Topkapı (film) Nedir?
Topkapı (film) Nedir?, Topkapı (film) Nerededir?, Topkapı (film) Hakkında Bilgi?, Topkapı (film) Analizi? Topkapı (film) ilgili Topkapı (film) ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Topkapı (film) ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Topkapı (film) Ne Anlama Gelir Topkapı (film) Anlamı Topkapı (film) Nedir Topkapı (film) Ne Anlam Taşır Topkapı (film) Neye İşarettir Topkapı (film) Tabiri Topkapı (film) Yorumu
Topkapı (film) Kelimesi
Lütfen Topkapı (film) Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Topkapı (film) İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Topkapı (film) Kelimesinin Anlamı? Topkapı (film) Ne Demek? ,Topkapı (film) Ne Demektir? Topkapı (film) Ne Demektir? Topkapı (film) Analizi? , Topkapı (film) Anlamı Nedir?,Topkapı (film) Ne Demektir? , Topkapı (film) Açıklaması Nedir? ,Topkapı (film) Cevabı Nedir?,Topkapı (film) Kelimesinin Anlamı?,Topkapı (film) Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Topkapı (film) Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Topkapı (film) Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Topkapı (film) Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Topkapı (film) Kelimesinin Anlamı Nedir? Topkapı (film) Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Topkapı (film) Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Topkapı (film) Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Topkapı (film) - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Topkapı (film)
Topkapı (film) Nedir? Topkapı (film) Ne demek? , Topkapı (film) Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Topkapı (film) Kelimesinin Anlamı? Topkapı (film) Ne Demek? Topkapı (film) Ne Demektir? ,Topkapı (film) Analizi? Topkapı (film) Anlamı Nedir? Topkapı (film) Ne Demektir?, Topkapı (film) Açıklaması Nedir? , Topkapı (film) Cevabı Nedir? , Topkapı (film) Kelimesinin Anlamı?
Topkapi | |
Yönetmen | Jules Dassin |
---|---|
Yapımcı | Jules Dassin |
Senarist | Monja Danischewsky Eric Ambler 'in romanından |
Oyuncular | Melina Mercouri Peter Ustinov Maximilian Schell Ege Ernart |
Müzik | Manos Hacidakis |
Görüntü yönetmeni | Henri Alekan |
Kurgu | Roger Dwyre |
Stüdyo | Filmways Pictures |
Dağıtıcı | United Artists Ulus Film (Türkiye) |
Cinsi | Sinema filmi |
Türü | Macera, komedi, polisiye |
Renk | Renkli Technicolor |
Yapım yılı | 1964 |
Çıkış tarih(ler)i | 2 Eylül 1964,ilk Fransa'da 1965, Türkiye (Yeni Ar ve Şan sinemaları) |
Süre | 119 dak |
Ülke | ABD |
Dil | İngilizce Türkçe Fransızca Almanca Yunanca İtalyanca |
Topkapı 1964 ABD yapımı bir serüven filmidir. Özgün adı Topkapi şeklinde yazılmaktadır. Film, Türkiye'de ilk kez 1965 yılında İstanbul Beyoğlu'nda Yeni Ar (Sonradan Sinepop) ve Şan sinemalarında gösterime girmişti.[1]
Senaryosunu casus romanları yazarı Eric Ambler'ın 1962 tarihli The Light of Day adlı romanından Monja Danischewsky'nin uyarlayıp yazdığı filmin yapımcılığını ve yönetmenliğini Jules Dassin yapmış, önemli rollerinde Melina Mercouri, Peter Ustinov, Maximilian Schell, Robert Morley ve Akim Tamiroff oynamıştır. Ege Ernart, Senih Orkan ve Danyal Topatan gibi Türk sinemasından oyuncuların da yer aldığı filmin müziklerini Manos Hacidakis yapmıştır. Jules Dassin'in filmde küçük bir de rolü vardır (Türk polis memuru rolünde). Filmi Fransız görüntü yönetmeni Henri Alekan görüntülemiştir.
Eric Ambler'ın romanı Türkiye'de 1963 yılında Gün Işığı adıyla yayımlanmıştı.
İlham Filmer'in prodüksiyon ekibinde bulunduğu, dış mekân çekimlerinin tamamının İstanbul'da gerçekleştirildiği filmde, uluslararası bir hırsızlık çetesinin Topkapı Sarayı Müzesi'nden kıymetli bir hançeri çalmak üzere geliştirdikleri zekice soygun planını uygulamaya koyarken, onların silah kaçakçısı ve suikastçı olduklarını düşünen Türk istihbaratı ile aralarındaki kedi fare oyunu anlatılmaktadır.
Peter Ustinov, Arthur Simpson rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Akademi Ödülü'nü kazanmıştı. Ustinov ve Melina Mercouri aynı zamanda Altın Küre ödüllerine de aday gösterilmişlerdi.
Küçük bir üçkâğıtçı olan Arthur Simpson (Peter Ustinov) biraz para kazanabilmek için, uluslararası çapta mücevher hırsızlığı yapan bir çetenin işini almak zorunda kalır; Görevi çeteye ait bir otomobili Yunanistan'dan Türkiye'ye geçirmektir. Çete İstanbul'daki Topkapı Sarayı'nda bulunan çok değerli bir hançeri çalmayı planlamaktadır. Başlarda soygundan haberi olmayan Simpson, istemeden de olsa çete ile işbirliğine mecbur kalır. Türk İstihbaratı ise ülkeye silah sokulduğundan ve sonuçta ülkeyi kargaşaya sürükleyebilecek bir suikast yapılacağından kuşkulanarak çeteyi takibe alır, bir yandan da Simpson'ı işbirliğine zorlayarak çetenin içinden bilgi sağlamaya çalışır.
Aktör/Aktris | Rolü |
---|---|
Melina Mercouri | Elizabeth Lipp |
Peter Ustinov | Arthur Simon Simpson |
Maximilian Schell | Walter Harper |
Robert Morley | Cedric Page |
Akim Tamiroff | Aşçı Gerven |
Ege Ernart | Binbaşı Ali Tufan, Türk Emniyet Amiri |
Senih Orkan | Sivil polis |
Ahmet Danyal Topatan | Sivil polis |
Joe Dassin | Joseph |
Jess Hahn | Hans Fisher |
Gilles Ségal | Giulio |
Titos Vandis | Harback |
Jules Dassin | Türk polis memuru |
Filmin başında, mücevherlere (ve erkeklere) çılgınlık derecesinde düşkün bir kadın olduğunu öğrendiğimiz Elizabeth Lipp (Melina Mercouri)'i kameraya doğru konuşarak biz seyircilere İstanbul'daki Topkapı Müzesi'ni gezdirirken izleriz. Asıl amacının da müzedeki zümrüt ve elmaslarla bezeli çok değerli bir antika hançeri çalmak olduğunu açıkça söyler. Sonra da Fransa'ya dönerek eski ortağı (ve eski sevgilisi) becerikli soyguncu Walter Harper (Maximilian Schell)'ı bulur ve onu soygun için ikna eder. Walter çok deneyimli, soğukkanlı ve temkinli bir profesyoneldir ve soygunun ancak sabıka kaydı bulunmayan amatörlerden oluşan tanınmamış bir ekiple gerçekleştirilirse başarılı olacağını böylelikle yakalanma ihtimallerinin ortadan kalkacağını söyler.
Elizabeth ve Walter vakit kaybetmeden ekibi toplamaya başlarlar. Ekibe ilk alınan eleman elektronik dahisi bir İngiliz olan Cedric Page (Robert Morley)'dir. Cedric müzenin zemininde çok hassas bir alarm sisteminin kurulu olduğunu, en küçük bir dokunmayla bile alarmın devreye gireceğini, bu yüzden hançere ancak tavandan ulaşabileceklini açıklar. Bunun üzerine Giulio (Gilles Ségal) adında dilsiz bir akrobatı ve onu iple çekebilecek güçlü bir adam olan Hans Fisher (Jess Hahn)'ı ekibe alırlar. Soygunda kullanacakları sis bombaları ve bir tüfeği bir otomobilin gizli bölmelerine yerleştirerek Türkiye'ye geçirmeleri gerekmektedir. Bunun için de alâkasız ve saf birine ihtiyaçları vardır. Kendi deyimleri ile aradıkları 'enayiyi' Yunanistan'ın Kavala kentinde bulurlar: İngiltere'ye pornografik yayınlar soktuğu için sınır dışı edilmiş küçük bir üçkağıtçı olan Arthur Simpson (Peter Ustinov), aslında İngiliz asıllı Mısır doğumlu bir vatansızdır. Kavala'da turistlere ufak tefek hediyelik eşyalar satarak geçimini sağlamaya çalışmaktadır. 100 dolar karşılığında arabayı sınırdan geçirmeyi seve seve kabul eder. Arabayı İstanbul'da Hilton Oteli'ne götürüp anahtarını resepsiyona bırakacak ve görevi sona erecektir.
Ancak hesapta olmayan bir gelişme yaşanır ve Türk gümrüğünde araba didik didik aranır, silah ve bombalar ortaya çıkar. Tutuklanan Simpson Türk gizli servisinde sorguya alınır. Gizli servisin şefi Binbaşı Ali Tufan (Ege Ernart) ve yardımcısı (Titos Vandis) tarafından titizlikle sorgulanır. O günlerde büyük bir askeri kutlama töreni yapılacaktır ve bu silahların yüksek askeri erkâna yapılacak bir suikastte kullanılacağından kuşkulanılmaktadır. Ancak deneyimli bir istihbaratçı olan Ali Tufan, sorgu sırasında Simpson'ın gerçekten saf olduğuna ikna olur ve onu bu kez Türk istihbaratı için çalışmak üzere görevlendirir. Silâhlar eski yerine konarak sökülmüş olan araba tekrar monte edilir. Simpson hiçbir şey olmamış gibi arabayı Hilton'a teslim edecektir. Daha önce İstanbul'a gelmiş olan yabancı ekibin Simpson'u tekrar Kavala'ya savmaması için de bir mizansen uydurulur ve Hilton'a arabayı teslim almak için gelen Cedric'e sözde Türk kanunlarına göre arabayı ülkeye kim soktuysa sadece onun kullanabileceği bildirilir (Bunu Cedric'e bildiren trafik polisini bizzat yönetmen Jules Dassin oynuyor-Cameo rol). Artık Simpson Türk istihbaratı için çalışacak ve kuşkulandığı her şeyi küçük kâğıtlara yazıp sigara paketleri içinde kendisini gölge gibi takip edecek olan iki sivil Türk polisine (Senih Orkan ve Ahmet Danyal Topatan) ulaştıracaktır. Yabancılar silahları arabadan çıkartır çıkartmaz da tutuklanacaklardır.
Soygun ekibi Boğaz'da kiraladıkları bir yalıya yerleşmişlerdir. Arabayı yalıya getiren Cedric'in yanında Simpson'ı da görünce şaşırır ve bozulurlar, ancak durumu kabullenmek zorunda kalırlar. Yalının acayip tavırlı ayyaş aşçısı Gerven (Akim Tamiroff) ekipten pek hoşlanmamıştır ve Simpson'a onların Rus ajanı olduklarını söyler, Simpson da bunu yazdığı notla Türk istihbaratına iletir. Gerven'le Hans arasındaki bir itiş kakış sırasında Hans'ın parmakları kırılır. Şimdi Giulio'yu tavandan sakıtacak başka bir güçlü adama ihtiyaçları vardır, Walter bu işi Simpson'ın yapmasını ister. Elizabeth cinsel cazibesiyle yükseklik korkusu olan Simpson'ı işi yapmaya ikna eder. Ancak boşboğaz bir adam olan Simpson Türk istihbaratı için çalıştığını ağzından kaçırıverir. Ekip buz kesmiştir, tam soygunu iptal edip geri dönmeyi düşünürlerken Walter ufak bir değişiklikle plânlarını uygulamaya karar verir. Silah ve bombaları kullanmayacak, müzeyi dıştan aydınlatan deniz fenerini başka bir yöntemle devre dışı bırakacaklardır: Elizabeth yine cinsel cazibesini kullanarak fener bekçisini oyalarken Cedric fenerin çarklarını yavaşlatacaktır. Kendilerini akşama kadar sürecek bir yağlı güreş festivalinde gösteren ekip bir fırsatını bularak oradan gizlice ayrılır, arabayı festival alanında bırakarak kapanış saati gelmiş olan müzenin içine gizlenirler. Hazine bölümüne tavandan girerek hançeri sahtesiyle değiştirirler (filmde bu nefes kesen yüksek teknolojili soygun sahnesi tam yarım saat sürer). Hançer o gece Yunanistan'a geçecek olan panayır konvoyundaki Joseph (Joseph Dassin)'e teslim edilir. Panayırda sergilenen tarihi şahsiyetlerin mankenleri arasında bir de padişah mankeni vardır ve hançer onun göğsünde gümrük polislerinin gözleri önünde hiç şüphe çekmeden yurt dışına kaçırılacaktır.
Değerli hançer ülke dışına doğru yol alırken, sözde turist ekibi de polise başvurup kendi arabalarında tesadüfen silah ve bomba bulduklarını ihbar edecekler, suikast filan gerçekleşmediği için de rahatça ülkelerine geri dönebileceklerdir. Ancak bu sırada hiç hesapta olmayan bir şey gerçekleşir ve soygun sırasında açılmış olan pencereden içeriye giren bir serçe uçarak gelip hassas zemine konunca tüm kentte alarmlar çalmaya başlar. Zeki bir polis olan Ali Tufan önünde duran birkaç ipucunu hızla birleştirir ve durumu derhal kavrayarak karşısında sakin sakin oturan soygun ekibine tutuklandıklarını bildirir (Binbaşı Ali Tufan: "Niçin burada olduğunuzu şimdi anlıyorum", Simpson: "Gerçekten mi efendim?", Tufan:"Evet bay Simpson, küçük bir kuş söyledi" ve Binbaşı Tufan filmin başından beri sürekli taktığı kara gözlüklerini çıkartır). Joseph de sınır kapısında tutuklanır hançer ait olduğu yere geri getirilir.