Nakba Nedir?
Nakba Nedir?, Nakba Nerededir?, Nakba Hakkında Bilgi?, Nakba Analizi? Nakba ilgili Nakba ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Nakba ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Nakba Ne Anlama Gelir Nakba Anlamı Nakba Nedir Nakba Ne Anlam Taşır Nakba Neye İşarettir Nakba Tabiri Nakba Yorumu
Nakba Kelimesi
Lütfen Nakba Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Nakba İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Nakba Kelimesinin Anlamı? Nakba Ne Demek? ,Nakba Ne Demektir? Nakba Ne Demektir? Nakba Analizi? , Nakba Anlamı Nedir?,Nakba Ne Demektir? , Nakba Açıklaması Nedir? ,Nakba Cevabı Nedir?,Nakba Kelimesinin Anlamı?,Nakba Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Nakba Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Nakba Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Nakba Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Nakba Kelimesinin Anlamı Nedir? Nakba Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Nakba Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Nakba Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Nakba - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Nakba
Nakba Nedir? Nakba Ne demek? , Nakba Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Nakba Kelimesinin Anlamı? Nakba Ne Demek? Nakba Ne Demektir? ,Nakba Analizi? Nakba Anlamı Nedir? Nakba Ne Demektir?, Nakba Açıklaması Nedir? , Nakba Cevabı Nedir? , Nakba Kelimesinin Anlamı?
Makale serilerinden |
Nakba |
---|
Nakba veya Nekbe (Arapça: النكبة -Al Nakbah- "Felaket" anlamındadır) Filistinlilerin şiddet kullanılarak yerlerinden edilmeleri ve mülksüzleştirilmeleri ve toplumlarının, Filistin kültürünün, kimliklerinin, siyasi haklarının ve ulusal isteklerinin yok edilmesidir.[1] Bu terim hem 1948 olaylarını hem de Filistin topraklarının devam eden işgalini (Batı Şeria ve Gazze Şeridi) ve bölge genelinde Filistinlilere yönelik zulüm ve yerinden edilmeyi tanımlamak için kullanılmaktadır.[2]
Nakba'nın temel olayları 1947-1949 Filistin Savaşı sırasında ve hemen sonrasında gerçekleşmiştir; Filistin Mandası'nın %78'inin İsrail olarak ilan edilmesi, 700.000 Filistinlinin sınır dışı edilmesi ve kaçışı, ilgili 500'den fazla Filistin yerleşiminin Siyonist milisler ve daha sonra İsrail ordusu tarafından nüfusunun azaltılması ve yok edilmesi[3] ve ardından coğrafi silme, Filistinlilerin geri dönüş hakkının reddedilmesi, kalıcı Filistinli mültecilerin yaratılması ve "Filistin toplumunun parçalanması" yapılan eylemlerden bazılarıdır.[4][5][6][7]
Nakba, Ilan Pappe de dahil olmak üzere birçok akademisyen tarafından etnik temizlik olarak tanımlanmaktadır,[8] ancak bu tanıma Benny Morris tarafından itiraz edilmiştir.[9] Filistin ulusal anlatısı Nakba'yı ulusal kimliklerini ve siyasi isteklerini tanımlayan kolektif bir travma olarak görürken, İsrail ulusal anlatısı aynı olayları Yahudilerin devlet olma ve egemenlik isteklerini tesis eden bağımsızlık savaşı açısından görmektedir.[10][11][12] Filistinliler 15 Mayıs'ı İsrail'in bağımsızlık gününden bir gün sonra Nekbe Günü olarak kutlamaktadır.[13][14]
Nakba, Filistin kültürünü büyük ölçüde etkilemiştir ve "Hanzala", keffiyeh ve sembolik anahtar ile birlikte Filistin kimliği'nin temel bir sembolüdür. Nakba hakkında sayısız kitap, şarkı ve şiir yazılmıştır.[15] Filistinli şair Mahmud Derviş Nakba'yı "gelecekte de devam edeceği ortada olan genişletilmiş bir şimdiki zaman" olarak tanımladı.[16][17]
Nakba'nın kökleri, 19. yüzyılın sonlarında Siyonistlerin gelişine ve Osmanlı Filistin'inde toprak satın almalarına kadar uzanmaktadır.[18] Osmanlı İmparatorluğu'nun bölünmesinden sonra İngilizler, Filistin Mandası'nın yöneticileri olarak Osmanlıların yerini aldı.[19] 1947'de, İkinci Dünya Savaşı ve Holokost'un ardından, Birleşmiş Milletler Filistin Mandası'nı böldü ve 1948 Filistin Savaşına ve İsrail Devleti'nin kurulmasına yol açtı.[20]
1948'deki Nakba'nın temel gerçekleri tartışmalı değildir.[21] 1948 Filistin sürgünü ve kaçışı sırasında, yaklaşık 750.000 Filistinli Arap - İsrail'e dönüşecek olan bölgedeki nüfusun %80'inden fazlası - evlerinden sürüldü veya kaçtı ve komşu devletlerde mülteci oldu.[22] Tiberya, Hayfa, Safed, Yafa ve Akka gibi şehirler[23] ve yüzlerce kasaba ve köy yıkıldı veya boşaltıldı.[24] Deir Yassin[25],[26] Tantura,[27]Lydda ve Ramle[28],Safsaf[29] ve Dawayima.[30] da dahil olmak üzere düzinelerce katliamda binlerce Filistinli öldürüldü. Yaklaşık 156.000 Filistinli İsrail sınırları içinde kaldı ve çoğu ülke içinde yerinden edilmiş kişi oldu.[31]
Savaşın sona erdiği 1949'da İsrail, Filistin topraklarının yaklaşık %78'ini elinde tutuyordu.[32] Gazze Şeridi Mısır'ın kontrolüne geçti[33] ve 1950'de Batı Şeria Ürdün tarafından ilhak edildi.[34]
Nakba, 1949'da savaşın sona ermesinden sonra da devam etti.[2] 1948'den 1966'ya kadar ülke içinde yerinden edilmiş Filistinliler sıkıyönetim altında yaşadı ve bir köyden diğerine taşınmak için izin almaları gerekti.[35] İsrail, İsrail dışındaki Filistinli mültecilerin geri dönmesini engelledi.[36] Filistinliler sürülmeye devam etti,[37] daha fazla Filistin kasabası ve köyü yıkıldı,[38] yerlerine yeni Yahudi yerleşimleri kuruldu.[39] Filistinlilere ait yer isimleri ve "Filistin" isminin kendisi haritalardan ve kitaplardan kaldırıldı.[40]
1953'teki Qibya katliamında altmış dokuz Filistinli öldürüldü;[41] birkaç yıl sonra, 1956 Süveyş Krizi'nin ilk gününde Kafr Qasim katliamında 49 Filistinli öldürüldü.[42]. Yaklaşık iki bin Filistinli 1976 yılında Lübnan İç Savaşı sırasında Tel al-Zaatar Kuşatması'nda katledildi.[43]
1967 Altı Gün Savaşı sırasında, yüz binlerce Filistinli mülteci Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs'ten, çoğunlukla Ürdün'e sürüldü,[44] al-Naksa ("gerileme") olarak bilinen olayda.[45] Savaştan sonra İsrail İsrail'in Batı Şeria'yı işgali ve Gazze Şeridi'ni işgal etti.[46]
Lübnan'daki Filistinli mülteciler Sabra ve Şatilla katliamında öldürülen 800 ila 3.500 kişi de dahil olmak üzere 1982 Lübnan Savaşı sırasında öldürüldü veya yerlerinden edildi.[47] Birinci İntifada 1987 yılında başladı ve 1993 Oslo Anlaşmaları'na kadar sürdü.[48] İkinci İntifada 2000 yılında başladı.[49] 2005 yılında İsrail Gazze'den çekildi ve Gazze'yi abluka altına aldı.[50] İsrail, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te İsrail Batı Şeria bariyeri[51] inşa etmiş ve Filistin yerleşim bölgeleri oluşturmuştur.[52]
2011 yılında İsrail, Nakba'yı anan kurumlara devlet finansmanını reddeden Nakba Yasası'nı kabul etti.[53]
2023 İsrail-Hamas Savaşı, 1948 savaşından bu yana en yüksek Filistinli kayıplarına neden oldu[54] ve Filistinliler arasında o yılki olayların tekrarlanacağına dair korkuları artırdı,[54][55] İsrail Tarım Bakanı Avi Dichter'in bir medya röportajında savaşın "Gazze Nakba 2023" ile sona ereceğini söylemesi[56] Başbakan Benjamin Netanyahu'nun kamuoyu önünde azarlamasına neden oldu.[57]
Nakba, Filistinlilerin şiddet kullanılarak yerlerinden edilmeleri (sürgün) ve mülksüzleştirilmeleri ile toplumlarının, kültürlerinin, kimliklerinin, siyasi haklarının ve ulusal isteklerinin yok edilmesini kapsamaktadır.[1]
1947-49 Filistin Savaşı sırasında, tahminen 700.000 Filistinli kaçtı veya sürüldü; bu sayı İsrail'in bugünkü Filistinli Arap sakinlerinin yaklaşık %80'ini oluşturuyordu.[58][59] Bu rakamın neredeyse yarısı (yaklaşık 250.000-300.000 Filistinli) Mayıs 1948'de İsrail'in Bağımsızlık İlanı öncesinde kaçmış veya sürülmüştür,[60] Arap Birliği'nin ülkeye girişi için casus belli olarak adlandırılan bu durum 1948 Arap-İsrail Savaşı'na yol açmıştır.[61] Arap Devletleri Ligi Genel Sekreteri'nin BM Genel Sekreteri'ne gönderdiği 15 Mayıs 1948 tarihli cablegram belgesinin 10.(b) maddesinde Lig Genel Sekreteri, Arap Devletlerinin müdahalesini gerekçelendirirken "Arap nüfusunun yaklaşık çeyrek milyondan fazlasının evlerini terk etmeye ve komşu Arap ülkelerine göç etmeye zorlandığını" iddia etmiştir. Savaştan sonraki dönemde, çok sayıda Filistinliler evlerine dönmeye çalıştı; bu dönemde İsrail tarafından 2.700 ila 5.000 Filistinli öldürüldü, bunların büyük çoğunluğu silahsızdı ve ekonomik veya sosyal nedenlerle geri dönmek istiyorlardı.[62]
Nakba birçok akademisyen tarafından etnik temizlik olarak tanımlanmaktadır,örneğin [63] Filistinli akademisyenler de dahil olmak üzere Rashid Khalidi,[64] Adel Manna,[65] Nur Masalha,[66] Nadim Rouhana,[67] Ahmad H. Sa'di,[68] ve Areej Sabbagh-Khoury,[69] İsrailli akademisyenler, örneğin Amos Goldberg,[70] Baruch Kimmerling,[71] Ronit Lentin,[72] Ilan Pappé,[73] ve Yehouda Shenhav,[74] ve yabancı akademisyenler Abigail Bakan,[75] Elias Khoury,[76] Mark Levene,[77] ve Patrick Wolfe,[78] gibi, bunun yanında bu görüşte olan başkaca akademisyenlerde vardır.[79]
Buna karşın Yoav Gelber,[80] gibi diğer akademisyenler Benny Morris,[81] ve Seth J. Frantzman,[82] Nakba'nın bir etnik temizlik teşkil ettiği görüşüne katılmamaktadır. Morris 2016'da 1948 için "etnik temizlik" tanımını reddederken, aynı zamanda 1948 için "kısmi etnik temizlik" etiketinin tartışmalı olduğunu belirtmiştir; 2004'te Morris, 1948'de meydana gelen "etnik temizlik" iddiasına, alternatifin "soykırım - halkınızın yok edilmesi" olduğu düşünüldüğünde, "tarihte etnik temizliği haklı çıkaran koşullar ..." olduğunu belirterek yanıt veriyordu. İç bölgeleri temizlemek gerekliydi ... O zamanlar kullandıkları terim ['temizlemek' idi] ... Savaş sırasında köklerini kazımak" Filistinli nüfusu kovmaktan başka çare yoktu. şeklinde beyanatta bulunmuştur; Morris bunun Arapların "kısmen" sürülmesiyle sonuçlandığını söyledi.[83][84]
Diğer akademisyenler ise "etnik temizlik" kavramından farklı çerçeveler kullanmaktadır: örneğin Richard Bessel ve Claudia Haake "zorla yerinden etme" kavramını, Alon Confino ise "zorunlu göç" kavramını kullanmaktadır.[85]
Aynı zamanda, İsrail'de kalan Filistinlilerin önemli bir kısmı ülke içinde yerinden edilmiş mülteci oldu. 1950'de UNRWA, 1949 Arap-İsrail ateşkes antlaşmaları ile İsrail olarak çizilen sınırlar içinde kalan 156.000 Filistinlinin 46.000'inin ülke içinde yerinden edilmiş mülteciler olduğunu tahmin ediyordu.[86][87][88] 2003 yılı itibarıyla, yaklaşık 274,000 İsrail'in Arap vatandaşı - ya da İsrail'deki her dört kişiden biri - 1948 olaylarından dolayı ülke içinde yerinden edilmiş durumdaydı.[89]
BM'nin 1947 Bölünme Planı, Filistin'in %56'sını gelecekteki Yahudi devletine tahsis ederken, %66'lık Filistinli çoğunluk ise toprakların %44'ünü alacaktı. Kurulacak Yahudi devletindeki toprakların %80'i zaten Filistinlilere aitti; %11'i ise Yahudi tapusuna sahipti.[90] 1947-1949 savaşı öncesinde, sırasında ve sonrasında yüzlerce Filistinli kasaba ve köyler insansızlaştırıldı ve yok edildi.[91][92] Ülke genelindeki coğrafi adlar silinerek İbranice adlarla değiştirildi, bazen tarihi Filistin isimlendirmesinin türevleri, bazen de yeni icatlar.[93] Yahudi olmayan çok sayıda tarihi mekan, sadece savaşlar sırasında değil, daha sonraki birkaç on yıllık süreçte de tahrip edilmiştir. Örneğin, Filistin köy camilerinin %80'inden fazlası yıkılmış, eserler müze ve arşivlerden kaldırılmıştır.[94]
İsrail'de Filistin topraklarının kamulaştırılmasını yasallaştırmak için bir çeşitli yasalar çıkarıldı.[95][96]
Filistinlilerin vatansızlığının yaratılması Nakba'nın merkezi bir bileşenidir ve günümüze kadar Filistin ulusal yaşamının bir özelliği olmaya devam etmektedir.[97] Nakba'nın bir sonucu olarak tüm Arap Filistinliler derhal vatansız hale geldi, ancak bazıları başka uyruklar aldı.[98] 1948'den sonra Filistinliler sadece Filistinli olmaktan çıkmakla kalmamış, bir de bunun yerine İsrailli-Filistinliler, Doğu Kudüs Filistinlileri, UNRWA Filistinlileri, Batı Şeria-Filistinlileri ve Gazze-Filistinlileri[99] gibi, tarihi Filistin ve mülteci kampları dışında ikamet elde edebilen daha geniş Filistin diasporası[100] ek olarak yaratıldı.
İlk İsrail Vatandaşlık Yasası, 14 Temmuz 1952'de kabul edilmiş, Filistinlileri vatandaşlıktan çıkarmış, eski Filistin vatandaşlığını "özden yoksun", "tatmin edicilikten uzak ve İsrail'in kurulmasından sonraki duruma uygun olmayan" hale getirmiştir.[101][102]
Nakba, Filistin diasporasının başlıca sebebiydi; İsrail bir Yahudi vatanı olarak kurulurken, Filistinliler "gezgin bir kimliğe" sahip bir "mülteci ulus" haline getirilmişti.[103] Bugün 13,7 milyon Filistinlinin çoğunluğu diasporada yaşamaktadır, yani Filistin Mandası'nın tarihi bölgesinin dışında, özellikle Arap dünyası'nın diğer ülkelerinde yaşamaktadırlar.[104] BM'nin Filistinli mültecilere özel ajansı UNRWA tarafından kayıt altına alınan 6,2 milyon kişiden [a]yaklaşık %40'ı Batı Şeria ve Gazze'de, %60'ı ise diasporada yaşamaktadır. Bu diaspora mültecilerinin büyük bir kısmı, Lübnan'daki Filistinliler veya 1990-91 Kuveyt'ten Filistinli göçü'nde devam eden gerilimin gösterdiği gibi, ev sahibi ülkelere entegre olamamıştır.[106]
Bu faktörler Filistinlilerin "acı çeken" bir kimliğe bürünmesine neden olurken, Filistinlilerin yersiz yurtsuzlaştırılması kaybettikleri vatanlarına dönme arzusunda birleştirici bir faktör ve odak noktası yaratmıştır.[107]
Nakba'nın Filistin halkı için en önemli uzun vadeli sonuçları anavatanlarını kaybetmeleri, ulusal topluluklarının parçalanması ve marjinalleşmesi ve devletsiz bir halka dönüşmeleridir.[108]
1990'ların sonlarından bu yana, Filistin halkının yaşadığı "sürekli şiddet ve mülksüzleştirme deneyimini" tanımlamak için "devam eden Nakba" (Arapça:النکبة المستمرة-al-nakba al-mustamirra-) ifadesi ortaya çıkmıştır.[109] Bu terim, Nakba'nın 1948'de yaşanan bir olay olarak değil, günümüze kadar devam eden bir süreç olarak anlaşılmasını gerektirmektedir.[110] 11 Kasım 2023 tarihinde İsrail Tarım Bakanı Avi Dichter, N12 News programında 2023 İsrail-Hamas Savaşının doğası üzerine verdiği bir röportajda "Operasyonel açıdan bakıldığında, kitleler tanklarla askerler arasındayken Gazze'de IDF'nin istediği gibi bir savaş yürütemezsiniz"dedi."Bu 2023 Gazze Nakba'sıdır "[111]
Nakba terimi ilk kez 1948 olaylarını tanımlamak için, Beyrut Amerikan Üniversitesi tarih profesörü Konstantin Züreyk tarafından 1948 tarihli Ma] adlı kitabında kullanıldı. cnā an-Nakba ("Felaketin Anlamı").[112] Züreyk şunu yazdı: "Nakba'nın trajik yönü şu şekildedir: Bunun sıradan bir talihsizlik ya da geçici bir kötülük değil, kelimenin özünde bir Felaket olduğu, Arapların uzun tarihleri boyunca bildikleri en zor felaketlerden biri olduğu gerçeğidir."[113]
1948'den önce, Araplar arasında "Felaket Yılı", Avrupalı sömürgeci güçlerin Osmanlı İmparatorluğu'nun Bölünmesi ne yani Osmanlı İmparatorluğu'nu kendi seçtikleri çizgide bir dizi ayrı devlete böldüğü 1920 yılına atıfta bulunuyordu.[114]
Bu kelime bir yıl sonra Filistinli şair Burhan al-Deen al-Abushi tarafından tekrar kullanıldı.[113] Zureyk'in öğrencileri daha sonra 1952'de Nakba sonrası ilk Filistin siyasi hareketlerinden biri olan Arap Milliyetçi Hareketi'ni kurdu. Altı ciltlik bir ansiklopedi olan Al-Nakba: Nakbat Bayt al-Maqdis Wal-Firdaws al-Mafqud (Felaket: Kudüs Felaketi ve Kayıp Cennet) 1958-60 yılları arasında yayınlanmıştır,[115] Aref al-Aref şöyle yazmıştır: "Buna Nakba'dan başka ne diyebilirim? Genel olarak Arap halkı ve özel olarak Filistinliler olarak yüzyıllar boyunca hiç karşılaşmadığımız bir felaketle (Nakba) karşılaştığımızda vatanımız mühürlendi, ülkemizden sürüldük ve birçok sevgili evladımızı kaybettik."[113] Muhammed Nimr al-Hawari de 1955 yılında yazdığı "Sir al Nakba" ("Felaketin Ardındaki Sır") adlı kitabının başlığında Nakba terimini kullanmıştır. Terimin kullanımı zaman içinde gelişmiştir.[116]
Başlangıçta Filistinliler arasında Nakba teriminin kullanımı evrensel değildi. Örneğin, 1948'den sonra uzun yıllar boyunca Lübnan'daki Filistinli mülteciler, geçici olarak gördükleri bir duruma kalıcılık kazandırdığı için bu terimi kullanmaktan kaçındılar ve hatta aktif olarak direndiler ve genellikle "geri dönenler" olarak adlandırılmakta ısrar ettiler.[117] 1950'lerde ve 1960'larda, 1948 olaylarını tanımlamak için kullandıkları terimler arasında al-'ightiṣāb ("tecavüz") veya al-'aḥdāth ("olaylar"), al-hijra ("göç") ve lammā sharnā wa-tla'nā ("yüzümüzü karartıp gittiğimizde") gibi daha üstü kapalı ifadeler vardı. [118] Nakba anlatıları, 1970'lerde Lübnan'daki Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) liderliği tarafından devrim ve yenilenme anlatıları lehine kullanılmaktan kaçınılmıştır.[117] Lübnan'daki mültecileri temsil eden örgütlerin Nakba'ya ilgisi 1990'larda mültecilerin geri dönüş hakkı'nın Filistin devleti karşılığında pazarlık konusu yapılabileceği algısı nedeniyle artmış ve uluslararası topluma bu hakkın pazarlık konusu yapılamayacağı yönünde açık bir mesaj gönderilmek istenmiştir.[117]
Filistin ulusal anlatısı, Nakba'nın yansımalarını ulusal, siyasi ve ahlaki özlemlerini ve kimliğini tanımlayan biçimlendirici bir travma olarak görmektedir. Filistin halkı, 1948 savaşının bir sonucu olarak ülkelerini kaybettikleri mağdur bir ulusal kimlik geliştirmiştir. Filistinlilerin bakış açısına göre, Avrupa'da işlenen Holokost'un bedelini, asıl sorumlular yerine özgürlükleri, malları ve bedenleriyle ödemek zorunda bırakılmışlardır.[10]
Jerusalem Center for Public Affairs tarafından yayınlanan "Jewish Political Studies Review" dergisinde yazan Shmuel Trigano, Nakba anlatısının evrimini üç aşamada özetliyor. Başlangıçta Filistinliler, Yahudi göçmenlere yol açmak için İsrail'in kurulmasıyla yerlerinden edilen kurbanlar olarak tasvir edildi. Bir sonraki aşama Altı Gün Savaşı'nı İsrail'in Filistin topraklarını sömürgeleştirmesi olarak yeniden şekillendirerek Filistin davasını sömürge karşıtı duygularla aynı hizaya getirdi. Son aşamada ise Holokost anılarından yararlanılarak İsrail apartheid ile suçlanıyor ve Batı'nın Holokost'tan duyduğu suçluluk duygusu yankı buluyordu. Bu gelişen yorumların İsrail'i ortadan kaldırmaya yönelik başarısız girişimleri, tartışmalı toprak taleplerini ve Yahudilerin Arap topraklarından toplu göçünü içeren karmaşık tarihsel faktörleri göz ardı ettiğini savunulmaktadır.[119]
İsrail ulusal anlatısı, Filistinlilerin 1948'i Nakba (felaket) olarak nitelendirmesini reddetmekte, bunun yerine 1948'i İsrail Bağımsızlık Bildirgesi İsrail devletini ve egemenliğini kuran Bağımsızlık Savaşı olarak görmektedir.[10][12] Bu anlatı 1948 olaylarını, işgalci Arap ordularına karşı askeri başarı, ateşkes anlaşmaları ve İsrail'in meşruiyetinin Birleşmiş Milletler tarafından tanınmasıyla sonuçlanan Siyonist hareketin ve Yahudi ulusal isteklerinin doruk noktası olarak tasvir etmektedir.[12] Benny Morris gibi tarihçiler tarafından belgelendiği üzere, Filistinli mülteci krizinde İsrail'in sorumluluğunun bazı örneklerini kabul etmekle birlikte, genel İsrail anlatısı bunu İsrail'in temel hikâyesini ve kimliğini yadsımadan, İsrail'in zorlu savaş koşulları altında bir devlet olarak ortaya çıkışı bağlamında ele almaktadır.[12] 1948 savaşını ve sonucunu aynı derecede biçimlendirici ve temel bir olay olarak algılamaktadır - yüzyıllar süren tarihsel acıların ardından Yahudi halkı için bir adalet ve kurtuluş eylemi ve "Diasporanın olumsuzlanması" için kilit adım olarak görmektedir.[10] Bu anlatıya göre, Filistinli Araplar, Arap ordularının İsrail'in yok edilmesi çağrısı yapabilmesi için Filistinlilere geçici olarak evlerini boşaltmalarını söyleyen ve savaşı kaybettikten sonra onları entegre etmeyi reddeden Arap liderler tarafından teşvik edilerek savaş sırasında gönüllü olarak evlerini terk etmişlerdir.[11] Bu bakış açısı aynı zamanda İsrail tarafından alınan Yahudi mülteciler ile Arap ülkeleri tarafından vatansız bırakılan Filistinli mülteciler siyasi piyonlar olarak karşılaştırmaktadır. Filistin anlatısının aksine, Arap köylerinin nüfusunun azaltılması ve Filistinlilerin evlerinin yıkılması iddiaları ana akım İsrail anlatısı tarafından kabul edilmemekte, tipik olarak "el konulan" veya "sürülen" yerine "terk edilen" mülk ve "nüfus değişimi" gibi terminolojiler kullanılmaktadır.[11][12]
İsrailli yetkililer defalarca bu terimi bir "Arap yalanı" veya terörizm için bir gerekçe olarak tanımlamıştır. 2009 yılında İsrail Eğitim Bakanlığı, Arap çocuklar için hazırlanan ders kitaplarında "nakba" teriminin kullanılmasını yasakladı.[120] 2011 yılında Knesset, kurumların bu olayı anmasını yasaklamıştır. Neve Gordon'a göre, Nakba'yı anan bir okul töreni, 2011 yasası uyarınca, ırkçılığı, şiddeti ve terörizmi teşvik ettiği ve bunu yaparken İsrail'in demokratik karakterini inkâr ettiği yönündeki suçlamalara yanıt vermek zorunda kalacaktı.[121] 2023 yılında Birleşmiş Milletler'in 15 Mayıs'ta Nakba'yı anma günü ilan etmesinin ardından, İsrail Büyükelçisi Gilad Erdan bu etkinliğin kendisinin antisemitik olduğunu belirtmiştir.[122]
Mayıs 2009'da Yisrael Beiteinu tüm Nakba anmalarını yasaklayan ve bu tür anma eylemleri için üç yıl hapis cezası öngören bir yasa tasarısı sundu.[123] Kamuoyundan gelen eleştirilerin ardından yasa tasarısı değiştirildi, hapis cezası kaldırıldı ve bunun yerine Maliye Bakanı, "Bağımsızlık Günü'nü veya devletin kuruluş gününü yas günü olarak anan" İsrailli kurumlar için devlet fonunu azaltma yetkisine sahip olacaktı.[124] Yeni taslak Mart 2011'de Knesset tarafından onaylandı ve Nakba Yasası olarak tanındı.[125][126][127]Yeni yasanın uygulanması, istemeden de olsa İsrail toplumu içinde Nakba'ya ilişkin bilginin artmasını sağlamıştır.[128]
Bazı tarihçi ve akademisyenlere göre, 1948 Filistin sürgünü ve kaçışı ile ilgili bir tür tarihsel inkârcılık mevcuttur. Nakba'nın inkârı 1948 Siyonist anlatılarının merkezinde yer almaktadır.[129] 'Nakba inkârı' terimi 1998 yılında Middle East Report editörü Steve Niva tarafından, erken dönem internetin yükselişinin 1948 olaylarına ilişkin birbiriyle rekabet eden çevrimiçi anlatılara nasıl yol açtığını tanımlamak için kullanılmıştır.[130] 21. yüzyılda bu terim aktivistler ve akademisyenler tarafından, özellikle İsrail tarihinin Yeni Tarihçiler tarafından gözden geçirilmeye ve yeniden yazılmaya başlandığı 1980'lerin sonlarından önce İsrail ve Batı tarih yazımında, sürgün ve sonrasındaki unsurları en aza indirgeyen anlatıları tanımlamak için kullanılmaya başlandı,[129]. [131][132]
Nakba inkârının hem İsrail hem de Amerikan söyleminde hâlâ yaygın olduğu ve Arap karşıtı ırkçılık ile ilişkili çeşitli mecazlarla bağlantılı olduğu belirtilmiştir.[133] 2011 yılında İsrail, İsrail devletinin kurulduğu günü bir yas günü olarak anan veya İsrail'in "Yahudi ve demokratik bir devlet" olarak varlığını reddeden kuruluşlardan devlet fonlarının çekilmesine izin veren 'Nakba Yasası' olarak adlandırılan bir yasayı yürürlüğe koydu.[125] İsrail ayrıca Zochrot gibi Nakba'yı kamuya açık anma törenleri ve etkinliklerle anmayı amaçlayan grassroots hareketlere de ev sahipliği yapmaktadır.[125] Mayıs 2023'te, Nakba'nın 75. yıldönümünün ardından, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas 1948 sürgününün inkârını iki yıl hapisle cezalandırılabilecek bir suç haline getirdi.[134]
Avraham Sela ve Alon Kadish, Nekbe'ye ilişkin Filistin ulusal hafızasının zaman içinde evrildiğini ve 1948 olaylarını çağdaş Filistin ulusal taleplerine hizmet edecek şekilde yeniden inşa ettiğini ileri sürmüşlerdir. Nakba'nın Filistin tarih yazımının, Arap düzensiz ve gönüllü güçlerinin Yişuv'a karşı başlattığı saldırıları "tamamen görmezden gelme" eğiliminde olduğunu ve Filistinli liderler'in 1948 savaşına ve yenilgisine yol açan olaylardaki rolünü küçümsediğini ileri sürmektedirler.[135]
Ürdünlü yönetmen Darin J. Sallam tarafından yönetilen ve Nakba'yı konu alan Farha filmi, 2023 Akademi Ödülleri Uluslararası Uzun Metraj Film kategorisi için Ürdün'ün resmi başvurusu olarak seçildi. Bunun üzerine İsrail Maliye Bakanı Avigdor Lieberman, hazineye filmin gösterileceği Yafa'daki Arap - İbrani Tiyatrosu için ayrılan devlet fonunun geri çekilmesi talimatını verdi.[136]
Al Qarara Kültür Müzesi Nakba öncesi mücevherlerden oluşan bir koleksiyona ev sahipliği yapıyordu. Ekim 2023'te İsrail saldırısı sonucunda meydana gelen bir patlamada yok oldu.[137][138]
Sadece Filistin halkının başına gelen siyasi cinayet ve sürgün felaketinin -Arapça'da el-nakba- merkeziliğini anlayarak Filistinlilerin geri dönüş hakkı duygusunu anlamak mümkündür
İsrail'in 1948'de yaptığı şey için "etnik temizlik" tanımını kabul etmiyorum. (Lod ve Ramle'yi düşünürseniz, belki kısmi bir etnik temizlikten bahsedebiliriz. Ancak genel bir sürgün politikası yoktu - burada insanları sürdüler, orada sürmediler ve çoğunlukla Araplar sadece kaçtı. Yeni İsrail Devleti'nin 1948'in ortalarında mültecilerin geri dönmesini engelleyen bir politika benimsediği doğrudur. Ancak ben hala bu politikanın mantıklı ve adil olduğunu düşünüyorum.)
Filistinliler Nakba'yı ve onun yansımalarını, kimliklerini ve ulusal, ahlaki ve siyasi isteklerini tanımlayan biçimlendirici bir travma olarak görmektedir. 1948 savaşının bir sonucu olarak, Holokost'tan kurtulanlar için bir Yahudi devletinin kurulmasıyla ülkelerini büyük ölçüde kaybeden Filistin halkı, mağdur bir ulusal kimlik geliştirmiştir. Onların bakış açısına göre Filistinliler, Yahudi Holokostu'nun bedelini asıl sorumlular yerine bedenleri, malları ve özgürlükleriyle ödemek zorunda bırakıldılar. Buna karşılık Yahudi İsrailliler, savaşı ve sonucunu sadece Yahudi halkının o zamana kadar acı ve zorluklarla dolu olan tarihsel seyrini değiştiren tarihsel bir adalet eylemi olarak değil, aynı zamanda bir doğum - İsrail'in iki bin yıllık sürgünden sonra bağımsız bir Yahudi devleti olarak doğuşu - olarak görmektedir. Bu nedenle saf ve lekesiz olmalıdır, çünkü bir kişi, bir ulus veya bir devlet günah içinde doğarsa, tüm özü lekelenir. Bu anlamda, savaşa ilişkin söylem hiç de tarihsel değil, aksine güncel ve son derece hassastır. Gücü ve yoğunluğu günümüz olaylarından doğrudan etkilenmektedir. Dolayısıyla İsrail ve Filistin örneklerinde, 1948 savaşı iki basit, açık, net ve uyumlu anlatıda önemli bir rol oynamaktadır ve her iki halk da savaşı kendi tarihlerinde biçimlendirici bir olay olarak görmeye devam etmektedir.
Çok şey istemiyoruz. Ay'ı istemiyoruz. Nakba defterini sonsuza dek kapatmak, mültecilerin geri dönmesini sağlamak ve tıpkı diğer halklar gibi bizim topraklarımızda, bizim topraklarımızda, bizim topraklarımızda bağımsız bir Filistin devleti kurmak istiyoruz. Başkentimizde, kutsal Kudüs'te, kutsal Kudüs'te, kutsal Kudüs'te kutlamak istiyoruz.
1948 yılında Filistin'in yarısı ... Araplar evlerinden koparıldı ve mülteci durumuna düştü
Mevcut belgelere göre İsrail güvenlik güçleri ve sivil muhafızlar, mayın ve bubi tuzaklarıyla birlikte 1949-56 yılları arasında 2.700 ila 5.000 arasında sızan Arabı öldürmüştür. Kanıtlar, öldürülenlerin büyük çoğunluğunun silahsız olduğunu göstermektedir. Ezici çoğunluk ekonomik ya da sosyal nedenlerle sızmıştı. Öldürülen sızmacıların çoğu 1949-51 yılları arasında ölmüştür; 1952-4 yıllarında bu sayı yılda 300-500 civarına düşmüştür. Mevcut istatistikler, terörist sızmalarındaki nispi artışa rağmen, 1955-6 döneminde ölümlerde daha fazla düşüş olduğunu göstermektedir.
I don't accept the definition “ethnic cleansing” for what the Jews in prestate Israel did in 1948. (If you consider Lod and Ramle, maybe we can talk about partial ethnic cleansing.)-Türkçesi:İsrail öncesindeki Yahudilerin 1948'de yaptıkları için "etnik temizlik" tanımını kabul etmiyorum. (Lod ve Ramle'yi düşünürseniz, belki kısmi etnik temizlikten bahsedebiliriz).-
1920 yılının Arap tarihlerinde kötü bir adı vardır: Felaket Yılı (cĀm al-Nakba) olarak anılır. Bu yıl, Müttefikler tarafından Arap ülkelerine dayatılan savaş sonrası anlaşmayı protesto etmek amacıyla meydana gelen ilk silahlı ayaklanmalara sahne oldu. O yıl Suriye, Filistin ve Irak'ta ciddi salgınlar meydana geldi
|url=
değerini kontrol edin (yardım) arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2023.