Yer Demir Gök Bakır Nedir?
Yer Demir Gök Bakır Nedir?, Yer Demir Gök Bakır Nerededir?, Yer Demir Gök Bakır Hakkında Bilgi?, Yer Demir Gök Bakır Analizi? Yer Demir Gök Bakır ilgili Yer Demir Gök Bakır ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Yer Demir Gök Bakır ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Yer Demir Gök Bakır Ne Anlama Gelir Yer Demir Gök Bakır Anlamı Yer Demir Gök Bakır Nedir Yer Demir Gök Bakır Ne Anlam Taşır Yer Demir Gök Bakır Neye İşarettir Yer Demir Gök Bakır Tabiri Yer Demir Gök Bakır Yorumu
Yer Demir Gök Bakır Kelimesi
Lütfen Yer Demir Gök Bakır Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Yer Demir Gök Bakır İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Yer Demir Gök Bakır Kelimesinin Anlamı? Yer Demir Gök Bakır Ne Demek? ,Yer Demir Gök Bakır Ne Demektir? Yer Demir Gök Bakır Ne Demektir? Yer Demir Gök Bakır Analizi? , Yer Demir Gök Bakır Anlamı Nedir?,Yer Demir Gök Bakır Ne Demektir? , Yer Demir Gök Bakır Açıklaması Nedir? ,Yer Demir Gök Bakır Cevabı Nedir?,Yer Demir Gök Bakır Kelimesinin Anlamı?,Yer Demir Gök Bakır Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Yer Demir Gök Bakır Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Yer Demir Gök Bakır Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Yer Demir Gök Bakır Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Yer Demir Gök Bakır Kelimesinin Anlamı Nedir? Yer Demir Gök Bakır Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Yer Demir Gök Bakır Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Yer Demir Gök Bakır Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Yer Demir Gök Bakır - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Yer Demir Gök Bakır
Yer Demir Gök Bakır Nedir? Yer Demir Gök Bakır Ne demek? , Yer Demir Gök Bakır Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Yer Demir Gök Bakır Kelimesinin Anlamı? Yer Demir Gök Bakır Ne Demek? Yer Demir Gök Bakır Ne Demektir? ,Yer Demir Gök Bakır Analizi? Yer Demir Gök Bakır Anlamı Nedir? Yer Demir Gök Bakır Ne Demektir?, Yer Demir Gök Bakır Açıklaması Nedir? , Yer Demir Gök Bakır Cevabı Nedir? , Yer Demir Gök Bakır Kelimesinin Anlamı?
Yazar | Yaşar Kemal | |||
---|---|---|---|---|
Ülke | Türkiye | |||
Tür | Roman | |||
Yayım | 1963 | |||
Dağın Öte Yüzü serisi | ||||
|
Yer Demir Gök Bakır, Yaşar Kemal'in Dağın Öte Yüzü üçlemesinin ikinci romanıdır. 1963 yılında yayımlandı. Üçlemede, Yalak köylülerinin yaklaşık olarak on üç aylık bir süreyi kapsayan yaşam mücadeleleri anlatılır. Yer Demir Gök Bakır'da köylülerin Adil Efendi'ye olan borçlarını ödeyemeyecek olmalarının onlarda yarattığı korku ve bu durumdan kurtulmak için bir ermişe dönüştürdükleri Taşbaş'ın öyküsü anlatılır. Bu yapıtta Muhtar Sefer ile Taşbaş arasındaki mücadele anlatının odağını oluşturur.
Roman, Zülfü Livaneli tarafından 1987 yılında aynı adla sinema filmine uyarlandı. Ayrıca Yaşar Kemal'in Teneke'den sonra oyunlaştırdığı bir diğer eseridir.[1] 1977 yılında Fransa Eleştirmenler Sendikası tarafından En İyi Yabancı Roman Ödülü'nü aldı.
Yalak'ta yaşayan köylüler pamuk ile uğraşırlar. Adil Efendi, köylülere borç para vermiştir fakat Muhtar Sefer ve Koca Halil yüzünden köylü istediği hasadı toplayamamış ve Adil Efendi'ye borçları ödeyememiştir. Adil Efendi'nin korkusu tüm köyü sarmıştır. Koca Halil bu durumdan sadece kendini suçlamış, köylünün karşısına çıkacak yüzü bulamamış, hem de köylüden korktuğu için oğluna öldüğünün haberini yaydırmıştır. Onun öldüğüne inanmayan tek kişi Meryemce Ana'dır. Koca Halil gibi bir dinsize mevlüt okutan tüm köylüye kızar ve bir daha asla konuşmayacağına yemin eder. Dediği gibi Meryemce Ana kendi evlatları dahil bir daha tek kelime bile konuşmaz. Koca Halil kendini bir ambara kitler, hemen hemen ışık yüzü görmez. Bozkırda boranın delice estiği bir gün Koca Halil kaçıp kendini yollara vurur ve köylü bir daha haber alamaz. Yalak köylüleri için artık tek dert Adil'in tepelerine çöküp her şeylerini almasıdır. Borçlarını ödeyememiştir. Muhtar Sefer tüm köylüyü kapısına toplar, Adil Efendi'ye karşı herkesin arpasından buğdayına, atını, eşeğini, neleri var neleri yoksa saklamalarını söyler. Böylece Adil geldiğinde köyün halini perişan bulacak geri gidecektir. Köylü muhtarın dediği gibi nesi var nesi yoksa her şeylerini saklamaya koyulur. Çukurlar, kuyular kazıp her bir şeylerini ortadan kaldırır. Köy ıpıssız kalır, köylüler üstü başı yırtık, yalın ayak dolaşmaya başlarlar. Adil Efendi'yi beklerler fakat bütün yakın köylerin, kasabanın köylülerin her şeylerini sakladığını öğrendikleri haberi yayılır. Tüm Yalak köyü rezil olmuştur. Muhtar bu sefer de her şeyi çıkarıp Adil Efendi'nin kapısına yığarak köyün aklanmasını söyler. Adil Efendi yine gelmez. Gelmedikçe köylünün öfkesi artar. Muhtar Sefer çaresizlik içinde kıvranır. Taşbaşoğlu ise köylünün muhtardan yana oluşunu bir türlü hazmedemez. Köylüler ne söylerse söylesin, Taşbaş'a hak verir. Taşbaş, bela okudukça sanki ne dese olacak diye irkilip, saygıları artar, Taşbaş'ı nerede görseler kaçarlar. Artık Adil'den çok köylünün derdi Taşbaş'ın dedikleri olur. Günler geçtikçe Taşbaş hakkında hikâyeler uydurulur, muhtar bunun önüne geçmezse Taşbaş'ın kendi yerine geçeceğini kendisini öldürteceğini düşünür. Köy kurulu yeni bir kararla toplanıp Adil'e gider. Adil Efendi, köylünün borcunu bağışladığını hatta köylüye borç vereceğini ama köye gelmeyeceğini söyler.
Taşbaş'ın ermişliği gittikçe yayılır. Sefer, adamlarının biri ile de Taşbaş'ı öldürmeye karar verir ama başaramazlar. Taşbaş ise köylünün çıkardığı ermişlik hikâyesinden artık yorulmuştur. Herkes ona tuhaf bakıyordur, kendi karısı ve çocukları bile. Böyle oldukça Taşbaş çıkış yolu arıyor ama hakkında gözlemlenen rivayetlerden kendisi de kendinden şüphe duymaya başlar. "Ben ermiş değilim" dedikçe köylü onu yüceltir. Öyle ki zaman içinde ünü diğer köylere de yayılmaya başlar. Hastalar evine akın eder, şifa diler. İlginç olansa kötü olan herkes iyi olup gider. Artık Taşbaş da ermiş olduğunu düşünmeye başlar. Sefer jandarmaya Taşbaş'ı şikâyet eder. Yüzbaşı ilkinde Taşbaş'ın durumuna üzülüp salar ancak ermişlik yapmayacağına söz alır. Muhtar'ın tekrar şikayeti üzerine üç jandarma hasta kılığında Taşbaş'a gider ve üfürükçülük yaptığı ortaya çıkar. Jandarma bu sefer Taşbaş'ı alıp götürecektir. Taşbaş köylüyle son kez helalleşirken; ölünceye kadar köyün karıncasının, köpeğinin dahi muhtarla konuşmamasını, onu muhtar olarak asla kabul etmemelerini yoksa başlarına lanetler geleceğini söyler ve yola düşerler. Jandarmayla giderken boran çıkınca mağaraya sığınırlar. Herkes uyuyunca Taşbaş kaçar ve başka bir mağaraya sığınır.
Bahar gelimiştir yine. Köylüyü yine Adil Efendi korkusu alır. Taşbaş'tan bir daha haber alınamamıştır.
Yer Demir Gök Bakır, 1962 yılında Cumhuriyet'te tefrika edildikten bir yıl sonra, 1963 yılında, kitaplaştırıldı. Toplam kırk yedi bölümden meydana gelmektedir. Yaşar Kemal, romanda geçen Taşbaş'ın ermişleştirilişini ve Dağın Öte Yüzü üçlemesini yazış amacını şöyle ifade etti:
"Bir de üç bölümlük uzun bir roman dizisi yazdım. Bir ermişin doğuşunu anlatmağa çalıştım. Bu bir alegoriydi. Dinlerin, diktatörlerin, peygamberlerin, ermişlerin doğuş sebeplerini araştırdım. Ortadirek, Yer Demir Gök Bakır, Ölmez Otu bu araştırmanın sonucudur. İnsanoğlu sıkışınca toplum olsun, kişi olsun kendine sığınacak bir düş dünyası yaratıyor, bir kişi yaratıyor. Yani, insanoğluna yer demir gök bakır olunca insanoğlu kendisine bir başka sığınacak dünya, sığınacak bir kişi yaratıyor. Bu, insanoğlunun yaşamında üstünde durulacak önemli bir yer."[2]
Yer Demir Gök Bakır, 1987 yılında aynı adla sinema filmine uyarlandı. Filmin senaryosu Zülfü Livaneli ile Yaşar Kemal tarafından yazılırken Livaneli ayrıca filmin yönetmenliğini de üstlendi böylece Yer Demir Gök Bakır, Livaneli'nin yönettiği ilk film oldu.[3] Film, Pınarlıkaya, Erzincan'da çekildi. Rutkay Aziz (Taşbaş), Macide Tanır (Meryemce), Yavuzer Çetinkaya (Muhtar) filmde oynadı.[4]
Nihat Asyalı, Yer Demir Gök Bakır romanını Uzundere adıyla oyunlaştırdı. Ankara Deneme Sahnesi'nde Yılmaz Onay rejisi ile oynandı. Ankara Deneme Sahnesi Uzundere oyunu ile 1966 yılında Fransa'nın Nancy kentinde düzenlenen uluslararası tiyatro yarışmasına katıldı. O yıl yarışmaya katılan yirmiyi aşkın ülkeden, elliye yakın tiyatro topluluğu arasından Ankara Deneme Sahnesi birinciliği Brezilyalı bir toplulukla paylaştı. Aynı oyun Yer Demir Gök Bakır adı ile Dormen Tiyatrosu'nda, Ankara Sanat Tiyatrosu'nda (AST) ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nde sahnelendi.