Hüseyin Sırrı Bellioğlu Kimdir?
Hüseyin Sırrı Bellioğlu Nereli
Biyografi Paralel Yaşamlar'ın 1727 tarihli üçüncü edisyonu Kim Kimdir? Biyografi Biyografi ya da yaşam öyküsü, bir kişinin yaşamını ayrıntılı bir biçimde açıklayan bir edebiyat türüdür. Kişi kendi hayatını anlatıyorsa buna otobiyografi, şairlerin yaşam hikayesi anlatılıyorsa da buna tezkire denir. Biyografiler eğitim, iş, ilişkiler ve ölüm gibi temel olaylardan daha fazlasını içerir. Bir biyografi, bir konunun yaşam öyküsünü sunar, deneyimle ilgili samimi ayrıntılar da dahil olmak üzere yaşamlarının çeşitli yönlerini vurgular ve öznenin kişiliğinin bir analizini içerir.
Kim Kimdir? Biyografi
Biyografik eserler genellikle kurgusal değildir, ancak kurgu bir kişinin hayatını betimlemek için de kullanılabilir. Kim Kimdir? Biyografi Biyografik kapsamın derinlemesine bir biçimine eski yazı denir. Edebiyattan filme kadar çeşitli mecralarda yapılan çalışmalar biyografi olarak bilinen edebiyat türünü oluşturur.
Hüseyin Sırrı Bellioğlu, (d. 1876 Lefkoşa - ö. 28 Eylül 1958 İstanbul), Türk siyasetçi.
Lefkoşalı Osmanlı yüzbaşılarından Nuri Ağa’nın oğludur. İptidai ve rüştiye (orta ve lise) tahsilini Lefkoşa’da tamamladıktan sonra İstanbul’a giderek, öğrenimi için Mektebi Mülkiye’ye girmiştir. 1897 yılında padişah aleyhtarı olduğu gerekçesiyle 11 ay tutuklu kalmıştır. 1897 Osmanlı-Yunan harbine gönüllü olarak katılmıştır. Yunan Harp Madalyası ile onurlandırılan Hüseyin Sırrı Bey, eğitimini tamamlama isteği Padişah tarafından kabul edilince Mülkiye'ye dönmüş, mezun olduktan sonra Kastamonu Sandık Eminliği (1905) ve Belediye Başkâtipliği (1906) yapmıştır.[1]
İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra, Zonguldak Kaymakamlığına tayin edilmiştir. 1908-1911 tarihleri arasında Mudurnu, Düzce ve Adapazarı kaymakamlıklarında bulunmuştur.
Nisan 1909'da Adana ve çevresinde yaşanan ve büyük çoğunluğu Ermeni 20 binden fazla insanın katledilmesine neden olan hadiseler, İttihat ve Terakki hükümetinin "İttihad-ı anasır" (Osmanlılık altında bir arada yaşama) anlayış ve hedefini de imha etmişti. Yine de bundan iki sene sonra Osmanlılık kimliği altına yaşayan Müslüman ve gayrimüslim Adapazarı ahalisi, Kaymakam Sırrı Bey'in kışkırtmalarına rağmen, sağduyulu tavır göstererek provokasyona engel olmuştu.
Olaylar, 25 Şubat 1911'de 3 Ermeni ve 2 Rum erkeğin, bir de hayatını fahişelik yaparak kazanan Boşnak Müslüman'ın karıştığı bir fuhuş hadisesiyle başlamıştı. Adapazarı Kaymakamı Hüseyin Sırrı Bey (1876-1958) olaya karışanlar serbest bırakılırsa Adana'dakine benzer olayların yaşanabileceği konusunda ısrarcı olmuştu. Ancak sorgu dairesi bunun basit bir zina vakasından ibaret olduğunu söyleyerek bu kişileri salıverdi.
Kaymakam Sırrı Bey bu sefer, bir adamını görevlendirip kahvehane kahvehane dolaştırarak halkı galeyana getirmeye çalıştı. Kahvehanelerde dolaşan adamları "İslâm'a ve dine bu hakaret karşısında iki gündür Kaymakam'ın gözüne uyku girmediğini" söyledi. Halk, idari makamların gereğini yerine getireceğini söyledi ve yaşananlara tepki göstermedi. Kaymakamın tüm uğraşlarına rağmen ancak bir ay sonra konuyla ilgili bir şikayet dilekçesi gönderildi. Dilekçe, fuhuş yapan müslüman kadını ve köftehorunu şikayet etmekteydi. Nihayet olaylar etnik bir gerginliğe yol açmadan Kaymakam Hüseyin Sırrı Bey'in Amare'ye atanmasıyla son buldu.[2]
Amare (1912) ve Amasya Mutasarrıflıklarında görev yapmıştır. Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan sonra Amasya'ya gelen İngiliz komutanının isteklerini yerine getirmediğinden dolayı 16 Mart 1919 tarihinde İstanbul Hükûmeti tarafından görevinden alınmış ve bir süre tutuklu kalmıştır. İzmit'e gelerek Kuvâ-yi Milliye safında yer almıştır. IV. Dönem Meclis-i Mebûsan'da İzmit milletvekili olmuştur. Meclis-i Mebûsan'ın işgal güçleri baskısıyla kapatılmasıyla Ankara'ya geçerek TBMM 1. Dönem açılışına katılmış ve İzmit milletvekili olarak mecliste yer almıştır.[3][4] 1931 seçimlerinde tekrar İzmit (Kocaeli) milletvekili olmuştur.
Sırrı Bey'in milletvekilliği, sıkı bir ekonomik liberalizm savunusu ve "Devletçilik" görüşüne muhalefet ile geçmiştir. Bunun en somut örneklerinden biri devletin ülke ekonomisi alanında artan kontrol ve müdahalesini simgeleyen Türkiye ile ticaret sözleşmesi olmayan ülkelerden yapılacak ithalata gelen yasaklama kanununa karşı “iktisadın doğal kanunları” ile mücadele edilemeyeceğini söylemesidir. Bir diğer örnek de Denizcilik İdaresi bütçesi görüşmelerinde söz alarak devletin ticaret düşünerek teşebbüs oluşturması veya idarelere yetki vermesini eleştirmesidir. Meclis kürsüsünde devlet eliyle yaratılan bütün avantajlara rağmen bütçede açık çıkmasının başarısız idareden kaynaklandığını söyler. Özel sektörün temsilciliğini üstlenen Hüseyin Sırrı Bey, işletme sahiplerinin talepleri doğrultusunda İktisat Vekiline özelleştirme çağırısı yapmıştır.[5]
Mecliste yürüttüğü muhalefet yüzünden Recep Peker'in itirazı ile tekrar milletvekilliği listelerine alınmayan Sırrı Bey, meclis dışında kalmasına rağmen muhalif tavrını sürdürür. İmzasız olarak ve sert bir dille görüşlerini yazdığı mektupları cumhurbaşkanına, genelkurmay başkanına, Yüksek Askerî Şura üyelerine, gazetelere ve üniversite hocalarına gönderir. Cumhurbaşkanlığına ulaşan bu mektuplar üzerine bir soruşturma açılır. Millî İstihbarat Teşkilatı (o zamanki adıyla MAH) tarafından 1940 nisanında İstanbul’da Galatasaray postanesinden mektupları atarken “suçüstü” yakalanır.[6] 10 Haziran 1940'ta İstanbul Kumandanlığı'nda kurulan Askeri Mahkeme'de yargılanmaya başlandı.[7] 1941 yılında da hükûmet aleyhine tahrik ve hükûmetin manevi kişiliğine hakaret suçundan 9 yıl 4 ay hapse mahkûm edilir. 31 Temmuz 1949 tarihinde cezasını tamamlayarak salıverilmiştir.[5]
Hüseyin Sırrı Bellioğlu, 28 Eylül 1958’de İstanbul’da ölmüştür.
Wikimedia Commons'ta Hüseyin Sırrı Bellioğlu ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
Türk siyasetçi ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |