Selim Sabit Efendi Nedir?
Selim Sabit Efendi Nedir?, Selim Sabit Efendi Nerededir?, Selim Sabit Efendi Hakkında Bilgi?, Selim Sabit Efendi Analizi? Selim Sabit Efendi ilgili Selim Sabit Efendi ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Selim Sabit Efendi ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Selim Sabit Efendi Ne Anlama Gelir Selim Sabit Efendi Anlamı Selim Sabit Efendi Nedir Selim Sabit Efendi Ne Anlam Taşır Selim Sabit Efendi Neye İşarettir Selim Sabit Efendi Tabiri Selim Sabit Efendi Yorumu
Selim Sabit Efendi Kelimesi
Lütfen Selim Sabit Efendi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Selim Sabit Efendi İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Selim Sabit Efendi Kelimesinin Anlamı? Selim Sabit Efendi Ne Demek? ,Selim Sabit Efendi Ne Demektir? Selim Sabit Efendi Ne Demektir? Selim Sabit Efendi Analizi? , Selim Sabit Efendi Anlamı Nedir?,Selim Sabit Efendi Ne Demektir? , Selim Sabit Efendi Açıklaması Nedir? ,Selim Sabit Efendi Cevabı Nedir?,Selim Sabit Efendi Kelimesinin Anlamı?,Selim Sabit Efendi Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Selim Sabit Efendi Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Selim Sabit Efendi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Selim Sabit Efendi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Selim Sabit Efendi Kelimesinin Anlamı Nedir? Selim Sabit Efendi Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Selim Sabit Efendi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Selim Sabit Efendi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Selim Sabit Efendi - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Selim Sabit Efendi
Selim Sabit Efendi Nedir? Selim Sabit Efendi Ne demek? , Selim Sabit Efendi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Selim Sabit Efendi Kelimesinin Anlamı? Selim Sabit Efendi Ne Demek? Selim Sabit Efendi Ne Demektir? ,Selim Sabit Efendi Analizi? Selim Sabit Efendi Anlamı Nedir? Selim Sabit Efendi Ne Demektir?, Selim Sabit Efendi Açıklaması Nedir? , Selim Sabit Efendi Cevabı Nedir? , Selim Sabit Efendi Kelimesinin Anlamı?
Selim Sabit Efendi (d. 1829, Vize - ö. 1910, İstanbul), Osmanlı eğitim bilimci.
İlk çağdaş Türk eğitim bilimcidir. Osmanlı modern eğitiminin doğuşunda önemli rol oynamıştır. Türk eğitim tarihinin en önemli eserlerinden birisi olan Rehnümâ-yi Muallimin (1870) adlı kitabın yazarıdır.
1829 yılında Kırklareli'nin Vize ilçesinde doğdu. Babası, Kırım Tatar çiftçi Mehmet Ağa idi.[1] İlköğrenimini memleketinde tamamladıktan sonra eğitim hayatına devam etmek için İstanbul’a gitti[2] Hem medrese, hem Darülmuallim eğitimi gördü. Osmanlı Devleti’nin ilke Erkek Öğretmen Okulu olan Darülmuallimin’deki eğitimini 1855’te tamamladı; okulun ilk mezunları arasında idi. Mezuniyetinin ardından bursla Paris’e gönderildi. 6 yıl kaldığı Paris’te Mekteb-i Osmani adlı okulda ve Muradyan Mektebi’nde Türkçe öğretmenliği yaptı. Bu yıllarda Fransız eğitim sisteminden etkilendi, okullarda uygulanan bilimsel metotları benimsedi. 1861 yılında İstanbul’a döndü.
Yurda döndükten sonra eğitim ile ilgili birçok kurumda çalıştı. İlk görevi Süleymaniye semtindeki bir okulda idi. İlk defa bu okulda kendi oluşturduğu yeni tarzda öğretimi uyguladı. Ne var ki sıra, masa, hesap tahtası gibi araç gereçleri sınıfına koydurması tepki uyandırmış, Kur’an’a ve İslam’a karşı saygısızlık olarak yorumlanıp şikayetlere yol açmıştı. Devrin şeyhülislamı tarafından cezalandırılması için bir fetva yayımlanmasından sonra devreye padişah Abdülmecid, birdenbire değil yavaş yavaş ilerlemesi ve halkın düşüncesini unutmaması konusunda kendisini uyardı.[2] Görevden alınmaktan kurtulamayan Selim Sabit, bir süre belediyede ve Nâfia Nezareti’nde (Bayındırlık Bakanlığı) memur olarak çalıştı.
1868’de Mekteb-i Sultani’nin müdür yardımcısı olarak atandı. Ancak Fransız asıllı ikinci müdürle geçinemediği için bu görevi uzun sürmedi.[2] 1869’da Meclis-i Kebîr-i Maari (Talim ve Terbiye Kurulu) üyeliğine atandı. Aynı yıl, Darülfünun’da edebiyat dersleri vermeye başladı.
1887’de Encümen-i Teftiş ve Muayene Başkanlığı (Basın Kontrol Komisyonu Başkanlığı) yaptığı sırada bir nevi kitap sansürcülüğü olan bu iş onun gibi hür fikirli bir insana uygun olmadığından görevlerini II. Abdülhamit’in istediği gibi yerine getirilmedi ve azledildi.[1] İki yıl büyük yokluk ve sıkıntı çektikten sonra 1899 yılında emekliye sevkedildi. 1889'da açılan Yıldız Sağırlar Okulunda Türkçe öğretmenliği yaptı.[3] Emekli olduktan sonra yedi yıl süreyle Darülmuallimin’de öğretmenlik yaptı. Bu süre içinde İstanbul’da bir sürgün hayatı yaşadı.
Meslek hayatı boyunca özellikle ilköğretimde geleneksel eğitim yöntemlerinin yerine yeni ve etkili eğitim yöntemlerinin uygulanması için çaba gösterdi. İlk alfabeyi hazırladı. Dilbilgisi kuralları, mantık, söz söyleme sanatı, matematik, coğrafya konularındaki ders kitapları uzun yıllar okullarda okutuldu. 1910 yılında İstanbul’da öldü. Eyüpsultan'daki aile mezarlığına gömüldü.
Selim Sabit, okuma yazma alanında kullanılan metotlarda ilk defa büyük değişiklikler yapan eğitimcidir. Okuma yazma öğretim ile ilgili fikirlerinin uygulanmasını ilk kitabı olan Elifbâ-yı Osmanî adlı eserinde yapmıştır. Bu kitap, Sıbyan mekteplerinde ders kitabı olarak kullanılmıştır.
1879-1884 arasında “İstanbul'da bulunan kütüphanelerin gözden geçirilmesi ve bu kütüphanelerdeki eserleri içeren numune defterlerin düzenlenmesi” ile görevlendirilmesi sonucu II. Abdülhamit’in kütüphanesindeki kitapların kataloğunu hazırlamış ve bu, bir kitap haline getirilmiştir.
Ortaokullarda okutulan Mi'yâru'l-Kelâm (Sözün Ölçüsü) adlı bir dilbilgisi kitabı, Muhtasar Coğrafya Risâlesi (Kısa Coğrafya Kitapçığı) adlı coğrafya kitabı, Muhtasar Hesâb Risâlesi (Kısa Hesap Kitapçığı) adlı matematik kitabı, Nahv-i Osmânî (Osmanlıca Cümle Bilgisi) adlı dilbilgisi kitabı, sıbyan mekteplerinde okutulan Muhtasar Sarf-ı Osmânî (Kısa Osmanlıca Dilbilgisi) ve Muhtasar Târîh-i Osmânî (Kısa Osmanlı Tarihi - Sıbyan mekteplerinde okutulan ilk tarih kitabıdır-) onun eseridir.
Ona asıl ününü getiren eseri, Rehnümâ-yı Muallimîn (Öğretmenler için Kılavuz) adını taşır. Bu kitap, 1869’da sıbyan mekteplerinin düzenlenmesi ile ilgili olarak Eğitim Bakanlığı’na gönderdiği 48 sayfalık rapordur.
Arşın, endaze, mu¬rabba, aşar vb. ağırlık ve uzunluk ölçü birimlerini modern ölçü birimlerine çevirmeye yarayan tablo ve çizelgelerden oluşan 47 sayfalık Tahvîl-i Mikyâs Levhâları (Ölçü Karşılaştırma Tablosu) adlı bir eseri daha vardır.
Risâle-i Elifbâiyye (Abece Kitapçığı) adlı kitabı Tatar Türkçesine çevrilmek suretiyle Kazan'da Yengi Elifbâ-yı Türkî adıyla basılmıştır.
Selim Sabit Efendi, ezberlemek yerine harfleri birbirine bağlayarak heceleri ve kelimeleri okutma esasına dayalı yöntemi eğitim hayatına getirmiştir. Uyarladığı bu yeni öğretim sistemine Usul-u Cedid denildi. 1900’lerin başında İstanbul’daki 265 iptidai ve taş mektepten bir kısmı numune mektebi haline getirildi ve bu yöntem uygulandı.
Okuma yazmayı kolaylaştıran bu sisteme yönelen okullara usul-u cedid okulları adı verildi.[4] Öğrenci sırası, öğretmen masası, harita, yerküre gibi ders araçları bu okullara girmiştir.