Hicret | |
---|---|
Tarih | 13 Mayıs - Cuma, 28 Mayıs 622 Perşembe (Jülyen takvimi) |
Konum | Hicaz, Arap Yarımadası |
Katılanlar | Muhammed ve diğer Müslümanlar |
Sonuç | İslam Devleti'nin kurulması |
Hicret (Arapça: هجرة), İslam peygamberi Muhammed ve beraberindeki Müslümanların, 622'de Mekke'den Medine'ye göç etmelerine verilen isimdir. Bu göçün sonucunda Medine'de, Medine Sözleşmesi ile günümüzde İslam devleti olarak sınıflandırılan devletlerden ilki kabul edilen Medine Şehir Devleti kurulmuştur.[1]
Arapça kökenli olan hicret sözcüğü, "terk etmek, ayrılmak, bir yerden başka bir yere göç etmek" demektir.
Genel anlam ve kullanımda hicret, bir İslam dini kavramı olarak, herhangi bir Müslüman birey veya topluluğun, inançları (Müslüman oluşları) yüzünden baskı gördükleri bir yerden başka bir yere göç etmesine verilen isimdir. İslâm terminolojisinde hicret kavramı ile Muhammed ve arkadaşlarının 622 yılında Mekke'den Medine'ye göç etmeleri kastedilir. Safer ayının 26. günü başlayan Hicret, Rebiülevvel ayının 12. günü Medine'ye 3 km uzaklıkta bulunan Kubâ’ya ulaşılmasıyla tamamlanmıştır.[2] Mekkeli paganların baskılarına dayanamayan Müslümanlar daha önce de iki kâfile halinde Habeşistan'a hicret etmişlerdir.[3]
Hicret, Halife Ömer bin Hattab zamanında Hicrî takvimin başlangıç yılı kabul edilmiştir. Hicri takvimin başlangıcı 16 Temmuz 622 olarak belirlenmiştir. Bu takvim türü özellikle İslam ülkelerinde tanınmakta ve zaman zaman resmî, bazense sadece bireysel düzeyde kullanılmaktadır.
Allah'a kulluk etmesi için yaratılan,[11] ancak bulunduğu bir yerde bu görevini yerine getiremeyen, ibadet edebileceği bir yere de hicret etmeyen böylece nefsine zulmeden insan Kur'ân'da kınanmıştır.[12] "Allah yolunda hicret eden kimse yeryüzünde gidecek çok yer bulur, bolluk bulur...".[13] Çünkü "Allah'ın arzı geniştir".[14]
Hicret kavramı, Kur'ân'da göç etmenin dışında Allah'a eş koşmak ve puta tapmak gibi çirkin davranışlardan (ricz) kaçınmak[15] ve bir insanın yanından ayrılmak[16][17] anlamında da kullanılmıştır.
Muhammed "muhâcir, Allah'ın yasakladığı şeyleri terk eden kimsedir" (Buhârî, Îmân, 4-5) sözü ile hicret kavramına mecâzî bir anlam da yüklemiştir.[18]