Lihtenştayn tarihi Nedir?
Lihtenştayn tarihi Nedir?, Lihtenştayn tarihi Nerededir?, Lihtenştayn tarihi Hakkında Bilgi?, Lihtenştayn tarihi Analizi? Lihtenştayn tarihi ilgili Lihtenştayn tarihi ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Lihtenştayn tarihi ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Lihtenştayn tarihi Ne Anlama Gelir Lihtenştayn tarihi Anlamı Lihtenştayn tarihi Nedir Lihtenştayn tarihi Ne Anlam Taşır Lihtenştayn tarihi Neye İşarettir Lihtenştayn tarihi Tabiri Lihtenştayn tarihi Yorumu
Lihtenştayn tarihi Kelimesi
Lütfen Lihtenştayn tarihi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Lihtenştayn tarihi İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Lihtenştayn tarihi Kelimesinin Anlamı? Lihtenştayn tarihi Ne Demek? ,Lihtenştayn tarihi Ne Demektir? Lihtenştayn tarihi Ne Demektir? Lihtenştayn tarihi Analizi? , Lihtenştayn tarihi Anlamı Nedir?,Lihtenştayn tarihi Ne Demektir? , Lihtenştayn tarihi Açıklaması Nedir? ,Lihtenştayn tarihi Cevabı Nedir?,Lihtenştayn tarihi Kelimesinin Anlamı?,Lihtenştayn tarihi Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Lihtenştayn tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Lihtenştayn tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Lihtenştayn tarihi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Lihtenştayn tarihi Kelimesinin Anlamı Nedir? Lihtenştayn tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Lihtenştayn tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Lihtenştayn tarihi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Lihtenştayn tarihi - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Lihtenştayn tarihi
Lihtenştayn tarihi Nedir? Lihtenştayn tarihi Ne demek? , Lihtenştayn tarihi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Lihtenştayn tarihi Kelimesinin Anlamı? Lihtenştayn tarihi Ne Demek? Lihtenştayn tarihi Ne Demektir? ,Lihtenştayn tarihi Analizi? Lihtenştayn tarihi Anlamı Nedir? Lihtenştayn tarihi Ne Demektir?, Lihtenştayn tarihi Açıklaması Nedir? , Lihtenştayn tarihi Cevabı Nedir? , Lihtenştayn tarihi Kelimesinin Anlamı?
Lihtenştayn tarihi bugünkü Liechtenstein Prensliği topraklarının tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar uzanan tarihini kapsar.
Roma İmparatorluğu döneminde bugünkü Lihtenştayn toprakları Raetia ilinin küçük bir bölümünü oluşturuyordu. Bu topraklar Avrupa'daki stratejik çıkar çatışmalarından uzakta yer alıyordu, öyle ki yüzyıllar boyunca kıtayı etkileyen büyük olaylardan pek etkilenmediler. Bugünkü hanedandan önce arazide Hohenems kontları hüküm sürüyordu.
Ülkeye adını Liechtenstein (Türkçe anlamı: Parlak Kaya) ailesi vermiştir. Aile, günümüzdeki Lihtenştayn topraklarına oldukça uzak bir bölgede yer alan Aşağı Avusturya'daki Liechtenstein şatosunda oturmaktaydı. Şato, 1140'tan 13. yüzyıl ortalarına ve 1807'den günümüze kadar ailenin mülkiyetinde kaldı. Yüzyıllar boyunca aile Moravya, Aşağı Avusturya, Silezya ve Styria'da geniş araziler edindi. Ancak tüm bu topraklar daha kıdemli derebeylerine bağlı kaldı, özellikle de Liechtenstein prenslerinin danışmanlık yaptığı Habsburglara. Kendine doğrudan bağlı hiç toprağı olmadığı için Liechtenstein ailesi İmparatorluk meclisi Reichstag'da bir sandalye edinemedi.
Mecliste temsil edilmek aileye büyük bir güç sağlayacağından Lihtenştayn'lar bunu kendilerine hedef olarak belirlediler. Bu nedenle, arada bir derebeyi olmaksızın, doğrudan Kutsal Roma İmparatoru'na bağlı bir toprak aramaya başladılar. Bir süre sonra, sırasıyla 1699 ve 1712'de, aile minik Schellenberg Herrschaft'ını (lordluğunu) ve Vaduz kontluğunu Hohenems'lerden almayı başardı. Bu küçük derebeylikler, tam da Lihtenştayn'ların aradığı gibi, kendi kontlarından sonra arada bir derebeyi olmaksızın doğrudan İmparatora bağlıydı.
Böylece 23 Ocak 1719'da satın alma işlemleri tamamlandığında, Kutsal Roma İmparatoru VI. Karl, Vaduz ve Schellenberg'in birleştiğini açıkladı ve siyasi konumunu da "gerçek kulu Anton Florian Liechtenstein" onuruna Liechtenstein ismini verdiği Fürstentum (prenslik) seviyesine çıkardı. O gün, Lihtenştayn Kutsal Roma İmparatorluğunun özerk bir üyesi haline gelmiş oluyordu. Ancak, bu siyasi manevranın bir fırsatçılık örneği olduğunu kanıtlarcasına, Liechtenstein prensleri daha 120 yıl boyunca yeni prensliğe adım atmayacaktı.
1806'da Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun büyük bölümü Napolyon Bonapart tarafından işgal edildi. Liechtenstein için bu durum ciddi sonuçlar doğurdu: İmparatorluğun siyasi ve hukuki mekanizmaları çöktü, İmparator II. Franz tahtı bıraktı. Sonuç olarak Liechtenstein, kendi sınırları dışında herhangi bir otoriteye bağlı olmaz hale geldi. Modern yayınlar genellikle (ama hatalı olarak) Liechtenstein'ın bağımsızlığını bu olaylara bağlarlar. Aslında hukuken Liechtenstein prensi egemen bir derebeyi olmak dışında ayrıca hükümdar haline geliyor, ancak ülke bağımsız olmuyordu. 25 Temmuz 1806'da Ren Konfederasyonu kurulduğunda, Lihtenştayn Prensi, koruyucusu olan Fransız İmparatoru Napolyon Bonapart'a bağlı bir vassal durumuna geliyordu. Bu durum, 19 Ekim 1813'te Konfederasyon'un çözülmesine kadar devam etti.
Bundan kısa süre sonra, 20 Haziran 1815'te, Liechtenstein, başkanlığı Avusturya İmparatoru tarafından Alman Konfederasyonu'na katıldı ve 24 Ağustos 1866'ya kadar üyesi kaldı. 1818'de I. Johann, sınırlı haklar tanıyan bir anayasa ilan etti. 1818'de ayrıca, Liechtenstein ailesinden bir prens, Prens Alois, ilk defa ülkeyi ziyaret etti. Ancak egemen prensin ziyareti ta 1842'ye kadar gerçekleşmeyecekti.
19. yüzyılda Lihtenştayn pek çok ilerleme kaydetti: 1836'da bir seramik fabrikası olan ilk fabrikanın açılışı, 1861'de Tasarruf ve Kredi Bankası'nın kuruluşu, ilk pamuk dokuma makinasının çalışmaya başlaması. Ren üzerindeki iki köprü, 1868 ve 1872'de inşa edildi, ülkeyi kat eden bir demiryolu hattı döşendi. 1866'da Avusturya-Prusya Savaşı patlayıp sona erdikten sonra Liechtenstein üzerinde siyasi bir baskı oluştu: Prusya, savaşla ilgili referandumda oyların yanlış sayıldığı iddiasıyla savaşın sorumlusu olarak Liechtenstein'ı gösteriyordu. Bu nedenle Liechtenstein, Prusya ile barış anlaşması imzalamayı reddetti ve savaş durumunda kaldı (ancak hiçbir sıcak çatışma yaşanmadı). Bu durum, 1930'ların sonunda Liechtenstein'ın işgalini savunanların öne sürdüğü tezlerden birini oluşturdu.
I. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar Liechtenstein, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na sıkıca bağlı kaldı. Ancak savaşın neden olduğu iktisadi yıkım, ülkeyi diğer komşusu olan İsviçre ile gümrük ve para birliğine gitmeye zorladı. Avusturya Macaristan İmparatorluğu'nun dağılmasıyla birlikte, Liechtenstein'ın eski bir Kutsal Roma İmparatorluğu derebeyliği olarak artık Avusturya'ya bağlı olmadığı görüşü ortaya atıldı. Zira Avusturya, o günlerde yeni kurulmakta olan bir ülkeydi ve İmparatorluğun hukuki mirasçısı olduğunu reddediyordu. Böylece Liechtenstein, Avrupa'da bağımsızlığını son kazanan egemen ülkesi haline geldi. Ülke, Kutsal Roma İmparatorluğu'na tarihsel bir devamlılık içinde bağlandığını da öne sürebilecek durumdadır.
1938'de, Avusturya'nın Almanya tarafından ilhak edilmesinden hemen sonra, 84 yaşındaki Prens I. Franz tahttan ayrıldı ve 31 yaşındaki üçüncü kuzeni Prens Franz Joseph'i halefi tayin etti. Prens I. Franz, görevden çekilme nedeni olarak yaşını öne sürse de, asıl nedenin Almanya'nın yeni komşusu Liechtenstein'ı işgal etmesi halinde tahtta olmak istememesi olduğu düşünülmektedir. 1929'da evlendiği karısı, Viyana'lı zengin bir Yahudiydi ve yerel Naziler onu şimdiden hedef gösteriyordu. Liechtenstein'da bir Nazi partisi olmasa da, Nazi sempatizanı hareket uzun süredir Milliyetçi Birlik Partisi'nde yer buluyordu.
II. Dünya Savaşı'nda Liechtenstein tarafsız kaldı. Savaş bölgelerinde Liechtenstein ailesine ait hazineler korunmak üzere Liechtenstein'a ve Londra'ya nakledildi. Savaşın sonlarında Polonya ve Çekoslovakya, "Alman malı" olarak gördükleri diğer topraklarla birlikte Liechtenstein ailesininkileri de istimlâk ettiler. Bu istimlâkler 1.600 km²'nin üzerinde tarım ve orman arazisini, sarayları ve şatoları içeriyordu. Uluslararası Mahkeme'de konuyla ilgili dava açıldı. Soğuk Savaş boyunca Liechtenstein vatandaşlarının Çekoslovakya'ya girmeleri yasaktı. Liechtenstein, savaşta Almanlarla işbirliği yapan Birinci Milliyetçi Rus Ordusu'ndan 500 kadar askere sığınma hakkı tanıdı. Bu olayı anmak üzere, sınır kasabası Hinterschellenberg'de bir anıt dikildi (ülkenin turizm haritalarında yer alır). Bu sığınma hakkı, ülkenin o zamanlar içinde bulunduğu fakirlik düşünülürse kayda değerdir. Bu kadar sığınmacının doyurulması, Liechtenstein gibi küçük bir ülke için zor olmuştur. Sonunda Arjantin, sığınmacıları kalıcı olarak topraklarına yerleştirmeyi kabul etti. Buna karşılık, İngiltere, Almanya tarafında savaşan Rusları sınırdışı etmiş ve Sovyetler'in eline düşen bu kişiler Gulag'lara sürülmüştü.
Savaşın ardından gelen iktisadi zorluk döneminde Liechtenstein ailesi, ellerindeki sanat eserlerini satmak zorunda kaldı. Satılan eserler arasında bulunan Leonardo da Vinci'nin paha biçilmez portresi "Ginevra de' Benci" de bulunuyordu. Ancak bunu izleyen onyıllarda Liechtenstein bolluk yaşadı. İktisat, düşük kurumlar vergisi oranlarının sağladığı avantajla modernleşti, çok sayıda yabancı şirketi ülkeye çekti.