera repertuvarımıza armağan etti ve sahnelenmesini sağladı.[3]
1943 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nin açtığı beste yarışmasına “Köçekçe” ve “Piyano Konçertosu” ile katıldı. Piyano Konçertosu ödüle layık görüldü; Ahmet Adnan Saygun ve Hasan Ferit Alnar ile birlikte yarışmanın büyük ödülünün sahibi oldu.[4] Bu eser, aynı yıl 11 Mart günü Riyaset-i Cumhur Orkestrası tarafından eşi Ferhunde Erkin solistliğinde seslendirildikten sonra 8 Ekim 1943’te bombardıman altındaki Berlin’de yine Ferhunde Erkin’in solistliğinde Berlin Şehir Orkestrası tarafından seslendirildi.
Sanat yaşamındaki başarıları nedeniyle Fransız ve İtalyan devletlerinin onur ve liyakat nişanları ile ödüllendirilen Erkin, 1971 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarafından “devlet sanatçısı” unvanı ile onurlandırıldı.
15 Eylül 1972'de, altmış beş yaşında iken Ankara’da yaşamını yitirdi. Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi.
Ölümünden sonra sanatçı anısına 1985 yılında pul basıldı[kaynak belirtilmeli]; 1991 yılında “Çağdaş Türk müziğinin yaratılmasına zengin esin gücüyle olağanüstü katkılarından, gelecek kuşaklara aktardığı üstün eserlerinden ve yetiştirdiği değerli öğrencilerinden ötürü”[5] Sevda - Cenap And Müzik Vakfı onur ödülü altın madalyası verildi.
İlk yapıtlarında geç romantizm ve izlenimcilikten yola çıkan Ulvi Cemal Erkin, kısa sürede geleneksel Türk müziğinin, özellikle halk müziğinin makamsal ve ritmik gereçlerini başarıyla kullanmaya başladı; bilinçle eğildiği bu gerecin renkleriyle ulusal bireşime ulaştı. Besteci İlhan Usmanbaş “Beşler”in kişiliğinde Erkin’in bu dönemini şöyle değerlendirir[kaynak belirtilmeli]:
“Birinci kuşak Türk Bestecileri, 1930’larda ilk yapıtlarını verdikleri zaman, bugün insanı hayrete düşüren bir şey daha var; o da sanki Türkiye’de yüzyıllardan beri Avrupa müziği yapılıyormuş gibi yeni bir müzik diline oturmuş olmaları. Mesela Erkin’in “Beş Damla” adlı piyano parçaları 1931 tarihini taşır; yani henüz öğrenciliğini bitirip Türkiye’ye dönmüş genç bir besteci, birdenbire o güne kadar Türkiye’de nasıl bir müzik yapılması gerektiğini en açık bir dille ortaya koymuştur.”
Bu çizgi, yaratılarının son döneminde doğal olarak yeni müzik tekniklerine eğilim göstermiş, sonuçta besteci, çağımıza uzanan bütün müzik tekniklerini kırk yıllık sanatsal yaşamına sığdırmayı başarmıştır.[6]
Ulvi Cemal Erkin’in yapıtlarının seslendirme üzerindeki tüm telif hakları SACEM’e aittir.