Hikmet Boran Nedir?
Hikmet Boran Nedir?, Hikmet Boran Nerededir?, Hikmet Boran Hakkında Bilgi?, Hikmet Boran Analizi? Hikmet Boran ilgili Hikmet Boran ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Hikmet Boran ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Hikmet Boran Ne Anlama Gelir Hikmet Boran Anlamı Hikmet Boran Nedir Hikmet Boran Ne Anlam Taşır Hikmet Boran Neye İşarettir Hikmet Boran Tabiri Hikmet Boran Yorumu
Hikmet Boran Kelimesi
Lütfen Hikmet Boran Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Hikmet Boran İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Hikmet Boran Kelimesinin Anlamı? Hikmet Boran Ne Demek? ,Hikmet Boran Ne Demektir? Hikmet Boran Ne Demektir? Hikmet Boran Analizi? , Hikmet Boran Anlamı Nedir?,Hikmet Boran Ne Demektir? , Hikmet Boran Açıklaması Nedir? ,Hikmet Boran Cevabı Nedir?,Hikmet Boran Kelimesinin Anlamı?,Hikmet Boran Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Hikmet Boran Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Hikmet Boran Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Hikmet Boran Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Hikmet Boran Kelimesinin Anlamı Nedir? Hikmet Boran Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Hikmet Boran Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Hikmet Boran Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Hikmet Boran - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Hikmet Boran
Hikmet Boran Nedir? Hikmet Boran Ne demek? , Hikmet Boran Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Hikmet Boran Kelimesinin Anlamı? Hikmet Boran Ne Demek? Hikmet Boran Ne Demektir? ,Hikmet Boran Analizi? Hikmet Boran Anlamı Nedir? Hikmet Boran Ne Demektir?, Hikmet Boran Açıklaması Nedir? , Hikmet Boran Cevabı Nedir? , Hikmet Boran Kelimesinin Anlamı?
Hikmet Boran | |
---|---|
Doğum | 1901 Savaştepe, Balıkesir, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 1945 (43-44 yaşlarında) İstanbul |
Milliyet | Türk |
Meslek | Doktor, Subay |
Hikmet Boran (1901, Savaştepe - 1945, İstanbul), Türk doktordur.
Tıbbiye öğrencisi iken İstanbul’un işgaline karşı okulda direniş örgütlenmesinde aldığı rol ve Tıbbiyelilerin temsilcisi olarak katıldığı Sivas Kongresi’nde yaptığı manda karşıtı konuşma ile tanınır. Türk Kurtuluş Savaşı’na katılmış; savaştan sonra genel cerrah olarak görev yapmıştır. Gazeteci ve sanatçı Orhan Boran'ın babasıdır.
1901 yılında Balıkesir'in Savaştepe bucağında dünyaya geldi. Babası, Posta-Telgraf memurlarından Hakkı Bey’dir. Abhazya'dan sürülen Çerkes göçmenleri arasında Trabzon'a gelmiş bir ailenin çocuğudur.[1]
Yükseköğrenimini İstanbul'da Tıbbiye Mektebi'nde yaptı. İstanbul’un işgale uğradığı günlerde İngiliz birliklerinin işgali altında bulunan okulda düzenlenen gösterilerde öncü rol oynadı. Üçüncü sınıf öğrencisi iken Sivas Kongresi’ne katılmak üzere Tıbbiyelilerin temsilcisi olarak seçilen Hikmet Bey, İstanbul’dan kaçarak Sivas’a gitti. Kongreye İstanbul’dan katılan üç delegeden birisiydi. Sivas Kongresi’nde, Mustafa Kemal'e hitaben yaptığı konuşması ile tanındı.
TBMM kurulunca arkadaşı Yusuf Bey (Balkan) ile birlikte eğitimini yarıda bırakarak Ankara’ya gitti. İki arkadaş, Cebeci’deki Asker Hastanesinde İbrahim Talî Bey’in başkanlığında tifüse karşı aşı üretmek için çalıştılar.
Sıhhiye subayı olarak Büyük Taarruz’a katılan Hikmet Bey, İzmir'e giren ilk birlikte subay olarak görev aldı.
Savaş yıllarından sonra İstanbul’a dönüp tıp eğitimini tamamladı (1922). Hayatını genel cerrah olarak sürdürdü. 1940’lı yıllarda gönüllü olarak “şark hizmeti”ne gitti; Sarıkamış’ta görev yaptı. Bu görev sırasında vereme yakalanan Hikmet Bey, İstanbul’da bir senatoryumda bir yıl kadar tedavi gördü fakat sağlığına kavuşamadı; 1945 yılında öldü. Cenazesi Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilmiştir.
1919'un Mart ayında, İstanbul'da, Darülfünun Tıp Fakültesi, İngiliz birlikleri tarafından işgal edilmişti. İşgalcilere karşı ayaklanmak ve okulu kurtarmak için çareler arayan öğrenciler; okulun kuruluş yıldönümü olan 14 Mart'ı topluca kutlamaya karar verdiler. Tıbbiye 3. sınıf talebesi olan Hikmet Bey önderliğinde büyük bir gösteri yaparak okulun iki kulesi arasına büyük bir Türk Bayrağı astılar. İşgal kuvvetleri bu duruma müdahale ettilerse de durduramadılar. Olayın yıldönümü olan 14 Mart, tıp camiasının emperyalist güçlerin karşısına resmen çıkışının yıldönümü ve bugünkü Tıp Bayramı'nın sebebini oluşturdu.
Hikmet Bey, tıp öğrencilerinin temsilcisi olarak katıldığı Sivas Kongresi’ndeki konuşması ile tanınır. 7 Eylül 1919’da yapılan ikinci celsede verilen önergede Hikmet Beyin de imzasi vardır Kongrenin 9 Eylül 1919 gecesi, mandacılık tartışmasında bu konuyla ilgili olarak Atatürk’e hitaben yaptığı konuşmada
Paşam, murahhası bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarma yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler, mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olurlarsa olsunlar şiddetle red ve takbih ederiz. Farz-ı mahal (örnek olarak), manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil vatan batırıcısı olarak adlandırır ve tel’in ederiz (lanetleriz).[2]
demiştir. Duyduğu coşku ve heyecanla söylenmiş bu sözler, kongre salonunda büyük etki yaratmıştır.
Bu konuşmayı Mustafa Kemal şu sözleriyle değerlendirmiştir:
Arkadaşlar, gençliğe bakın; Türk millî bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin! Gençler, vatanın bütün ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır,’" diyerek Hikmet Bey’e donmüş ve "Evlat; müsterih ol. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz, azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya istiklal, ya ölüm!
Mustafa Kemal'in bu sözleri üzerine Hikmet Bey de yerinden fırlayarak: "Var ol Paşam!.." demiş ve Mustafa Kemal’in elini öpmüştür.
Mustafa Kemal Atatürk, millî meselelerde askeri tıp öğrencilerinin öncü olduğu kanaatini çeşitli zamanlarda dile getirmiştir. Sivas Kongresi'nde Hikmet beyi alnından öperek; "Daima ilerici ve devrimci fikirlere alemdarlık etmiş olan tıbbiyenin mümessili olan genç." diye tanıtması, Türk hekimleri için bir övünç kaynağı kabul edilir.[3]
Sivas Kongresi’nden sonra Hikmet Boran, yakın arkadaşı Yusuf Bey (Balkan) ile birlikte, Dr. Adnan Adıvar’ın başhekim olduğu Ankara Cebeci Askeri Hastanesi’nde, bakteriyoloji uzmanı Tabip Albay İbrahim Tali Bey (Öngören)’in başında bulunduğu laboratuvarda aşı yapımında çalıştılar.[4] İki arkadaş, İbrahim Tali Bey’le beraber kendi üzerlerinde tifüs aşısı denenmesini, gönüllü olarak kabul ettiler. Gösterdikleri bu fedakârlık üzerine, Mustafa Kemal tarafından Hikmet ve Yusuf Beyler’e rütbe verilmiş ve maaş bağlanmıştır.
Cumhuriyetin ilanından sonra bir gün sofra sohbetlerinde Mustafa Kemal Paşa, Hikmet beyi hatırlayarak, kendisinin bulunup milletvekili teklif edilmesini emretti. Hikmet Bey bulunamadı ve Cumhurbaşkanına yanlış bir haber olarak öldüğü bilgisi ulaştı. Buna çok üzülen Atatürk, sofra sohbetini sona erdirdi.
Atatürk'ün 1938'de vefatından sonra ise Hikmet Bey’in sağ olduğu ve Albay rütbesiyle bir askerî hastanenin başhekimliğini yapmakta olduğu öğrenildi.