Yusuf Hemedanî Nedir?
Yusuf Hemedanî Nedir?, Yusuf Hemedanî Nerededir?, Yusuf Hemedanî Hakkında Bilgi?, Yusuf Hemedanî Analizi? Yusuf Hemedanî ilgili Yusuf Hemedanî ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Yusuf Hemedanî ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Yusuf Hemedanî Ne Anlama Gelir Yusuf Hemedanî Anlamı Yusuf Hemedanî Nedir Yusuf Hemedanî Ne Anlam Taşır Yusuf Hemedanî Neye İşarettir Yusuf Hemedanî Tabiri Yusuf Hemedanî Yorumu
Yusuf Hemedanî Kelimesi
Lütfen Yusuf Hemedanî Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Yusuf Hemedanî İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Yusuf Hemedanî Kelimesinin Anlamı? Yusuf Hemedanî Ne Demek? ,Yusuf Hemedanî Ne Demektir? Yusuf Hemedanî Ne Demektir? Yusuf Hemedanî Analizi? , Yusuf Hemedanî Anlamı Nedir?,Yusuf Hemedanî Ne Demektir? , Yusuf Hemedanî Açıklaması Nedir? ,Yusuf Hemedanî Cevabı Nedir?,Yusuf Hemedanî Kelimesinin Anlamı?,Yusuf Hemedanî Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Yusuf Hemedanî Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Yusuf Hemedanî Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Yusuf Hemedanî Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Yusuf Hemedanî Kelimesinin Anlamı Nedir? Yusuf Hemedanî Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Yusuf Hemedanî Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Yusuf Hemedanî Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Yusuf Hemedanî - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Yusuf Hemedanî
Yusuf Hemedanî Nedir? Yusuf Hemedanî Ne demek? , Yusuf Hemedanî Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Yusuf Hemedanî Kelimesinin Anlamı? Yusuf Hemedanî Ne Demek? Yusuf Hemedanî Ne Demektir? ,Yusuf Hemedanî Analizi? Yusuf Hemedanî Anlamı Nedir? Yusuf Hemedanî Ne Demektir?, Yusuf Hemedanî Açıklaması Nedir? , Yusuf Hemedanî Cevabı Nedir? , Yusuf Hemedanî Kelimesinin Anlamı?
Bu maddedeki üslubun, ansiklopedik bir yazıdan beklenen resmî ve ciddi üsluba uygun olmadığı düşünülmektedir. |
Ebû Yakûb Yûsuf Hamdanî | |
---|---|
Doğum | 1048 Bûzencird Köyü, Rey ile Hamedan arasında |
Ölüm | 1140 (91-92 yaşlarında) Merv |
Etnik köken | Azerbaycan Türkü |
Yûsuf Hemedanî, (1048-1140) (Arapça: أبو يعقوب يوسف همداني; Ebû Yakûb Yûsuf Hamdanî) önde gelen din bilginlerindendir. Rey ile Hamedan arasında Bûzencird adlı bir köyde doğmuştur. Merv şehrinde türbesi bulunmaktadır. Ebû Yakûb Yusuf Hemedanî, Hoca Ahmed Yesevî ile Abdülhâlik Gucdüvânî'nin hocasıdır.[1][2]
Nakşibendi Tarikatı'nın silsilesinde[3] yer alan Yusuf Hemedani, Allah yolunda hizmet için Merv, Buhara, Herat, Semerkand gibi İslâm merkezlerini dolaşarak halkı irşâda çalışmaktaydı. Tarihi kaynaklarda kaydedildiğine göre devrin Selçuklu Hanı Sultan Sencer, Yusuf Hemedani’ye bağlılığını her vesileyle göstermiştir. Dolayısıyla "Hocaların Hocası" olarak anılmaktadır.
Evliyânin büyüklerinden. İsmi, "Yûsuf bin Yâkûb Hemedânî" olup, künyesi Ebû Yâkûb’dur. İmâm-ı A’zâm'ın neslindendir. İnsanları Hakk'a dâvet eden, onlara dogru yolu gösterip, hakîkî saâdete kavuşturan ve kendilerine “Silsile-i âlîyye” denilen büyük âlim ve velîlerin Peygamber Muhammed'den sonra gelen sekizincisidir. 1048 (H.440) senesinde Hemedan’da doğdu. 1140 (H.535) de Herat’tan Merv’e giderken yolda vefât etti.
On sekiz yaşında Bağdad’a gelip, fıkh îlmini Ebû İshâk-î Şîrâzî’den öğrendi. Yaşı küçük olmasına rağmen, Ebû İshâk kendisine husûsî ihtimâm gösterirdi. Bunun ve diğer fıkh âlimlerinin derslerine devâm etmekle, Hanefî mezhebinde fıkh ve münâzara alîmi oldu. İsfahan ve Semerkand’da, zamanın meşhûr hadîs alîmlerinden hadîs ilmini öğrendi. Tasavvufu Şeyh Ebû 'Ali el-Fermâdî'den ögrenip, onun sohbetinde yetişerek kemâle ulaştı. Abdullâh-ı Cûveynî, Hasan Simnânî ve birçok büyük zât ile görüıüp, sohbet etti. Kendilerinden ilîm öğrendi. Yaya olarak otuz yedi hac yaptı. Kur'ân-ı Kerîm'i sayısız defalar hatmetti. Gece namazlarında her rekâtta bir cüz okurdu. Tefsir, hadîs, kelâm ve fıkh ilminden yedi yüz cüz ezberindeydi. İki yüz on üç mürşîd-i kâmilden istifâde etti. Yedi bin kâfirin îmâna gelmesine sebep oldu. Hızır aleyhisselâm ile çok sohbet etti.
Altmış yıldan fazla, insanlara doğru yolu göstermekle meşgûl oldu. Yüzlerce talebe ondan ders aldı. Abdullâh-î Berkî, Hasan-î Endâkî, Ahmed Yesevî ve Abdülhâlik-i Gücdüvânî gibi büyük velîler yetiştirdi. Bunlardan Ahmed Yesevi, Türkistan tarafına göç edip, insanları irşâd ederek büyük hizmetlerde bulundu. Yûsuf-û Hemedânî, bütün dostlarına, talebesi Abdülhâlik-i Gücdüvânî’ye tâbi olmalarını söyledi. Kendisinden sonra, bu talebesi insanlara doğru yolu gösterdi.
Makale serilerinden |
Yûsuf-û Hemedânî, önce Merv şehrinde bir müddet kalıp Herât’a gitti ve orada uzun zaman kaldı. Sonra, tekrar Merv’e gelip bir müddet daha kaldıktan sonra Herat’a döndü. Herat’tan Merv’e yaptığı son yolculuğu sırasında vefât etti. Kabri Merv şehrinde olup, ziyâret edilmektedir.
Yûsuf-û Hemedânî, İmâm-ı 'zama pek çok bağlıydı. Irak, Horasan, Mâverâünnehr bölgelerinin muhtelif şehirlerinde bulunarak, halka saâdet yolunu anlatmak ile meşgûl olmustur. İlmî, fazîleti ve kerâmetleriyle İslâm dünyâsında tanınıp, çok sevilmiştir.
Hakîkî İslâm âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden olan Yûsuf-i Hemedânî orta boylu, buğday benizli, kumral sakallı, zayıf bir zât idi. Eline ne geçerse muhtaçlara verir, kimseden bir şey istemezdi. Herkese karşı çok iltifât eder, yumuşak ve merhametli davranırdı. Yolda yürürken bile Kur'ân-ı kerîm okumakla meşguldü. Hoş-dû denilen yerden, câmiye gelinceye kadar bir hatim okur, mescid kapısından, Hasan Endâkî ve Hoca Ahmed Yesevî hânesine varıncaya kadar Bakara Sûresi'ni okurdu. Geri dönerken l-i İmrân Sûresi'ni bitirirdi. Arada bir yüzünü Hemedân’a çevirir ve çok ağlardı. Salmân-ı Fârisî'nin âsâsı ile sarığı kendisindeydi. Her ay başında, Semerkand âlimlerini çağırarak onlarla sohbet ederdi. Bir taraftan köylülere ve yanına gelen herkese doğru din bilgilerini öğretmeye çalışır, insanlarla uğraşmaktan, onları yetiştirmek için çalışmaktan hiç sıkılmazdı. Diğer taraftan, ağrılara ve yaralara ilâç yaparak herkesin derdine devâ bulmaya çalışırdı. Böylece, maddî ve mânevî hastalıkların tabîbi, mütehassısı olduğunu isbât ederdi.
Talebelerine ve kendisini sevenlere dâimâ Peygamber Muhammed ve Eshâb-ı kirâmın yolunda gitmelerini tavsiye ederdi. Kalbi, bütün mahlûkât için derin bir sevgi ile doluydu. Gayrimüslimlerin evlerine giderek, onlara İslâmiyeti anlatırdı. Her şeye sabır ve tahammül eder, herkese karşı muhabbet gösterirdi. Altın ve gümüş esyâ kullanılmasına müsâde etmez, fakirlere zenginlerden daha fazla îtibâr ederdi. Zühd sâhibi idi. Dünyâ'ya ehemmiyet ve kıymet vermezdi. (Melâmetîik ve Kalenderîlik) Odasında hasır, keçe, ibrik, iki yastık ve bir tencereden başka bir şey bulunmazdı. Talebelerine, Dört Halife'nin menkibe ve fazîletlerinden bahseder, onlar gibi ahlâklanmalarını nasîhat ederdi.