Faik Ali Ozansoy Nedir?
Faik Ali Ozansoy Nedir?, Faik Ali Ozansoy Nerededir?, Faik Ali Ozansoy Hakkında Bilgi?, Faik Ali Ozansoy Analizi? Faik Ali Ozansoy ilgili Faik Ali Ozansoy ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Faik Ali Ozansoy ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Faik Ali Ozansoy Ne Anlama Gelir Faik Ali Ozansoy Anlamı Faik Ali Ozansoy Nedir Faik Ali Ozansoy Ne Anlam Taşır Faik Ali Ozansoy Neye İşarettir Faik Ali Ozansoy Tabiri Faik Ali Ozansoy Yorumu
Faik Ali Ozansoy Kelimesi
Lütfen Faik Ali Ozansoy Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Faik Ali Ozansoy İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Faik Ali Ozansoy Kelimesinin Anlamı? Faik Ali Ozansoy Ne Demek? ,Faik Ali Ozansoy Ne Demektir? Faik Ali Ozansoy Ne Demektir? Faik Ali Ozansoy Analizi? , Faik Ali Ozansoy Anlamı Nedir?,Faik Ali Ozansoy Ne Demektir? , Faik Ali Ozansoy Açıklaması Nedir? ,Faik Ali Ozansoy Cevabı Nedir?,Faik Ali Ozansoy Kelimesinin Anlamı?,Faik Ali Ozansoy Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Faik Ali Ozansoy Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Faik Ali Ozansoy Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Faik Ali Ozansoy Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Faik Ali Ozansoy Kelimesinin Anlamı Nedir? Faik Ali Ozansoy Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Faik Ali Ozansoy Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Faik Ali Ozansoy Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Faik Ali Ozansoy - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Faik Ali Ozansoy
Faik Ali Ozansoy Nedir? Faik Ali Ozansoy Ne demek? , Faik Ali Ozansoy Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Faik Ali Ozansoy Kelimesinin Anlamı? Faik Ali Ozansoy Ne Demek? Faik Ali Ozansoy Ne Demektir? ,Faik Ali Ozansoy Analizi? Faik Ali Ozansoy Anlamı Nedir? Faik Ali Ozansoy Ne Demektir?, Faik Ali Ozansoy Açıklaması Nedir? , Faik Ali Ozansoy Cevabı Nedir? , Faik Ali Ozansoy Kelimesinin Anlamı?
Faik Ali Ozansoy | |
---|---|
Doğum | 10 Mart 1876 Diyarbakır, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 1 Ekim 1950 (74 yaşında) Ankara, Türkiye |
Milliyet | Türk |
Meslek | Şair ve Bürokrat |
Faik Ali Ozansoy (10 Mart 1876, Diyarbakır - 1 Ekim 1950, Ankara), Türk bürokrat, eğitimci ve şairdir.
Servet-i Fünûn ve Fecr-i ti dönemi Türk edebiyatının önemli şairlerinden birisidir. Şiirleri Türk sanat müziği şarkılarına güfte olmuştur. Osmanlı Devleti'nde çeşitli yerlerde kaymakamlık ve mutasarrıflıklarda bulunmuş bir bürokrattır.
Şair Süleyman Nazif’in kardeşi, şair Munis Faik Ozansoy'un babasıdır.
1876’da Diyarbakır’da dünyaya geldi. Birkaç nesil şair yetiştirmiş bir ailenin çocuğu idi.[1] Asıl adı Mehmet Faik idi. Tarihçi ve şair Diyarbakırlı Saîd Paşa'nın küçük oğlu ve aynı devir şairlerinden Süleyman Nazif'in kardeşidir.
İlk ve orta öğrenimini Diyarbakır'da, lise ve yükseköğrenimini İstanbul'da Mülkiye Mektebi'nde tamamladı 1901. Öğrenim yıllarında Servet-i Fünûnculara katıldı. Topluluğun en genç üyelerinden birisi idi. Servet-i Fünûn dergisinde yayınlanan ilk şiirlerinde “Zâhir” mahlasını kullandı. Edebi yaşamının bu döneminde tam bir ferdiyetçi idi; diğer Servet-i Fünuncular gibi aşk ve tabiat konularını işledi; ağır bir dil kullandı. Özellikle Abdülhak Hamid’in şiirlerinin etkisinde kaldı; şiirleri Abdülhak Hamid ve Servet-i Fünûn şiiri arasında bir köprü görevi gördü.[1] Okulu bitirdikten sonra birçok yerde kaymakamlık ve mutasarrıflık görevlerinde bulundu. İlk görevi, ağabeyi Süleyman Nazif’in mektupçu olarak görev yaptığı Bursa’da maiyet memurluğu idi. Sındırgı, Burhaniye, Pazarköy'de görev yaptıktan Mudanya kaymakamlığına terfi etti. 1908 yılında Bursalı Haydar Paşa’nın kızı Mevhibe Hanım ile evlendi,[2] bu evlilikten beş çocuk sahibi oldu.
1908 yılında Mithat Paşa için yazdığı uzun manzume ile ferdiyetçiliğin yanında kendi toplumu ile de ilgilenmeye başladı.[3] İlk şiir kitabı “Fani Teselliler”’i 1908’de yayımladı. Eserlerinin çok uzun süre yaşamayacağını düşündüğü için kitaba bu ismi vermişti.[1] 1909'da Fecr-i Ati topluluğuna başkanlık etti. Topluluğa adını o verdi. Nesiller arasındaki köprü görevini Servet-i Fünûn ve Fecr-i tî grubu arasında da sürdürdü.[1]
1910’da Midilli’ye, ardından Erzurum’a atandı. 1914 yılında Kütahya mutasarrıfı olarak görevlendirildi. Kütahya’daki görevi sırasında askeri bir önlem olarak çıkartılan Tehcir Kanunu’nu Talat Paşa’nın baskılarına rağmen uygulamadı, şehrin Ermeni halkını korudu.[2] Kütahya’daki cemaat olaylar yatıştığında Faik Ali için Kütahya Ermeni Kilisesi'ne bir şükran kitabesi koymuştur[4][5]
Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı sırasında yazdığı şiirlerini “Elhan-ı Vatan” adlı kitapta topladı. 1918’de “Payitahtın Kapısında” adlı oyunu kaleme aldı ve bu eserde Çanakkale Savaşı sırasındaki bir aşk öyküsü ile vatan temasını birlikte işledi. İki perdelik eser, sahnelenmekten çok okunmak için yazılmış manzum bir piyestir.
Mütâreke döneminde birkaç ay Diyarbakır valiliği yaptı. 1920’de Ebubekir Hâzım Bey'in dâhiliye nâzırlığı sırasında müsteşarlığa getirildi ise de, iki ay sonra kabinenin düşmesi sonucu, bu görevden istifa etti.
Faik Ali Bey, Diyarbakır valiliği sırasında 1919’da Erzurum Kongresi’ne şehirden heyet gönderilmesi istendiğinde reddetmişti; bunun etkisiyle cumhuriyetin ilanından sonra dışlandı, kendisine görev verilmedi.[2] Son idari görevi, Osmanlı dönemindeki Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı oldu.
Ailesi ile İstanbul’a giden Faik Ali Bey, Mülkiye Mektebi’nde Fransızca öğretmenliği ve Saint Benoit Fransız Lisesi’nde ise Türkçe öğretmenliği yaptı; büyük geçim sıkıntısı çekti.[2]
1933 yılında öğretmenliği bırakarak oğlu Munis ile birlikte Ankara’ya geldi; kendisini edebiyata verdi.[1] Oğlu ile birlikte 1936’da “Marmara” adlı aylık bir dergi çıkardı.[3] Dergi, sadece 10 sayı yayımlandı.
I. Dünya Savaşı yıllarında yazdığı ikinci oyunu “Nedim ve Lale Devri”’ni 1950’de tamamlayıp yayımladı. Eser, aruz ölçüsüyle yazılmış manzum bir piyestir.
1 Ekim 1950 tarihinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu Ankara’da vefat etti. “Abdülhak Hamit’in ayakucuna gömülmeyi” vasiyet etmiş olduğu için cenazesi İstanbul'a getirilerek Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Hükûmet görevi | ||
---|---|---|
Önce gelen: Mehmet Sait Bey |
Türkiye İçişleri Bakanlığı Müsteşarı 26 Haziran 1930 - 23 Ekim 1932 |
Sonra gelen: Mehmet Vehbi Demirel |