Asım, Mehmet Akif Ersoy’un şiir külliyatı Safahat’ın altıncı kitabının adıdır. 1924 yılında basılmıştır.
Manzum hikâye tarzında, konuşma üslubuyla kaleme alınmış bir eserdir. 2615 mısradan oluşur,[1] Mehmet Akif’in en uzun manzum hikâyesidir.
Eserde dört kişi arasında geçen konuşmalar aktarılır. Bu dört kişi Hocazâde, Köse İmam, Köse İmam’ın oğlu sım ve Hocazade'nin oğlu Emin’dir. I. Dünya Savaşı devam ederken ve Fatih yangınından önce Hocazâde’nin evinde geçer.[2] Konuşmaların çoğu Hocazâde ile Köse İmam arasındadır ve memleket meseleleri üstünedir. Emin, konuşmada çok az rol alır, Asım ise eserin sonunda konuşmaya katılır. Hocazâde, ona öğütler verir.[3] Eserde “Hocazâde” diye anılan kişi Mehmet kif’in kendisi, Emin onun oğlu; Köse İmam, Mehmet kif’in babası Tahir Efendi’nin eski bir öğrencisi olan Ali Şevki Hoca, sım ise Köse İmam’ın oğludur.[2] Eserin sonunda sım, Hocazâde’nin isteği doğrultusunda kendisine benzer arkadaşları ile birlikte pozitif bilimler öğrenimi görmek üzere Berlin’e gitmeye karar verir; hikâye böylece biter.[2]
Mehmet kif, bu eserde hayal ettiği ideal Müslüman Türk gençliğini ayrıntılarıyla anlatmış ve bu ideal gençliğe “Asım'ın nesli” adını vermiştir.
Kitap, “Kardeşim Fuad Şemsi’ye” sözleriyle Osmanlı Maarif müdürlerinden arkadaşı Fuat Şemsi İnan’a ithaf edilmiştir.[4]
Şairin ünlü Çanakkale Şehitlerine şiiri, sım’ın sonlarına doğru Hocazâde tarafından söylenen bir manzumedir. Yeni nesilden umutlu olan Hocazâde, gençleri beğenmeyen Köse İmam’a karşı sım’ın neslini savunurken kahramanlıklarının bir örneği olarak Çanakkale Savaşı’nı ele alır; ona savaşı anlattığı sohbet sırasında bu şiir söylenir. Sohbet havasının hakim olduğu eserde bu bölüme gelince destan havası ortaya çıkar.[5]
Kitap ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |