Farmakognozi Nedir?
Farmakognozi Nedir?, Farmakognozi Nerededir?, Farmakognozi Hakkında Bilgi?, Farmakognozi Analizi? Farmakognozi ilgili Farmakognozi ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Farmakognozi ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Farmakognozi Ne Anlama Gelir Farmakognozi Anlamı Farmakognozi Nedir Farmakognozi Ne Anlam Taşır Farmakognozi Neye İşarettir Farmakognozi Tabiri Farmakognozi Yorumu
Farmakognozi Kelimesi
Lütfen Farmakognozi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Farmakognozi İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Farmakognozi Kelimesinin Anlamı? Farmakognozi Ne Demek? ,Farmakognozi Ne Demektir? Farmakognozi Ne Demektir? Farmakognozi Analizi? , Farmakognozi Anlamı Nedir?,Farmakognozi Ne Demektir? , Farmakognozi Açıklaması Nedir? ,Farmakognozi Cevabı Nedir?,Farmakognozi Kelimesinin Anlamı?,Farmakognozi Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Farmakognozi Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Farmakognozi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Farmakognozi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Farmakognozi Kelimesinin Anlamı Nedir? Farmakognozi Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Farmakognozi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Farmakognozi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Farmakognozi - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Farmakognozi
Farmakognozi Nedir? Farmakognozi Ne demek? , Farmakognozi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Farmakognozi Kelimesinin Anlamı? Farmakognozi Ne Demek? Farmakognozi Ne Demektir? ,Farmakognozi Analizi? Farmakognozi Anlamı Nedir? Farmakognozi Ne Demektir?, Farmakognozi Açıklaması Nedir? , Farmakognozi Cevabı Nedir? , Farmakognozi Kelimesinin Anlamı?
Farmakognozi, tıbbi bitkilerin ve diğer doğal maddelerin olası bir ilaç kaynağı olarak incelenmesidir. Amerikan Farmakognozi Derneği, farmakognoziyi "doğal kaynaklı ilaçların, etkin maddelerin veya potansiyel ilaçların ya da potansiyel etkin maddelerin fiziksel, kimyasal, biyokimyasal ve biyolojik özelliklerinin incelenmesi ve bunun yanı sıra doğal kaynaklardan yeni ilaçların araştırılması" olarak tanımlar.[1]
"Farmakognozi" kelimesi iki Yunanca kelimeden türemiştir: φάρμακον pharmakon (ilaç) ve γνῶσις gnosis (bilgi) ya da Latince fiil cognosco (con 'ile' ve gnōscō 'bilmek'; Yunanca fiil γι(γ)νώσκω, gi(g)nόsko'dan köken alır, 'biliyorum, algılıyorum' anlamında),[2] 'kavramsallaştırmak' veya 'tanımak' anlamına gelir.[3]
"Farmakognozi" terimi ilk kez 1811'de Avusturyalı hekim Schmidt ve 1815'te Crr. Anotheus Seydler tarafından Analecta Pharmacognostica adlı çalışmasında kullanılmıştır.
Esasında 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başında "farmakognozi", ilaçlarla ham veya işlem görmemiş haliyle ilgilenen tıp veya emtia bilimleri dalını (Almanca'da Warenkunde) tanımlamak için kullanıldı. Ham ilaçlar, tıp için kullanılan bitki, hayvan veya mineral kökenli kurutulmuş, hazırlanmamış maddelerdir. Bu materyallerin pharmakognosie adı altında incelenmesi ilk olarak Avrupa'nın Almanca konuşulan bölgelerinde geliştirildi, diğer dil alanlarında ise Galen ve Dioscorides'in eserlerinden alınan eski terim materia medica sıklıkla kullanıldı. Almancada drogenkunde ("ham ilaç bilimi") terimi de eşanlamlı olarak kullanılmaktadır.
20. yüzyılın başlarında bu başlık esas olarak botanik tarafında gelişerek özellikle ilaçların hem bütün haliyle hem de toz halinde tanımı ve tanımlanmasıyla ilgilenmiştir. Çeşitli farmakognozi dalları, özellikle farmakope tanımlama ve kalite kontrol amaçları için hala temel öneme sahiptir, ancak diğer alanlardaki hızlı gelişme konuyu muazzam bir şekilde genişletmiştir. 21. yüzyılın gelişi, farmakognozide bir rönesans getirdi ve geleneksel botanik yaklaşımı moleküler ve metabolik seviyeye kadar genişletildi.[4]
Daha önce bahsedilen tanıma ek olarak, Amerikan Farmakognozi Derneği ayrıca farmakognoziyi "tıbbi, ekolojik, tatlandırıcı veya diğer fonksiyonel özellikleri için yararlı olan doğal ürün molekülleri (tipik olarak ikincil metabolitler) çalışması" olarak tanımlar.[5] Botanik, etnobotanik, deniz biyolojisi, mikrobiyoloji, bitkisel tıp, kimya, biyoteknoloji, fitokimya, farmakoloji, eczacılık, klinik eczacılık ve eczacılık uygulamaları dahil olmak üzere geniş bir biyolojik konu yelpazesine dayanan diğer tanımlar daha kapsayıcıdır.
Tüm bitkiler, normal metabolik faaliyetlerinin bir parçası olarak kimyasal bileşikler üretir. Bu fitokimyasallar ikiye ayrılır:
Primer metabolitler: Tüm bitkilerde bulunan şekerler, yağlar vb.
İkincil metabolitler: Daha küçük bir bitki yelpazesinde bulunan ve daha spesifik bir işleve hizmet eden bileşiklerdir[6] Örneğin bazı ikincil metabolitler bitkilerin avlanmalarını önlemek için kullandığı toksinlerdir ve diğerleri de tozlaşma için böcekleri çekmek için kullanılan feromonlardır. Bu metabolitler insanlarda terapötik etkilere sahip olabilir ve ilaç üretimi için saflaştırılabilir. Bunlara örnek olarak yıldız çiçeği köklerinden inülin, kınakına bitkisinden kinin, esrar çiçeklerinden THC ve CBD, haşhaş bitkisinden morfin ve kodein, yüksükotundan digoksin verilebilir.
Bitkiler çeşitli fitokimyasallar sentezler, ancak çoğu aşağıdakilerin türevleridir:[7]
Saf bir kimyasal ajanı doğal kaynaktan izole etmek için uygulanan genel protokol biyolojik aktivite ile yönlendirilen fraksiyonlama (BAYF)'dır, yani ekstrakte edilen (özütlenen) bileşenlerin fizikokimyasal özelliklerindeki farklılıklara göre adım adım ayrılması ve biyolojik aktivitenin değerlendirilmesi, bunları takiben seperasyon (ayırma) ve analiz aşamalarıdır. Genellikle bu tür bir çalışma, bilinen bir ham ilaç formülasyonunun belirli bir in vitro deneyde "aktif" olarak kabul edilmesinden sonra başlatılır. Eldeki çalışmanın nihai amacı gözlemlenen in vitro aktiviteden yüzlerce bileşik arasında hangilerinin sorumlu olduğunu belirlemekse şu adımlar izlenir:
Asya ve Afrika'daki bazı ülkelerde, nüfusun %80'i temel sağlık hizmetleri için bitkisel ilaçlar da dahil olmak üzere geleneksel tıbba güveniyor.[8] Yerli Amerikan kültürleri, Avrupa kolonizasyonundan önce geleneksel tıbba güvenmiştir, mesela törenlerde tütün içimi, potlaç törenleri ve herbalizm bunlara örnek olarak verilebilir.[9] Geleneksel tıbbi uygulamaların bilgisi, özellikle Amazon'da yok olmaktadır.[10][11][12]
Anadolu halkının yabani bitkileri tıbbi amaçla kullanması çok eski devirlere kadar uzanmaktadır. Hitit dönemi tabletlerinde bulunan bazı reçete formüllerinde kayıtlı bitki adları bunun bir kanıtıdır.[13] Bu dönemlerde yabani bitkilerden yararlanıldığı gibi, bazı önemli tıbbi bitkiler drog elde etmek için yetiştirilmekteydi. Ayrıca Hititler ve sonrasında Bizans döneminde Anadolu’dan elde edilen bazı drogların dış ülkelere satıldığı da bilinmektedir. Selçuklular döneminde Anadolu’da kullanılan bitkisel droglar hakkında en ayrıntılı bilgiler İbn Baytar’ın Kitab el-Cami'fi el-Adviyye el-Müfredah isimli eserinde bulunmaktadır.[14][15][16] Osmanlı İmparatorluğu döneminde Anadolu’daki tıbbi bitki kullanımıyla ilgili bilgileri özellikle İbn Batuta ve Evliya Çelebi’nin eserlerinde bulunmaktadır.[14] Türkiye'de kullanılan droglar üzerindeki ilk bilimsel araştırmalar 19. yüzyılın sonlarında başlamıştır. Bu konu ile daha çok eczacılar ilgilenmiştir. Yerli droglar üzerinde araştırmalar yaparak, sonuçlarını yayınlayanların başında Giorgio Della Suda (Faik Paşa) ve Pierre Apery gelmektedir.[13] Anadolu’yu her yönüyle konu alan çalışmalar ancak Cumhuriyet döneminde güncellik kazanarak öne çıkmış ve bu nedenle de doğa ile insan ilişkileri konuları üzerinde araştırmalar ve yayınlar başlamıştır. İstanbul Üniversitesi Farmasötik Botanik ve Genetik Kürsüsü Başkanı Alfred Heilbronn, Türkiye’de tıbbi bitkiler alanında bugünkü anlamda, farmakognozik araştırmaları başlatmıştır.[13] Türkiye'nin önemli farmakognozistleri arasında Turhan Baytop ve Mekin Tanker gösterilebilir.