17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Nedir?
17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Nedir?, 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Nerededir?, 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Hakkında Bilgi?, 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Analizi? 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi ilgili 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Ne Anlama Gelir 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Anlamı 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Nedir 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Ne Anlam Taşır 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Neye İşarettir 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Tabiri 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Yorumu
17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Kelimesi
Lütfen 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi İlgili Sözlük Kelimeler Listesi 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Kelimesinin Anlamı? 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Ne Demek? ,17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Ne Demektir? 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Ne Demektir? 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Analizi? , 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Anlamı Nedir?,17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Ne Demektir? , 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Açıklaması Nedir? ,17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Cevabı Nedir?,17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Kelimesinin Anlamı?,17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Kelimesinin Anlamı Nedir? ,17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Kelimesinin Anlamı Ne demek?,17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Kelimesinin Anlamı Nedir? 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Kelimesinin Anlamı Ne demek? , 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi
17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Nedir? 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Ne demek? , 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Kelimesinin Anlamı? 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Ne Demek? 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Ne Demektir? ,17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Analizi? 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Anlamı Nedir? 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Ne Demektir?, 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Açıklaması Nedir? , 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Cevabı Nedir? , 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi Kelimesinin Anlamı?
17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı; Nefi, Nabi ve Şeyhülislam Yahyâ gibi tanınmış divan şairlerinin yanında,[1] Evliya Çelebi, Naima ve Kâtip Çelebi gibi önemli nesir yazarları da çıkarmıştır.[1] Bu dönem, toplumsal ve iktisadi alanlarda büyük bir karmaşanın içine giren Osmanlı İmparatorluğu'nun Gerileme Dönemi'ne rastlar.[2] Dönem içerisinde her ne kadar, belirli münşilerden (düz yazı yazanlardan) bahsedilse de; bu dönemdeki nesir yapıtlar klasik tarzla sınırlı değildir. 17. yüzyılda İstanbul’daki Floransa konsolosu sekreteri Filippo Argenti, İtalyan papazlarından Pietro Ferraguto (1580-1656) gibi yabancıların Türkçeyi iyice öğrenip, nesir alanında önemli Türkoloji çalışmaları yaptıkları bilinmektedir.[3] Ayrıca “Cizvitlerin misyonerlik faaliyetleri için” matbaa kurdukları ve bu matbaanın 1703’te kapatıldığı söylenmektedir.[4]
17. yüzyıl klasik Türk edebiyatında nesir geleneği, önceki yüzyıllarda ortaya çıkmış olan sade, orta ve süslü nesir üslubu kullanma alışkanlığını devam ettirmiştir.[5] Bu yüzyılda en önemli mensur (düz yazı) yapıtlar, şair tezkireleri (biyografi), gezi yazıları ve bibliyografik eserlerdir. yüzyılın önemli mensur eserlerinden sayılan tezkireler, genellikle süslü bir dille meydana getirilmiştir.[5]
17. asır tezkireler bakımından zengin bir dönemdir. Bu dönemde Riyâzî Mehmet Efendi, Fâizî ve Rıza gibi müellifler (yazarlar) tarafından yazılan tezkirelere rastlanır. Bu tezkirelerin en önemlileri Riyâzî'ye ait olan, Riyâzü'ş-Şuarâ ve Fâizî'nin Zübdetü'l-Eş'âr adlı şairler tezkiresidir. Ayrıca bu dönemde yazılmış Rıza Tezkiresi de önemli bir başvuru kaynağı olup, Fatih'ten IV. Murat'a kadar olan şair padişahlarla 1591 tarihinden tezkirenin yazarı Rıza'nın dönemine kadar yetişen şairlere yer vermiştir.[5] Bunun yanında Güftî'nin Teşrifatü'ş-Şu'arâ adlı bir tezkiresi olsa da; bu eser mensur değil; manzum bir biçimde kaleme alınmıştır.[5]
Dönemde bir diğer söz edilmesi gereken yazın ürünleri de zeyillerdir (ekler). Zeyiller daha önce yazılmış tezkirelere yapılan eklemeler olarak tanımlanır. Dönemin önemli zeyillerini Yümnî ve Seyrekzâde sım yazmıştır.[6] Ayrıca I. Süleyman'dan 1634'e kadar olan sürede yaşayan bilgin, şeyh ve şairlerin hayatının anlatıldığı Hadâiku'l-Hakâyık fî Tekmileti'ş-Şakâyık adlı biyografik eser Mecdî'nin Hadâiku'ş-Şakâyık'ına Nev'îzâde Atâyî tarafından yapılan zeyildir.[5][7]
Riyâzî, 1572'de Birgili Mustafa Efendi'nin oğlu olarak Mekke'de doğmuştur.[8] Yenişehir, Halep, Şam, Kudüs ve Kahire kadılıklarında bulunmuştur.[9] 1644'te İstanbul'da ölmüştür. 1602 yılında doğan oğlu Riyâzî-zâde bir divan şairidir.
Riyâzî, 17. yüzyılda yaşayan nesir ustalarından biridir. Bunun yanında klasik şiirle de uğraşmış, bir divan oluşturabilecek kadar şiir yazmıştır.[8] Yazarın düz yazı konusundaki ustalık eseri Riyâzü'ş-Şuarâ adındaki -tezkire türündeki- yapıttır. Riyâzü'ş-Şuarâ 1609'da tamamlanıp; dönemin padişahı I. Ahmed'e sunulmuştur.[8] Eserde 15. yüzyıldan başlanarak 17. yüzyılın ilk yarısına kadar yaşayan dört yüz dolayında şair, şiir örnekleriyle birlikte tanıtılmıştır.[5]
Fâizî veya Kafzade Abdülhay Çelebi; 1590 veya 1592 tarihinde İstanbul'da dünyaya gelmiştir.[10] Müderrislik gibi yönetimsel görevlerde bulunan Fâizî, Selanik kadılığı sırasında görevinden alınmıştır.[10] Bu sırada başkent İstanbul'da çıkan ayaklanma ile Genç Osman öldürülmüştür. Bu olayın şairde derin izler bıraktığı ve şairin 32 yaşında ölümesinin sebebinin bu olaya karşı hissettiği acının olduğu iddia edilmiştir.[10] Şair öldüğünde o dönem yazmakta olduğu Leyla vü Mecnun adlı mesnevisi de yarım kalmıştır.[10] Döneminin usta şairlerinden biri olarak gösterilen şairin, Nefi ile karşılıklı hicivleri vardır.[11] Şair şiir alanındaki başarısının yanında önemli bir nesir yazarı olarak da tanınmıştır.
Zübdetü'l-Eş'âr, Fâizî'nin antoloji nitelikli bir tezkiresidir.[5][12] 15. yüzyılın ikinci yarısından, kendi zamanına kadar yaşamış 500 şair ve 14 kadın şairi alfabetik sıra ile ele almıştır.[11] Bu esere ek olarak (zeyl) yazılmış Yümnî ve sım'ın tezkireleri vardır.[5] sım'ın zeylinde 123 adet daha şair tanıtılır.[5] Bir diğer ek olan Yümnî'nin zeyli ise şairin 1622'de vefatıyla birlikte tamamlanamamıştır.[6] Bu ek daha sonra Ali Emiri Efendi tarafından tamamlanmıştır.[6] Eser üzerindeki en önemli çalışma Yrd. Doç. Dr. Bekir Kayabaşı tarafından yapılan doktora tezi çalışmasıdır.[13]
Evliya Çelebi, 25 Mart 1611'de Unkapanı, İstanbul'da doğmuştur.[14] Aslen Kütahyalı olup, ailesi İstanbul'un Fethi'nden sonra İstanbul'a taşınmıştır.[14] Ayrıca kendisi aile soyunun Hoca Ahmet Yesevi'ye dayandığını söyler.[15] Evliya Çelebi'nin babası Mehmet Zilli Efendi, sarayda kuyumcubaşılık yapmıştır.[14]
Evliya Çelebi, sarayda iyi bir eğitim almış, Kur'an'ı ezberleyerek hafız olmuştur.[16] Sarayda önemli bir mevkiye getirileceği bir sırada, kendi deyimiyle: 1630 yılının 10. Muharrem günü beyne'n-nevm ve'l-yakaza (uyku ve uyanıklık arasındaki bir rüyada) Muhammed Peygamber tarafından kendisine seyahat müjdelenmiş ve 50 yıllık seyahatine İstanbul'dan başlamıştır.[16]
Seyahatnâme, 10 ciltlik bir yapıttır. Eser dil, coğrafya, sosyoloji, folklor ve edebiyat yönünden bolca malzeme içerir.[5] Evliya Çelebi, seyahatine İstanbul'dan başladığı için Seyahatname’nin birinci cildinde İstanbul’u anlatır. İstanbul’un kuruluşundan Evliya Çelebi’nin yaşadığı zamana kadar olan dönem; tasvirler ve hikâyelerle anlatılmaktadır.[17] Çelebi gezisi boyunca; Rumeli ve Anadolu'yu gezmiş, birçok savaşa katılmıştır.[16] Gezdiği yerler arasında Teselya, Selanik ve Arnavutluk gibi Osmanlı İmparatorluğu'nun o dönemki sınırları içerisinde olan yerler de vardır.[16] Seyahatnâme gezi içerikli bir kitap değildir, yer yer toplumsal eleştiriye de yer vermiştir. Örneğin kitapta yer yer: Yeniçeri ağası gece gündüz sarhoş bir hâldeydi. Askerleri de onu örnek alıyorlardı. Kale sahipsiz kalmıştı. Osmanlı Devleti'nde iç karışıklıklar oluyordu.[14]