Hatib bin Ebu Beltea Nedir?
Hatib bin Ebu Beltea Nedir?, Hatib bin Ebu Beltea Nerededir?, Hatib bin Ebu Beltea Hakkında Bilgi?, Hatib bin Ebu Beltea Analizi? Hatib bin Ebu Beltea ilgili Hatib bin Ebu Beltea ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Hatib bin Ebu Beltea ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Hatib bin Ebu Beltea Ne Anlama Gelir Hatib bin Ebu Beltea Anlamı Hatib bin Ebu Beltea Nedir Hatib bin Ebu Beltea Ne Anlam Taşır Hatib bin Ebu Beltea Neye İşarettir Hatib bin Ebu Beltea Tabiri Hatib bin Ebu Beltea Yorumu
Hatib bin Ebu Beltea Kelimesi
Lütfen Hatib bin Ebu Beltea Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Hatib bin Ebu Beltea İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Hatib bin Ebu Beltea Kelimesinin Anlamı? Hatib bin Ebu Beltea Ne Demek? ,Hatib bin Ebu Beltea Ne Demektir? Hatib bin Ebu Beltea Ne Demektir? Hatib bin Ebu Beltea Analizi? , Hatib bin Ebu Beltea Anlamı Nedir?,Hatib bin Ebu Beltea Ne Demektir? , Hatib bin Ebu Beltea Açıklaması Nedir? ,Hatib bin Ebu Beltea Cevabı Nedir?,Hatib bin Ebu Beltea Kelimesinin Anlamı?,Hatib bin Ebu Beltea Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Hatib bin Ebu Beltea Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Hatib bin Ebu Beltea Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Hatib bin Ebu Beltea Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Hatib bin Ebu Beltea Kelimesinin Anlamı Nedir? Hatib bin Ebu Beltea Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Hatib bin Ebu Beltea Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Hatib bin Ebu Beltea Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Hatib bin Ebu Beltea - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Hatib bin Ebu Beltea
Hatib bin Ebu Beltea Nedir? Hatib bin Ebu Beltea Ne demek? , Hatib bin Ebu Beltea Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Hatib bin Ebu Beltea Kelimesinin Anlamı? Hatib bin Ebu Beltea Ne Demek? Hatib bin Ebu Beltea Ne Demektir? ,Hatib bin Ebu Beltea Analizi? Hatib bin Ebu Beltea Anlamı Nedir? Hatib bin Ebu Beltea Ne Demektir?, Hatib bin Ebu Beltea Açıklaması Nedir? , Hatib bin Ebu Beltea Cevabı Nedir? , Hatib bin Ebu Beltea Kelimesinin Anlamı?
Hâtıb bin Ebû Beltea ya da İbn Ebû Beltea, Muhammed’in Mısır valisi Mukavkıs'a elçi olarak gönderdiği sahabe.
Altmış beş yaşlarında vefat ettiğine dair rivayetlere bakarak 586 yılı civarında doğduğu söylenebilir. Aslen Yemenli olup babası Ebû Beltea’nın adı Amr b. Râşid b. Muâz el-Lahmî şeklinde de zikredilmiştir. Zübeyr b. Avvâm’ın müttefiki olan babasının Benî Mezhic kabilesinden olduğuna dair rivayetler varsa da kaynakların çoğu onu Lahmî diye zikreder. Ubeydullah b. Humeyd b. Züheyr’in kölesi olduğu ve kendisini mükatebe yolu ile azat etmesi için kararlaştırdıkları ücreti Mekke'nin Fethi günü ödediği de rivayet edilir.[1]
Cahiliye Dönemi'nde ata iyi binmesi ve güzel şiir söylemesiyle tanınan ve ilk müslümanlardan olan Hâtıb’ın Habeşistan’a hicret etmeyip Mekke’de kaldığı anlaşılmakta, Muhammed’in hicrete izin vermesi üzerine kölesi Sa‘d’ı da yanına alarak Zübeyr b. Avvâm ile birlikte Medine’ye hicret ettiği bilinmektedir. Muhammed onu Ruhayle b. Hâlid ile kardeş ilân etmiştir. Bedir Gazvesi’nde bulunan Hâtıb, Uhud Gazvesi’nde Ayneyn tepesine yerleştirilen okçulardan birisidir. Muharebenin seyri müslümanların aleyhine dönünce Muhammed’in yanına geldi. Onun yaralandığını ve dişinin kırıldığını görünce hiddetlenerek bunu yapan Utbe bin Ebû Vakkās’ı öldürüp başını Muhammed’e getirdi. Beni Mustaliḳ Gazvesi’nde Müslümanlar susuz kalınca Muhammed ona bir kuyu kazmasını emretti. Hâtıb, Hudeybiye’de yapılan Bey'atü'r-rıdvân’da bulundu.[1]
628 yılın sonlarında Muhammed, Hâtıb’ı bir mektupla Bizans İmparatorluğu’na bağlı Mısır valisi Mukavkıs'a elçi olarak gönderdi. Mukavkıs'ın, “Muhammed Allah’ın elçisi ise niçin dua edip düşmanlarını helâk etmiyor?” diye sorması üzerine Hâtıb, "tanrılık iddia etmesine rağmen Firavun’un hemen helâk edilmediğini, Hz. İsa’nın kendi memleketinde ezâ görmesine, Yahudiler tarafından çarmıha gerilmek istenmesine rağmen kavmine beddua etmediğini ve nihayet Allah’ın onu kendi katına aldığını" söyleyerek iyi bir diplomat olduğunu gösterdi. Onun verdiği cevaplardan memnun kalan Mukavkıs kendisine “hikmetli bir zatın hikmetli elçisi” olduğunu söyledi ve Muhammed’e sunmak üzere aralarında Mâriye’nin de bulunduğu birkaç câriye, binek hayvanları ve daha başka değerli hediyelerle onu yolcu etti.[1]
Aslen Kureyşli olmayan Hâtıb, Mekke’nin Fethi için yapılan hazırlıkları görünce orada bulunan akrabalarının hayatından endişe duydu ve Kureyş kabilesinin bazı ileri gelenlerine olayı haber verirse onların bundan memnun kalıp yakınlarını himaye edeceklerini düşündü. Muhammed ise yaptığı hazırlıkları karşı tarafın bilmesini istemiyor, Hayber’e doğru sefer yapacağını söylüyordu. Muhammed’in asıl maksadını kendilerine açtığı birkaç sahabeden biri olan Hâtıb, Kureyş’in ileri gelenlerine hitaben yazdığı ve o sırada Medine’ye gelen Ebu Leheb’in müşrik câriyesi Sâre’ye verdiği mektubunda Muhammed’in gece karanlığı gibi korkunç, sel gibi bir orduyla onlara doğru gelmek üzere olduğunu belirtiyor ve Muhammed'in tek başına da kalsa Allah’ın onu muzaffer kılacağını, zira bunun Allah’ın ona bir vaadi olduğunu yeminle bildiriyordu. Olayı vahiyle öğrenen Muhammed, Ali, Zübeyr bin Avvâm ve Mikdâd bin Amr’ı Sâre’yi yakalayıp getirmekle görevlendirdi ve onu bulabilecekleri yeri de haber verdi. Adı geçen sahabeler Mekke-Medine yolunda kadını yakalayıp mektubu ortaya çıkardılar ve Muhammed'e getirdiler. Muhammed, Hâtıb’ı çağırtarak mektubu gösterdi ve niçin böyle davrandığını sordu. Hâtıb, Muhammed’den acele karar vermemesini isteyerek aralarında bir anlaşma bulunan Kureyş’e samimiyetle bağlı olmadığını, muhacirlerin Mekke’deki mallarını ve ailelerini koruyacak yakınları olduğu halde kendi yakınlarını himaye edecek kimsesi bulunmadığını, bu sebeple Mekkeliler’i kendisine minnettar bırakmak suretiyle akrabalarını korumak istediğini belirtti. Muhammed onun savunmasını kabul etti. Hâtıb’ın öldürülmesini isteyen Ömer’i yatıştırmak için de onun Bedir Gazvesi’nde bulunduğunu, Allah'ın Bedir’e katılan müminlerin gayretlerini överek onlara, “Ey Bedir ehli! Bundan böyle ne işlerseniz işleyin, ben sizleri bağışlayacağım” dediğini hatırlattı. Bu olayın, Mümtehine Suresi'nin “Ey iman edenler! Benim de sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin” meâlindeki 1. âyetin nüzûl sebebi olduğu, ayrıca bir kölesinin Hâtıb’ı Muhammed'e şikâyet edip onun cehennemlik olduğunu söylemesi üzerine Muhammed’in Bedir ve Hudeybiye’de bulunan hiç kimsenin cehenneme girmeyeceğini belirttiği rivayet edilmiş, âyetin hitap şekli de Hâtıb’ın imanına Allah’ın şahadeti olarak yorumlanmıştır.[1]
Daha sonra Mekke’nin fethine ve Huneyn Gazvesi'ne katılan Hâtıb’ı Ebû Bekir hilâfeti sırasında Mukavkıs'a elçi olarak göndermiş, Hâtıb 641 yılında, Müslümanların Mısır'ı fethine kadar devam eden bir antlaşmayı İslâm devleti adına imzalamıştır. Mısır’a elçi olarak gönderilmesinde muhtemelen yaptığı ticarî seferler dolayısıyla bu ülkeyi iyi tanımasının, ayrıca güzel bir görünüme ve kıvrak bir zekâya sahip olmasının rolü vardır. Kendisinden birkaç hadis nakledilen Hâtıb hakkındaki bazı rivayetler oğlu Abdurrahman ve torunu Yahyâ vasıtasıyla gelmiştir.[1]
Altmış beş veya yetmiş yaşlarında Medine’de vefat eden Hâtıb’ın cenaze namazını Osman kıldırmıştır. Vefatında 4000 dinardan fazla para, bir ev ve birçok mal bıraktığı rivayet edilir.[1]