Bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan sözlere veya kavramlara Türkçe eğretileme; Arapça mecaz, istiare; Fransızca trope denir. "Mecaz" Arapça, "trope" Eski Yunanca ve Metafor Yunancadır. Ad değişimi olarak da bilinir. Mecâz sanatı, anlatımı daha etkili kılmak ve söze canlılık kazandırmak amacıyla yapılır. Söze güzellik, güçlülük, canlılık, zarafet, derinlik veya genişlik verir. Eski Yunan'da "mecaz" anlamda kullanılan "metafor" sözcüğü Antikçağ'ın sonlarına doğru anlam daralmasına uğramış ve yerini "trope" sözcüğe bırakmıştır.
Yukarıdaki mısralarda Kandilli semtinin uykularda yüzmesi ve mehtabın sularda sürüklenmesi; sözcüklerin asıl anlamının dışında güzelleştirme, zarifleştirme ve güçlendirme gibi amaçlarla mecaz olarak kullanılmasına örnektir.
"Mecaz" sözcüğü Türkçeye en geç 1300'lü yıllarda, Arapça "macāz" sözcüğünden geçmiştir.[1] Bu sözcük Arapçadaki cwz (geçit, köprü) kökünden gelir.[1] Türkçeye Fransızcadan geçen, Antik Yunancada "taşıma, transfer etmek" anlamlarına gelen[2] "metafor" sözcüğü daha sonra anlam daralmasına uğramıştır.
Aristoteles tarafından "mecaz" anlamında kullanılan[3] metafor sözcüğü, Antik Çağ'ın sonlarına doğru ise anlam daralmasına uğrayarak Türkçedeki "istiare, eğretileme" kavramları karşılığında kullanılmaya başlanmıştır.[kaynak belirtilmeli]
Bir kavramın mecaz olmayan anlamlarına gerçek anlam denir:
Mecaz anlam sıklıkla yan anlam ile karıştırılır. Yan anlamların her biri, sözcüğün gerçek anlamlarından biridir ve birincil anlamla (temel anlamla) yakından ilişkilidir.
Mecaz, sözcük ve fikir mecazları olmak üzere ikiye ayrılır. Sözcük mecazında bir sözcük gerçek anlamı dışında, fikir mecazında ise herhangi bir fikir kendi anlamının dışında bir amaçla kullanılır.