Basra'nın fethi (1546) Nedir?
Basra'nın fethi (1546) Nedir?, Basra'nın fethi (1546) Nerededir?, Basra'nın fethi (1546) Hakkında Bilgi?, Basra'nın fethi (1546) Analizi? Basra'nın fethi (1546) ilgili Basra'nın fethi (1546) ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Basra'nın fethi (1546) ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Basra'nın fethi (1546) Ne Anlama Gelir Basra'nın fethi (1546) Anlamı Basra'nın fethi (1546) Nedir Basra'nın fethi (1546) Ne Anlam Taşır Basra'nın fethi (1546) Neye İşarettir Basra'nın fethi (1546) Tabiri Basra'nın fethi (1546) Yorumu
Basra'nın fethi (1546) Kelimesi
Lütfen Basra'nın fethi (1546) Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Basra'nın fethi (1546) İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Basra'nın fethi (1546) Kelimesinin Anlamı? Basra'nın fethi (1546) Ne Demek? ,Basra'nın fethi (1546) Ne Demektir? Basra'nın fethi (1546) Ne Demektir? Basra'nın fethi (1546) Analizi? , Basra'nın fethi (1546) Anlamı Nedir?,Basra'nın fethi (1546) Ne Demektir? , Basra'nın fethi (1546) Açıklaması Nedir? ,Basra'nın fethi (1546) Cevabı Nedir?,Basra'nın fethi (1546) Kelimesinin Anlamı?,Basra'nın fethi (1546) Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Basra'nın fethi (1546) Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Basra'nın fethi (1546) Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Basra'nın fethi (1546) Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Basra'nın fethi (1546) Kelimesinin Anlamı Nedir? Basra'nın fethi (1546) Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Basra'nın fethi (1546) Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Basra'nın fethi (1546) Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Basra'nın fethi (1546) - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Basra'nın fethi (1546)
Basra'nın fethi (1546) Nedir? Basra'nın fethi (1546) Ne demek? , Basra'nın fethi (1546) Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Basra'nın fethi (1546) Kelimesinin Anlamı? Basra'nın fethi (1546) Ne Demek? Basra'nın fethi (1546) Ne Demektir? ,Basra'nın fethi (1546) Analizi? Basra'nın fethi (1546) Anlamı Nedir? Basra'nın fethi (1546) Ne Demektir?, Basra'nın fethi (1546) Açıklaması Nedir? , Basra'nın fethi (1546) Cevabı Nedir? , Basra'nın fethi (1546) Kelimesinin Anlamı?
Basra'nın Fethi | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Osmanlı-Portekiz Savaşları | |||||||||
| |||||||||
Taraflar | |||||||||
Osmanlı İmparatorluğu |
Ulyanoğulları Portekiz İmparatorluğu | ||||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||||
Ayas Paşa |
Şeyh Yahya Abd el-Hüseyin Luiz Falcao | ||||||||
Güçler | |||||||||
1.000 piyade | 3.000 bedevi savaşçı | ||||||||
Kayıplar | |||||||||
Çok hafif | Ağır |
Basra'nın Fethi, 1546 yılında Basra'nın Portekiz İmparatorluğu'nun eline geçme tehlikesine karşı Osmanlı İmparatorluğu tarafından ele geçirilerek doğrudan Türk idaresine alınışı.
Kanuni Sultan Süleyman’ın 1534’te Bağdat’ı alması ile Basra şeklen Osmanlı hakimiyetine girdi. O sırada Basra Hakimi olan Megamisoğlu Raşid oğlu Mani'yi padişahın huzuruna göndererek tâbiyetini bildirdi. Raşid'in 1543'te ölümünün ardından tahta geçen oğlu Mani de veziri Mir Mehmed ve kazaskerini Kanuni Sultan Süleyman’a itaatini sunmak üzere göndermiş; heyet Boğdan Seferinde bulunan Kanuni'nin huzuruna 25 Temmuz 1538'de çıkmış, Mani'nin ubudiyetnamesini, Basra'nın simgesel anahtarlarını ve bazı hediyeleri takdim etmişti. Kanuni de Raşid' sancakbeyi unvanı vermiş ve berat göndermişti.[1]
Basra bu dönemde nüfus açısından orta büyüklükte bir kent olsa da (1552 tahririne göre şehirde, 11’i kalede olmak üzere toplam 20 mahalle mevcuttu ve kent nüfusu 15.000 civarında olup, bunun 5.000’i kale içinde yaşamaktaydı), Irak'ın Basra Körfezi'ne açılan limanı olması nedeniyle stratejik öneme sahipti.
1534-1546 yılları arasında Basra Körfezi'nin girişindeki Hürmüz'ü tutan Portekizliler buranın ekonomik olarak idamesinin de sağlanması amacıyla Basra ile temaslarını artırmışlardı. Bu dönemde Megamisoğlu Raşid ölmüş, yerine bir süre oğlu Mani geçmiş; ancak bir süre sonra o da idareyi kuzeni Beni Aman şeyhi Şeyh Yahya'ya terk etmek zorunda kalmıştı. Şeyh Yahya Osmanlı perspektifine göre başına buyruk bir idare sergilemeye başladı. Hürmüz'deki Portekiz komutanına başvurarak onu Türk tehdidine karşı uyarmış ayrıca Basra için de yardım istemişti. Ayrıca, Fırat ve Dicle üzerindeki seyrüseferi engellemeye başlamıştı. Osmanlı Devleti bölgenin stratejik önemini dikkate alarak kentin çevresinin yerel yöneticilerin idaresine bırakılmasındansa ve Portekizlilerin yerleşmesine fırsat vermektense doğrudan Türk yönetimi altına alınmasına karar verdi.
Osmanlı Devleti harekâtın gerçekleştirilmesini teminen Bağdat Valisi Ayas Paşa'yı görevlendirdi. Ayas Paşa da yaklaşık 1.000 piyadeden oluşan bir askeri birlikle Basra'nın üzerine yürüdü. Birliğe 120 küçük deniz taşıtının taşıdığı kuşatma malzemeleri ve top mühimmatı da eşlik ediyordu. Bölgedeki Medine kentini ellerinde tutan Ulyanoğlu aşiretine bağlı 3.000 muharip de Abd el-Hüseyin komutasında kuşatma ordusuna saldırdıysa da yenilgiye uğrayarak çekildi.
Ayas Paşa Basra kapılarına dayanarak Şeyh Yahya'ya bir mektup göndererek kentin teslimini istediyse de, Şeyh Yahya bu mektubu Hürmüz'deki Portekiz komutanı Luiz Falcao'ya iletti ve yardım karşılığında Basra kalesini Portekizlilere vermeyi teklif etti. 30 Kasım 1546'da Hürmüz'deki komutanlık teklifin olumlu karşılanması görüşünü Goa'daki Portekiz Başkomutanlığına bildirdi, bir hafta sonra da Şey Yahya'ya yardım taahhüdü iletti. Ancak, Diu Kuşatması'nın püskürtülmesi için tüm kaynaklarını seferber etmiş Başkomutanlık yarım talebini yanıtsız bıraktı.[2]
Türk birliği Basra'nın kilidi olarak kabul edilen Zekiyye kalesini kısa sürede düşürdü. Fırat kıyısındaki Kurne ve Fırat ile Dicle'ni birleştiği bölgedeki Şat biraz daha dirense de Türk ordusunun etkili ateş gücüne karşı koyamadı ve 15 Aralık 1546'da bu iki şehrin de düşmesiyle Basra'nın fethi tamamlandı. Basra'nın alınmasında önemli rol oynayan Bilal Muhammed Bey, teşkilatlandırılmaya başlanan eyaletin beylerbeyliğine atandı.[3]
Osmanlı Devleti 1546 yılında bir yandan Yemen'deki askerî harekâtıyla merkezi otoriteyi güçlendirmiş, bir yandan Güney Arabistan'daki otoritesini güçlendirmiş, diğer yandan da Basra'yı fethederek diğer bir yandan da Hint Okyanusu'na açıldı.
Basra'nın fethinden sonra doğuda Safevi Devleti, Basra Körfezi'nde Portekizliler ve batıda bedevi Ulyanoğlu aşireti temel tehditler olarak ortaya çıktı. Ulyanoğlu aşiretinin başındaki Abd el-Hüseyin 1549 yılında Basra-Bağdat bağlantısını kesmeye çalıştıysa da üstüne yürüyen Bağdat Muhafızı Temerrüd Ali Paşa, Ulyanoğullarını yenilgiye uğrattığı gibi Medine şehrini de kuşatarak Abd el-Hüseyin'i teslim olmaya ve yıllık 15 altın vergi vermeye mecbur bıraktı.
Bu tehlikenin bir süreliğine bertaraf edilmesiyle Osmanlı birlikleri Lahsa Seferi ile bugünkü Katar'a kadarki toprakları da fethetti. D. Antao de Noronha komutasındaki bir Portekiz donanması 1551'de Katif'i geri alıp Basra'ya ilerlediyse de, saldırıya cesaret edemeden döndü.[4] Bunun üzerine Piri Reis Basra Körfezi'nin girişindeki Hürmüz ve Maskat'ta üslenen Portekizleri tamamen bölgeden atmak için tarihe II. Hint Seferi olarak geçen deniz harekâtını başlattı.
1552-1554 arasında Osmanlı donanmasının Hint Okyanusu'nda felakete uğramasını fırsat bilen Portekizliler 1556 yılında bu defa D. Alvaro de Silveira komutasındaki bir donanmayla Basra'ya yöneldilerse de çıkan fırtına nedeniyle Hürmüz'e geri dönmek zorunda kaldılar.[5] Bu tarihten itibaren Portekiz'in Basra'yı hedef alan başka bir saldırısı olmadı.