VI. Mehmed Nedir?
VI. Mehmed Nedir?, VI. Mehmed Nerededir?, VI. Mehmed Hakkında Bilgi?, VI. Mehmed Analizi? VI. Mehmed ilgili VI. Mehmed ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. VI. Mehmed ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. VI. Mehmed Ne Anlama Gelir VI. Mehmed Anlamı VI. Mehmed Nedir VI. Mehmed Ne Anlam Taşır VI. Mehmed Neye İşarettir VI. Mehmed Tabiri VI. Mehmed Yorumu
VI. Mehmed Kelimesi
Lütfen VI. Mehmed Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. VI. Mehmed İlgili Sözlük Kelimeler Listesi VI. Mehmed Kelimesinin Anlamı? VI. Mehmed Ne Demek? ,VI. Mehmed Ne Demektir? VI. Mehmed Ne Demektir? VI. Mehmed Analizi? , VI. Mehmed Anlamı Nedir?,VI. Mehmed Ne Demektir? , VI. Mehmed Açıklaması Nedir? ,VI. Mehmed Cevabı Nedir?,VI. Mehmed Kelimesinin Anlamı?,VI. Mehmed Kelimesinin Anlamı Nedir? ,VI. Mehmed Kelimesinin Anlamı Ne demek?,VI. Mehmed Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
VI. Mehmed Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
VI. Mehmed Kelimesinin Anlamı Nedir? VI. Mehmed Kelimesinin Anlamı Ne demek? , VI. Mehmed Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
VI. Mehmed Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! VI. Mehmed - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
VI. Mehmed
VI. Mehmed Nedir? VI. Mehmed Ne demek? , VI. Mehmed Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
VI. Mehmed Kelimesinin Anlamı? VI. Mehmed Ne Demek? VI. Mehmed Ne Demektir? ,VI. Mehmed Analizi? VI. Mehmed Anlamı Nedir? VI. Mehmed Ne Demektir?, VI. Mehmed Açıklaması Nedir? , VI. Mehmed Cevabı Nedir? , VI. Mehmed Kelimesinin Anlamı?
VI. Mehmed | |||||
---|---|---|---|---|---|
İslâm Halifesi Emîrü'l-mü'minîn İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Han | |||||
36. Osmanlı Padişahı | |||||
Hüküm süresi | 4 Temmuz 1918 - 1 Kasım 1922 (4 yıl, 3 ay ve 28 gün) | ||||
Taç giymesi | 4 Temmuz 1918 | ||||
Önce gelen | V. Mehmed | ||||
Sonra gelen | Saltanat kaldırıldı | ||||
Sadrazamlar | |||||
115. İslâm Halifesi | |||||
Hüküm süresi | 4 Temmuz 1918 - 19 Kasım 1922 | ||||
Önce gelen | V. Mehmed | ||||
Sonra gelen | Abdülmecid Efendi | ||||
36. Osmanlı Hanedan Reisi | |||||
Hüküm süresi | 18 Kasım 1922 - 16 Mayıs 1926 | ||||
Sonra gelen | Abdülmecid Efendi | ||||
Doğum | 14 Ocak 1861 Dolmabahçe Sarayı, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu | ||||
Ölüm | 16 Mayıs 1926 (65 yaşında) Sanremo, İtalya Krallığı | ||||
Defin | 3 Temmuz 1926 Süleymaniye Külliyesi, Şam, Suriye | ||||
Eş(ler)i |
| ||||
Çocuk(lar)ı |
| ||||
| |||||
Hanedan | Osmanlı Hanedanı | ||||
Babası | Abdülmecid | ||||
Annesi | Gülüstü Hanım | ||||
Dini | İslam | ||||
İmza |
VI. Mehmed veya Mehmed Vahideddin (Osmanlı Türkçesi: وحيد الدين, Vahîdüddîn, Mehmed-i Sadis; 4 Ocak 1861, İstanbul - 16 Mayıs 1926, San Remo), Osmanlı İmparatorluğu'nun 36. ve son padişahı ve 115. İslam halifesidir. Saltanatı döneminde, Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak I. Dünya Savaşı'ndan yenik ayrıldı. İstanbul'un İşgali yaşandı ve İngilizlerin baskısı üzerine Meclis-i Mebûsan kapatıldı. Anadolu'da kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi ülke yönetiminde egemen olduktan sonra Vahideddin'in idaresi fiilen mümkün olmamıştır.
1 Kasım 1922 tarihinde, saltanat TBMM tarafından kaldırılmış ve Vahideddin, 17 Kasım 1922'de ülkeden ayrılarak Malta'ya gitmiştir. 18 Kasım'da ise TBMM, Millî Mücadele'ye ve Ankara Hükûmeti'ne sıcak bakmış olan veliaht Abdülmecid Efendi'yi halife ilan etmiştir.
Vahideddin, 4 Ocak 1861 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'da doğdu. Sultan Abdülmecid'in sekizinci oğlu ve kendisinden önce tahta geçen V. Murad, II. Abdülhamid ve V. Mehmed'in küçük kardeşidir. Çok küçük yaşta anne ve babasını kaybetti. Sultan Abdülmecid'in ikballerinden Şayeste Hanım tarafından büyütüldü. Tahta geçiş sıralamasında çok aşağılarda olduğu için gözden uzak bir yaşam sürdü. Gençlik yıllarında gizlice medrese derslerini takip etmiş, bu özelliği ile tahta çıktıktan sonra kendisine arz edilen şer'i konulara müdahale edebilecek derecede yetkinleşmiştir. Hat, musiki ve edebiyat sanatlarıyla ileri seviyede uğraşmıştır.[1]
İlk evliliğini bu dönemde, ablası Cemile Sultan'ın sarayında görüp beğendiği Emine Nazikeda Hanım ile yapmıştır. Cemile Sultan, çok sevdiği Nazikeda üzerine başka bir eş almaması şartı ile Vahideddin'in talebini kabul edeceğini bildirdiğinde ablasının şartını kabul etmesine rağmen, bu evlilikten Sabiha Sultan ve Fatma Ulviye Sultan dünyaya geldikten sonra doktorların tıbben bir daha doğum yapamayacağı bildirilmesi üzerine eşinin de rızasını alarak başka evlilikler yaptı. 1912'de tek oğlu Mehmed Ertuğrul dünyaya geldi.
Ağabeyi II. Abdülhamid'in uzun padişahlığı sırasında, Çengelköy'de mimar Alexandre Vallaury'ye yaptırdığı köşkünde münzevi bir hayat yaşadı. Diğer şehzadeler hakkında padişaha jurnal yazmakla suçlandı.[2]
V. Mehmed tahta geçtiğinde, Sultan Abdülaziz'in oğlu Yusuf İzzeddin Efendi veliaht oldu. Yusuf İzzeddin'in 1 Şubat 1916'da bir yurt dışı seyahatine çıkacağı gün henüz aydınlatılamayan bir şekilde ölümü üzerine, Vahideddin veliahtlık makamına yükseldi. 1917 Aralık ayında Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa eşliğinde Almanya seyahatine çıktı. Bad Kreuznach, Strazburg, Colmar, Essen ve Berlin'de bulundu. 4 Ocak 1918 tarihinde Almanya seyahatinden geri döndü.[3]
3 Temmuz 1918'de abisi V. Mehmed'in ölümü üzerine VI. Mehmed unvanıyla 57 yaşında tahta çıktı. Cülûs töreni 4 Temmuz'da gerçekleşti.[4]
Tahta çıkışından kısa bir süre sonra şöyle dediği anlatılır:
"Ben bu makam için hazırlanmadım. Çocukluğumdan beri vücutça rahatsız olduğumdan layikiyle tahsil edemedim. Yaşım kemale erdi, dünyada bir emelim kalmadı. Biraderle hangimizin evvel gideceğimiz malum olmadığından bu makamı bekleyişte değildim. Fakat takdiri ilahi böyle teveccüh etti, bu ağır vazifeyi deruhde eyledim. Şaşmış bir haldeyim, bana dua ediniz.".[5]
Vahideddin, zamanında Giuseppe Donizetti'nin II. Mahmud için bestelediği marşı, “Madem, Avrupa'da hükümdarlar değişse de millî marşlar değişmiyor, Osmanlıların neden bir millî marşı olmasın?” diyerek, bir fermanla Osmanlı marşını kabul ettirdi.[6] 1918 yazında Ordu ve Donanma'ya bir Hatt-ı Hümâyun göndererek Başkomutanlığı üzerine aldığını bildirdi. VI. Mehmed unvanıyla tahta çıkarıldığı halde halk tarafından Sultan Vahideddin olarak adlandırıldı. Devlet yönetiminde aktif bir rol alacağının işaretlerini vermişti ancak iki büyük sorunla karşı karşıya idi: bir yandan, bir felakete dönüşen I. Dünya Savaşı'nı en az hasarla sona erdirmek; öbür yandan, 1913'ten beri imparatorluğa egemen olan İttihat ve Terakkî rejimine karşı bir siyasi alternatif oluşturmak. Tahta geçer geçmez, İttihat ve Terakkî önderliğine muhalefetiyle tanınan Mustafa Kemal Paşa'yı Suriye Cephesi Komutanlığı'na atadı.
8 Ekim 1918'de savaşın kaybedileceğinin anlaşılması üzerine Talat Paşa başkanlığındaki İttihat ve Terakkî Kabinesi istifa etti. Yerine Ahmed İzzet Paşa başkanlığında bir kabine kuruldu ve bu kabine savaşı bitiren Mondros Mütarekesi'ni 30 Ekim 1918'de imzalandı. Ahmed İzzet Paşa'nın "artçı" kabinesinin de sadece 25 gün süren iktidardan sonra istifası üzerine Padişah, diplomat Ahmed Tevfik Paşa'yı 13 Kasım'da Sadrazamlığa getirdi.
Kurtuluş Savaşı 9 Eylül 1922'de İzmir'in Kurtuluşu ve 13 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi ile sona erdi. Bu sırada İstanbul henüz İtilaf Devletleri'nin askeri işgali altındaydı. 6 Ekim'de TBMM ordusunu temsilen Refet Bele komutasındaki bir askeri birlik İstanbul'a girdi. Bu günlerde basın organları Vahideddin'in aleyhinde geniş çaplı ve kamuoyunda etki yapan yayınlarda bulundular. Padişah Vahideddin'in Mustafa Kemal Paşa ve dostları hakkında ölüm fermanı imzalamasının ve Millî Mücadele karşıtı davranışlarının, son padişahın vatan haini olduğunu açıkça göstermekte olduğunu düşünen halk arasında bazı gruplarca hakaret ve tehdit içeren gösteriler yapıldı.
Vahideddin'in 11 Nisan 1920 tarihli kararname ile başlayan girişimleri, "isyan" kavramının da ötesinde iç savaş girişimi olarak kabul edilmiştir.[7]
Kurtuluş Savaşı zafer ile sonuçlandıktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi hükûmeti 1 Kasım 1922'de hilâfet ile saltanatın ayrıldığını ve saltanatın kaldırıldığını iki maddelik bir yasa ile ilan etti. Vahideddin'in adı hutbelerden kaldırıldı. 4 Kasım'da son Sadrazam Ahmed Tevfik Paşa istifa etti. 5 Kasım'da Refet Paşa, Bâbıâlî'deki bakanlıklara gönderdiği bir genelgeyle işlerine son verildiğini tebliğ etti. 17 Kasım sabahı Vahideddin, küçük oğlu Mehmed Ertuğrul ve hareminin mensuplarıyla birlikte Dolmabahçe Sarayı'ndan bir kayığa binerek Boğaziçi'nde demirlemiş olan HMS Malaya adlı İngiliz zırhlısı ile Malta'ya gitti.[8]
İngilizler Vahideddin'in İngiltere'ye gelmesini kabul etmediği için bir süre Malta'da kaldı. Bu süre zarfında, TBMM tarafından seçilen Abdülmecid Efendi'yi halife olarak kabul etmemiş, "Saltanatsız hilâfet, hilâfetsiz de saltanat olmaz." demiştir.[6] ve çeşitli siyasi arayışlar içerisinde bulunmuştur. Hicaz Kralı Melik Hüseyin'in daveti üzerine Mekke'ye ve oradan da İtalya'daki San Remo şehrine giderek bu şehirde ikamet etti. 20 Nisan 1923'e dek Hicaz'da kaldı. İngiltere'nin baskısı üzerine buradan ayrıldı. Bir süre İtalya'nın Cenova kentinde yaşamasının ardından 11 Haziran 1923'te San Remo kasabasında kiralanan bir villaya taşındı. Bu dönemde başlangıç bölümünü kendi el yazısıyla yazdığı, kalan bölümlerini yakınlarına dikte ettirdiği anılarını kayda geçirdi.
Vahideddin, hilâfetin kaldırılması ve hanedan üyelerinin sürgünü üzerine 13 Mart 1924'te ABD Başkanına şu mektubu yazdı:
"Amerika Cemahir-i Müttefikiye Reisi Mösyo Coolidge Cenablarına
Siyasi olayların ve gelişmelerin tüm iç yüzünü, hangi nedenlerden dolayı Saltanat merkezimi geçici bir süre için terk etmek zorunda kaldığımı biliyorsunuz. Bu konuda ayrıntılı bilgi sunmayı gereksiz görüyorum. Bu süresiz uzaklaşmamın, babadan kalma sahip olduğum Saltanat ve Hilâfet makamından vazgeçtiğim anlamına gelmeyeceği açıktır. Ankara meclisi gibi bir isyancı fitnenin bu konuda alacağı tüm kararların geçersiz olacağını bildiririm. Şöyle ki; İslam hilafetinin Osmanlı saltanatından soyutlanması ve ayrılması ve hilafetin tümüyle kaldırılması dini, kavmiyeti, vatanı belirsiz ve karışık askerlerden ve öteki sınıflardan oluşan küçük bir şer zümresinin kısmen zorla ve kısmen bilgisizlik ve gafletle yönlendirdiği beş-altı milyonluk Türk kavminin yetki alanı içinde değildir. Bu ancak tüm İslam dünyasınca atanan uzman kişilerden oluşan bir meclisin toplanması ve tüm din bilginlerinin ortak kararı ile çözümlenecek büyük bir evrensel sorundur.
İslam bilginlerinin bildiği üzere şeriata aykırı kararlar herhangi makamdan olursa olsun sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Bundan başka bu durumun, içinde bulunulan koşullarda İslam dünyasında sonuçları pek vahim olabilecek büyük bir heyecana yol açacaktır. Ayrıca gelişmiş ülkelerin iç güvenliklerine de büyük bir etki yapacaktır.
Hanedanın ileri gelenleri aleyhinde Ankara meclisi tarafından kabul edilen sürgün ve kovma, emlakine ve bireysel mallarına el koyma gibi haksız kararları hanedanın bireylerini, insan ve kişilik haklarından soyutlar mahiyettedir. Bu konuda yüce kişiliğiniz ve cumhuriyet hükûmetiniz tarafından olanaklar ölçüsünde yapılabilecek yardımları pek değerli sayacağımı açıklamaya gerek yoktur. Bu vesile ile sağlıklı olmanızı yüce haktan niyaz eylerim."
13 Mart 1924
Mehmed Vahideddin
Vahideddin, 16 Mayıs 1926'da San Remo'da öldü. Cenazesi Türkiye hükûmeti tarafından kabul edilmedi ve Şam'a getirilerek Süleymaniye Külliyesi kabristanına defnedildi.[11] Yapılan otopside, Vahideddin'in bir kalp damarının tıkanması sonucu öldüğü ortaya çıktı.[6]
Commons'ta dosyalar | |
Vikisöz'de alıntılar |