Türkiye tarihi Nedir?
Türkiye tarihi Nedir?, Türkiye tarihi Nerededir?, Türkiye tarihi Hakkında Bilgi?, Türkiye tarihi Analizi? Türkiye tarihi ilgili Türkiye tarihi ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Türkiye tarihi ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Türkiye tarihi Ne Anlama Gelir Türkiye tarihi Anlamı Türkiye tarihi Nedir Türkiye tarihi Ne Anlam Taşır Türkiye tarihi Neye İşarettir Türkiye tarihi Tabiri Türkiye tarihi Yorumu
Türkiye tarihi Kelimesi
Lütfen Türkiye tarihi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Türkiye tarihi İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Türkiye tarihi Kelimesinin Anlamı? Türkiye tarihi Ne Demek? ,Türkiye tarihi Ne Demektir? Türkiye tarihi Ne Demektir? Türkiye tarihi Analizi? , Türkiye tarihi Anlamı Nedir?,Türkiye tarihi Ne Demektir? , Türkiye tarihi Açıklaması Nedir? ,Türkiye tarihi Cevabı Nedir?,Türkiye tarihi Kelimesinin Anlamı?,Türkiye tarihi Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Türkiye tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Türkiye tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Türkiye tarihi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Türkiye tarihi Kelimesinin Anlamı Nedir? Türkiye tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Türkiye tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Türkiye tarihi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Türkiye tarihi - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Türkiye tarihi
Türkiye tarihi Nedir? Türkiye tarihi Ne demek? , Türkiye tarihi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Türkiye tarihi Kelimesinin Anlamı? Türkiye tarihi Ne Demek? Türkiye tarihi Ne Demektir? ,Türkiye tarihi Analizi? Türkiye tarihi Anlamı Nedir? Türkiye tarihi Ne Demektir?, Türkiye tarihi Açıklaması Nedir? , Türkiye tarihi Cevabı Nedir? , Türkiye tarihi Kelimesinin Anlamı?
Türkiye tarihi |
---|
Makale serilerinden |
Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarını oluşturan bölgenin tarihi olarak anlaşılan Türkiye tarihi, hem Anadolu'nun hem de Doğu Trakya'nın tarihini içerir. Daha önce siyasi olarak farklı olan bu iki bölge, MÖ 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun kontrolü altına girdi ve sonunda Bizans İmparatorluğu'nun çekirdeği haline geldi. Osmanlı döneminden önceki zamanlar için, Türk halklarının tarihi ile şimdi Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan toprakların tarihi arasında da bir ayrım yapılmalıdır.[1][2] Türkiye'nin bazı bölümlerinin Selçuklu Hanedanı tarafından fethedildiği zamandan bu yana, Türkiye tarihi Selçuklu İmparatorluğu'nun orta çağ tarihini, Osmanlı İmparatorluğu'nun orta çağdan modern tarihini ve 1920'lerden bu yana da Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihini kapsar.[1][2]
Selçuklu Türkmenleri, Hindukuş'tan Doğu Anadolu'ya, Orta Asya'dan Basra Körfezi'ne kadar uzanan geniş bir alanı kontrol eden bir Orta Çağ imparatorluğu kurdular. Selçuklular, Aral Gölü yakınındaki anayurtlarından önce Horasan'a, ardından da İran'a doğru ilerlediler ve en sonunda Doğu Anadolu'yu fethettiler.[3]
Büyük Selçuklu İmparatorluğu 1037 yılında Tuğrul Bey (1016–1063) tarafından kurulmuştur. Tuğrul, dedesi Selçuk Bey tarafından büyütülmüş ve Selçuk Bey hem Büyük Selçuklu İmparatorluğu'na hem de Selçuklu Hanedanı'na adını vermiştir. Selçuklular, doğu İslam dünyasının parçalanmış siyasi ortamını birleştirdi ve Birinci ve İkinci Haçlı Seferleri'nde kilit rol oynadı. Kültür ve dil açısından oldukça Farsların etkisinde kalmış olan Selçuklular, Türk-Fars geleneğinin gelişmesinde de önemli bir rol oynamış, hatta Fars kültürünü de Anadolu'ya ihraç etmiştir.[4] Selçuklulara bağlı bir hanedan olan Anadolu Selçukluları Anadolu'da egemen bir güç haline geldi. Ancak, Moğol İstilası'ndan sonra Anadolu Selçuklu Devleti parçalanarak Anadolu'da birinci beylikler dönemi başladı.[5]
Bursa, 1326 yılında Osmanlı Beyliği'nin ilk başkenti olarak bulunuyordu. 1361 yılında fethedilen Edirne, fethin ardından Beyliğin yeni başkenti oldu.[6] Büyük ölçüde Avrupa ve Anadolu'da yayılan Osmanlılar, 1453 yılında II. Mehmed döneminde Bizans'ın başkenti Konstantinopolis'i ele geçirerek Bizans İmparatorluğu'nu tamamen fethetmiş oldular. Konstantinopolis, Edirne'den sonra İmparatorluğun yeni başkenti oldu. Osmanlı İmparatorluğu 15., 16. ve 17. yüzyıllarda Doğu Anadolu, Orta Avrupa, Kafkasya, Kuzey ve Doğu Afrika, Ege Adaları, Levant, Mezopotamya ve Arap Yarımadası'na doğru genişlemeye devam etti.
Osmanlı İmparatorluğu'nun gücü ve prestiji 16. ve 17. yüzyıllarda, özellikle de Kanuni Sultan Süleyman döneminde zirveye ulaştı. İmparatorluk, Balkanlar'a, Polonya-Litvanya Birliği'nin güneyine ve Orta Avrupa'ya doğru istikrarlı bir şekilde ilerlediği için Kutsal Roma İmparatorluğu ile çoğu zaman anlaşmazlık içindeydi.[7] Bunun yanında Osmanlılar, toprak anlaşmazlıkları nedeniyle İran'la sık sık savaş halindeydi ve bu da onların Timurlu Rönesansı'ndan etkilenmelerine yol açtı. İmparatorluk, Akdeniz'de, Habsburg İspanyası, Venedik Cumhuriyeti ve Hospitalier Şövalyeleri'nden oluşan Kutsal Birliklerle mücadele ediyordu. Hint Okyanusu'nda Osmanlı donanması, Doğu Asya ile Batı Avrupa arasındaki deniz ticaret yolları üzerindeki kontrolünü savunmak için sık sık Portekiz filolarıyla karşı karşıya geldi; Portekiz'in 1488'de Ümit Burnu'nu keşfetmesiyle bu rotalar yeni bir rekabetle karşı karşıya kaldı. Osmanlılar, en uzak tebaası olan Endonezya, Sumatra'daki Açe Sultanlığı'na asker gönderdiği için Güneydoğu Asya'da bile nüfuz sahibi oldu.[8] Açe'deki nüfuz Atlantik'i geçen ve Malakka Sultanlığı'nı işgal eden Portekizliler ile Latin Amerika'yı aşıp Filipinler'deki eski Müslüman Manila'yı işgal eden İspanyollar yüzünden zarar gördü.
1699'daki Karlofça Antlaşması Osmanlı'nın topraklarından geri çekilmesinin başlangıcı oldu; antlaşma nedeniyle bazı bölgeler kaybedildi: Avusturya, Banat hariç tüm Macaristan ve Erdel, Venedik, Mora ile birlikte Dalmaçya'nın çoğunluğu. Ayrıca antlaşmayla birlikte Polonya da Podolya'yı geri almış oldu.[9] 19. yüzyıl boyunca ve 20. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu, Balkan Savaşları'nda Yunanistan, Cezayir, Tunus, Libya ve Balkanlar da dahil olmak üzere topraklarını kaybetmeye devam etti. Anadolu 20. yüzyılın başlarına kadar pek çok etnik gruptan oluşan bir yapıya sahipti; bölgenin sakinleri Türkler, Ermeniler, Süryaniler, Kürtler, Yunanlar, Fransızlar ve İtalyanlar (özellikle Cenova ve Venedik'ten gelenler) dahil olmak üzere çeşitli etnik kökenlerdendi. Üç Paşa yönetimindeki Osmanlı İmparatorluğu her taraftan toprak kaybıyla karşı karşıyayken, kendisini asker ve teçhizatla destekleyen Almanya ile ittifak kurdu. Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletleri'nin yanında girdi ve sonunda mağlup oldu.[10] Dünya Savaşı'nın ardından, eskiden Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı bölgelerde pek çok yeni devlet kuruldu.[11]
30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandı ve ardından 10 Ağustos 1920'de İtilaf Devletleri tarafından Sevr Antlaşması imzalandı ancak hiçbir zaman yürürlüğe girmedi; bu açıdan Sevr "ölü doğmuş antlaşma" olarak bilinir. Sevr Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayacak ve İmparatorluğun topraklarında Yunanistan, İtalya, İngiltere ve Fransa lehine büyük tavizler verilmesine neden olacaktı.[12]
I. Dünya Savaşı sonrasında ülkenin bazı bölgelerinin İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesi, Türk Ulusal Hareketi'nin kurulmasına yol açmıştır.[7] Çanakkale Savaşı'ndaki başarılarından dolayı ön plana çıkan Mustafa Kemal'in önderliğinde, Sevr Antlaşması'nın hükümlerini yürürlükten kaldırmak amacıyla Türk Kurtuluş Savaşı başlatıldı.[13] 18 Eylül 1922'de işgalci ordular sınır dışı edildi. 1 Kasım 1922'de Büyük Millet Meclisi, saltanatı resmen kaldırdı ve böylece 623 yıllık Osmanlı yönetimi son buldu. 24 Temmuz 1923'teki Lozan Antlaşması, yeni kurulan "Türkiye Cumhuriyeti'nin" egemenliğinin Osmanlı İmparatorluğu'nun halefi devleti olarak uluslararası alanda tanınmasına yol açtı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet resmen ilan edildi ve Ankara devletin yeni başkenti oldu.[7] Mustafa Kemal, ilk Cumhurbaşkanı oldu ve ardından yeni bir Laik Cumhuriyet kurmak amacıyla birçok radikal reformu hayata geçirdi.[7] Osmanlı fesi kaldırıldı, kadınlara siyasi haklar getirildi ve Türkçe için Latin alfabesine dayalı yeni bir yazı sistemi oluşturuldu.[14] Soyadı Kanunu'na göre TBMM, 1934 yılında Mustafa Kemal'e "Atatürk" onursal soyadını verdi.[13]
Türkiye, II. Dünya Savaşı'nda tarafsızdı, ancak Ekim 1939'da İngiltere ile, Almanya'nın Türkiye'ye saldırması halinde İngiltere'nin Türkiye'yi savunacağını belirten bir anlaşma imzaladı. 1941'de işgal tehdidinde bulunuldu ancak bu gerçekleşmedi ve Ankara, Almanya'nın birliklerinin Suriye ve SSCB sınırlarından geçmesine izin verme yönündeki geçiş izni taleplerini reddetti. Almanya savaştan önce Türkiye'nin en büyük ticaret ortağıydı ve Türkiye her iki tarafla da iş yapmaya devam ediyordu. Türkiye Her iki taraftan da silah satın aldı. Müttefikler, Almanya'nın krom alımlarını durdurmaya ve 1942'den itibaren de askeri yardım sağlamaya başladı. Türk bürokratlar Kasım 1943'te Kahire Konferansı'nda Roosevelt ve Churchill ile görüştüler ve onlara savaşa girme sözü verdiler. Ağustos 1944'te Almanya'nın yenilgiye yaklaşmasıyla Türkiye Almanya'yla ilişkilerini kesti. Şubat 1945'te, Türkiye Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etti; bu, Türkiye'nin yeni kurulan Birleşmiş Milletler'e kurucu olarak katılmasına olanak tanıyan sembolik bir hareketti.[15][16]
Tüm bunlar yaşanırken Moskova ile ilişkiler kötüleşerek Soğuk Savaş'ın başlamasına zemin hazırladı. Sovyetler Birliği'nin Türk Boğazları'nda askeri üs kurma talebi, ABD'yi 1947'de Truman Doktrini'ni ilan etmeye sevk etti. Doktrin, Amerika'nın Türkiye ve Yunanistan'ın güvenliğini garanti altına almasını ve ABD'nin geniş çaplı askeri ve ekonomik müdahalesini sağladı.[17]
Türkiye, Kore Savaşı'na Birleşmiş Milletler barış güçleriyle katıldıktan sonra 1952'de NATO'ya katıldı ve NATO, Sovyetlerin Akdeniz'e yayılmasına karşı bir siper haline geldi. Kıbrıs'ta on yıl süren istikrarsız ortam ve Temmuz 1974'teki Yunan askeri darbesinden sonra Başkan Makarios'un devrilip yerine Nikos Sampson'un diktatör olarak göreve gelmesi, Türkiye'yi 1974'te Kıbrısa Harekât düzenlemeye itti. Dokuz yıl sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kuruldu. KKTC'yi tanıyan tek ülke Türkiye'dir.[18]
Tek partili dönem 1945'te MKP'nin kurulmasıyla son bularak yerini çok partili döneme bıraktı. Türk demokrasisi 1960, 1971 ve 1980 askeri müdahaleleriyle kesintiye uğradı.[19] 1984'te PKK, Türkiye hükûmeti'ne karşı terör eylemleri başlattı; 40.000'den fazla kişinin hayatına mal olan çatışma günümüzde de sürüyor.[20] 1980'lerde Türk ekonomisinin liberalleşmesinden bu yana, ülke daha güçlü bir ekonomik büyüme ve daha fazla siyasi istikrar elde etti.[21]
Ağustos 2014'te Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin ilk doğrudan cumhurbaşkanlığı seçimini kazandı.[22]
15 Temmuz 2016'da Türkiye'de darbe girişimi gerçekleşti. Bir dizi fetullahçı hükûmet birimlerini devraldı ve ancak bu darbe girişimi birkaç saat içinde engellendi.[23]
Nisan 2017'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yetkilerini önemli ölçüde artıran anayasa değişiklikleri, yapılan anayasa referandumuyla kabul edildi.[24]
Haziran 2018'de yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan, beş yıllık bir dönem için yeniden seçildi. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) genel seçimlerde de çoğunluğu elde etti.[25]
Ekim 2018'de Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Selman, önde gelen eleştirmen Cemal Kaşıkçı'yı öldürmesi için bir grup hükûmet ajanını görevlendirdi. Ölümü altmışıncı yaş gününden sadece birkaç gün önceydi.[26]
Temmuz 2022'de Türk hükûmeti, ülkenin İngilizce dilindeki adı olan Turkey'in Hindi anlamına gelmesinden dolayı, uluslararası toplumdan Türkiye'yi Türkiye adıyla tanımasını istedi.[27]
Mayıs 2023'teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk turda kaybeden Erdoğan ikinci turda seçimleri yeniden kazanarak cumhurbaşkanı seçildi ve genel seçimlerde de Cumhur İttifakı meclis çoğunluğunu elde etti.[28]
Mayıs 2023 itibarıyla, Rusya'nın 2022'deki Ukrayna işgalinden dolayı yaklaşık 96.000 Ukraynalı mülteci Türkiye'ye sığındı.[29] 2022 yılında yaklaşık 100.000 Rus vatandaşı Türkiye'ye göç ederek, Türkiye'ye göç eden yabancılar listesinde o yılın ilk sırasında yer aldı; bu da 2021 yılına göre %218'den fazla bir artış anlamına geliyor.[30]
Ağustos 2023 itibarıyla Suriye İç Savaşı'ndan dolayı Türkiye'ye gelen mülteci sayısının 3 307 882 kişi olduğu tahmin ediliyor. Yılbaşından bu yana Suriyeli mülteci sayısı 205 bin 894 kişi azaldı.[31]
|url-erişimi=registration
(yardım)