Tıp tarihi Nedir?
Tıp tarihi Nedir?, Tıp tarihi Nerededir?, Tıp tarihi Hakkında Bilgi?, Tıp tarihi Analizi? Tıp tarihi ilgili Tıp tarihi ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Tıp tarihi ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Tıp tarihi Ne Anlama Gelir Tıp tarihi Anlamı Tıp tarihi Nedir Tıp tarihi Ne Anlam Taşır Tıp tarihi Neye İşarettir Tıp tarihi Tabiri Tıp tarihi Yorumu
Tıp tarihi Kelimesi
Lütfen Tıp tarihi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Tıp tarihi İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Tıp tarihi Kelimesinin Anlamı? Tıp tarihi Ne Demek? ,Tıp tarihi Ne Demektir? Tıp tarihi Ne Demektir? Tıp tarihi Analizi? , Tıp tarihi Anlamı Nedir?,Tıp tarihi Ne Demektir? , Tıp tarihi Açıklaması Nedir? ,Tıp tarihi Cevabı Nedir?,Tıp tarihi Kelimesinin Anlamı?,Tıp tarihi Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Tıp tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Tıp tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Tıp tarihi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Tıp tarihi Kelimesinin Anlamı Nedir? Tıp tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Tıp tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Tıp tarihi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Tıp tarihi - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Tıp tarihi
Tıp tarihi Nedir? Tıp tarihi Ne demek? , Tıp tarihi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Tıp tarihi Kelimesinin Anlamı? Tıp tarihi Ne Demek? Tıp tarihi Ne Demektir? ,Tıp tarihi Analizi? Tıp tarihi Anlamı Nedir? Tıp tarihi Ne Demektir?, Tıp tarihi Açıklaması Nedir? , Tıp tarihi Cevabı Nedir? , Tıp tarihi Kelimesinin Anlamı?
Bu maddedeki üslubun, ansiklopedik bir yazıdan beklenen resmî ve ciddi üsluba uygun olmadığı düşünülmektedir. |
Bilim tarihi |
---|
Tıp tarihi, toplumların antik çağlardan günümüze, insan ve hayvan sağlığı ile ilgili olayları değerlendirirken neden-sonuç ilişkilerini görebilme, geçmişle bugünü değerlendirirken geleceği de öngörebilme becerisi kazanılmasını amaçlayan bir bilim dalıdır. Erken dönem tıbbi gelenekler içerisinde Antik Mısır ve Babil'den de bilgiler içermekte ve antik Yunanların teşhis, prognoz ve ileri düzey tıp etiği hakkında açıklamalara da yer verilmektedir.
Doktorlar tarafından hâlâ kabul gören Hipokrat Yemini, milattan önce 5. yüzyılda Yunanistan'da yazılmıştır. Orta Çağ'da, Antik Çağlardan kalan cerrahi uygulamalar geliştirilmiş ve Rogerius Frugardi'nin (1140-1195) Cerrahi Pratikler kitabında sistematik şekilde düzenlenmiştir. Üniversitelerde sistematik cerrahi uygulamaların yapılması 1220'li yıllarda İtalya'da başladı. Rönesans döneminde anatomi öğrenimi gelişmiş ve mikroskop keşfedilmiştir. Hastalık yapıcı mikrop teorisi, 19. yüzyılda salgın hastalıkların tedavisine olanak sağlamıştır. Askeri doktorlar travma tedavisi ve cerrahisi üzerine uzmanlaşmıştır.
19. yüzyılda şehirlerin hızla gelişmesiyle hijyen sorunları önlenemez hale gelmiş, bu sebepten ötürü sosyal sağlık önlemleri alınmıştır. İleri düzey araştırma merkezleri 20. yüzyılın başlarında açılmış, genellikle büyük hastaneler ile ilişkilendirilmiştir. 20. yüzyılın ortalarında antibiyotik gibi yeni tedavi yöntemlerinin bulunması, 20. yüzyılın en önemli gelişmeleri arasına girmiştir. Bu yükseliş, kimya, genetik ve laboratuvar teknolojisinde gelişmelere yol açmış (x-ray gibi) ve modern tıbba ışık tutmuştur.
Tıp, ağırlıklı olarak 20. yüzyılda profesyonelleşmiş, kadınlara tıp alanında hemşirelik (1870'ler) ve Bilim insanlığı (1970'lerden sonra) gibi yeni kariyer yolları açılmıştır. 21. yüzyıl ise; birçok bilim dalında ileri düzey araştırmaların yapılması ile ön plana çıkmıştır.
Tıp bilimi ile batıl inançlar arasında yüzyıllardır süren bir savaş vardır.[1][2] Bitkilerin tıbbi amaçla tam olarak ilk defa ne zaman kullanıldıklarına dair kanıt olmamasına karşın, şaman ve benzeri kastlara mensup kişilerin bitkileri koruyucu ve tedavi edici ilaçlar olarak kullandıkları bilinmektedir. Bilinen İlk diş hekimliği uygulaması Belucistan'da M.Ö 7000 sıralarında, başı çakmak taşından yapılan matkaplar ve kirişler ile yapılmıştır.[3] Bilinen ilk trepanasyon operasyonu M.Ö 5000 sıralarında Ensisheim (Fransa)'da yapılmıştır.[4] Bilinen ilk cerrahi uygulama olan ampütasyon M.Ö 4900 sıralarında Buthiers-Bulancour (Fransa)da uygulanmıştır.[5]
Orta Çağa kadar çok sayıda salgınlar olmuştur. 14.yüzyıldaki veba salgınında ve daha sonra da cüzzamlı hastalara uygulanan “tecrit” ve “yaftalama” uygulamaları “karantina” kavramını getirmiştir.[1][6][7][8]
11. yüzyıl sonlarında Salerno (İtalya)’da tıp eğitimi veren okulu, Avrupa’nın değişik kentlerinde kurulan yeni üniversiteler izlemişti. 8.-15. yüzyıllar arasında bilimde Arap egemenliği vardır. İslam dünyasındaki tıp geleneğinin önemli ilkeleri Antik Yunan tıp bilgilerinden esinlenmiş, çok yeni görüşler ve yöntemler geliştirmiştir. İbn Sina ve İbn Rüşd, Hippokrates’in, Galenos’un ve Dioskurides’in tıp kitaplarını -kendi deneyimlerini de ekleyerek- Arapçadan Latinceye çevirmiş ve Batı dünyasına sunmuşlardır. Bu eserler Batı dünyasının “Tıp Eğitimi” veren kuruluşlarında yıllarca ders kitapları olarak kullanılmış, modern tıp temellerinin atılmasında etkili olmuştur. Hippokrates ekolünün ve Galenos ilkelerinin baskınlığı18. yüzyıla dek sürmüştür.[8][9]
Tıpta düşünmenin gelişmesiyle beraber bilim insanları çevresindeki hayvanlarda diseksiyon yapmaya başladı. Damarlardaki kanı, sinirlerdeki ileti sistemini izledi (Galenos). İnsan kadavrasına diseksiyon uygulanan ilk hekim Mondino de Liuzzi (1270-1326) oldu ve ilk anatomi kitabını yazdı. Kitabın yazarı otopsi yaptığı için aforoz edildi. Otopsi yaygınlaştı, tüberkülozdan ölen hekim sayısı arttı. Andreas Vesalius, Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) çöküşünden 90 yıl sonra organ çizimlerinden oluşan bir anatomi atlası yayınladı (1543). Diseksiyon bulguları açıklandıkça ve çok sayıda anatomik yapı tanımlandıkça “cerrahi” uygulamaları daha da başarılı olmaya başladı. Ölen hastalara uygulanan otopsilerden gelen bilgiler arttıkça hasta muayenesinin önemi de arttı, özellikle “el” ile dokunarak. Giovanni Batista Morgagni (1682–1771) klinikopatolojik ilişkilere değinen ilk hekim oldu; 700 hastasının hastalık öykülerini ve otopsi bulgularını içeren kitabı klinik patolojinin ilk ve önemli yapıtlarındandır. Histolojinin temellerini atan hekimlerden biri olan Xavier Bichat (1771-1802) meslektaşlarını sık sık otopsi yapmaları konusunda uyarmıştı. Thomas Syndenham (1624-1689), klinik hekimliğinde hastalıkların bireyler arası farklılıklarını göstererek günümüzde sıkça kullanılan “hastalık yoktur, hasta vardır” felsefesinin temelini atmıştı. Babası şarap ve bira üreticisi olan Leopold Auenbrugger (1722-1809), fıçılardaki sıvı düzeyini anlamak için uyguladığı “perküsyon” işlemini toraks incelemesinde kullanmaya başladı. René-Théophile-Hyacinthe Laennec (1781-1826), stetoskopu ilk kez kullanırken müzik bilgisinin katkılarından da yararlanmıştı.[1] Mikroskopun bulunmasıyla birlikte ayrıntılar da aydınlanmaya başladı.
Antonie Philips van Leeuwenhoek’un ilk mikroskobu kullanmasından 200 yıl kadar sonra Çanakkale’nin Hisarlık yöresindeki Truva, Agememnon’un askerlerinin bile yapmadığı kadar yıkılarak Priamos'un hazinesi yağma edildi. Heinrich Schliemann patlayıcı kullanarak yıktığı surlarda bulduğu hazineyi önce Yunanistan’a oradan da Almanya’ya kaçırdı.[10] 1867 yılında Paris’teki bir sanat sergisine davet edilen zamanın Osmanlı Sultanı Abdülaziz[11] bu geziden dönüşünde Almanya’ya da uğramış, belki de Berlin’de Heinrich Schliemann ve Dr. Rudolf Ludwig Carl Virchow ile tanışarak Truva kazıları için söz vermişti. 1870 yılında Dr. Virchow ile birlikte İstanbul’a gelerek yazılı kazı onayı alan Schliemann 1873 yılı Mayıs ayında, gerçekte kendisinden 15 yıl önce Hisarlık surlarına ulaşmış olan İngiliz arkeolog Frank Calvers'ın anılarını değerlendirerek dinamitle geldiği surları patlatarak çağının en büyük soygunlarından birini gerçekleştirdi. Truva duvarlarının dinamitlendiği yıllarda antropolojiyle de ilgilenen, siyaset alanında Bismarck ile kapışan bir hekim olarak gördüğümüz Virchow “modern patolojinin kurucusudur."[12]
1901’de, bazı hastalıkların (özellikle difteri) serum ile tedavisini öneren Emil Adolf von Behring (1854-1917) tıptaki ilk Nobel ödülünü almıştır. Bitkilerden ilaçlar üretilme çabalarının sürdüğü günlerde, açık unutulan bir petri kutusunda üreyen mantarla “penisilin” bulunması (Alexander Fleming; 1881-1955), Louis Pasteur’ün (1822-1895) kuduz aşısını bulması canlı etkenlerle savaşı başlatmış oldu. Nobelli dönemlere girmeden önceki son aşamalarda sistemik patoloji ve fizyopatoloji (patofizyoloji) kavramlarını geliştirildi.[1]