Dil ölümü Nedir?
Dil ölümü Nedir?, Dil ölümü Nerededir?, Dil ölümü Hakkında Bilgi?, Dil ölümü Analizi? Dil ölümü ilgili Dil ölümü ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Dil ölümü ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Dil ölümü Ne Anlama Gelir Dil ölümü Anlamı Dil ölümü Nedir Dil ölümü Ne Anlam Taşır Dil ölümü Neye İşarettir Dil ölümü Tabiri Dil ölümü Yorumu
Dil ölümü Kelimesi
Lütfen Dil ölümü Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Dil ölümü İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Dil ölümü Kelimesinin Anlamı? Dil ölümü Ne Demek? ,Dil ölümü Ne Demektir? Dil ölümü Ne Demektir? Dil ölümü Analizi? , Dil ölümü Anlamı Nedir?,Dil ölümü Ne Demektir? , Dil ölümü Açıklaması Nedir? ,Dil ölümü Cevabı Nedir?,Dil ölümü Kelimesinin Anlamı?,Dil ölümü Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Dil ölümü Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Dil ölümü Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Dil ölümü Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Dil ölümü Kelimesinin Anlamı Nedir? Dil ölümü Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Dil ölümü Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Dil ölümü Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Dil ölümü - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Dil ölümü
Dil ölümü Nedir? Dil ölümü Ne demek? , Dil ölümü Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Dil ölümü Kelimesinin Anlamı? Dil ölümü Ne Demek? Dil ölümü Ne Demektir? ,Dil ölümü Analizi? Dil ölümü Anlamı Nedir? Dil ölümü Ne Demektir?, Dil ölümü Açıklaması Nedir? , Dil ölümü Cevabı Nedir? , Dil ölümü Kelimesinin Anlamı?
Dil biliminde dil ölümü, bir dilin son ana dili konuşucusu yitirildiğinde meydana gelir. Buna ek olarak, dilin yok olması, ikinci dil konuşucuları da içinde olmak üzere dilin artık bilinmemesidir. Dil ayrımcılığı (Dilin öldürülmesi),[1] bir dilin doğal veya politik nedenlerden dolayı ölümü; seyrek olarak da glottofaji,[2] küçük bir dilin büyük bir dil tarafından özümsenmesi, eritilmesi veya değiştirilmesi başka benzer terimler arasında yer almaktadır.
Dil ölümü, bir konuşucu topluluğunun kendi dil çeşitliliği içinde dilsel yeterlilik düzeyinin azaldığı ve bunun sonrasında da çeşitliliğin ana dili veya akıcı konuşucularının ortaya çıkmadığı bir süreçtir. Dil ölümü, lehçeler de içinde olmak üzere herhangi bir dil biçimini kapsayabilir. Dil ölümü, bireyin ana dilinde yeterlilik kaybını tanımlayan dil yozlaşması (dil yıpranması, dil yitimi) ile karıştırılmamalıdır.[3]
Modern dönemde (M.Ö. 1500 - günümüz; sömürgeciliğin yükselişinin ardından) dil ölümü; dil değişimine neden olan kültürel asimilasyon sürecinin ve bir ana dilin yabancı bir lingua franca lehine (büyük çoğunluğu Avrupa ülkelerinin dillerinden oluşmaktadır) aşamalı olarak terk edilmesinin bir sonucudur.[4][5][6]
2000'li yıllardan itibaren, dünya çapında kabaca 7.000 doğal konuşma dili bulunmaktadır. Bunların çoğu yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan küçük dillerdir; 2004 yılında yayınlanan bir öngörüde şu anda konuşulan dillerin yaklaşık %90'ının 2050 yılına değin yok olması beklenmektedir.[7]
Dil ölümü, genel olarak dil değişiminin kaçınılmaz bir sonucudur ve kendini aşağıdaki yollardan biriyle gösterebilir:
Dil ölümüne ilerleyen süreçlerin büyük çoğunluğu, bir dilin konuşucu topluluğunun, başka bir dille birlikte iki dilli olması ve kendilerine miras kalmış öz dillerini kullanmayı bırakana dek bağlılıklarının aşamalı olarak ikinci dile kayması biçimindedir. Bu, bir dil topluluğunun gönüllü olabildiği veya bir dil topluluğuna güç kullanılabildiği bir asimilasyon sürecidir. Kimi dillerin konuşucuları, özellikle de yerel dillerin veya azınlık dillerinin konuşucuları, daha fazla yararlılığa veya saygınlığa sahip olduğunu kabul ettikleri diller lehine ekonomik zeminde veya yararcı temeller üzerinde kendi dillerini terk etmek yönünde karar kılabilirler.
Coğrafi olarak yalıtılmış, küçük bir konuşucu nüfusuna sahip diller; soykırım, hastalık veya doğal afet gibi nedenlerle konuşucularının kalmamasıyla da ölebilir.
Çoğu kez bir dilin, son ana dili konuşucusunun ölmesinden öncesinde bile ölmüş olduğu bildirilmektedir. Bir dilin yalnızca birkaç yaşlı konuşucusu varsa ve artık bu dili iletişim için kullanmıyorlarsa o zaman bu dil işlevsel yönden ölmüş olur. Böylesine düşük bir kullanım aşamasına geçmiş bir dilin genellikle ölmek üzere olduğu düşünülür.[3] Dünyadaki konuşulan dillerinin yarısı yeni kuşak çocuklara öğretilmemektedir. Bir dil ana dil olmaktan çıktığında, yani bu dilde ilk dil olarak sosyalleşen hiçbir çocuk kalmamışsa aktarım süreci sona ermiştir ve dilin kendisi yaşayan kuşaklardan sonraki kuşaklarda yaşamını sürdüremez.
Dil ölümü nadiren ani bir olaydır, ancak bir dilin kullanımı şiir ve şarkı gibi geleneksel kullanım alanlarına daralana dek her bir kuşağın söz konusu dili daha da az öğrenmesi yavaş bir süreçtir. Tipik olarak, dilin yetişkinlerden çocuklara geçişi; yetişkinlerin, dili akıcı olarak konuşamayacağı çocuklar yetiştirdiği son düzeye doğru gittikçe kısıtlı hale gelir. Dalmaçya dili, bu tür bir sonuca ulaşılmış sürecin bir örneğidir.
Dil kaybı süresince (bazen dil bilimi literatüründe eskime olarak da adlandırılmaktadır) konuşucular, dillerini değiştirdikleri dile daha benzer hale getirdikçe genellikle kaybolan dil değişime uğrar. Bu değişim süreci Appel (1983) tarafından karşılıklı biçimde özel olmasa da iki kategori içerisinde tanımlanmıştır. Genellikle konuşucular, kendi dillerindeki ögeleri, değiştirdikleri dilden bir şeyle değiştirirler. Ayrıca, miras kalmış dilleri yeni dilin sahip olmadığı bir ögeye sahipse konuşucular bu ögenin varlığını dillerinden düşürebilirler.
Dilin diriltilmesi, dil ölümünü yavaşlatma veya tersine çevirme girişimidir.[10] Diriltme programları, birçok dilde sürmekte ve çeşitli düzeylerde başarıya ulaşmıştır.
İsrail'de İbranicenin diriltilmesi; bir dilin, uzun bir süre boyunca günlük kullanımda yok olmasının ardından yalnızca edebi bir dil olarak kullanılmasının ardından yeni bir ana dil konuşucusu edinmesinin tek örneğidir.[11] İbranicenin durumunda bile "Saf İbranice konuşmak isteyen İbranice dirilişçileri başarısız olmuşlardır. Sonuç, yalnızca çok katmanlı değil, aynı zamanda çok kaynaklı olan büyüleyici ve çok yönlü bir İsrail dilidir. Klinik olarak ölü bir dilin diriltilişi, canlandırıcıların ana dillerinden çapraz döllenme olmaksızın olanaklı değildir." biçiminde ileri sürülmüş bir kuram vardır.
Bir dereceye dek başarı gösteren başka dil diriltme olguları şunlardır: İrlandaca, Galce, Hawai dili, Çerokice ve Navaho dilidir.[kaynak belirtilmeli]
İngiliz dilinin hakimiyetine bir yanıt olarak İngilizceleşme karşıtlığı, bazı yerlerde ve özellikle de bir zamanlar sömürge egemenliği altındaki bölgelerde, sömürge egemenliğinin izlerinin hassas bir konu olduğu yerlerde ulusal bir gurur meselesi haline gelmiştir.[12][13] İrlanda'da yüzyıllarca süren İngiliz yönetiminin ve İngilizlerin İngilizceyi dayatmasının ardından, 25 Kasım 1892'de Dublin'deki İrlanda Ulusal Edebiyat Derneği huzurunda İngilizceleşme karşıtlığına ilişkin bir savunma sunuldu: "İrlanda Ulusunun İngilizleşmeden Arınma Gereksinimi"nden söz ettiğimizde biz, İngiliz halkının en iyisini örnek almaya karşı bir duruşu değil, böyle bir şey saçma olurdu, İrlandalı olanı ihmal etme ahmaklığını göstermekten ziyade sırf İngilizce olduğu için İngilizce olan her şeyi apar topar ve ayrım gözetmeksizin benimsemede acele etmeyi kastetmekteyiz.". İrlanda'daki İngilizleşme niteliklerinden biri dildi: Bağımsızlıktan sonra hiç ortadan kalkmamış olmasına ve resmi dil haline gelmesine karşın İrlandaca, İngiliz yönetimi dönemi boyunca bir azınlık dili olmak için adanın ana yerel dili konumunu yitirmişti; benzer bir biçimde Kuzey Amerika'nın yerli dillerinin yerini sömürgecilerin dilleri almıştır.
Ghil'ad Zuckermann'a göre, "Dil ıslahı, insanların kültürel özerkliklerini iyileştirmeye, ruhsal ve entelektüel egemenliğini güçlendirmeye ve refahını arttırmaya çalışmayla gitgide artarak ilgili olmaya başlayacaktır. Dilin diriltilişinin çeşitli etik, estetik ve yararcı çıkarları vardır; örneğin, sırasıyla tarihsel adalet, çeşitlilik ve istihdam edilebilirlik.".[1]
Google, yok olma riski olan dillerin korunmasına yardımcı olmak amacıyla Tehlike Altındaki Diller Projesi'ni başlattı. Amacı, yok olmakta olan dillere ilişkin güncel bilgileri derlemek ve bu dillerle ilgili en son araştırmaları paylaşmaktır.
Antropolog Akira Yamamoto, dil ölümünü önlemeye yardımcı olacağına inandığı dokuz etken tanımlamıştır:[14]
Dil bilimciler, dil "ölümü" ile yalancı yok oluşa benzer dil bilimsel bir fenomen olan normal dil değişimi yoluyla bir dilin "ölü dil" haline gelme sürecini birbirinden ayırırlar. Bu, olağan gelişimi sırasında bir dil aşamalı biçimde ayrı olarak tanımlandığı farklı bir dil olarak bilinen bir şeye dönüştüğünde, ana dili konuşucusu kalmamış eski biçimin terk edilmesiyle gerçekleşir. Bu nedenle örneğin, Eski İngilizce; Orta İngilizce, Erken Çağdaş İngilizce ve Çağdaş İngilizce olarak değişmesine ve gelişmesine karşın "ölü dil" olarak kabul edilebilir. Bir dilin lehçeleri de ölebilir ve genel dil ölümüne katkıda bulunabilir. Örneğin, Ainu dili yavaşça ölmektedir, UNESCO Tehlike Altındaki Dünya Dilleri Atlası, Hokkaido Ainu dilinin 15 konuşucusuyla ciddi bir tehlike altında olduğunu ... ve Sahalin Ainu dili ile Kuril Ainu dilinin yok olduğunu kaydetmiştir.[15]
Dil değişim süreci, ölü ortak ata dili bırakıp birtakım yavru dilin bulunduğu ailedeki bir dilin ayrılmasını da kapsayabilir. Bu süreç, Latince için Halk Latincesi aracılığıyla zamanla Roman dillerine gelişerek ve Prakrit dili için Yeni Hint-Aryan dillerine gelişerek gerçekleşmiştir. Böyle bir işlem normalde "dil ölümü" olarak tanımlanmaz, çünkü dilin bir kuşaktan diğerine olağan iletiminin kesintisiz bir zincirini kapsar, zincirdeki her bir noktada yalnızca küçük değişiklikler vardır. Dolayısıyla, Latince ile ilgili olarak, örneğin, Latincenin "öldüğü" hiçbir nokta yoktur; farklı coğrafi alanlarda farklı şekillerde evrimleşmiştir ve çağdaş formları artık Fransızca, Portekizce, İspanyolca, İtalyanca, Rumence, Katalanca, Galiçyaca, Venedik vb. gibi farklı adlarla tanımlanmaktadır.
Dili öldürme olguları dışında diller birden yok olmaz; konuşucu topluluğunun başka dilleri kullanımıyla yavaş yavaş dil değiştirmesiyle diller ölmenin eşiğine gelir. Konuşucular dillerini değiştikçe dil davranışında fark edilebilir çok ince değişiklikler bulunur. Davranıştaki bu değişiklikler toplumda dilsel canlılığın değişmesine yol açar. Bir topluluktaki bir dilin canlılığını ölçmek için önerilen çeşitli sistemler bulunmaktadır. Bunların ilklerinden biri GIDS (Aşamalı Kuşaklar Arası Bozulma Ölçeği, Graded Intergenerational Disruption Scale), Joshua Fishman tarafından 1991 yılında önerilmiştir.[16] Dil canlılığını ölçmede önemli bir kilometre taşı yayını, Journal of Multilingual and Multicultural Development'in birtakım yazarın kendi dil canlılığı ölçüm araçlarının sunduğu bütünüyle etnik-dilsel canlılık çalışmalarına ayrılmış olan sayısıdır (Cilt 32.2, 2011). Farklı durumları ve uygulamaları göz önünde bulunduran yazarlar tarafından hazırlanan, dil canlılığını ölçmeye yönelik yayınlanmış diğer bazı çalışmalar da yayınlanmıştır. Bunlar Arienne Dwyer,[17] Martin Ehala,[18] M. Lynne Landweer,[19] Mark Karan,[20] András Kornai,[21] ve Paul Lewis ve Gary Simons'un çalışmalarını içermektedir.[22]
the elimination of English influence, language, customs, etc.