Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir?

Konfederasyon Dönemi Nedir?

Konfederasyon Dönemi Nedir?, Konfederasyon Dönemi Nerededir?, Konfederasyon Dönemi Hakkında Bilgi?, Konfederasyon Dönemi Analizi? Konfederasyon Dönemi ilgili Konfederasyon Dönemi ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz.  Konfederasyon Dönemi ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Konfederasyon Dönemi Ne Anlama Gelir Konfederasyon Dönemi Anlamı Konfederasyon Dönemi Nedir Konfederasyon Dönemi Ne Anlam Taşır Konfederasyon Dönemi Neye İşarettir Konfederasyon Dönemi Tabiri Konfederasyon Dönemi Yorumu 

Konfederasyon Dönemi Kelimesi

Lütfen Konfederasyon Dönemi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Konfederasyon Dönemi İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Konfederasyon Dönemi Kelimesinin Anlamı? Konfederasyon Dönemi Ne Demek? ,Konfederasyon Dönemi Ne Demektir? Konfederasyon Dönemi Ne Demektir? Konfederasyon Dönemi Analizi? , Konfederasyon Dönemi Anlamı Nedir?,Konfederasyon Dönemi Ne Demektir? , Konfederasyon Dönemi Açıklaması Nedir? ,Konfederasyon Dönemi Cevabı Nedir?,Konfederasyon Dönemi Kelimesinin Anlamı?,Konfederasyon Dönemi Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Konfederasyon Dönemi Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Konfederasyon Dönemi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?

Konfederasyon Dönemi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız

Konfederasyon Dönemi Kelimesinin Anlamı Nedir? Konfederasyon Dönemi Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Konfederasyon Dönemi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?

Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı

Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:

Söylemek, söz söylemek -  Ad vermek -  Bir dilde karşılığı olmak -  Herhangi bir ses çıkarmak -  Herhangi bir kanıya, yargıya varmak -  Düşünmek - Oranlamak  - Ummak, - Erişmek -  Bir işe kalkışmak, yeltenmek -  Saymak, kabul etmek -  bir şey anlamına gelmek -  öyle mi,  - yani, anlaşılan -  inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü

Konfederasyon Dönemi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır

Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı

Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. -  Muşmulaya döngel de derler.

Kamer `ay` demektir. -  Küt dedi, düştü. -  Bu işe herkes ne der? -  Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. -  Bundan sonra gelir mi dersin? -  Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. -  Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Konfederasyon Dönemi - Demek gideceksin.

Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler

- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek

 - dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin  - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok

Konfederasyon Dönemi

Konfederasyon Dönemi Nedir? Konfederasyon Dönemi Ne demek? , Konfederasyon Dönemi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi

Konfederasyon Dönemi Kelimesinin Anlamı? Konfederasyon Dönemi Ne Demek? Konfederasyon Dönemi Ne Demektir? ,Konfederasyon Dönemi Analizi? Konfederasyon Dönemi Anlamı Nedir? Konfederasyon Dönemi Ne Demektir?, Konfederasyon Dönemi Açıklaması Nedir? , Konfederasyon Dönemi Cevabı Nedir? , Konfederasyon Dönemi Kelimesinin Anlamı?






Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir?

Konfederasyon Dönemi

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Konfederasyon Dönemi, 1780'lerde Amerikan Devrimi'nden sonra ve Amerika Birleşik Devletleri Anayasası'nın onaylanmasından önceki Amerika Birleşik Devletleri tarihinin dönemiydi. 1781'de Amerika Birleşik Devletleri Konfederasyon Maddelerini'nin onaylanmasının ardından Amerikan Devrim Savaşı'ndaki İngiliz ve Amerikan güçleri arasındaki son büyük kara savaşı olan Yorktown Savaşı'nda galip geldi. Amerika'nın bağımsızlığı, 1783 Paris Antlaşması'nın imzalanmasıyla doğrulandı. Acemi Amerika Birleşik Devletleri, birçoğu güçlü bir ulusal hükûmet ve birleşik siyasi kültür eksikliğinden kaynaklanan çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldı. Dönem, yeni, daha güçlü bir ulusal hükûmet kuran Amerika Birleşik Devletleri Anayasası'nın onaylanmasının ardından 1789'da sona erdi. Bağımsızlığın ilanından sonra aylar boyunca bir takım gerilemelerle karşılaşan Amerikalıların sebatlı davranışları sonuçta onlara başarı getirdi. Ağustos 1776’da New York’un Long Island bölgesinde yer alan çatışmada zor durumda kalan Washington, başarılı bir geri çekilme harekatı gerçekleştirdi ve birliklerini küçük sandallar içinde Brooklyn’den Manhattan kıyılarına geçirdi. İngiliz Generali William Howe iki kez tereddüt etti ve Amerikalıların kaçmalarına izin verdi. Howe, buna karşılık, Kasım ayında, Manhattan Adası’ndaki Washington Kalesi’ni ele geçirdi. New York kenti savaşın sonuna kadar İngilizlerin elinde kaldı.

Konfederasyon Maddeleri, zayıf bir federal hükûmete sahip gevşek bir devletler konfederasyonu kurdu. Temsil ettikleri devletler adına hareket eden bir delegeler meclisi. Resmi olarak Kongre'de Birleşik Devletler olarak anılan bu tek meclisli organın çok az yetkisi vardı ve eyaletlerden bağımsız hiçbir şey başaramadı. İcra başkanı ve mahkeme sistemi yoktu. Kongre, vergi toplama, yabancı veya eyaletler arası ticareti düzenleme veya yabancı güçlerle etkin bir şekilde müzakere etme gücünden yoksundu. Günün önde gelen siyasi figürleri eyalet hükûmetlerinde veya yabancı görevlerde görev yaptıklarından, Kongre'nin zayıflığı kendi kendini güçlendirdi. Ulusal hükûmetin ABD'nin karşı karşıya olduğu zorlukların üstesinden gelmedeki başarısızlığı, reform çağrılarına ve sık sık ayrılık konuşulmasına yol açtı. Aralık ayına gelindiğinde, Washington’un askerleri, malzeme ve söz verilmiş olan yardımı alamamış oldukları için dağılmak üzereydiler; fakat, savaşa başlamak için ilkbaharın gelmesini bekleme kararı alan Howe, Amerikalıları çökertme fırsatını bir kez daha kaçırdı. Bu sırada Washington, New Jersey’de Trenton kentinin kuzeyinde Delaware Nehri’ni geçti. 26 Aralık sabahı erken saatlerde Trenton’daki garnizona karşı sürpriz bir saldırı gerçekleştiren birlikleri, 900’den fazla esir aldılar. Bir hafta sonra, 3 Ocak 1777’de Princeton’da İngilizlere saldırdı ve daha önce onların işgalinde bulunan toprakların büyük kesimini geri aldı. Amerikalıların bozulmuş olan moralleri, Trenton ve Princeton’da kazanılan zaferlerden sonra yerine geldi.

Paris Antlaşması, Amerika Birleşik Devletleri'ne Atlantik Okyanusu'ndan Mississippi Nehri'ne kadar uzanan geniş bir bölge bıraktı. Trans-Appalachian topraklarının yerleşimi, kısmen Yerli Amerikalıların ve Büyük Britanya ve İspanya'nın komşu dış güçlerinin direnişi nedeniyle zor oldu. İngilizler ABD topraklarını tahliye etmeyi reddederken, İspanyollar Mississippi Nehri üzerindeki kontrollerini Batı yerleşimini engellemek için kullandılar. 1787'de Kongre, ulusal hükûmetin kontrolü altında ilk organize bölgeyi kurarak önemli bir emsal teşkil eden Kuzeybatı Yönetmeliği'ni kabul etti. Howe 1777’de, Pennsylvania’da Brandywine ırmağı dolaylarında Amerikan ordusunu yendi, Pennsylvania’yı işgal etti ve Kıtasal Kongre’yi kaçmak zorunda bıraktı. Washington, şiddetli 1777-1778 kışını Pennsylvania’nın Valley Forge yöresinde, yeterli yiyecek, giyecek ve malzeme olmaksızın geçirmek zorunda kaldı. Çiftçilerin ve tüccarların, mallarını, Kıtasal Kongre ve eyaletler tarafından çıkarılan kağıt para yerine altın ve gümüş karşılığı İngilizlere satmaları, Amerikan birliklerini bu yetersizliklerden daha çok sıkıntıya soktu.

Kongre'nin Makaleleri değiştirme çabaları başarısız olduktan sonra, çok sayıda ulusal lider 1787'de Philadelphia'da yeni bir anayasa oluşturmak için bir araya geldi. Yeni anayasa 1788'de onaylandı ve yeni federal hükûmet Konfederasyon Dönemi'nin sonunu işaret eden 1789'da toplanmaya başladı. Bazı tarihçiler, 1780'lerin ABD için kasvetli ve korkunç bir zaman olduğuna inanırken, diğerleri dönemin aslında istikrarlı ve nispeten müreffeh olduğunu savundu. Washington’un Kıta Ordusu Valley Forge’da en kötü duruma düşmüştü; ancak, 1777 yılı savaşın dönüm noktasını oluşturdu. 1776 sonlarında İngiliz Generali John Burgoyne, Champlain Gölü’nü ve Hudson Nehri’ni geçerek New York ve New England’ı işgal etmek amacıyla bir plan geliştirdi. Ne yazık ki, ormanlık ve bataklık araziyi geçemeyecek derecede ağır araç ve gereçleri vardı. Burgoyne kumandasındaki bir Kralcı ve Kızılderili grubu New York’daki Oriskany ırmağı yakınında, deneyimli bir seyyar Amerikan birliği ile karşılaştı. Burgoyne’nin bazı birlikleri de, gereksinim duydukları malzeme peşinde koşarken, Vermont’un Bennington kasabasında Amerikan askerleriyle karşı karşıya geldiler. Çıkan çatışma Burgoyne ordusunu yeterince oyaladı ve New York’un Albany kenti yakınlarında Hudson Nehri’nin aşağı kesimlerinden destek kuvvetleri gönderebilmesi için Washington’a zaman kazandırdı. Burgoyne yeniden harekete geçtiğinde, Amerikalılar onu bekler durumdaydılar. İleride, New York’un West Point yöresinde Amerikalılara ihanete edecek olan Benedict Arnold’un kumandasındaki Amerikalılar İngilizleri iki kez püskürttüler. Burgoyne, New York’un Saratoga kentine geri çekildi ve orada, General Horatio Gates tarafından kumanda edilen Amerikan güçleri İngiliz birliklerini kuşattılar. 17 Ekim 1777’de Burgoyne’nin tüm ordusu teslim oldu. İngilizler, altı general, 300 subay ve 5.500 asker yitirdiler.

Dönemin arka planı[değiştir | kaynağı değiştir]

Bağımsızlık ve özyönetim[değiştir | kaynağı değiştir]

Konfederasyon Maddeleri, Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk anayasası olarak görev yaptı

Amerikan Devrim Savaşı, Nisan 1775'te Lexington ve Concord Savaşları ile Büyük Britanya yönetimine karşı patlak verdi.[1] İkinci Kıta Kongresi Mayıs 1775'te toplandı ve Kongre tarafından finanse edilen ve Fransız ve Hint Savaşı'nda savaşmış bir Virginian olan George Washington'un önderliğinde bir ordu kurdu.[1] 4 Temmuz 1776'da, savaş devam ederken, Kongre Bağımsızlık Bildirgesi'ni kabul etti.[1] Kongre tam olarak bağımsızlık ilan ettiğinde, aynı zamanda yeni ulus için bir anayasa hazırlamak üzere bir komite oluşturdu. Kongre'deki bazı kişiler güçlü bir merkezi devlet ummasına rağmen, çoğu Amerikalı yasama gücünün öncelikle eyaletlerde kalmasını istedi ve merkezi hükûmeti yalnızca bir savaş zamanı gerekliliği olarak gördü. Konfederasyon Maddeleri olarak bilinen anayasa, eyalet hükûmetlerini zorlamak için çok az güce sahip zayıf bir ulusal hükûmet sağladı.[1] Yeni anayasanın ilk maddesi yeni konfederasyon için bir isim belirledi – Amerika Birleşik Devletleri.[2] Devrimin başarısı Amerikalılara, ideallerini Bağımsızlık Bildirisi’nde açıklanan yasal biçimde belirleme ve bazı yakınmalarını eyalet anayasaları aracılığıyla giderme fırsatı verdi. Daha 10 Mayıs 1776’da Kongre bir karar aldı ve kolonilere, “seçmenlerinin mutluluk ve güvenliğini en iyi şekilde sağlayacak” yeni hükûmetler kurmalarını önerdi. Bazıları bunu zaten yapmışlardı ve bunun sonucu olarak, Bağımsızlık Bildirisi yayınlandıktan bir yıl sonra, üçü hariç tüm koloniler anayasalarını kabul etmişlerdi.

Yeni anayasalarda demokratik kavramların etkisi görüldü. Tümü sağlam koloni deneyimi ve İngiliz uygulamaları temeline dayandırıldığı için, hiçbiri geçmişten büyük bir kopma yaratmadı. Yine de her biri, Aydınlanmacı filozofların övgüyle karşıladıkları cumhuriyetçilik ruhu çerçevesinde hazırlanmıştı.

John Dickinson tarafından yazılan Konfederasyon Maddelerinin ilk taslağı 12 Temmuz 1776'da Kongre'ye sunuldu, ancak Kongre önerilen anayasayı Kasım 1777'ye kadar eyaletlere göndermedi. Kongreyi üç ana anayasal mesele böldü: Appalachian Dağları'nın batısındaki topraklara ilişkin iddialar da dahil olmak üzere eyalet sınırları, yeni Kongre'de eyalet temsili ve eyaletlerden alınan vergilerin köleleri hesaba katması gerekip gerekmediği. Nihayetinde Kongre, her devletin Kongre'de bir oyu olacağına ve kölelerin eyalet vergilerini etkilemeyeceğine karar verdi.[1] 1780'e gelindiğinde, savaş devam ederken, Maryland dışındaki her eyalet Maddeleri onaylamıştı; Maryland, diğer tüm eyaletler batıdaki toprak iddialarını Kongre'ye bırakana kadar anayasayı onaylamayı reddetti. İngiltere'nin Güney stratejisinin başarısı, Amerika'nın Fransız müttefiklerinin baskısı ile birlikte, Virginia'yı Ohio Nehri'nin kuzeyindeki iddialarından vazgeçmeye ikna etti ve Maryland nihayet Ocak 1781'de Maddeleri onayladı. Yeni anayasa Mart 1781'de yürürlüğe girdi ve Konfederasyon Kongresi teknik olarak İkinci Kıta Kongresi'nin ulusal hükûmet olarak yerini aldı, ancak pratikte yeni Kongre'nin yapısı ve personeli eski Kongre'ninkine oldukça benziyordu.[1] Doğal olarak, eyalet anayasalarını hazırlayanların ilk amacı, “vazgeçilmez hakların” güvence altına alınması idi; anılan hakların ihlal edilmesi, eski kolonilerin İngiltere’yle bağlarını reddetmelerine yol açmıştı. Bu nedenle, her anayasa bir temel haklar bildirgesi ya da temel haklar yasasıyla başlıyordu. Tüm diğerlerine örnek olan Virginia anayasası, halk egemenliğini, dönüşümlü temsili, seçim özgürlüğü ile daha ılımlı kefalet karşılığı tahliye koşulları ve insancıl cezalandırma, süratli jüri yargılaması, basın ve inanç özgürlüğü, çoğunluğun hükûmeti düzeltme ya da değiştirme hakkı gibi belirli temel özgürlükleri içeren bir ilkeler bildirisine yer vermekteydi.

Amerikan Devrimi'nin Sonu[değiştir | kaynağı değiştir]

Paris Antlaşması'nın imzalanmasının ardından ABD

Eylül 1781'de Yorktown Savaşı'ndaki Amerikan zaferinden ve Mart 1782'de İngiltere Başbakanı North'un hükûmetinin çöküşünden sonra, her iki taraf da bir barış anlaşması istedi.[1] Amerikan Devrim Savaşı, 1783 Paris Antlaşması'nın imzalanmasıyla sona erdi. Anlaşma, Amerika Birleşik Devletleri'ne bağımsızlık ve Büyük Göller'in güneyindeki ve Appalachian Dağları'ndan batıda Mississippi Nehri'ne kadar uzanan geniş bir bölgenin kontrolünü verdi. Her ne kadar İngiliz Parlamentosu 1774'te Quebec Yasası'nın bir parçası olarak bu Trans-Appalachian bölgesini Quebec'e bağlamış olsa da, bazı eyaletler, sınırlarını "denizden denize" uzanan olarak tanımlayan kraliyet tüzüklerine ve ilanlarına dayalı olarak bölgede arazi iddialarına sahipti.[3] Bazı Amerikalılar, anlaşmanın Florida'nın satın alınmasını sağlayacağını ummuştu, ancak bu bölge, İngiltere'ye karşı savaşta ABD ve Fransa'ya katılan ve ganimetlerini talep eden İspanya'ya geri verildi.[1] İngilizler, Kanada'yı elde tutmak için çok sıkı ve başarılı bir şekilde savaştı, bu nedenle anlaşma bunu kabul etti.[4] Diğer eyaletler ifade, toplanma ve dilekçe verme özgürlüklerini güvence altına almak amacıyla, özgürlükler listesini genişlettiler ve silah taşıma, ihzar (habeas corpus) emri, konut dokunulmazlığı ve eşit yasal korunma haklarına ilişkin maddeler de eklediler. Ayrıca, tüm anayasalarda, birbirini frenleyen ve dengeleyen yasama, yürütme ve yargı gücünden oluşan üç-organlı hükûmet yapısına bağlılık vurgulandı.

O zamanki gözlemciler ve o zamandan beri tarihçiler, İngiliz toprak imtiyazlarının cömertliğini vurgulamaktadır. Alvord, Harlow ve Ritcheson gibi tarihçiler, Britanya'nın cömert toprak terimlerinin, Britanya ile Birleşik Devletler arasındaki yakın ekonomik bağların devlet adamlığına benzer bir vizyonuna dayandığını vurguladılar. Anlaşma, Amerikan nüfusunun büyümesini kolaylaştırmak ve Britanya'ya herhangi bir askeri veya idari maliyet olmaksızın İngiliz tüccarlar için kazançlı pazarlar yaratmak için tasarlandı.[3] Fransız dışişleri bakanı Vergennes'in daha sonra söylediği gibi, "İngilizler barışı sağlamaktan çok satın alırlar".[5] Pennsylvania anayasası en radikal olanıydı. Philadelphia zanaatkarları, İskoçyalı ve İrlandalı sınır bölgesi yerleşimcileri ve Almanca konuşan çiftçiler denetimi ele geçirmişlerdi. Eyalet Kongresi’nin kabul ettiği anayasaya göre, her erkek vergi mükellefinin ve oğullarının oy kullanma hakları bulunacaktı, temsil dönüşümlü olacaktı (hiç kimse yedi yılda dört yıldan fazla süreyle mecliste temsilcilik yapamayacaktı) ve tek meclisli bir yasama organı kurulacaktı.

Anlaşma ayrıca birkaç ek konuyu ele aldı. Birleşik Devletler 1775'ten önce yapılan borçları ödemeyi kabul ederken, İngilizler askerlerini Amerikan topraklarından çıkarmayı kabul etti.[1] Amerikalıların Britanya İmparatorluğu'na üyelikleri nedeniyle elde ettikleri ayrıcalıklar, özellikle Akdeniz'deki korsanlardan korunmak için artık geçerli değildi. Ne Amerikalılar ne de İngilizler bu ek maddeleri tutarlı bir şekilde yerine getirmezler. Tek tek devletler, el konulan Kralcılar mülklerini geri vermeyi reddederek anlaşma yükümlülüklerini görmezden geldi ve birçoğu “ödenmemiş borçlar” için Loyalist mülklerine el koymaya devam etti. Bazı eyaletler, özellikle de Virginia, İngiliz alacaklılarına borçların ödenmesine karşı yasalar çıkardı. İngilizler, kölelerin çıkarılmasıyla ilgili 7. Madde hükmünü sıklıkla görmezden geldiler.[6] Eyalet anayasalarında, günümüz standardlarına oranla, bazı çok çarpıcı sınırlamalar vardı. İnsanların doğal haklarını güvence altına almak için yaratılan anayasalar, en temel doğal hak olan eşitlik hakkını güvence altına almıyordu. Pennsylvania’nın güneyinde kalan koloniler, köle nüfuslarını en temel insan haklarının dışında bıraktılar. Kadınların siyasal hakları yoktu. Hiçbir eyalette erkeklere sınırsız oy kullanma izni tanınmadı, tüm vergi mükelleflerine seçme izni verilen Pennsylvania gibi, Delaware, North Carolina, Georgia’da da seçilenlerin belirli ölçüde emlak sahibi olmaları gerekiyordu.

Ulusal liderlik[değiştir | kaynağı değiştir]

Konfederasyon Maddeleri gevşek bir devletler birliği yarattı. Konfederasyonun merkezi hükûmeti, yasama ve yürütme işlevine sahip tek kamaralı bir Kongre'den oluşuyordu ve birlikteki her eyaletten delegelerden oluşuyordu. Kongre, yalnızca eyaletlerin daha önce krala ve parlamentoya ait olduğunu kabul ettiği yetkileri aldı.[7] Her eyalet, büyüklüğüne veya nüfusuna bakılmaksızın Kongre'de bir oya sahipti ve herhangi bir Kongre kararı, 13 eyaletten dokuzunun oylarının geçmesini gerektiriyordu;[8] Maddeleri değiştirmeye yönelik herhangi bir karar, devletlerin oybirliğiyle onayını gerektiriyordu. Her eyaletin yasama organı, delegasyonuna birden fazla üye atadı ve delegelerin eyaletlerini temsil edilmeden terk etmeden evlerine dönmelerine izin verdi.[1] Maddeler uyarınca, eyaletlerin diğer uluslarla müzakere etmeleri veya Kongre'nin izni olmadan bir orduyu sürdürmeleri yasaklandı, ancak neredeyse tüm diğer yetkiler eyaletlere ayrıldı.[9] Kongre, gelir elde etme gücünden yoksundu ve kendi mevzuatını ve talimatlarını uygulamaktan acizdi. Bu nedenle, Kongre, devletlerin uyumuna ve desteğine büyük ölçüde güveniyordu.[2] İngiltere ile çatışma nedeniyle kolonilerin tutumlarında büyük değişiklikler oluştu. Özerkliklerinin en ufak bir parçasından bile vazgeçmeyi reddeden ve bunu kendilerinin seçtikleri kuruluşlara da bırakmak istemeyen yerel meclisler, 1754’te Albany Birlik Planı’nı geri çevirmişlerdi. Buna karşın, Devrim sırasında yapılan karşılıklı yardımlar etkili olmuş ve bireysel yetkiden vazgeçmek konusundaki korkular büyük ölçüde azalmıştı.

James Madison, Konfederasyon Kongresi'nde görev yaparken önemli bir ulusal lider olarak ortaya çıktı.

Maddeler için orijinal itici güç sağlayan Devrim Savaşı'nın sona ermesinin ardından, Kongre'nin maddi sonuçları olan herhangi bir şeyi başarma yeteneği önemli ölçüde azaldı. Nadiren, kabaca altmış delegenin yarısından fazlası, herhangi bir zamanda bir Kongre oturumuna katılarak, yeter sayının yükseltilmesinde zorluklara neden oldu. Washington, John Adams, John Hancock ve Benjamin Franklin gibi en önde gelen ulusal liderlerin çoğu, kamu hayatından emekli oldu, yabancı delege olarak görev yaptı veya eyalet hükûmetlerinde görev yaptı.[1] Bu dönemde ortaya çıkan bir ulusal lider, 1781'den 1783'e kadar Konfederasyon Kongresi'nde görev yaptıktan sonra daha güçlü bir ulusal hükûmet ihtiyacına ikna olan James Madison'dı. 1780'lerin geri kalanı için daha güçlü bir hükûmet çağrısında bulunmaya devam edecekti.[1] Kongre, 1778'den Haziran 1783'e kadar Philadelphia'da toplandı ve 1783'teki Pennsylvania İsyanı nedeniyle New Jersey, Princeton'a taşındı. Kongre ayrıca 1785'te New York'a yerleşmeden önce Annapolis, Maryland ve Trenton, New Jersey'de[1] Kongre'de güçlü liderlerin olmaması, ayrıca vücudun iktidarsızlığı ve gezgin doğası, birçok Amerikan milliyetçisini utandırdı ve hayal kırıklığına uğrattı, Washington dahil.[1] Kongre'nin zayıflığı ayrıca sık sık ayrılma konuşmalarına yol açtı ve birçoğu Amerika Birleşik Devletleri'nin New England, Orta Atlantik eyaletleri, Güney eyaletleri ve Trans-Appalachian bölgesinden oluşan dört konfederasyona ayrılacağına inanıyordu. sırasıyla.[1] John Dickinson 1776’da “Konfederasyon ve Sürekli Birlik Maddeleri”ni hazırladı. Anılan belge Kıtasal Kongre’de 1777’de kabul edildi ve tüm eyaletler tarafından onaylanarak 1781’de yürürlüğe girdi. Maddeler’in getirdiği hükûmet çatısında pek çok zaaf vardı. Ulusal hükûmetin gerektiğinde gümrük tarifeleri koymak, ticareti düzenlemek ve vergi koymak yetkisi yoktu. Uluslararası ilişkilerdeki tek denetleme kurumu değildi: çok sayıda eyalet yabancı ülkelerle kendi başına görüşmeler başlatmıştı. Dokuz eyaletin kendi ordusu ve birkaçının kendi donanması vardı. Garip türlerde madeni paraların yanı sıra, eyaletlerin ve merkezi devletin çıkardığı şaşırtıcı derecede çok çeşitli kağıt para ortalıkta dolaşıyor ve hepsi de büyük bir hızla değer yitiriyordu.

Konfederasyon Kongresi, Konfederasyon Maddeleri tarafından oluşturulan tek federal hükûmet organıydı, ancak Kongre, yürütme ve yargı işlevlerini üstlenecek başka organlar kurdu. 1780'de Kongre, Konfederasyon Dönemi boyunca tek federal mahkeme olarak görev yapan Yakalama Davalarında Temyiz Mahkemesi'ni kurdu. 1781'in başlarında Kongre, Dış İlişkiler, Savaş ve Maliye ile ilgilenmek için yürütme departmanları oluşturdu. Dördüncü bir departman olan Posta Departmanı, 1775'ten beri mevcuttu ve Makaleler altında çalışmaya devam etti. Kongre ayrıca bir Deniz Departmanı kurulmasına izin verdi, ancak Alexander McDougall Deniz Departmanına liderlik etmeyi reddettikten sonra deniz kuvvetlerini Finans Departmanı altına yerleştirmeyi seçti. Dört departman federal kamu hizmetini yönetmekle suçlandı, ancak Kongre'den bağımsız olarak çok az yetkileri vardı.[2] Pennsylvania tüccarı Robert Morris, 1781'den 1784'e kadar Maliye Müfettişi olarak görev yaptı. Morris, başarılı ticari girişimleri nedeniyle savaş sırasında biraz popüler olmasa da, Kongre ülkenin harap mali durumunu iyileştirebileceğini umuyordu.[1] Önerileri engellendikten sonra, Morris hüsran içinde 1784'te istifa etti ve yerine üç kişilik bir Hazine Kurulu geçti.[2] Benjamin Lincoln, 1781'den 1783'te Devrim Savaşı'nın sonuna kadar Savaş Sekreteri olarak görev yaptı. Sonunda, 1785'ten 1789'a kadar görev yapan Henry Knox tarafından başarıldı. Robert Livingston, 1781'den 1783'e kadar Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı ve onu 1784'ten 1789'a kadar görev yapan John Jay izledi. Jay yetenekli bir yönetici olduğunu kanıtladı ve görev süresi boyunca ulusun diplomasisinin kontrolünü ele geçirdi.[9] Ebenezer Hazard, 1782'den 1789'a kadar Amerika Birleşik Devletleri Genel Posta Müdürü olarak görev yaptı.[2] Savaştan sonra karşılaşılan ekonomik güçlükler, değişiklik yapılması çağrılarına yol açtı. Savaşın sona ermesi, iki tarafın ordularına da mal sağlamış olan ve İngiliz ticaret sistemine katılmak sayesinde elde ettikleri kazanımları yitiren tüccarlar üzerinde çok olumsuz etkiler yaratmıştı. Eyaletler, gümrük tarifelerinde Amerikan mallarına öncelik tanımakla birlikte söz konusu tarifeler birbirine uymuyordu ve bu nedenle merkezi hükûmet tarafından uyumlu bir siyaset güdülmesi yolunda güçlü istekler doğmuştu. Devrim sonrası ortaya çıkan ekonomik zorluklardan belki de en çok sıkıntı çekenler çiftçilerdi. Tarımsal ürün arzı talebi aşmıştı ve özellikle borçlu çitçiler arasında huzursuzluk vardı. Anılan çiftçiler, ipotekli mülklerine el konulmasını ve borçları nedeniyle hapis cezasına çarptırılmalarını önleyecek güçlü önlemler alınmasını istiyorlardı. Mahkemeler alacak davalarıyla tıkanıp kalmıştı. 1786 yılının yaz ayları boyunca, bazı eyaletlerde halk meclisleri ve özel toplantılar düzenlenerek, eyalet yönetimlerinde reform yapılması talebi dile getirildi.

1786 sonbaharında, eski bir yüzbaşı olan Daniel Shays’ın önderliğinde toplanan çiftçi grupları, Massachusetts’te gelecek eyalet seçimlerine kadar, ilçe mahkemelerinin toplanmasını ve alacak davalarını karara bağlamasını zor kullanarak engellediler. 1787’de çiftçilerin oluşturduğu 1.200 kişilik bir çapulcu ordusu, Springfield’deki federal cephane deposuna doğru harekete geçti. Daha çok sopalar ve saman tırmıklarıyla silahlanmış olan asiler, küçük bir milis birliği tarafından püskürtüldüler. Ardından, General Benjamin Lincoln Boston’dan destek birlikleriyle geldi ve geri kalan Shaycileri dağıttı ve elebaşıları da Vermont’a kaçtı. Hükûmet 14 asiyi yakaladı, onları önce ölüm cezasına çarptırdı, sonra bazılarını affetti ve diğerlerine de hafif hapis cezaları verdi. İsyanın bastırılmasından sonra, çoğunluğu asilere yakınlık duyan yeni seçilmiş bir meclis, onların borç hafifletilmesine ilişkin bazı taleplerini karşıladı.

Eyalet hükûmetleri[değiştir | kaynağı değiştir]

1790 nüfus sayımında eyaletlere göre[10]
Durum Tot. pop. Köleleştirilmiş pop. Bedava pop.
Connecticut 237.946 2.764 235.182
Delaware 59.096 8.887 50.209
Gürcistan 82.548 29.264 53.284
Maryland 319.728 103.036 216.692
Massachusetts 378.787 0 378.787
New Hampshire 141.885 158 141.727
New Jersey 184,139 11.423 172.716
New York 340.120 21.324 318.796
kuzey Carolina 393.751 100.572 293.179
Pensilvanya 434.373 3.737 430.636
Rodos Adası 68.825 948 67.877
Güney Carolina 249.073 107.094 141.979
Virjinya 691.737 287.959 403.778
Toplam[11] 3.929.214 697.681 3.231.533

On üç koloni 1776'da bağımsızlıklarını ve egemenliklerini ilan ettikten sonra, her biri kraliyet otoritesini halk yönetimine dayalı kurumlarla değiştirme göreviyle karşı karşıya kaldı. Değişen derecelerde, devletler savaş sırasında ve sonrasında eşitlikçiliği benimsedi. Her eyalet, tümü seçilmiş bir yönetici oluşturan ve birçoğu oy hakkını büyük ölçüde genişleten yeni bir anayasa yazdı. 1776 Pennsylvania Anayasası, vergi ödeyen tüm erkek vatandaşlara oy hakkı tanıdığı için bu anayasaların belki de en demokratik olanıydı. Yeni anayasaların çoğu Basın özgürlüğü, İfade özgürlüğü, jüri tarafından yargılanmayı ve diğer özgürlükleri garanti eden bir haklar bildirgesi içeriyordu.[1] İngiltere'den bağımsızlık için savaşan, ancak sosyal düzende büyük değişikliklerden yana olmayan Oliver Wolcott gibi muhafazakar vatanseverler, alt sınıfların yeni etkisine ve üst sınıftan bağımsız politikacıların yükselişine endişeyle baktılar.[1] Devrim’in sona ermesiyle, Amerika Birleşik Devletleri, çözüme kavuşturulmamış Batı sorununu, yani, toprak, kürk ticareti, Kızılderililer, yerleşim ve yerel hükûmet konularında karmaşalıklarla dolu olan genişleme sorununu yeniden ele almak zorunda kaldı. Ülkede o güne kadar keşfedilmiş olan en zengin toprakların çekiciliği karşısında öncüler (Pioneers) Appalachian Dağları’nı aşıp onların ötesine yayıldılar. 1775’e gelindiğinde, su yolları boyunca çok uzaklara serpiştirilmiş yerleşim birimlerinde on binlerce insan yaşıyordu. Sıradağlarla birbirinden ayrılmış ve Doğu’daki siyasal güç merkezlerinden de yüzlerce kilometre uzakta kalmış olan yerleşimciler, kendi hükûmetlerini kurdular. Tüm kıyı eyaletlerinden gelen yerleşimciler, iç kesimlerin verimli nehir vadilerine, ormanlarına ve uçsuz bucaksız çayırlarına yayıldılar. 1790 yılında, Appalachian Dağları ötesindeki nüfus 120.000’i çok aşmıştı.

Kurtuluş Savaşı'nın sona ermesinin ardından devletler çeşitli reformlara giriştiler. Birçok eyalet anayasalarında din özgürlüğünü kutsallaştırdı ve her Güney eyaleti Anglikan Kilisesi'nin devlet dini statüsüne son verdi. Bazı eyaletler devlet üniversiteleri kurarken, özel üniversiteler de gelişti. Çok sayıda devlet, ölüme sebebiyet veren suçların sayısını azaltmak için ceza kanunlarında reform yaptı. Kuzey eyaletleri, Batı yerleşimlerine erişim sağlayan yollar ve kanallar da dahil olmak üzere altyapı projelerine yatırım yaptı.[1] Devletler, tiranlık olarak gördükleri şeye karşı savaşan bir nesil için giderek ikiyüzlü görünen kölelik konusunda da harekete geçti. Devrim sırasında ve sonrasında, her Kuzey eyaleti, kademeli özgürleşmeyi veya köleliğin derhal kaldırılmasını sağlayan yasalar çıkardı. Hiçbir Güney eyaleti özgürleşmeyi sağlamamış olsa da, köle ticaretini kısıtlayan yasalar çıkardılar.[12] Savaştan önce, bazı koloniler, Appalachian Dağları ötesindeki topraklar üzerinde yaygın ve çok kez birbiriyle örtüşen hak iddialarında bulunmuşlardı. Benzeri haklara sahip olmayanlar, bu zengin toprak ödülünün paylaşım biçimini haksız buluyorlardı. Anılan grub adına konuşan Maryland, batıdaki toprakların ortak mülkiyet altında sayılmasını ve Kongre tarafından parsellenip özgür ve bağımsız eyaletler arasında paylaştırılmasını öngören bir karar taslağı sundu. Bu görüş pek yandaş bulmadı. Yine de, New York, 1780’de mülkiyet haklarını Amerika Birleşik Devletleri’ne devrederek bu konuda öncülük yaptı. 1784’te, en geniş arazi sahibi olan Virginia, Ohio Nehri’nin kuzeyindeki tüm topraklarını terk etti. Diğer eyaletler de haklarından vazgeçtiler ve Kongre’nin, Ohio Nehri’nin kuzeyinde ve Allegheny Dağları’nın batısında kalan tüm toprakların mülkiyetine sahip olacağı anlaşıldı. Bu milyonlarca hektarlık ortak toprağın mülkiyeti, ulusallığın ve birliğin o güne kadar görülen en somut kanıtı oldu ve ulusal egemenlik görüşüne de bir tür temel sağladı. Buna karşın, söz konusu topraklar, aynı zamanda, çözülmesi gerekli bir sorun oluşturuyordu.

Devletler, Kurtuluş Savaşı sırasında edindikleri ağır borç yüklerinin yükünü taşımaya devam ettiler. İthalat vergilerinden gelir elde eden New York ve Pennsylvania'nın kısmi istisnaları dışında, çoğu eyalet gelir için bireysel ve emlak vergilerine güveniyordu. Savaş zamanı borçlarıyla başa çıkmak için, birçok devlet vergileri savaş öncesine göre birkaç kat daha yüksek bir düzeye çıkarmak zorunda kaldı. Bu vergiler, özellikle kırsal alanlarda halk arasında öfkeye yol açtı ve Massachusetts'te Shays İsyanı olarak bilinen silahlı bir ayaklanmaya yol açtı. Hem Kongre hem de Massachusetts hükûmeti isyanı bastıramadığını kanıtlayınca, eski Savaş Bakanı Benjamin Lincoln, isyana son veren özel bir ordu kurdu.[13] Konfederasyon Maddeleri bir çözüm yolu sağladı. Maddeler uyarınca, Kuzeybatı Toprakları başlangıçta, 1787 tarihli Kuzeybatı Kararnamesi ile öngörülen sınırlı bir kendi kendini yönetme sistemi altında, Kongre tarafından atanan bir vali ve yargıçların yönettiği tek bir bölge olarak düzenlenecekti. Bu topraklar, oy kullanma yaşına gelmiş 5.000 özgür erkek nüfusu oluşunca, iki meclisli bir yasama organı kurmaya hak kazanacak ve alt meclis üyelerini kendisi seçecekti. O zaman ayrıca, Kongre’ye de oy kullanma hakkı bulunmayan bir temsilci gönderebilecekti.

İngiltere, Paris Antlaşması'nda Vermont üzerindeki iddiasından vazgeçti, ancak Vermont ABD'ye katılmadı. Vermont'taki çoğu on dördüncü eyalet olmak istemesine rağmen, her ikisi de Vermont'un bazı bölgelerinde hak iddia eden New York ve New Hampshire bu hırsı engelledi. 1780'ler boyunca Vermont, Vermont Cumhuriyeti olarak bilinen bağımsız bir devlet olarak hareket etti.[14] Bu topraklardan en az üç ve en çok beş eyalet yaratılacak ve bunlardan nüfusu 60.000 kişiye erişenler, “özgün eyaletlere her açıdan eşit olarak” Birlik’e kabul edilecekti. Kararname ile, vatandaşlık hakları ve özgürlükleri güvence altına alınıyor, eğitim teşvik ediliyor ve “anılan topraklarda ne kölelik ne de isteğe aykırı sözleşmeli hizmetkarlık olacağı” güvencesi veriliyordu.

Yeni siyaset, kolonilerin anavatanın çıkarları için varolduğu ve siyasal açıdan bağımlı ve toplumsal açıdan ikinci sınıf sayıldığı yolundaki alışılagelmiş kavramı reddediyordu. Kolonilerin ulusun bir uzantısı sayıldıkları ve eşitlikten kaynaklanan kazanımlara da bir ayrıcalık değil bir hak olarak sahip bulundukları yolundaki ilke bu doktrinin yerine geçmişti. Kuzeybatı Kararnamesi’nin bu aydınlatıcı hükümleri, Amerika’nın kamu arazisi siyasetinin temelini oluşturdu.

Ulusal maliye politikaları[değiştir | kaynağı değiştir]

Robert Morris, 1781'den 1784'e kadar Maliye Müfettişi olarak görev yaptı.

Birleşik Devletler, kısmen Kongre'nin vergilendirme yetkilerinden yoksun olması nedeniyle, Devrim Savaşı sırasında büyük borçlar edinmişti; Maddeler uyarınca, yalnızca eyaletler vergi toplayabilir veya ticareti düzenleyebilir.[1] 1779'da Kongre, para basmayı durdurduğu ve devletlerin doğrudan askerlere ödeme yapmasını istediği için ekonomik gücünün çoğunu devletlere bırakmıştı, ancak devletler de mali istikrarsızlıktan muzdaripti.[1] 1781'de maliye müfettişi olarak atanan Robert Morris, devlet borcunun kısmi üstlenilmesi, askeri personele yapılan ödemelerin askıya alınması ve Kuzey Amerika Bankası'nın kurulması gibi büyük merkezileşme reformlarının geçişini kazandı. Morris, ulusal hükûmetteki belki de en güçlü kişi olarak ortaya çıktı ve bazıları ona "Finansçı", hatta "Diktatör" dedi.[1] 1783'te Morris, Madison ve Alexander Hamilton gibi kongre üyelerinin desteğiyle, ulusal hükûmete tutarlı ve bağımsız bir gelir kaynağı sağlayacak olan yüzde beş ithalat vergisinin kongre onayını aldı. Ancak Paris Antlaşması'nın imzalanmasıyla birlikte eyaletler Kongre'ye yetki verilmesine karşı daha dirençli hale geldi. İki eyalet dışında tümü vergiyi onaylamasa da, eyaletlerin oybirliğiyle desteğini asla kazanmadı ve bu nedenle Kongre 1780'ler boyunca gelir bulmak için mücadele etti.[12] George Washington’un deyimiyle, Paris Andlaşması ile Anayasa’nın yazıldığı tarih arasında geçen süre içinde, eyaletler birbirlerine “pamuk ipliğiyle” bağlıydılar. Maryland ve Virginia arasında Potomac Nehri üzerinde seyrüsefer konusunda çıkan anlaşmazlıklar, beş eyaletin temsilcilerinin 1786’da Maryland’ın Annapolis kentinde yapılan bir konferansa katılmalarına yol açtı. Temsilcilerden Alexander Hamilton, ticaretin siyasal ve ekonomik sorunlarla yakın bağları olduğu ve sorunun hiçbir temsil niteliği bulunmayan bir kuruluş tarafından ele alınamayacak derecede ciddiyet taşıdığı konusunda diğer meslektaşlarını ikna etti.

Ulusal Savunma[değiştir | kaynağı değiştir]

Devrimci Savaş sona erdiğinde, Kıta Ordusu'nun subayları ve erleri, Kongre ulusal hükûmetin zayıf mali durumu nedeniyle ödemeyi askıya aldığından, maaş eksikliği konusunda giderek daha fazla hoşnutsuz hale geldi. Kongre, memurlara 1780'de ömür boyu emekli maaşı sözü vermişti, ancak memurların çok azı bu yardımı alacaklarına inanıyordu. Aralık 1782'de, Alexander McDougall liderliğindeki birkaç memur, çıkarları için Kongre'ye dilekçe verdi. Subaylar, eyaletleri federal hükûmetin bir tarife koymasına izin vermeye zorlamak için nüfuzlarını kullanmayı umuyorlardı, bu da askerlere ödeme yapmak için gelir sağlayacak.[1] Robert Middlekauff gibi tarihçiler, Kongre Üyesi Alexander Hamilton ve Maliye Müfettişi Robert Morris de dahil olmak üzere ulusal hükûmetin bazı üyelerinin, Kongre'nin gücünü artırmak için bu artan memnuniyetsizliği kullanmaya çalıştıklarını savundular.[12] Memurlar arasında dolaşan isimsiz bir mektup; belge, askerlerin ödenmesi çağrısında bulundu ve General Washington ve Kongre'ye karşı isyan tehdidinde bulundu. Mart 1783'te bir ordu subayı toplantısında Washington mektubu kınadı, ancak ödeme için Kongre'ye lobi yapma sözü verdi. Washington'un konuşması, adını ordunun kamp kurduğu New York kasabasından alan Newburgh Komplosu'nu etkisiz hale getirdi, ancak askerler arasındaki memnuniyetsizlik yüksek kaldı. Mayıs 1783'te, bir isyan çıkmasından korkan Washington ordusunun çoğunu izne çıkardı.[1] Tüm eyaletlere bir çağrıda bulunularak, ertesi ilkbaharda Philadelphia’da yapılacak bir toplantıya temsilci göndermelerinin istenmesini önerdi. Kıtasal Kongre başlangıçta bu cesur atılıma tepki gösterdiyse de, Virginia’nın George Washington’u temsilci olarak seçtiği haberleri üzerine protestolarını durdurdu. Bir sonraki sonbahar ve kış aylarında, Rhode Island dışındaki tüm eyaletlerde seçim yapıldı.

Mayıs 1787’de Philadelphia Eyalet Meclisi binasında yapılan Federal Kurucu Meclis toplantılarına ünlü kişiler katıldı. Eyalet meclisleri toplantıya, koloni ve eyalet hükûmetlerinde, Kongre’de, mahkemelerde ve orduda deneyimi olan liderleri gönderdi. Dürüstlüğü ve Devrim sırasında sergilediği askeri liderlik yetenekleri nedeniyle ülkenin en önde gelen kişisi sayılan George Washington toplantı başkanlığına seçildi.

General George Washington 23 Aralık 1783'te Annapolis, Maryland'deki Komisyonundan İstifa Etti, John Trumbull'un (1824) tablosu

Kongre, ulusal hükûmete ithalata vergi koyma yetkisi veren bir değişikliği geçemeyince, Morris orduya askerlerin "Morris Notes" etiketli sertifikalarla ödeme yaptı. Senetler askerlere altı ay içinde ödeme sözü verdi, ancak askerlerin çok azı gerçekten ödeme alacaklarına inanıyordu ve Morris banknotlarının çoğu spekülatörlere satıldı.[15] Yoksul askere alınan askerlerin çoğu, eve dönüş yolculuklarında yardım dilenmek zorunda kaldı. Haziran ayında, 1783'teki Pennsylvania İsyanı, ödeme talep eden öfkeli askerler arasında patlak verdi ve Kongre'nin başkenti Princeton'a taşımasına neden oldu. Yeniden toplandıktan sonra, Kongre ordunun büyüklüğünü 11.000'den 2.000'e indirdi.[1] Ulusal güvenlik Amerikan liderlerinin en önemli önceliği olmasına rağmen,[16] kısa vadede daha küçük bir Kıta Ordusu yeterli olacaktır çünkü Amerikalılar Atlantik Okyanusu'nun Avrupa güçlerinden koruma sağlayacağına güveniyorlardı.[17] 23 Aralık 1783'te Washington ordudan istifa etti ve iktidarı bırakma isteğiyle birçok kişinin hayranlığını kazandı.[1] Daha faal olan üyeler arasında en çok göze çarpanlar iki Pennsylvanialıydı: Bir ulusal hükûmet kurulması gereğini açıkça gören Gouverneur Morris ve ulusallık kavramı konusunda yorulmak bilmeden çalışan James Wilson. Pennsylvania tarafından seçilen temsilciler arasında, parlak bir kamu hizmeti geçmişinin ve bilimsel başarıların sonuna yaklaşmış olan Benjamin Franklin de vardı. Virginia’dan, pratik görüşlü genç bir devlet adamı, özenli bir siyaset ve tarih inceleyicisi ve bir meslektaşına göre de “çalışkanlık ve uygulama açısından.... tartışılacak her konuda en fazla bilgiye sahip kişi” olan James Madison gelmişti. Madison, günümüzde, “Anayasa’nın Babası” olarak bilinmektedir.

Massachusetts, yetenekli ve deneyimli iki genç adamı, Rufus King ve Elbridge Jerry’yi göndermişti. Ayakkabıcıyken daha sonra yargıçlığa başlamış olan Roger Sherman, Connecticut temsilcileri arasındaydı. New York’tan, toplantının yapılmasını önermiş olan Alexander Hamilton gelmişti. Elçi olarak Fransa’da bulunan Thomas Jefferson ile Büyük Britanya’da aynı görevi yapan John Adams toplantıda yoklardı. 55 temsilci arasında gençler çoğunluktaydı ve toplantıya katılanların yaş ortalaması 42’ydi.

Ağustos 1784'te Kongre, öncelikle Amerikan sınırında hizmet veren, ülkenin ilk barış zamanı düzenli ordu piyade birimi olan Birinci Amerikan Alayı'nı kurdu. Buna rağmen, ordunun büyüklüğü sadece 625 askere kadar küçülmeye devam ederken, Kongre, 1785'te USS Alliance'ın satışıyla Kıta Donanmasını etkin bir şekilde dağıttı. Küçük, yetersiz donanımlı ordu, gecekonduların Kızılderili topraklarına taşınmasını engellemekte güçsüz kalacak ve sınırda gergin bir durumu daha da alevlendirecekti.[13] Kurucu Meclis, sadece Konfederasyon Maddeleri’ni değiştirmekle görevlendirilmişti; fakat, Madison’un sonradan yazdığı gibi, “ülkelerine büyük güveni olan” temsilciler, Maddeler’i bir kenara atıp tümüyle yeni bir hükûmet yapısı kurmaya giriştiler.

Temsilciler, iki ayrı gücü, yani yarı-bağımsız 13 eyaletin şimdiden uyguladığı yerel denetim gücü ile bir merkezi hükûmetin gücünü bağdaştırmanın en önemli gereksinim olduğunu biliyorlardı. Ulusal hükûmetin yeni, genel ve kapsamlı olması nedeniyle, bir yandan onun işlevleri ve gücü özenle tanımlanıp belirtilirken, geriye kalan tüm işlevlerin ve gücün de eyaletlere bırakılacağının anlaşılması gerektiği ilkesini benimsediler. Temsilciler, buna karşın, merkezi hükûmetin gerçek güce gereksinimi olduğunu bildikleri için, onun diğer işlevleri arasında, para basma, ticareti düzenleme, savaş ilan etme ve barış yapma yetkisi bulunması gerektiğini de genelde kabul ettiler.

Batı yerleşimi[değiştir | kaynağı değiştir]

Kısmen 1763 Kraliyet Bildirgesi'nin getirdiği kısıtlamalar nedeniyle, Amerikan Devrim Savaşı'nın patlak vermesinden önce sadece bir avuç Amerikalı Appalachian Dağları'nın batısına yerleşmişti. Bu savaşın başlaması yerleşimin önündeki engeli kaldırdı ve 1782'de yaklaşık 25.000 Amerikalı Transappalachia'ya yerleşti.[18] Savaştan sonra bölgedeki Amerikan yerleşimi devam etti. Bu yeni topraklarda yaşam birçokları için zor gelse de, batı yerleşimi Doğu'daki bazıları için gerçekçi olmayan bir arzu olan mülkiyet ödülü sunuyordu.[1] Batıya doğru genişleme, batıya taşınmayanlarda bile coşku uyandırdı ve Washington, Benjamin Franklin ve John Jay dahil olmak üzere birçok önde gelen Amerikalı, batıda toprak satın aldı.[18] Arazi spekülatörleri, batıda geniş araziler üzerinde hak sahibi olan ve çoğu zaman yerleşimcilerle çatışan Ohio Şirketi gibi gruplar kurdular.[12] Washington ve diğerleri, Potomac Nehri'ni Ohio Nehri'ne bağlayan bir kanal inşa etmek için Potomac Şirketi'ni kurdular. Washington, bu kanalın doğu ile batı arasında kültürel ve ekonomik bir bağlantı sağlayacağını ve böylece Batı'nın nihai olarak ayrılmamasını sağlayacağını umuyordu.[13] Philadelphia’da toplanan XVIII. yüzyılın devlet adamları, Montesquieu’nün siyasette güç dengesi kavramını benimsemiş kişilerdi. Bu ilke, koloni deneyimi ile destekleniyor ve John Locke’nin, temsilcilerin çoğu tarafından bilinen yazılarından güç alıyordu. Bu etkiler, eşit ve uyumlu çalışan üç hükûmet organı kurulması gerektiği inancına yol açtı. Yasama, yürütme ve yargı güçleri, hiçbirinin hiçbir zaman denetimi ele geçiremeyeceği kadar uyumlu bir denge içinde olmalıydı. Temsilciler, yasama organının, kolonilerdeki ve İngiltere Parlamentosu’ndaki gibi iki meclisli olması üzerinde anlaştılar.

George Caleb Bingham'ın 1851-52Daniel Boone Cumberland Gap aracılığıyla Yerleşimcilere Kentucky'deki erken yerleşim tasvir ediyor

1784'te Virginia, Ohio Nehri'nin kuzeyindeki iddialarından resmen vazgeçti ve Kongre, 1784 Arazi Yönetmeliği ve 1785 Arazi Yönetmeliği ile şimdi Eski Kuzeybatı olarak bilinen bölge için bir hükûmet kurdu. Bu yasalar, Eski Kuzeybatı'nın belirli bir siyasi ve ekonomik gelişme düzeyine ulaşana kadar Kongre himayesi altında bölgesel bir hükûmet tarafından yönetileceği ilkesini oluşturdu. Bu noktada, eski topraklar birliğe diğer herhangi bir devletinkine eşit haklara sahip devletler olarak girecekti.[12] Federal bölge, Pennsylvania'nın batısındaki ve Ohio Nehri'nin kuzeyindeki alanın çoğuna uzanıyordu, ancak Connecticut Batı'daki iddiasının küçük bir bölümünü, Erie Gölü'nün güneyindeki bir toprak şeridi olan Connecticut Batı Koruma Alanı şeklinde elinde tuttu.[12] 1787'de Kongre, Kuzeybatı Bölgesi'ni kurarak Kongre'ye bölgenin daha fazla kontrolünü veren Kuzeybatı Yönetmeliğini kabul etti. Yeni düzenlemeye göre, bölgenin önceden seçilmiş yetkililerinin çoğu bunun yerine Kongre tarafından atandı.[12] Kuzeyli yerleşimcileri çekmek için Kongre, Kuzeybatı Bölgesi'ndeki köleliği yasakladı, ancak aynı zamanda Güney eyaletlerini yatıştırmak için bir kaçak köle yasası çıkardı.[19] Toplantıda, yukarıda belirtilen konular üzerinde oybirliği vardı. Bunların yaşama geçirilmesi konusunda ise çok farklı görüşler ortaya çıktı. Sözgelimi, New Jersey gibi küçük eyaletlerin temsilcileri, ulusal hükûmetteki etkilerini azaltacağı gerekçesiyle, temsil edilme hakkını Konfederasyon Maddeleri’ndeki gibi eyalet olmaya değil nüfus oranına dayandıran değişikliklere karşı çıktılar.

1784'te Virginia, Ohio Nehri'nin kuzeyindeki iddialarından resmen vazgeçti ve Kongre, 1784 Arazi Yönetmeliği ve 1785 Arazi Yönetmeliği ile şimdi Eski Kuzeybatı olarak bilinen bölge için bir hükûmet kurdu. Bu yasalar, Eski Kuzeybatı'nın belirli bir siyasi ve ekonomik gelişme düzeyine ulaşana kadar Kongre himayesi altında bölgesel bir hükûmet tarafından yönetileceği ilkesini oluşturdu. Bu noktada, eski topraklar birliğe diğer herhangi bir devletinkine eşit haklara sahip devletler olarak girecekti.[12] Federal bölge, Pennsylvania'nın batısındaki ve Ohio Nehri'nin kuzeyindeki alanın çoğuna uzanıyordu, ancak Connecticut Batı'daki iddiasının küçük bir bölümünü, Erie Gölü'nün güneyindeki bir toprak şeridi olan Connecticut Batı Koruma Alanı şeklinde elinde tuttu.[12] 1787'de Kongre, Kuzeybatı Bölgesi'ni kurarak Kongre'ye bölgenin daha fazla kontrolünü veren Kuzeybatı Bildirisi'ni kabul etti. Yeni düzenlemeye göre, bölgenin önceden seçilmiş yetkililerinin çoğu bunun yerine Kongre tarafından atandı.[12] Kuzeyli yerleşimcileri çekmek için Kongre, Kuzeybatı Bölgesi'ndeki köleliği yasakladı, ancak aynı zamanda Güney eyaletlerini yatıştırmak için bir kaçak köle yasası çıkardı.[19] Toplantıda, yukarıda belirtilen konular üzerinde oybirliği vardı. Bunların yaşama geçirilmesi konusunda ise çok farklı görüşler ortaya çıktı. Sözgelimi, New Jersey gibi küçük eyaletlerin temsilcileri, ulusal hükûmetteki etkilerini azaltacağı gerekçesiyle, temsil edilme hakkını Konfederasyon Maddeleri’ndeki gibi eyalet olmaya değil nüfus oranına dayandıran değişikliklere karşı çıktılar.

Eski Kuzeybatı federal hükûmetin kontrolü altına girerken, Georgia, Kuzey Karolina ve Virginia Eski Güneybatı'nın kontrolünü elinde tuttu; her eyalet batıya Mississippi Nehri'ne kadar uzandığını iddia etti.[20] 1784'te, batı Kuzey Carolina'daki yerleşimciler, Franklin Eyaleti olarak devlet olmayı istediler, ancak çabaları, eyaletlerin ayrılması konusunda bir emsal oluşturmak istemeyen Kongre tarafından reddedildi.[20] 1790 Nüfus Sayımı'na göre, Tennessee ve Kentucky'nin nüfusu çarpıcı bir şekilde sırasıyla 73.000 ve 35.000'e yükseldi. Kentucky, Tennessee ve Vermont, 1791 ve 1795 yılları arasında eyalet statüsü kazanacaktı.[21] Öte yandan, Virginia gibi büyük eyaletlerin temsilcileri, nüfus oranına dayalı temsil hakkını desteklediler. Tartışmalar sonsuza kadar uzayacak gibi göründüğü bir sırada, Roger Sherman, Kongre’deki meclislerden birinde, yani Temsilciler Meclisi’nde, nüfus oranına dayalı temsil hakkı buluhmasına karşılık diğer mecliste, yani Senato’da, eşit temsil olmasını önerdi.

Böylelikle büyük ve küçük eyaletler arasında uyum sorunu çözümlendi. Buna karşın, her yeni konuda ancak yeni uzlaşmalarla çözülebilecek yeni sorunlar ortaya çıktı. Kuzeyliler, her eyaletin vergi payı saptanırken kölelerin de hesaba katılmasını, buna karşılık, Temsliciler Meclisi’ndeki sandalye sayısı belirlenirken bunun yapılmamasını istediler. Çok küçük bir muhalefetle karşılanan bir uzlaşma sonucu, Temsilciler Meclisi üyesi sayısının, özgür kişilerin tümü ve kölelerin de beşte üçü göz önünde tutularak saptanması kararlaştırıldı.

Britanya ve İspanya'nın yardımıyla Yerli Amerikalılar batı yerleşimine direndiler. Güneyli liderler ve pek çok milliyetçi yerleşimcilere siyasi destek vermelerine rağmen, çoğu Kuzeyli lider batı yerleşiminden çok ticaretle ilgileniyordu ve zayıf ulusal hükûmet yabancı hükûmetlerden taviz vermeye zorlama gücünden yoksundu. 1784'te Mississippi Nehri'nin İspanya tarafından kapatılması, Batılı çiftçilerin ihracatı için denize erişimi engelledi, Batı'ya yerleşme çabalarını büyük ölçüde engelledi ve Yerli Amerikalılara silah sağladılar.[1] İngilizler, 1776'dan önce Appalachian ötesi toprakların yerleşimini kısıtlamıştı ve Paris Antlaşması'nın imzalanmasından sonra Yerli Amerikalılara silah sağlamaya devam ettiler. 1783 ve 1787 arasında, yüzlerce yerleşimci Yerli Amerikalılarla düşük seviyeli çatışmalarda öldü ve bu çatışmalar daha fazla yerleşimi engelledi.[1] Kongre, Yerli Amerikalılara karşı çok az askeri destek sağladığından, savaşın çoğu yerleşimciler tarafından yapıldı.[20] On yılın sonunda, sınır, Kızılderili kabilelerinden oluşan bir konfederasyona karşı Kuzeybatı Kızılderili Savaşı'nda yutuldu.[9] Bu Yerli Amerikalılar, İngilizlerin desteğiyle bağımsız bir Hint bariyer devletinin yaratılmasını istedi ve Birleşik Devletler için büyük bir dış politika sorunu oluşturdu.[9] Shays İsyanı’nın neden olduğu acıyı henüz üzerlerinden atamamış bulunan, Sherman ve Elbridge Gerry gibi temsilciler, büyük bir halk kitlesinin kendi kendisini yönetmeye yeterli anlayışa sahip olmadığından korktukları için, hiçbir federal hükûmet organının doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesini istemiyorlardı. Bazı temsilciler ise, ulusal hükûmetin olduğunca geniş bir halk tabanına dayanması gerektiğini düşünüyorlardı. Diğer bazı temsilciler, büyümekte olan Batı’ya eyaletleşme olanağı verilmemesini istiyorlardı; bazıları da, Kuzeybatı Kararnamesi ile 1787’de kurulan eşitlik ilkesini savunuyorlardı.

Ekonomi ve ticaret[değiştir | kaynağı değiştir]

Savaşı kısa bir ekonomik durgunluk izledi, ancak 1786'da refah geri döndü.[22] Yaklaşık 80.000 Sadık, topraklarını ve mülklerini geride bırakarak Britanya İmparatorluğu'nun başka yerlerine gitmek için ABD'yi terk etti.[1][12] Bazıları savaştan sonra, özellikle New York[23] ve Güney Carolina gibi daha misafirperver eyaletlere geri döndü.[24] Ekonomik olarak orta Atlantik eyaletleri özellikle hızlı bir şekilde toparlandı ve malları üretmeye ve işlemeye başlarken, New England ve Güney daha düzensiz toparlanmalar yaşadı.[12] İngiltere ile ticaret yeniden başladı ve savaştan sonra İngiliz ithalatının hacmi savaş öncesi hacmine denk geldi, ancak ihracat hızla düştü.[1] İngiltere'nin büyükelçisi olarak görev yapan Adams, İngilizleri özellikle Karayip pazarlarına erişimle ilgili bir ticari anlaşma müzakere etmeye zorlamak için bir misilleme tarifesi çağrısında bulundu. Bununla birlikte, Kongre dış ticareti düzenleme veya devletleri birleşik bir ticaret politikası izlemeye zorlama gücünden yoksundu ve İngiltere müzakere konusunda isteksiz olduğunu kanıtladı.[1] İngilizlerle ticaret tam olarak düzelmezken, ABD Fransa, Hollanda, Portekiz ve diğer Avrupa ülkeleriyle ticareti genişletti. Bu iyi ekonomik koşullara rağmen, birçok tüccar, eyaletler arası ticareti kısıtlamaya hizmet eden her eyalet tarafından uygulanan yüksek vergilerden şikayet etti. Birçok alacaklı, yerel hükûmetlerin savaş sırasında ortaya çıkan borçları geri ödeyememesinden de zarar gördü.[1] 1780'lerde ılımlı bir ekonomik büyüme görülse de, birçoğu ekonomik kaygı yaşadı ve Kongre, daha güçlü bir ekonomiyi teşvik edememekle suçlandı.[12] Kağıt para, sözleşmeden doğan yükümlülükleri düzenleyen yasalar ya da siyaset dışında bırakılan kadınların rolü gibi ulusal ekonomik sorunlar üzerinde önemli görüş ayrılıkları yoktu. Buna karşın, çeşitli kesimlerin ekonomik çıkarlarının dengelenmesi; hükûmet başkanının gücü, görev süresi ve seçimine ilişkin tartışmaların sonuçlandırılması; kurulacak mahkeme türlerine ve yargıçların görev süresine ilişkin sorunların çözümlenmesi gerekiyordu.

Philadelphia’da sıcak yaz boyunca çalışan Kurucu Meclis üyeleri, sonunda, o güne kadar düzenlenmiş bulunan en karmaşık hükûmeti, diğer bir deyimle, açık biçimde belirlenmiş ve sınırlandırılmış bir alanda en yüce güç olan bir hükûmet sistemini kısa bir belgede tanımladılar. Meclis, federal hükûmetin gücünü belirlerken ona, vergilendirme, borçlanma, tekdüze resim ve harç koyma, madeni para çıkarma, ağırlık ve ölçüm birimleri saptama, patent ve telif hakları verme, postane kurma ve posta yolları açma konularında tam yetki tanıdı. Ulusal hükûmet, aynı zamanda, kara ve deniz ordusu kurmaya ve donatmaya ve eyaletlerarası ticareti düzenlemeye yetkiliydi. Kızılderililere ilişkin faaliyetleri, dış siyaseti yürütmek ve savaş yönetmek yetkisi de vardı. Yabancıların vatandaşlığa alınmasına ve kamu topraklarının yönetilmesine ilişkin yasalar çıkarabilir ve eskileriyle eşit haklara sahip yeni eyaletler kabul edebilirdi. Açıkça belirlenmiş olan bu gücün kullanılması için gerekli ve uygun tüm yasaları çıkarma yetkisinin verilmesi, federal hükûmete, gelecek kuşakların be giderek genişleyen siyasal kurumların gereksinimlerini karşılama olanağı sağlamıştır.

Konfederasyon Maddeleri, 15 Kasım 1777'de İkinci Kıta Kongresi tarafından onaylandı ve onay için eyaletlere gönderildi. 13 eyalet tarafından onaylandıktan sonra 1 Mart 1781'de yürürlüğe girdi. Önceki dört yıl boyunca, Kongre tarafından erken Birleşik Devletler hükûmetini yönetmek ve Devrim Savaşı'nı kazanmak için bir "çalışma belgesi" olarak kullanıldı. ve güvenli * Amerikalılar o zamanlar, bugün olduğu gibi, İngiliz Tahtı’ndan kopmanın akılcılığı konusuna varıncaya kadar - o da dahil - hemen hemen her konuda pek değişik görüşlere sahiplerdi. Devrim sırasında çok sayıda İngiliz tahtına sadık olan - Muhafazakar diye biliniyorlardı - pek çok kişi ülkeden kaçtılar ve genellikle doğu Kanada’ya yerleştiler.

Konfederasyon Maddeleri kapsamındaki kalıcı başarılar arasında, İngiltere ile Paris Antlaşması ve Kongre'nin Apalaş Dağları'nın batısındaki yerleşimcilere tam vatandaşlık ve nihai devlet olma sözü verdiği 1785 Arazi Yönetmeliği vardı.[25] Bazı tarihçiler, 1781'den 1789'a kadar olan bu dönemi zayıflık, anlaşmazlık ve kargaşa olarak nitelendiriyor.[26][27] Diğer bilim adamları, kanıtları temeldeki bir istikrar ve refahı yansıtıyor olarak görüyorlar.[28] Ancak bazı bölgelerde refahın geri gelmesi, iç ve dış sorunların büyümesini yavaşlatmadı. Milliyetçiler, konfederasyonun merkezi hükûmetinin sağlam bir mali sistem kuracak, ticareti düzenleyecek, anlaşmaları yürürlüğe koyacak veya gerektiğinde savaşa girecek kadar güçlü olmadığını gördüler.[26] * Kurucu Atalar Anayasa taslağını hazırladıkları sırada önlerinde onlara yön verecek pek az örnek vardı. Konfederasyon Maddeleri de bir federal hükûmet kurmuştu; fakat, bu hükûmetin gücü o kadar kısıtlıydı ki eyaletler sadece isim olarak “birleşik”ti. Halkın federalizm konusundaki deneyimleri sınırlıydı, ama öz yönetim sanatına ilişkin deneyimleri olağanüstüydü.

Konfederasyon Maddelerinde tanımlandığı gibi Konfederasyon Kongresi, ulusal hükûmetin tek organıydı; yasaları yorumlayacak bir ulusal mahkeme ya da onları uygulayacak bir yürütme organı yoktu. Savaş ilanları ve ordu çağrıları da dahil olmak üzere hükûmet işlevleri, her devlet tarafından gönüllü olarak tamamen, kısmen veya hiç desteklenmedi.[26] * Bağımsızlığın ilanından çok önce koloniler halkın denetlediği işleyen hükûmet birimleriydi ve devrim başladıktan sonra - 1 Ocak 1776, 20 Nisan 1777 arasında - 13 eyaletten 10’u kendi anayasasını kabul etmişti. Eyaletlerin çoğunluğunda eyalet yasama organınca seçilmiş valiler vardı. Yasama organlarını ise halk seçmişti.

İngiltere'den ayrılan yeni bağımsız devletler, artık İngiliz limanlarında ayrıcalıklı muamele görmediler. İngilizler, 1785'te bir ticari anlaşmayı müzakere etmeyi reddettiler çünkü bireysel Amerikan devletleri buna bağlı olmayacaktı. Kongre doğrudan Devletler veya bireyler üzerinde hareket edemezdi. Dış veya eyaletler arası ticareti düzenleme yetkisi yoktu. Her hükûmet eylemi tek tek Devletlere bırakıldı. Her eyalet, misillemeye davet eden diğer eyaletlere vergi ve tarifeler koydu.[26] * A.B.D.’deki uygulamaya göre, her hükûmet düzeyi özellikle ona ayrılmış belirli yetkiler içeren geniş çaplı bir özerkliğe sahiptir. Değişik yönetimler arasındaki uyuşmazlıklar mahkemelerce çözümlenir. Ancak, her hükûmet düzeyinde aynı anda işbirliğini gerektiren ulusal çıkarlara ilişkin sorunlar da ortaya çıkabilir ve Anayasa’da böyle durumları düzenleyen hükümler de yer almaktadır.

Zayıf merkezi hükûmet, politikalarını askeri güçle destekleyemedi ve onu dış ilişkilerde utandıcı durumlara sebep oldu. Britanya Krallığı, 1783 Paris Antlaşması'nda kabul ettiği gibi Britanya birliklerini Amerika'nın Kuzeybatı Bölgesi'ndeki kalelerden ve ticaret noktalarından çekmeyi reddettiler. Kuzey sınırlarındaki İngiliz subayları ve güneydeki İspanyol subayları, Kızılderili kabilelerine Amerikan yerleşimcilerine saldırmalarına izin veren silah sağladı. İspanyollar, batılı Amerikalı çiftçilerin, ürünlerini taşımak için New Orleans limanlarını kullanmalarına izin vermeyi reddetti.[26] * 1781’de Konfederasyon Maddeleri’nin kabulü ile yeni Anayasa’nın kaleme alınışı arasında geçen yıllar bir zayıflık, çekişme ve karışıklık dönemi oldu. Konfederasyon Maddeleri’nde, yasaları uygulayacak bir yürütme organına ve onları yorumlayacak bir ulusal mahkeme sistemine ilişkin hükümlere yer verilmemişti. Yasama Kongresi ulusal hükûmetin tek organıydı; fakat, eyaletleri istemedikleri şeyleri yapmaya zorlayacak hiçbir gücü yoktu.

Gelirler her eyalete Kongre dilekçesi ile talep edildi. Hiçbiri kendilerinden isteneni ödemedi; bazen bazıları hiçbir şey ödemedi. Kongre, anaparanın vadesi geldiğinde kamu borcunu ödemeye yetecek kadar vergilendirilecek Maddelerde değişiklik yapılması için on üç eyalete başvurdu. On iki eyalet kabul etti, Rhode Island kabul etmedi, bu yüzden başarısız oldu.[29] Maddeler için süper çoğunluk gerekliydi. Eyaletlere yönelik değişiklik önerilerinin on üç eyalet tarafından onaylanması gerekiyordu, tüm önemli mevzuatın en az dokuz eyalette %70 onay alması gerekiyordu. Tekrar tekrar, bir veya iki devlet, büyük öneme sahip yasama tekliflerini yendi.[26] Kuramsal olarak, savaş ilan edebilir ve bir ordu kurabilirdi; ancak, kararlaştıracağı sayıda kişiyi silah altına almaya ya da onları desteklemek için gerekli silah ve gereçleri sağlamaya hiçbir eyaleti zorlayamazdı. Faaliyetlerine para sağlamak için eyaletlere başvurmak zorundaydı; ama, eyaletleri federal bütçeye gerekli katkıyı yapmadıkları için cezalandıramazdı.

Vergiler olmadan devlet borcunu ödeyemezdi. On üç eyaletten yedisi, altın, toprak ya da hiçbir şeyle desteklenen kendi kağıt paralarından büyük miktarlarda bastı, bu nedenle aralarında adil bir döviz kuru yoktu. Eyalet mahkemeleri, devlet alacaklılarının ödemeleri gerçek satın alma gücünün çok küçük bir kısmıyla nominal değerde kabul etmelerini şart koşuyordu. Devrimcilerin vatanseverlere olan borcunu silmek için bu devletlerin kullandığı yasaların aynısı, vadedilen gazi emekli maaşlarını ödemek için de kullanıldı. Önlemler popülerdi çünkü hem küçük çiftçilerin hem de tarla sahiplerinin borçlarını ödemelerine yardımcı oldu.[30] * Vergilendirmenin ve gümrük tarifelerinin denetimi eyaletlere bırakılmıştı ve her eyalet kendi parasını basabilirdi. Eyaletler arasındaki anlaşmazlıklarda - eyalet sınırları üzerine pek çok anlaşmazlık vardı - Kongre arabulucu ve yargıç rolünü üstleniyordu, ama kararlarının kabul edilmesini eyaletlerden isteyemezdi.

Massachusetts yasama meclisi kağıt paraya karşı çıkan beş yasadan biriydi. Sıkı bir şekilde sınırlı bir para birimi ve yüksek vergiler getirdi. Kağıt para olmadan, nakit parası olmayan gaziler, geri vergiler için çiftliklerini kaybettiler. Bu, vergi tahsildarlarını durdurmak ve mahkemeleri kapatmak için Shays İsyanı'nı tetikledi. Askerler isyanı çabucak bastırdı, ancak George Washington gibi milliyetçiler, "Her eyalette bir kıvılcımın ateşe verebileceği yanıcı maddeler vardır" diye uyardılar.[31] * Sonuç hemen hemen tam bir kargaşaydı. Vergi toplama gücü olmayan federal hükûmet borca battı. 13 eyaletten 7’si, gazilerin maaşlarını ve kredi aldıkları pek çok kişiye borçlarını ödeyebilmek, küçük çiftçilerin büyük tarım işletmesi sahiplerine olan borçlarını karşılayabilmek amacıyla çok sayıda, nominal değeri yüksek ancak gerçek satın alma gücü düşük, kağıt para bastılar.

Dışişleri[değiştir | kaynağı değiştir]

Paris Antlaşması'ndan sonra Kuzey Amerika. Amerika Birleşik Devletleri (mavi), kuzeyde Birleşik Krallık (sarı) ve güney ve batıda İspanya (kahverengi) ile sınırlanmıştır.

Devrim Savaşı'nın sona ermesinden sonraki on yılda, hiçbir ülke Birleşik Devletler'e doğrudan bir tehdit ve acil tehdit oluşturmadığından, Amerika Birleşik Devletleri Avrupa'da uzun bir barış döneminden yararlandı. Bununla birlikte, merkezi hükûmetin zayıflığı ve yerelcilerin, ulusal hükûmetin eyalet hükûmetlerinin elindeki yetkileri üstlenmesini engelleme arzusu, diplomasiyi büyük ölçüde engelledi.[32] 1776'da Kıta Kongresi, 1780'lerde ABD dış politikası için bir rehber görevi gören Model Antlaşma'yı hazırlamıştı. Anlaşma, siyasi veya askeri karışıklıklardan kaçınırken tarifeler gibi ticaret engellerini ortadan kaldırmayı amaçladı.[9] Bu, savaştan kaçınırken küresel ticaret topluluğunda büyük bir rol oynamaya çalışan birçok Amerikalı'nın dış politika önceliklerini yansıtıyordu. Güçlü bir orduya sahip olmayan ve farklı bölgesel önceliklere göre bölünmüş olan ABD, 1780'lerde genellikle olumsuz ticaret şartlarını kabul etmek zorunda kaldı.[9]

Güçlerin ayrılığı ilkesi, eyalet anayasalarının çoğunda denenmiş ve sağlıklı olduğu kanıtlanmıştı. Kurucu Meclis buna uygun olarak, birbirini frenleyen ve dengeleyen, yasama, yürütme ve yargı organından oluşan bir hükûmet sistemi kurdu. Buna göre, Kongre’nin çıkardığı yasalar başkan tarafından onaylanana kadar yürürlüğe girmeyecekti.  Başkan da, yapacağı en önemli atamaları ve imzalayacağı andlaşmaları, onaylanmak için Senato’ya sunacaktı. Buna karşılık, Kongre başkan hakkında meclis soruşturması başlatıp onu azledebilecekti. Yargı organı, federal yasalar ve Anayasa çerçevesinde, tüm davaları ele alacaktı; böylelikle mahkemelere hem temel hem de yazılı hukuku yorumlama yetkisi verilmiş oluyordu; fakat, başkanın atadığı ve Senato’nun onayladığı yargı üyeleri hakkında da Kongre tarafından meclis soruşturması açılabilirdi.

Anayasa’yı aceleye getirilmiş değişikliklere karşı korumak için, V. Madde, Anayasa değişikliklerinin, Kongre’deki her iki meclisin üçte iki çoğunluğu tarafından ya da eyaletlerin üçte ikisinin yapacağı bir meclis toplantısında önerilmesini öngörmekteydi. Öneriler, iki yöntemden birine başvurularak ya eyaletlerin dörtte üçünün yasama organları tarafından ya da eyaletlerin dörtte üçünün yapacağı bir meclis toplantısında onaylanabilecek ve hangi yöntemin uygulanacağını Kongre önerecekti.

Kurucu Meclis son olarak da en önemli sorunla karşı karşıya geldi: yeni hükûmete tanınacak yetkiler nasıl uygulanacaktı? Konfederasyon Maddelerine göre, kağıt üzerinde, ulusal hükûmetin önemli yetkileri vardı; fakat uygulamada, eyaletler bunları hiçe saydığı için hiçbir değerleri kalmıyordu. Yeni hükûmeti aynı akıbetten kurtarmak için ne yapılmalıydı?

Başlangıçta temsilcilerin çoğu bir tek yol önerdiler: güç kullanılması; ancak, eyaletler üzerinde güç kullanılmasının Birlik’i yok edeceği hemen anlaşıldı. Hükûmetin, eyaletlerle değil eyaletlerde yaşayan kişilerle ilgili işlemler yapması ve ülkede yaşamakta olan tüm bireyler için ve onlar hakkında yasa çıkarması kararlaştırıldı. Meclis, Anayasa’nın temel taşını oluşturan kısa ancak çok önemli iki bildiri kabul etti:

“Kongre’nin, ... bu Anayasa tarafından Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti’ne verilmiş olan ... gücün uygulanması için gerekli ve uygun tüm yasaları ... çıkarma yetkisi bulunacaktır...”

Britanya[değiştir | kaynağı değiştir]

2. Shelburne Kontu William Petty, Paris Antlaşması'na yol açan müzakereler sırasında Başbakan olarak görev yaptı. Shelburne, ABD ile barışçıl ilişkilerden ve artan ticaretten yanaydı, ancak hükûmeti 1783'te düştü ve halefleri ABD ile dostane ilişkilere daha az niyetliydi.[9] Birçok İngiliz lider, ABD'nin uyum eksikliği nedeniyle nihayetinde çökeceğini ve bu noktada İngiltere'nin Kuzey Amerika üzerinde yeniden hegemonya kurabileceğini umuyordu.[20] Batı topraklarında - özellikle günümüz Wisconsin ve Michigan'ında - İngilizler birkaç kalenin kontrolünü elinde tuttu ve Yerli Amerikalılarla ittifaklar geliştirmeye devam etti.[20] Bu politikalar ABD yerleşimini engelledi ve İngiltere'nin kazançlı kürk ticaretinden kar elde etmesine izin verdi.[9] İngilizler, kaleleri işgal etmeye devam etmelerini, Amerikalıların İngiliz vatandaşlarına borçlu olduğu savaş öncesi borçların tahsil edilmesini engellediği temelinde haklı çıkardılar ve Jay tarafından daha sonra yapılan bir soruşturma bunu doğruladı. Güçsüz Kongre'nin devletleri harekete geçmek için yapabileceği çok az şey olduğundan, İngilizler, mesele 1795'te Jay Antlaşması ile çözülene kadar kaleleri işgal etme gerekçelerini korudular.[13] Bu Anayasa ile onun uygulanması için çıkarılacak Amerika Birleşik Devletleri yasaları ve Amerika Birleşik Devletleri’nin yetkisi altında yapılmış ya da yapılacak andlaşmalar, ülkenin en yüce yasası olacak; tüm Eyaletlerdeki yargıçlar, Eyalet Anayasaları ya da yasalarında aksine hükümler olsa bile, bu yasaya bağlı kalacaklardır.”

(Madde VI)

Böylelikle Amerika Birleşik Devletleri yasaları, kendi ulusal mahkemelerinde kendi yargıçları ve kanun adamları tarafından olduğu kadar, eyalet mahkemelerinde de eyalet yargıçları ve eyalet kanun adamları tarafından uygulanabilir konuma geldi.

Anayasa’yı kaleme alan temsilcilerin hangi amaca uygun olarak davrandıkları konusu günümüze kadar tartışılagelmiştir. Charles Beard, 1913 yılında yayınlanan Anayasa’nın Ekonomik Yorumu adlı kitabında, ellerinde çok sayıda değerini yitirmiş devlet tahvili bulunan Kurucu Atalar’ın, güçlü ve yetkeli bir ulusal hükûmetin sağlayacağı istikrar sayesinde ekonomik kazanımlar elde ettiklerini ileri sürdü. Halbuki, Anayasa’nın yazılmasında en önemli rolü oynayan James Madison’un hiçbir tahvili yoktu ve buna karşın, bazı Anayasa karşıtları tahvil ve hisse senedi sahibiydiler. Ekonomik çıkarlar kadar, eyaletlerin ve kesimlerin çıkarları ile ideolojik çıkarlar da görüşmelerin gidişi üzerinde etkili oldu. Çiftçilerin ideolojilerine bağlılıkları da eşit oranda etki yarattı. Birer Aydınlanma ürünü olan Kurucu Atalar, kişisel özgürlüğü ve kamusal erdemi geliştireceğine inandıkları bir hükûmet tasarladılar. A.B.D. Anayasası’nda yer alan ideolojiler Amerikan ulusal kimliğinin temel bir öğesidir.

Jay, özellikle açık ara en çok uluslararası ticareti yürüten Büyük Britanya ile uluslararası ticaretin genişletilmesi ihtiyacını vurguladı.[33] Ancak İngiltere, merkantilist ekonomi politikaları izlemeye devam etti, ABD'yi Karayip kolonileriyle ticaret yapmaktan dışladı ve ABD'yi mamul mallarla doldurdu.[9] ABD'li tüccarlar buna Çin'de tamamen yeni bir pazar açarak yanıt verdi. Amerikalılar hevesle çay, ipek, baharat ve porselen eşya satın alırken, Çinliler Amerikan ginsengi ve kürkleri için hevesliydi.[34] Anayasa, 16 hafta süren görüşmelerden sonra 17 Eylül 1787’de, oturuma katılan 42 temsilciden 39’u tarafından imzalandı. Franklin, Washington’un oturduğu sandalyenin arkasına parlak altın yaldızlı boyayla çizilmiş olan yarım-güneşi göstererek şunları söyledi:

Oturum sırasında çok kez başkanın oturduğu sandalyenin arkasına bakıp güneşin doğuyor mu batıyor mu olduğuna karar verememiştim; sonunda, şimdi görüyorum ki bu batan değil, yükselen bir güneştir.”

Kurucu Meclis toplantıları sona ermişti; temsilciler “Kent Meyhanesi’ne gittiler, birlikte yemek yediler ve dostça vedalaştılar.” Buna karşın, daha mükemmel bir birlik kurma yolundaki çabaların çok önemli bir aşaması henüz başlamamıştı. Belgenin yürürlüğe girebilmesi için her eyalette toplanacak halk meclislerinin onayı gerekliydi.

İspanya[değiştir | kaynağı değiştir]

John Jay, 1784-1789 yılları arasında Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı.

İspanya, Devrim Savaşı sırasında İngilizlerle Fransa'nın müttefiki olarak savaştı, ancak cumhuriyetçilik ideolojisine güvenmedi ve resmi olarak ABD'nin bir müttefiki değildi.[35] İspanya, Amerika Birleşik Devletleri'nin güneyinde ve batısında bulunan Florida ve Louisiana bölgelerini kontrol etti. Amerikalılar, Trans-Appalachian topraklarındaki birçok yerleşimci için ürünlerini Amerika Birleşik Devletleri'nin Doğu Sahili de dahil olmak üzere diğer pazarlara göndermek için tek gerçekçi çıkış olduğu için, Mississippi Nehri üzerindeki navigasyon haklarının önemini uzun zamandır kabul etmişti.[1] Kurucu Meclis, Anayasa’nın, 13 eyaletten dokuzunda toplanacak kurucu meclislerin onayı üzerine yürürlüğe girmesini kararlaştırmıştı. 1788’e kadar dokuz eyalet Anayasa’ya gereken onayı vermiş, fakat, Virginia ve New York bu işlemi gerçekleştirmemişti. Çok kişi, bu iki eyaletin desteği olmazsa Anayasa'ya hiçbir zaman uyulmayacağına inanıyordu. Birçoğuna göre, belge tehlikelerle doluydu: kurduğu güçlü merkezi hükûmet zorbaca davranışlara girip koyduğu ağır vergilerle baskı yapmaz ve onları savaşlara sürüklemez miydi?

Bu sorular karşısındaki farklı görüşler iki partinin kurulmasına yol açtı: güçlü bir merkezi hükûmetten yana olan Federalistler ve birbirinden ayrı eyaletlerin oluşturacağı gevşek bir bağlantıyı yeğleyen Antifederalistler. İki taraf arasında, basında, yasama organlarında ve eyalet kurucu meclislerinde hararetli tartışmalar yapıldı.

İspanya, Devrim Savaşı'nda ortak bir düşmanla savaşmış olmasına rağmen, ABD yayılmacılığını imparatorluğuna bir tehdit olarak gördü. Eski Güneybatı'daki Amerikan yerleşimini durdurmak isteyen İspanya, ABD'nin Mississippi Nehri üzerindeki seyrüsefer haklarını reddetti, Yerli Amerikalılara silah sağladı ve seyrek nüfuslu Florida ve Louisiana bölgelerine dost Amerikalı yerleşimciler topladı.[20] Alexander McGillivray ile birlikte çalışan İspanya, kendi aralarında barış yapmak ve İspanya ile müttefik olmak için Creeks, Chickasaws ve Choctaws ile anlaşmalar imzaladı, ancak pan-Hint koalisyonunun istikrarsız olduğu ortaya çıktı.[36][37][38] İspanya ayrıca, güneybatı Amerika Birleşik Devletleri'nin çoğunu ayırmak için bir komploda Amerikalı General James Wilkinson'a rüşvet verdi, ancak hiçbir şey çıkmadı.[39] Virginia’daki Antifederalistler, Anayasa’nın ilk cümlesindeki “Biz Amerika Birleşik Devletleri Halkı” sözlerine karşı çıkarak, kurulması önerilen yeni hükûmete saldırdılar. Anayasa’da sayılan eyaletlerin isimlerine değinmeden, eyaletlerin kendi bireysel haklarını ve güçlerini koruyamayacağını ileri sürdüler. Yeni merkezi hükûmetin gücünden korkan küçük çiftlik sahiplerinin bir numaralı sözcüsü konumuna gelen Patrick Henry, Virginia’daki Antifederalistlerin öncüsüydü. Kararsız temsilciler, Virginia kurucu meclisinin bir temel haklar bildirgesi önerisinde bulunması görüşü üzerine ikna oldular ve Antifederalistler de Federalistlere katılarak 25 Haziran’da Anayasa’yı onayladılar.

Jeopolitik gerilimlere rağmen, İspanyol tüccarlar ABD ile ticareti memnuniyetle karşıladı ve ABD'yi İspanya'nın Yeni Dünya kolonilerinde konsolosluklar kurmaya teşvik etti.[40] Amerikan tüccarlarının Britanya'dan mal ithal ettiği ve ardından bunları İspanyol kolonilerine yeniden sattığı yeni bir ticaret hattı ortaya çıktı.[41] ABD ve İspanya, ABD'nin ticari bir anlaşma ve sınırların karşılıklı tanınması karşılığında yirmi beş yıl boyunca Mississippi Nehri'ne erişim hakkından vazgeçmesini gerektirecek olan Jay-Gardoqui Antlaşması'na ulaştı. 1786'da Jay, anlaşmayı Kongre'ye sunarak bölücü bir tartışma başlattı.[9] Virginia'dan James Monroe liderliğindeki Güneyliler, Mississippi ile ilgili hükme karşı çıktılar ve Jay'i batıdaki büyüme yerine Kuzeydoğu ticari çıkarlarını desteklemekle suçladılar. Antlaşmaların onaylanması için Konfederasyon Maddeleri uyarınca dokuz oy gerekliydi ve beş Güney eyaletinin tümü onaya karşı oy vererek anlaşmayı mahvetti.[12] New York’ta Alexander Hamilton, John Jay ve James Madison, Federalist Yazılar olarak bilinen bir dizi makale yayınlayarak, Anayasa’nın onaylanması gerektiğini savundular. New York gazetelerinde yayınlanan yazılar, birbirini frenleyen ve dengeleyen yasama, yürütme ve yargı organlarına sahip bir merkezi federal hükûmet lehinde ve günümüzde klasikleşmiş olan görüşleri içeriyordu. Federalist Yazılar’ın New York temsilcilerini etkilemesi sonucu, Anayasa 26 Temmuz’da onaylandı.

Fransa[değiştir | kaynağı değiştir]

Fransa, Dışişleri Bakanı Vergennes'in önderliğinde, büyük ölçüde İngilizlere zarar vermek için Devrim Savaşı'na girmişti. Fransızlar, savaş sırasında erzak, finans ve güçlü bir donanma sağlayarak vazgeçilmez bir müttefikti.[42] 1778'de Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri, "sürekli" bir askeri ittifak kuran İttifak Antlaşması'nın yanı sıra ticari bağlar kuran Dostluk ve Ticaret Antlaşması'nı imzaladılar.[9] Paris Antlaşması'nda İngiltere, kısmen ABD'nin Fransa'ya olan bağımlılığını zayıflatma arzusundan dolayı, ABD için nispeten elverişli koşullara razı oldu. Savaştan sonra ABD, Fransa ile ticareti artırmaya çalıştı, ancak iki ülke arasındaki ticaret sınırlı kaldı.[9] ABD ayrıca İngilizlere ABD topraklarındaki kalelerini boşaltmaları için baskı yapmak için Fransız yardımını istedi, ancak Fransızlar Anglo-Amerikan ilişkilerine tekrar müdahale etmeye istekli değildi.[9] Güçlü bir merkezi hükûmete karşı beslenen husumet, Anaysa’ya karşı çıkanların kuşkularından sadece bir tanesiydi. Anayasa’nın bireysel hakları ve özgürlükleri yeterince korumadığı korkusu da pek çok kişide şüpheye yol açıyordu. Bireysel hakları teker teker saymadığı gerekçesiyle sonuç belgesini imzalamayan üç Virginialı Kurucu Meclis temsilcisinden biri de, Virginia’nın 1776 tarihli Temel Haklar Bildirgesi’ni kaleme almış olan George Mason’du. Anayasa’nın Virginia tarafından onaylanmaması için, Patrick Henry ile birlikte hararetli bir kampanya yürüttü. Gerçekten de, aralarında Massachusetts’in de bulunduğu beş eyalet, Anayasa’yı, bireysel haklara ilişkin değişikliklerin vakit geçirmeden yapılması koşuluyla onayladı.

Diğer sorunlar[değiştir | kaynağı değiştir]

John Adams, Hollanda büyükelçisi olarak, küçük ülkeyi İngiltere ile olan ittifakını bozmaya, Fransa ile birlikte savaşa katılmaya ve 1782'de ABD'ye finansman ve resmi tanınma sağlamaya ikna etmeyi başardı. Hollanda, Fransa ile birlikte Avrupa'daki en büyük Amerikan müttefiki oldu.[43] İlk Kongre Eylül 1789’da New York’ta toplandığı zaman, bireysel hakları güvence altına alacak değişiklikler yapılması, hemen hemen oybirliğiyle istendi. Kongre, bu konuda hemen 12 değişiklik kabul etti; yeterli sayıda eyalet Aralık 1791’e kadar 10 değişikliği onaylayıp bunları Anayasa’nın bir bölümü konumuna getirdi. Anılan değişiklikler topluca Temel Haklar Bildirgesi olarak bilinmektedir. Getirilen hükümler arasında: ibadet, düşündüğünü açıklama ve basın özgürlüğü, barışçı toplantı yapma, değişiklikleri protesto etme onların düzeltilmesini isteme hakkı (Birinci Değişiklik); haksız aramalara, tutuklamalara ve mala el konulmasına karşı güvence (Dördüncü Değişiklik); tüm ceza davalarında yasal yöntemlerin izlenmesi (Beşinci Değişiklik); süratle ve adil yargılanma hakkı (Altıncı Değişiklik); acımasız ya da olağan dışı ceza uygulanmasına karşı güvence (Sekizinci Değişiklik); bireylerin, Anayasa’da açıkça yazılmamış başka hakları da olduğu (Dokuzuncu Değişiklik) bulunmaktadır. İlk on değişiklikten (Temel Haklar Bildirgesi) sonra Anayasa’da 16 değişiklik daha yapıldı. Anılan değişikliklerin bazıları ile federal hükûmetin yapısı ve işlevleri düzenlenmişse de, çoğunluğu Temel Haklar Bildirgesi ile yaratılan örneğe uygun olarak bireysel hakları ve özgürlükleri arttırmıştır.

Kuzey Afrika'nın Fas, Cezayir, Tunus ve Trablus eyaletleri dışında faaliyet gösteren Berberi korsanları, 18. yüzyılın sonlarında Akdeniz'deki gemicilik için bir tehdit oluşturuyordu. Avrupa'nın önde gelen güçleri, baskınlarından kaçınmaları için Barbary korsanlarına haraç ödedi, ancak ABD, kısmen ulusal hükûmetin para eksikliği nedeniyle korsanların aradığı şartları yerine getirmeye istekli değildi. Bu nedenle, korsanlar 1780'lerde ABD gemilerini avladılar.[9][44] Konferderasyon Kongresi’nin son yaptığı işlerden biri de ilk başkanın seçimi için hazırlık yapmak oldu ve yeni hükûmetin 4 Mart 1789’da çalışmaya başlaması kabul edildi. Yeni devlet başkanı olarak adı herkesin ağzında dolaşan George Washington 30 Nisan 1789’da oybirliğiyle bu göreve seçildi. O günden beri her başkan tarafından yapıldığı gibi Washington da başkanlık görevlerini büyük bir bağlılıkla yerine getireceğine ve “Amerika Birleşik Devletleri Anayasası’nı gözetmek, korumak ve savunmak için” elinden gelen her şeyi yapacağına yemin etti.

Washington göreve başladığında yeni Anayasa, ne bir geleneğe dayanıyordu ne de örgütlü bir halk desteğine sahipti. Kaldı ki, yeni hükûmet kendi çalışma biçimini de geliştirmek zorundaydı. Tahsil edilecek hiçbir vergi yoktu. Yargı organı kuruluncaya kadar yasalar uygulanamayacaktı. Ordu küçüktü. Donanma ortadan kalkmıştı.

Yeni bir anayasanın oluşturulması[değiştir | kaynağı değiştir]

Reform çabaları[değiştir | kaynağı değiştir]

1783'te savaşın sona ermesi, eyaletlerin merkezi bir hükûmete yetki verme olasılığını geçici olarak sona erdirdi, ancak Kongre'nin içindeki ve dışındaki birçok kişi daha güçlü bir ulusal hükûmeti desteklemeye devam etti. Askerler ve eski askerler, daha güçlü bir ulusal hükûmet çağrısında bulunan güçlü bir blok oluşturdular ve bunun savaş zamanı liderliğinin daha iyi olmasını sağlayacağına inandılar. Onlara, düzen ve sağlam ekonomik politikalar sağlamak için güçlü bir ulusal hükûmet isteyen tüccarlar ve ulusal hükûmetin Batı'daki Amerikan topraklarını en iyi şekilde koruyabileceğine inanan birçok yayılmacı katıldı.[1] Ek olarak, John Jay, Henry Knox ve diğerleri, Kongre gibi büyük, yasama organından daha kararlı bir şekilde yönetebilecek bağımsız bir yürütme çağrısında bulundular.[45] Özellikle genç Amerikalılar arasında artan milliyetçilik duygularına rağmen, milliyetçilerin Kongre'ye daha fazla yetki verme çabaları, eyaletlerin sürekli üstünlüğünü tercih edenler tarafından yenilgiye uğratıldı.[1] Çoğu Amerikalı, Devrim Savaşı'nı güçlü bir hükûmete karşı bir mücadele olarak gördü ve çok az eyalet lideri kendi devletinin egemenliğinden vazgeçmeye istekliydi.[15] 1786'da, Güney Carolina'dan Charles Cotesworth Pinckney, anayasa değişikliklerini değerlendirmek için büyük bir kongre komitesinin kurulmasına öncülük etti. Komite yedi değişiklik önerdi ve önerileri merkezi hükûmete ticareti ve Kongre'ye yeterli fon sağlayamayan ince eyaletleri düzenleme yetkisi verecekti. Kongre bu önerilere göre hareket edemedi ve reformcular Kongre dışında harekete geçmeye başladı.[1] Kongre, hemen Devlet ve Maliye bakanlıklarını kurarak bunların başına Thomas Jefferson ile Alexander Hamilton’u getirdi. Kongre aynı günlerde, bir başkanı ve beş üyesi olan Yüksek Mahkeme’nin yanı sıra, üç gezici bölge mahkemesi ve 13 yerel mahkeme kurarak federal yargı organını da oluşturdu. Bir savaş bakanı ve bir adalet bakanı da atandı. Washington genellikle her konuda görüşüne güvendiği kişilerle danışmada bulunduktan sonra karar vermeyi yeğlediği için, Kongre tarafından yaratılacak bakanlıklardan oluşan bir Amerikan Başkanlık Kabinesi kuruldu.

Amerika Birleşik Devletleri Anayasası, 1789'da yürürlüğe girdiğinden beri Amerika Birleşik Devletleri'nin en yüksek yasası olarak hizmet vermiştir. Belge, 1787 [[Anayasa Konvansiyonu (Amerika Birleşik Devletleri)|Philadelphia Konvansiyonu'nda]] yazılmıştır ve 1787 ve 1788'de düzenlenen bir dizi devlet sözleşmesiyle onaylanmıştır. 1789'dan beri Anayasa yirmi yedi kez değiştirilmiştir; özellikle önemli değişiklikler arasında Amerika Birleşik Devletleri Haklar Bildirisi'ndeki on değişiklik ve üç Yeniden Yapılanma Değişiklikleri bulunmaktadır. * Amerika Birleşik Devletleri Anayasası, Amerikan hükûmetinin temel belgesi ve ülkenin yüce yasasıdır. 200 yıldır hükûmet kurumlarının evrimine yön vermiş ve siyasal istikrar, bireysel özgürlük, ekonomik gelişme ve toplumsal gelişmenin temelini oluşturmuştur.

Anayasa, zayıf bir merkezi hükûmetle devletlerin gevşek bir ittifakını sağlayan daha eski bir anayasa olan Konfederasyon Maddeleri'nde reform yapma çabalarından doğdu. Mayıs 1787'den Eylül 1787'ye kadar on üç eyaletten on iki delege Philadelphia'da toplandı ve burada yeni bir anayasa yazdılar. Kongrede iki alternatif plan geliştirildi. "Federalistler" olarak adlandırılacak olan milliyetçi çoğunluk, eyaletler arasında nüfusa göre orantılı temsile dayalı hükûmet olan Virginia Planı'nı ortaya koydu. Daha sonra "Anti-Federalistler", her eyalete eşit temsil sağlamaya dayanan tamamen federal bir öneri olan [[New Jersey Planı]]'nı savundular. Connecticut Uzlaşması, her iki planın birlikte çalışmasına izin verdi. Orijinal belgede kölelik ve bir Haklar Bildirgesi ile ilgili olarak geliştirilen diğer tartışmalar. * Hükûmetin sağladığı yaygın hizmetlere yönelik ödemelerin yapılabilmesi için gittikçe artan vergi yükü, Amerikalıların “büyük hükûmet” karşısındaki genel hoşnutsuzluğu

Taslak Anayasa, Eylül 1787'de Konfederasyon Kongresi'ne sunuldu. Eyaletler onaylamayı tartışırken yayınlananFederalist Yazılar (İngilizceFederalist papers), Anayasa için arka plan ve gerekçe sağladı. Bazı eyaletler, ancak Haklar Bildirgesi olacak değişikliklerin yeni hükûmet tarafından derhal kabul edilmesi durumunda Anayasa'yı onaylamayı kabul etti. Eylül 1788'de Konfederasyon Kongresi, on bir devletin yeni Anayasayı onayladığını onayladı ve seçimlerin yapılmasını emretti. Yeni hükûmet 4 Mart 1789'da başladı, New York'ta toplandı ve Konfederasyon Maddeleri tarafından yetkilendirilen hükûmet kendini feshetti. Amerikan Anayasası dünyada yürürlükte bulunan en eski yazılı anayasadır ve dünya çevresinde pek çok diğer anayasa için de model oluşturmuştur. Anayasa, kalıcılığını sadeliğine ve esnekliğine borçludur. Başlangıçta, Atlantik kıyısındaki 13 çok farklı eyalette yaşayan dört milyon insanın yönetimi için tasarlanmış anayasa, yalnız 27 değişiklikten gemiştir.

1791'de eyaletler, çeşitli sivil özgürlükler için koruma sağlayan Haklar Bildirgesi'ni onayladı. Haklar Bildirgesi başlangıçta yalnızca federal hükûmete uygulandı, ancak bir birleşme sürecinin ardından, Haklar Bildirgesi'nin çoğu koruması artık eyalet hükûmetleri için de geçerli. Anayasada yapılan diğer değişiklikler, federal ilişkileri, seçim prosedürlerini, görev şartlarını, seçmenleri genişletmeyi, federal hükûmeti finanse etmeyi, alkol tüketimini ve kongre ödemelerini ele aldı. 1865 ve 1870 yılları arasında devletler, köleliği ortadan kaldıran, yasaların eşit korunmasını garanti eden ve seçmen haklarının kısıtlanmasına ilişkin yasaklar uygulayan Yeniden Yapılanma Değişikliklerini onayladı. Anayasanın anlamı, federal mahkemelerde yargı denetimiyle yorumlanır. Orijinal parşömen kopyaları Ulusal Arşiv Binası'nda sergilenmektedir. * 1787’de bir taslak belge 1781'de başlayan altı yıllık yoğun tartışmalardan sonra gerçekleşti. Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri’nin doğu kıyısını oluşturan bölgedeki 13 İngiliz kolonisi 1776’da İngiltere’den bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bundan bir yıl önce, Büyük Britanya ile koloniler arasında, acılarla dolu altı yıl sürecek, bir savaş başladı. Savaş bir yandan sürerken – artık kendilerine Amerika Birleşik Devletleri adını veren – koloniler, onları bir ulus olarak biribirine bağlayan bir anlaşma kaleme aldılar. “Konfederasyon ve Sürekli Birlik Maddeleri” denilen anlaşma 1777’de bir eyaletler Kongresi’nce kabul edildi ve Temmuz 1778’de resmen imzalandı.

Birkaç günde bir, Madison's Journal'da mutlu bir şekilde not edilen yeni delegeler geldi. Ancak Konvansiyon ilerledikçe, bireysel delegelerin gelip gitmesi, delegasyon bileşiminin değişmesiyle bir devletin oyu değişebileceği anlamına geliyordu.[46]

Ancak önlerindeki çalışma, katılım olmasa bile sürekliydi. Sözleşme kendisini bir "Bütün Komitesi" haline getirdi ve günlerce böyle kalabilirdi. Gayri resmiydi, oylar kolayca alınıp tekrar alınabiliyordu, pozisyonlar önyargısız değişebiliyordu ve daha da önemlisi, resmi bir nisap çağrısına gerek yoktu. Milliyetçiler kararlıydı. Madison'ın dediği gibi, durum umutsuzluk için fazla ciddiydi.[46] Bildirgeyi imzalayanlar olarak daha sonra Independence Hall olarak adlandırılan aynı Devlet Evi'ni kullandılar.[46]

Sözleşmeye rapor veren delegeler, itimatnamelerini Güney Karolina Sekreteri William Jackson'a sundular. New York, "Birliğin korunması" için tüm olası "değişiklikleri ve hükümleri" sürdürmelerini açıkça emretti. New Hampshire, "Kongre'nin yetkilerini genişletmek için zamanında önlemler" çağrısında bulundu. Virginia, "federal sistemin revizyonunu tüm kusurlarına kadar genişletmenin gerekliliğini" vurguladı.[46]

Öte yandan, Delaware, Konfederasyon Maddelerindeki eyalet başına bir oy hükmünün herhangi bir şekilde değiştirilmesini kategorik olarak yasakladı.[46][46]

29 Mayıs, Edmund Randolph (VA), Virginia Planı'nı önerdi. Daha büyük, daha kalabalık devletlerin çıkarlarına ağırlık verildi. Amaç, Konfederasyon Maddelerinde belirtilen "ortak savunma, özgürlük güvenliği ve genel refah" amaçlarına ulaşmaktı. Virginia Planı ulusaldı, yetki halktan geliyordu.

Virginia Planının çoğu kabul edildi.[47] Her eyalet bir cumhuriyettir ve yeni eyaletler kabul edilebilir.[48] Konfederasyon Kongresi yeni sistem başlayana kadar devam etti. Değişiklikler Kongre olmadan mümkündür. Konvansiyon tavsiyeleri, onlardan eyaletlere, Kongre'ye gitti. Eyalet yasama organları, onay sözleşmeleri için seçim kurallarını belirler ve halk, Anayasa hakkında düşünmek ve karar vermek için "açıkça" temsilcileri seçer.[47]

15 Haziran, William Patterson (NJ), Konvansiyon azınlığının [[New Jersey Planı]]'nı önerdi. Daha küçük, daha az nüfuslu eyaletlerin çıkarlarına ağırlık verildi. Amaç, devletleri onları "yok etme veya yok etme" planından korumaktı. New Jersey Planı tamamen federaldi, yetki eyaletlerden geliyordu.[49]

New Jersey Planı alternatif bir teklif olarak yalnızca üç gün hayatta kalsa da, önemli unsurları kabul edildi.[50] Maddeler, Birliğin iyi yönetimi ve korunması için "gözden geçirildi, düzeltildi ve genişletildi". Senato eyaletler tarafından, ilk başta eyalet yasama organları tarafından seçilir. Kongre, doğrudan eyaletlerde toplanan gelirler için kanunları kabul eder ve eyalet mahkemelerinin kararları Yüksek Mahkeme tarafından incelenir.[47] Vergiler için devlet paylaştırması başarısız oldu, ancak'ev', özgür sakinlerin nüfus sayımı ve orijinal olarak diğerlerinin beşte üçü tarafından paylaştırıldı. Devletler Birliğe eklenebilir. Başkanlar federal yargıçları atar. Kongre tarafından yapılan anlaşmalar ülkenin en yüksek yasasıdır. Tüm eyalet yargı organları, eyalet yasalarına rağmen anlaşmaları uygulamakla yükümlüdür. Başkan, herhangi bir eyalette anlaşmaları uygulamak için bir ordu kurabilir. Devletler, başka bir eyalette meydana gelen bir hukuk ihlalini orada olmuş gibi ele alır.[47]* Ancak bu aşamadan sonra, zaman zaman Kurucu Meclis toplantısının kesilmesi ve bir anayasa kaleme alınamadan görüşmelerin sona ermesi tehdidini yaratan büyük görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Büyük eyaletler yasama organında orantılı temsil lehinde tutum takındılar: her eyalet nüfusuyla orantılı oy gücüne sahip olmalıydı. Diğerlerinin üstünlük sağlamasından korkan küçük eyaletler tüm eyaletler için eşit temsil üzerinde ısrar ettiler.

Anayasa taslağının hazırlanmasıyla ilgili mevcut bilgiler, esas olarak, Max Farrand'ın Kongre Dergisi ve diğer Federalistler ve Anti-Federalistlerin kaynaklarını içeren "1787 Federal Konvansiyonunun Kayıtları"nda kronolojik olarak yer alan James Madison tarafından bırakılan Journal'dan gelmektedir. * Sorun “Büyük Uzlaşma” ile çözümlendi ve Kongre’nin bir meclisinde her eyalete eşit temsil, diğerinde de orantılı temsil hakkı tanındı. Senato’da her eyaletin iki sandalyesi olacaktı. Temsilciler Meclisi’ndeyse sandalye sayısı nüfusa bağlı kalacaktı.

Bilim adamları, bir devrimdeki azınlığın, "eski vatansever" Anti-Federalistlerin Cincinnati Cemiyeti'nde devrimci ordunun desteğini alan "milliyetçi" Federalistler üzerinde sahip olduğu etkiye sahip olmasının dünya tarihinde olağandışı olduğunu gözlemliyorlar. Her iki fraksiyon da geleceği kesin olan değişikliklere tam olarak katılabilecekleri bir ulus yaratma niyetindeydi, çünkü bu büyük olasılıkla ulusal birliğine izin verecek, gelecek nesiller için özgürlüğü garanti edecek ve karşılıklı uzun vadeli materyallerini teşvik edecekti. Çoğunluğun isteklerini daha iyi yansıttığı düşünüldüğünden, federal bütçe ve gelirlere ilişkin tüm yasama gücü Temsilciler Meclisi’ne verildi. Büyük Uzlaşma büyük ve küçük eyaletler arasındaki ayrılığı sona erdirdi; ama, uzun yaz boyunca pek çok başka uzlaşmalara da varıldı.

Philadelphia Sözleşmesini Çağırmak[değiştir | kaynağı değiştir]

1785'te Washington, Maryland ve Virginia arasında çeşitli ticari meselelerle ilgili bir anlaşma oluşturan Mount Vernon Konferansına ev sahipliği yaptı. Devletlerarası işbirliğinin bu örneğinden cesaret alan Madison, Virginia meclisini eyaletler arası ticareti teşvik etmek amacıyla başka bir konferansa, Annapolis Sözleşmesine ev sahipliği yapmaya ikna etti.[15] Kongreye yalnızca beş eyalet delegasyonu katıldı, ancak katılan delegeler federal hükûmette reform yapılması gerektiği konusunda büyük ölçüde anlaştılar. Delegeler, anayasa reformunu düşünmek için 1787'de Philadelphia'da ikinci bir kongrenin yapılması çağrısında bulundular. Annapolis Sözleşmesi'nden sonraki aylarda, reformcular bir sonraki kongrede daha iyi katılım sağlamak için adımlar attılar. Anayasa reformunu düşünmek için Kongre'nin onayını aldılar ve en önde gelen ulusal lider olan Washington'u davet etmeyi sağladılar. Milliyetçilerin anayasal bir konvansiyona yönelik çağrısı, ayaklanmaları bastırmaya yardımcı olacak kadar güçlü bir ulusal hükûmete duyulan ihtiyacın çoğunu ikna eden Shays Ayaklanması'nın patlak vermesiyle desteklendi.[1] Bu sırada ülke de sürekli olarak büyüyor ve Avrupa’dan gelen göçmenlerin sayısı çoğalıyordu. Amerikalılar batıya doğru ilerliyorlar, New Englandlılar ve Pennsylvanialılar Ohio’ya, Virginialılar ve Carolinalılar Kentucky ve Tennessee’ye yerleşiyorlardı. İyi çiftlikler çok az bir bedel karşılığı alıcı buluyor ve işçi talebi giderek artıyordu. New York eyaletinin kuzey bölgelerindeki, Pennsylvania’daki ve Virginia’daki zengin vadiler, kısa zamanda, buğday üreten çok geniş bölgeler haline geldi.

Konfederasyon Maddelerinin büyük bir reforma ihtiyaç duyduğuna dair nüfusta yaygın bir his olmamasına rağmen, her devletin liderleri zayıf ulusal hükûmetin yarattığı sorunları kabul ettiler. Mayıs 1787'de Philadelphia Konvansiyonu açıldığında, Rhode Island dışındaki her eyalet bir heyet gönderdi. Delegelerin dörtte üçü Kongre'de görev yapmış ve hepsi de Maddeleri değiştirmenin zorluğunu ve önemini kabul etmişti. Her delege kendi devletinin gücünü kaybetmekten korkmasına rağmen, delegeler arasında ABD'nin dış ilişkileri etkin bir şekilde yönetebilecek ve ulusal güvenliği sağlayabilecek daha güçlü bir federal hükûmete ihtiyaç duyduğu konusunda geniş bir anlaşma vardı. Birçoğu aynı zamanda tek tip bir para birimi ve ulusal telif hakkı ve göçmenlik yasaları oluşturmayı umuyordu. Toplantıya bir miktar meşruiyet sağlamaya yardımcı olan Washington ve Franklin gibi güçlü ve saygın liderlerin katılımıyla delegeler, ulusal hükûmette kapsamlı değişiklikler yapmaya karar verdiler.[1] Pek çok gereç evlerde yapılmakla birlikte Endüstri Devrimi Amerika’da da başlıyordu. Massachusetts ve Rhode Island’da büyük dokuma endüstrisinin temelleri atılıyor; Connecticut’ta madeni kap kaçak ve saat üretimi başlıyor; New York, New Jersey ve Pennsylvania kağıt, cam ve demir üretiyordu. Deniz taşımacılığı, Amerika Birleşik Devletleri açık denizlerde İngiltere’den sonra ikinci sırada olacak kadar gelişmişti. 1790’dan önce bile Amerikan gemileri, kürk satmak için Çin’e kadar gidiyor ve çay, baharat ve ipek getiriyordu.

Yeni bir anayasa yazmak[değiştir | kaynağı değiştir]

Junius Brutus Stearns tarafından 1787 Anayasa Konvansiyonu, 1856.

Kongre Eylül 1787'de başladıktan kısa bir süre sonra, delegeler kongreye başkanlık etmek üzere Washington'u seçtiler ve toplantıların halka açık olmayacağı konusunda anlaştılar. İkinci karar, tamamen yeni bir anayasanın değerlendirilmesine izin verdi, çünkü yeni bir anayasanın açık bir şekilde değerlendirilmesi, büyük olasılıkla büyük bir kamuoyu tepkisine yol açacaktı. James Madison liderliğindeki Virginia delegeleri, Virginia Planı olarak bilinen ve üç bağımsız hükûmet koluna sahip daha güçlü bir ulusal hükûmet çağrısında bulunan bir dizi reform başlattı: yürütme, yasama ve yargı. Planda eyalet yasalarını geçersiz kılma yetkisine sahip güçlü bir federal hükûmet öngörülüyor. Madison'ın planı iyi karşılandı ve sözleşmenin tartışmasının temeli olarak hizmet etti, ancak hükümlerinin birçoğu sözleşme boyunca değiştirildi.[1] Kongre sırasında, Pennsylvania'dan Madison ve James Wilson, Virginia Planına dayalı yeni bir anayasanın en önemli savunucularından ikisi olarak ortaya çıkarken, nihai belgenin önde gelen muhalifleri arasında Edmund Randolph, George Mason ve Elbridge Gerry yer alacaktı.[12] Ülke gelişmesinin bu duyarlı döneminde, Washington’un akılcı liderliği yaşamsal bir önem taşıyordu. Başkan, ulusal hükûmeti örgütledi, daha önce İngiltere ve İspanya’nın elinde olan topraklarda yerleşime ilişkin siyaset geliştirdi, kuzeybatı sınır bölgesinde istikrarı sağladı, üç yeni eyaletin kabulünü gerçekleştirdi: 1791’de Vermont, 1792’de Kentucky ve 1796’da Tennessee. Son olarak da, Veda Konuşması’nda, ulusu “yabancı dünyanın hiçbir kesimi ile kalıcı ittifaklar yapmaması” için uyardı. Bu uyarısı, Amerika’nın dış dünyaya bakışını kuşaklar boyunca etkiledi.

Federal hükûmet ve eyalet hükûmetleri arasındaki güç dengesi, sözleşmenin en çok tartışılan konusu olarak ortaya çıktı ve sözleşme, nihayetinde federal ve eyalet hükûmetlerinin gücü paylaştığı bir çerçeveyi kabul etti. Federal hükûmet eyaletler arası ve dış ticareti, madeni paraları düzenleyecek ve dış ilişkileri denetleyecek, ancak eyaletler diğer alanlarda güç kullanmaya devam edecekti. İkinci önemli konu, kongre temsilcilerinin tahsisiydi. Büyük eyaletlerden gelen delegeler, Kongre'deki temsilin nüfusla orantılı olmasını isterken, daha küçük eyaletlerden gelen delegeler her eyaletin eşit temsil edilmesini tercih etti. Connecticut Uzlaşması'nda delegeler, her eyaletin üst mecliste (Senato) eşit temsil aldığı, alt mecliste (Temsilciler Meclisi) temsilin nüfus tarafından paylaştırıldığı iki meclisli bir Kongre oluşturmayı kabul etti. Kölelik konusu da sözleşmeyi raydan çıkarmakla tehdit etti, ancak ulusal kaldırma Kuzey delegeleri için bir öncelik değildi. Delegeler, vergilendirme ve temsil amacıyla köle nüfusunun beşte üçünü sayan Beşte Üç Uzlaşmasını kabul ettiler. Güneyliler ayrıca, sahiplerinin kaçan kölelerini özgür devletlerden geri almalarına izin veren Kaçak Köle Maddesinin yanı sıra Kongre'nin 1808'e kadar Atlantik köle ticaretini yasaklamasını yasaklayan bir maddeyi de dahil etti. Kongre delegeleri ayrıca, Senato ve yürütme organına liderlik edecek olan Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı için yapılan dolaylı seçimlerle yeni anayasanın demokratik doğasını sınırlamaya çalıştı.[1] 1790’larda Federalistlerle Antifederalistler arasında gelişen anlaşmazlık, Amerikan tarihi üzerinde büyük etkiler yarattı. Varlıklı Schuyler ailesinden bir kızla evlenmiş olan Alexander Hamilton’un önderliğindeki Federalistler, liman bölgelerinde yerleşik kentlilerin ticari çıkarlarını temsil ediyor; Thomas Jefferson’un lideri olduğu Antifederalistler ise kırsal bölgelerin ve güney kesimlerinin çıkarlarını savunuyorlardı. İki grub arasındaki tartışmada, merkezi hükûmetin gücü karşısında eyaletlerin gücü konu ediliyor ve Federalistler birinciyi yeğlerken, Antifederalistler de eyaletlerin haklarını savunuyorlardı.

Hamilton, ticaret ve endüstrinin çıkarları doğrultusunda davranacak güçlü bir merkezi hükûmet istiyordu. Kamu yaşamına, verimlilik, düzen ve örgütlenme aşkı aşılamıştı. Temsilciler Meclisi’nin “kamu borçlanmaları için yeterli destek” planı yapılması yolundaki çağrısına yanıt olarak, sadece kamu ekonomisine değil aynı zamanda etkin bir hükûmete de ilişkin ilkeleri geliştirdi ve destekledi.

Önerilen anayasa, Konfederasyon Maddelerinden birkaç önemli farklılık daha içeriyordu. Devletler ekonomik güçlerinin ciddi şekilde kısıtlandığını gördüler ve özellikle sözleşmeleri bozmaları yasaklandı. Konfederasyon Kongresi üyeleri ve eyalet yasa koyucularının çoğu bir yıl görev yaparken, Meclis üyeleri iki yıl, Senato üyeleri ise altı yıl görev yapacaktı. Kongre'nin her iki kanadı da dönem sınırlamalarına tabi olmayacaktı. Eyaletler Senato üyelerini seçecek olsa da, Temsilciler Meclisi doğrudan halk tarafından seçilecekti. Başkan, yasama organından bağımsız olarak seçilecek ve dış ilişkiler, askeri politika ve atamalar üzerinde geniş yetkilere sahip olacaktı. Cumhurbaşkanı ayrıca yasaları veto etme yetkisini de aldı. Amerika Birleşik Devletleri'nin yargı yetkisi, Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesine ve Kongre tarafından kurulan herhangi bir alt mahkemeye verilecek ve bu mahkemeler federal meseleler üzerinde yargı yetkisine sahip olacaktı. Değişiklik süreci, yine de Kongre'nin ve eyaletlerin çoğunluğunun onayını gerektirse de, artık eyaletlerin oybirliğiyle onayını gerektirmeyecek.[51] Hamilton, endüstriyel kalkınma, ticari faaliyet ve hükûmet çalışmaları için Amerika’nın kredi sağlaması gerektiğini belirtti. Bunun için de halkın kesin güveni ve desteği gerekliydi. Ulusal borçları reddetmek ya da sadece bir kısmını ödemek isteyen çok kimse vardı. Buna karşın Hamilton, borçların tümüyle ödenmesini istedi ve eyaletlerin Devrim sırasında oluşan ve ödenmemiş kalan borçlarının da federal hükûmet tarafından devralınmasını öngören bir plan üzerinde de ısrar etti.

Hamilton ayrıca, ülkenin çeşitli bölgelerinde şube açmaya yetkili olan bir Amerika Birleşik Devletleri Bankası da kurdu. Bir ulusal darphane açılmasını destekledi ve “yeni kurulmuş endüstri” görüşüne dayanarak, gümrük tarifeleri geliştirilmesini savundu. Bu görüşe göre, yeni kurulmuş şirketlerin geçici olarak korunması sayesinde rekabetçi ulusal endüstriler geliştirilebilirdi. Federal hükûmet borçlarının sağlam bir temele oturtulmasına ve ödenmesi için gerekli tüm gelirlerin sağlanmasına yönelik bu önlemler, ticaret ve endüstriyi teşvik etti ve ulusal hükûmetin ardında sağlam bir cephe oluşturan güçlü bir iş adamları grubu yarattı.

Jefferson, tarıma dayalı bulunan ve merkeziyetçi olmayan bir cumhuriyeti savunuyordu. Güçlü bir merkezi hükûmetin dış ilişkilerdeki değerini kabul etmekle birlikte, bu hükûmetin diğer alanlarda güçlü olmasını istemiyordu. Daha verimli bir örgütlenme Hamilton’un güçlü emeliydi; buna karşın Jeffeson bir konuşması sırasında “ben enerji dolu bir hükûmetin dostu olmam” demişti. Hamilton anarşiden korkuyor ve düzeni temel alıyor; Jefferson ise, zorbalıktan korkuyor ve özgürlüğü temel alıyordu.

Amerika Birleşik Devletleri’nin her iki görüşe de gereksinimi vardı. Bu iki kişinin varlığı ülke için iyi bir şans oluşturuyordu ve zamanla ikisinin felsefeleri birleştirilip aralarında uyum sağlanabilirdi. Jefferson dışişleri bakanı olarak göreve başladıktan kısa bir süre sonra aralarında ortaya çıkan bir çatışma, Anayasa’nın yeniden ve köklü bir biçimde yorumlanmasına yol açtı. Hamilton, bir ulusal banka kurulmasına yönelik yasa taslağını sunduğunda Jefferson buna karşı çıktı. Eyaletlerin haklarına inananlar adına yaptığı konuşmada, federal hükûmete ait tüm yetkilerin Anayasa’da teker teker sayıldığını ve kalan tüm yetkilerin eyaletlere ait olduğunu ileri sürdü. Federal hükûmetin bir banka kurma yetkisi kesinlikle yoktu.

Onay için mücadele[değiştir | kaynağı değiştir]

Devlet tarafından anayasal onay[52]
Tarih Durum oylar
Evet hayır
1 7 Aralık 1787 Delaware 30 0
2 11 Aralık 1787 Pensilvanya 46 23
3 18 Aralık 1787 New Jersey 38 0
4 2 Ocak 1788 Georgia 26 0
5 9 Ocak 1788 Connecticut 128 40
6 6 Şubat 1788 Massachusetts 187 168
7 26 Nisan 1788 Maryland 63 11
8 23 Mayıs 1788 Güney Karolina 149 73
9 21 Haziran 1788 New Hampshire 57 47
10 25 Haziran 1788 Virginia 89 79
11 26 Temmuz 1788 New York 30 27
12 21 Kasım 1789 Kuzey Karolina 194 77
13 29 Mayıs 1790 Rhode Island 34 32

Philadelphia Konvansiyonu'nda yazılan Anayasa'nın onaylanması, daha güçlü bir federal hükûmetin muhalifleri onaya karşı harekete geçtiği için garanti edilmedi. Konvansiyonun sonunda bile, elli beş delegenin on altısı ya konvansiyondan ayrılmış ya da belgeyi imzalamayı reddetmişti.[13] Anayasa'nın Yedinci Maddesi, belgenin onaylanmak üzere Kongre veya eyalet yasama organları yerine eyalet sözleşmelerine sunulmasını öngörmüştür. Kongre yeni bir Anayasanın değerlendirilmesine izin vermemiş olsa da, Kongre üyelerinin çoğu Philadelphia'da toplanan liderlerin itibarına saygı duyuyordu.[1] Kongre üyelerinin yaklaşık üçte biri Philadelphia Konvansiyonu'ndaki delegelerdi ve bu eski delegeler yeni anayasanın güçlü savunucuları olduklarını kanıtladılar. Birkaç gün boyunca tartıştıktan sonra, Kongre, Anayasa'yı herhangi bir tavsiyede bulunmadan eyaletlere ileterek, her eyaletin belgeyi onaylayıp onaylamama konusunda karar vermesine izin verdi.[13] Buna karşılık Hamilton, gerekli ayrıntılar çok fazla olduğu için, pek çok yetkinin genel ifadelerle belirlendiğini ve bunlar arasında, Kongre’nin özellikle verilmiş olan yetkilerini kullanabilmesi amacıyla, “gerekli ve uygun olan tüm yasaları çıkarma” yetkisinin de bulunduğunu savundu. Anayasa, ulusal hükûmete vergi koyma ve tahsil etme, borçları ödeme ve borçlanma yetkisi veriyordu. Bir ulusal bankanın, bu işlevlerin etkin biçimde yerine getirilebilmesine somut katkısı olabilirdi. Bu nedenle de Kongre’nin, genel yetkilerine dayanarak, böyle bir bankayı yaratma hakkı vardı. Washington ve Kongre Hamilton’un görüşlerini kabul etti ve federal hükûmetin yetkilerinin geniş anlamda yorumlanmasına ilişkin önemli bir örnek oluşturuldu.

Anayasanın onaylanması dokuz eyaletin onayını gerektiriyordu. Massachusetts, New York, Pennsylvania ve Virginia'daki onay tartışmaları, ulusun en büyük ve en güçlü dört devleti oldukları için özellikle önemliydi.[1] Onaylamayı savunanlar Federalistler adını aldılar. Yakından bölünmüş New York yasama meclisini etkilemek için Hamilton, Madison ve Jay, New York ve diğer eyaletlerdeki tartışmayı etkileyen yeni ufuklar açan belgeler haline gelen Federalist Yazılar'ı anonim olarak yayınladılar.[13] Yeni anayasanın muhalifleri Anti-Federalistler olarak tanındı. Anti-Federalistlerin çoğu, Konfederasyon Maddelerinde değişiklik yapılması gerektiğini kabul etseler de, güçlü ve potansiyel olarak zalim bir merkezi hükûmetin kurulmasından korktular. Her iki kampın üyeleri de geniş bir görüş yelpazesine sahipti; örneğin, Luther Martin gibi bazı Anti-Federalistler, Konfederasyon Maddelerinde yalnızca küçük değişiklikler isterken, George Mason gibi diğerleri, Anayasa tarafından önerilen federal hükûmetin daha az güçlü bir versiyonunu tercih etti.[13] Federalistler doğu, kentsel ilçelerde en güçlüydü, Anti-Federalistler ise kırsal alanlarda daha güçlü olma eğilimindeydi.[1] Federalistler daha iyi finanse ve organize olma eğiliminde olsalar da, her hizip onay tartışmasını şekillendirmek için coşkulu bir kamu kampanyasına katıldı. Zamanla, Federalistler şüpheci halktaki birçok kişiyi yeni Anayasanın esası konusunda ikna edebildiler.[1] Yeni hükûmetin ilk görevlerinden biri iç ekonomiyi güçlendirmek ve ülkenin mali konumunu güvence altına almak olmakla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri dış ilişkilerini göz ardı edemezdi. Washington dış politikasının temel taşları, barışın korunması, ülkeye yaralarını sarmak için zaman tanınması ve ulusal birleşmenin yavaş yavaş yürümesine olanak sağlanmasıydı. Avrupa’daki gelişmeler bu amaçları tehdit ediyordu. Çok sayıda Amerikalı Fransız Devrimi’ni yakından izliyor ve ona olumlu gözle bakıyordu. Nisan 1793’te gelen haberler, bu çatışmayı Amerikan siyasetinin bir sorunu yaptı. Fransa Büyük Britanya ve İspanya’ya savaş ilan etmişti ve Fransa’nın, Yurttaş Genet olarak bilinen yeni elçisi Edmond Charles Genet Amerika Birleşik Devletleri’ne geliyordu.

Kral XVI. Louis’nin Ocak 1793’te idam edilmesinin ardından, İngiltere, İspanya ve Hollanda Fransa ile savaşa girmişlerdi. 1778 tarihli Fransız-Amerikan İttifak Andlaşması uyarınca, Amerika Birleşik Devletleri ile Fransa sürekli olarak müttefik kalacaklardı ve Amerika Batı Hint Adaları’nı savunması için Fransa’ya yardım etmek zorundaydı. Buna karşın, askeri ve ekonomik açılardan çok zayıf bir ülke olan Amerika Birleşik Devletleri, büyük Avrupa güçleriyle yeni bir savaşa girebilecek durumda değildi. Washington 22 Nisan 1793’te, Amerika Birleşik Devletleri’nin “savaşan taraflarla dost ve onlara karşı tarafsız” olacağını açıklayarak, bağımsızlığına olanak vermiş bulunan 1778 andlaşmasının hükümlerini iptal etti. Genet geldiğinde, pek çok vatandaş sevgi gösterilerinde bulundu; fakat, hükûmet tarafından soğuk bir resmiyet içinde karşılandı. Buna kızan Genet, ele geçirilmiş bir İngiliz gemisinin korsan teknesi olarak donatılmayacağı yolunda verilmiş bulunan sözü ihlal etti. Bundan sonra da, hükûmeti atlayıp konuyu doğrudan doğruya Amerikan halkına danışacağı tehdidinde bulundu. Kısa süre sonra da, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa Hükûmeti’nin onu geri çağırmasını istedi.

Federalistler ilk onay zaferlerini Aralık 1787'de, Delaware, Pennsylvania ve New Jersey'nin tümünün Anayasa'yı onayladığında kazandılar.[13] Şubat 1788'in sonunda, Massachusetts dahil altı eyalet Anayasa'yı onayladı. Massachusetts'te Federalistler, yeni Anayasa'nın ilk Kongresi'nin federal hükûmetin gücünü sınırlayan değişiklikleri dikkate alacağına söz vererek şüpheci delegeleri kazandılar. Onaylandıktan sonra Anayasa'yı değiştirme sözü, diğer onay tartışmalarında son derece önemli olduğunu kanıtladı, çünkü Federalistlerin Anayasa'nın gerekliliğini gören ancak bazı hükümlerine karşı çıkanların oylarını kazanmasına yardımcı oldu.[13] Takip eden aylarda, Maryland ve Güney Carolina Anayasayı onayladılar, ancak Kuzey Carolina onaya karşı oy kullandı ve belgeyi yürürlüğe girmesinden sadece bir eyalet eksik bıraktı. Haziran 1788'de New Hampshire ve Virginia belgeyi onayladı. Virginia'da, Massachusetts'te olduğu gibi, Federalistler birkaç değişikliğin onaylanmasını vadederek Anayasa'ya destek kazandılar. Anti-Federalizm New York'ta güçlü olmasına rağmen, anayasal sözleşmesi yine de Temmuz 1788'de belgeyi onayladı, çünkü bunu yapmamak devleti birliğin dışında bırakacaktı. Rhode Island, Philadelphia Sözleşmesi için bir temsilci gönderdi olmasaydı yalnız devlet nedeniyle teklif edilen anayasaya güçlü muhalefete Federalistler tarafından kayıp bir nedeni olarak görülüyordu ve bu olmaz onaylamaya 1790 yılına kadar Anayasayı[1] Genet olayı, Büyük Britanya ile ilişkilerin doyuruculuktan çok uzak bulunduğu bir sırada, Ameika’nın Fransa ile olan ilişkilerini de gerginleştirdi. Batı’daki kaleler hala İngiliz askerlerinin işgali altındaydı, Devrim sırasında İngiliz askerlerinin götürdüğü mallar ne iade edilmiş ne de bedeli ödenmişti ve Fransa limanlarına gitmekte olan Amerikan gemilerine İngiliz donanması tarafından el konuluyordu. Washington, bu sorunları çözümlemek amacıyla, Yüksek Mahkeme’nin ilk başkanı John Jay’i özel elçi olarak Londra’ya gönderdi. Jay, görüşmeler sonunda, İngiliz askerlerinin batıdaki kaleleri boşaltmasını sağlayan bir andlaşma imzaladı ve İngiltere tarafından 1793 ve 1794’te el konulmuş bulunan gemilere ve taşıdıkları yüklere karşılık Londra’nın tazminat ödeyeceği konusunda söz aldı.  Andlaşmada, Amerika’nın Batı Hint Adaları ile olan ticaretine büyük sınırlamalar getirilmesi ve ne gelecekte Amerikan gemilerine el konulmasından ne de Amerikalı denizcilerin zorla İngiliz donanmasında görevlendirilmesinden söz edilmiş bulunması, A.B.D.’nin çok zayıf bir durumda olduğunu gösteriyordu. Jay ayrıca, İngilizlerin, donanmaya ait malların ve savaş malzemesinin kaçak mal sayıldığı ve tarafsız gemiler tarafından düşman limanlarına taşınamayacağı yolundaki görüşlerini de kabul etti.

Jay’ın imzaladığı Andlaşma, artık Cumhuriyetçiler olarak tanınan Antifederalistlerle Federalistler arasında hararetli dış politika tartışmaları başlamasına neden oldu. Temsil ettikleri çıkar çevreleri İngiltere ile yürütülen ticaretten yararlandığı için, Federalistler İngiltere yanlısı bir siyasetten yanaydılar. Bunun aksine, Cumhuriyetçiler, daha çok ülküsel nedenlerle, Fransa’dan yana davranıyor ve Jay Andlaşması’nın İngltere’ye çok fazla çıkar sağladığını düşünüyorlardı. Yine de, uzun tartışmalardan sonra Senato andlaşmayı onayladı.

Massachusetts'teki Rufus King, Konfederasyon Kongresi'nden bağımsız olarak, Konvansiyon'u eyaletlerin bir yaratığı olarak değerlendirdi ve teklifini yalnızca formları tatmin etmek için bu Kongreye sundu. Değişiklikler tartışılsa da, hepsi yenildi. 28 Eylül 1787'de Konfederasyon Kongresi, "oybirliğiyle", Anayasa'yı, Anayasa usulüne göre bir onay sözleşmesine sunulmak üzere eyalet yasama organlarına iletmeye karar verdi.[13] Bazı eyaletler, sadece onay delegelerinin seçilmesi için yeterli olan sayıları artırdı. Bunu yaparken, eyalet yasama meclisi için en çok seçmen için Anayasa hükmünün ötesine geçtiler.[53] 1787’de Anayasa’nın ve 1791’de (1. Madde’yi de içeren) Vatandaşlık Hakları’nın kabulünden sonra bile Protestanlar, bazı eyaletlerde ayrıcalıklarını sürdürmüştür. Örneğin Massachusetts 1833 yılına kadar devlet ile kilise arasındaki bağları koparmamıştı.

Delaware, 7 Aralık 1787'de oybirliği ile yeni Anayasa'yı onaylayan ilk eyalet oldu. Anayasa'nın Yedinci Maddesi - 21 Haziran 1788'de New Hampshire onaylamaya oy verdiğinde karşılandı.

New York'ta, kongre delegelerinin tam üçte ikisi başlangıçta Anayasa'ya karşıydı. HamiltonFederalist Yazılar'ın New York gazetelerinde hızlı bir şekilde görünmesini içeren Federalist kampanyaya öncülük etti. 26 Temmuz 1788'de New York, haklar bildirgesinin eklenmesi onayladı. Oylama, büyük ölçüde Hamilton'un adli tıp yetenekleri ve Melancton Smith liderliğindeki ılımlı anti-Federalistler ile birkaç - evet 30 (% 52,6), hayır 27 - yakındı.

Massachusetts'in öncülüğünü takiben, hem Virginia hem de New York'taki Federalist azınlıklar, onaylamayı önerilen değişikliklere bağlayarak sözleşmede onay alabildiler.[13] Anayasa'yı eleştirenlerin bir azınlığı Anayasa'ya karşı çıkmaya devam etti. Maryland'den Luther Martin, federal konvansiyonun yetkisini aştığını savundu; yine de Maddeleri değiştirme çağrısında bulundu.[13].[54]

Bununla birlikte, Maddeler uyarınca gerekli olan oybirliği, tüm reform girişimlerini imkansız hale getirdi. Martin'in New York'lu John Lansing Jr. gibi müttefikleri Konvansiyon sürecini engellemek için hamlelerini bıraktılar. Anayasa'yı "olduğu gibi" istisna etmeye, değişiklik talep etmeye başladılar. Birkaç sözleşmede, "önceki değişiklikler" destekçileri[13]

Önerilen anayasanın VII. Maddesi, yeni hükûmetin katılımcı devletler için yürürlüğe girmesi için on üç eyaletten sadece dokuzunun onaylaması gerektiğini şart koşuyordu.[55] 13 Eylül 1788'de Konfederasyon Kongresi, yeni Anayasanın yürürlüğe girmesi için yeterli sayıda eyalet tarafından onaylandığını onayladı. Ayrıca, yeni hükûmet altında operasyonların başlayacağı tarihi de belirledi.[13] Bu, 4 Mart 1789'da Birinci Kongre'nin toplandığı zaman oldu.

Yeni Kongre üyeliği kesinlikle federalistti. On bir eyalette (eksi Kuzey Carolina ve Rhode Island) Senato 20 Federalist ve iki Anti-federalistti (her ikisi de Virginia'dan). Meclis, 48 Federalist ve 11 Anti-federalist içeriyordu (dört eyaletten: Massachusetts, New York, Güney Carolina ve Virginia).[13] 6 Nisan'da Meclis ve Senato, seçim oylarını saymak için ortak bir toplantı yaptı. George Washington oybirliğiyle ilk başkan seçildi, hatta ateşli anti-federalist Patrick Henry'nin seçim oyu bile aldı.[13] Massachusetts'ten John Adams başkan yardımcısı seçildi. Her ikisi de 30 Nisan 1789'da göreve başladı. Yeni hükûmeti kurma işi tamamlandı. Politikasını askeri güçle destekleyemeyen zayıf bir merkezi hükûmet, kaçınılmaz olarak dış ilişkilerinde de zorlanıyordu. İngilizler, 1783 tarihli barış antlaşmasında söz verdikleri halde, yeni ulusun Kuzey Batı Toprakları’ndaki kalelerinde ve ticaret merkezlerinde bulundurdukları askerlerini çekmeyi reddediyorlardı.

Anti-Federalistlerin Kongre tarafından kişisel baskı altına alınma korkuları, Kongre'nin ilk oturumunda James Madison'ın liderliğinde kabul edilen on iki değişiklikle yatıştırıldı. Bunlardan gerekli sayıda eyalet meclisi tarafından onaylanan on tanesi Haklar Bildirgesi olarak bilinir hale geldi.[13] Potansiyel olarak uzak bir federal yargıya yapılan itirazlar, 13 federal mahkemeyle (11 eyalet, artı Maine ve Kentucky) ve Yüksek Mahkeme dışındaki üç federal yarış pisti ile uzlaştırıldı: Doğu, Orta ve Güney.[13] Güçlü bir federal yönetici şüphesi, Washington kabinesinin bir zamanlar anti-Federalistler olan Edmund Randolph'u Başsavcı ve Thomas Jefferson'ı Dışişleri Bakanı olarak atadı.[56][57] Anayasa tarihçisi Pauline Maier'in ulusal bir "güç ve özgürlük arasındaki diyalog" dediği şey yeniden başlamıştı.[13]Çiftçilerle tüccarlar, alacaklılarla borçlular ve eyaletlerin kendi aralarındaki iç ayrılıklar giderek şiddetleniyordu. Çiftçilerin çaresizlik içinde gerçekleştirdiği 1786 Shay Ayaklanması’nın daha yeni bastırılmış olduğu ve henüz belleklerde canlı kaldığı günlerde, George Washington şu uyarıda bulundu: “Her eyalet, bir kıvılcımın ateşleyebileceği yanıcı maddelerle dolu.”

Anayasal değişiklikler[değiştir | kaynağı değiştir]

1789'da Anayasa kapsamında federal operasyonların başlamasından 2013'ün başına kadar, Amerika Birleşik Devletleri Kongresi'nde Anayasayı değiştirmek için yaklaşık 11.539 teklif sunuldu.[58] Bunlardan, otuz üç Kongresi tarafından onaylanmış ve gönderilen devletler için onay. Bu değişikliklerin yirmi yedisi onaylandı ve şimdi Anayasa'nın bir parçası. İlk on değişiklik aynı anda kabul edildi ve onaylandı ve toplu olarak Haklar Bildirgesi olarak biliniyor. Onaylanmadan (Haklar Bildirgesi'nin bir parçası olarak 1789'da onaylanmak üzere sunuldu, ancak 1992'ye kadar onaylanmadı) 202 yıl, 7 ay, 12 gün boyunca yok olan Yirmi Yedinci Değişiklik'ten önce, Yirmi İkinci Değişiklik, onay sürecini başarıyla tamamlamak için geçen en uzun süre rekoru - 3 yıl, 11 ay, 6 gün. Yirmi Altıncı Değişiklik, alınan en kısa süre rekorunu elinde tutuyor - 3 ay, 8 gün.[59] Kongre tarafından kabul edilen ve eyaletlere gönderilen altı değişiklik, gerekli sayıda eyalet tarafından onaylanmamıştır ve Anayasa'nın bir parçası değildir. Bunlardan dördü teknik olarak hala açık ve askıda, biri kapalı ve kendi şartlarına göre başarısız oldu ve biri kapandı ve bunu öneren kararın şartlarına göre başarısız oldu.* Bu eyalet, sonunda aralarında din, ifade, basın ve toplantı özgürlükleri de bulunan belirli temel hakların sağlanmasını; sürekli bir ordu yerine bir milis gücü kurulmasını; jüri tarafından yargılanmayı; ve haksız aramaların ve tutuklamaların önlenmesini güvence altına alacak 10 değişiklik yapılması koşuluyla onayını verdi.

Yeni hükûmetin kuruluşu[değiştir | kaynağı değiştir]

1789 seçim oyu toplamları
İsim oylar[60]
George Washington 69
John Adams 34
John Jay 9
Robert H. Harrison 6
John Rutledge 6
John Hancock 4
George Clinton 3
Samuel Huntington 2
John Milton 2
James Armstrong 1
Benjamin Lincoln 1
Edward Telfair 1

Eylül 1788'de Konfederasyon Kongresi, Anayasa'nın onaylandığını resmen onayladı. Ayrıca cumhurbaşkanlığı seçimi ve yeni federal hükûmetin ilk toplantısının tarihini de belirledi. Ek olarak, Kongre, Baltimore'un kısaca favori olarak ortaya çıkmasıyla, gelen hükûmetin nerede buluşacağı konusunda tartışmalara girdi. Güney ve Batı çıkarlarının hoşnutsuzluğuna rağmen, Kongre nihayetinde New York şehrini hükûmet merkezi olarak tutmayı seçti.[13][61] Ulusun başında sekiz yıldan fazla kalmayı kesinlikle reddeden Washington 1797’de emekliye ayrıldı. Başkan Yardımcısı, Massachusettsli John Adams yeni başkan olarak seçildi. Başkanlığa getirilmeden önce Alexander Hamilton ile sürtüşmüş olan Adams, bölünmüş bir parti ile çalışmak zorundaydı.

Uluslararası karmaşa bu iç zorlukları daha da arttırıyordu: İngiltere ile yeni yapılan andlaşmayı öfkeyle karşılayan Fransa, İngilizlerin iddialarını benimseyerek, düşman limanlarına götürülmekte olan besin maddelerine, donanmaya ait mallara ve savaş malzemesine Fransız donanması tarafından el konulacağını açıkladı. 1797’ye gelindiğinde, Fransa 300 Amerikan gemisine el koymuş ve Amerika Birleşik Devletleri’yle diplomatik ilişkilerini kesmişti. Adams, görüşmelerde bulunmak üzere Paris’e üç temsilci daha gönderince, Fransa Dışişleri Bakanı Charles Maurice de Talleyrand’n ajanları (Adams, Kongre’ye verdiği raporda bunlardan X, Y ve Z olarak söz etmiştir), Amerika Birleşik Devletleri’nin Fransa’ya 12 milyon dolar borç ve Fransa Hükûmeti yetkililerine de rüşvet vermesi koşuluyla görüşmelere başlanabileceğini bildirdiler. Amerikalıların Fransa’ya karşı düşmanlıkları yüksek bir düzeye erişti.  XYZ Olayı denilen gelişmeler sonucunda, silah altına asker alınmaya ve genç A.B.D. donanması güçlendirilmeye başlandı.

Washington, Anayasa Konvansiyonu'nun ardından emekliliğine devam etmek istese de, Amerikan halkı genel olarak onun ülkenin ilk başkanı olacağını bekliyordu. Hamilton gibi federalistler sonunda onu ofisi kabul etmeye ikna ettiler. 4 Şubat 1789'da, Anayasa tarafından dolaylı cumhurbaşkanlığı seçimlerini yürütmek için kurulan mekanizma olan Seçiciler kurulu, her eyaletin başkan seçmenlerinin eyaletlerinin başkentinde toplanmasıyla ilk kez bir araya geldi. O zaman yürürlükte olan kurallara göre, her seçmen iki kişiye oy verebilir (ancak seçmen tarafından seçilen iki kişi, o seçmenle aynı eyalette yaşayamaz), en çok oyu alan aday başkan ve en çok oy alan aday olur. ikinci en çok başkan yardımcısı oluyor. Her seçmen Washington için bir oy verirken, John Adams diğer tüm adayların en çok oyu aldı ve böylece başkan yardımcısı olarak seçimi kazandı. 13 eyaletten 10'u seçmen oy kullandı. New York yasama meclisi kendisine ayrılan seçmenleri zamanında atamadığı için New York'tan oy yoktu; Kuzey Carolina ve Rhode Island, Anayasa'yı henüz onaylamadıkları için katılmadılar.[62][13] Fransızlarla bir dizi deniz çatışmasından sonra savaş kaçınılmaz görünüyordu. Bu bunalım sırasında, Adams, savaşmak isteyen Hamilton’un önerilerini bir kenara iterek Fransa’ya üç yeni temsilci gönderdi. İktidara yeni gelmiş olan Napoleon, temsilcilere içten bir kabul gösterdi ve görüşmeler sonunda, Amerika Birleşik Devletleri’ni Fransa ile 1778’de yapmış bulunduğu savunma ittifakının yükümlülüklerinden resmen kurtaran Sözleşme’nin 1800 yılında imzalanmasıyla çatışma tehlikesi azaldı. Buna karşın, Amerika’nın zayıflığı yüzünden, Fransa, Fransız donanmasının el koyduğu Amerikan gemilerine karşılık 20 milyon dolar tazminat ödemeyi reddetti.

Fransa’ya karşı duyulan düşmanlık, Kongre’nin Yabancılar ve İsyan Yasaları’nı kabulüne yol açtı ve bu yasalar Amerika’da vatandaşlık hakları üzerinde önemli etkiler yarattı. Vatandaşlığa alınma süresini beş yıldan on dört yıla yükselten Vatandaşlık Yasası, Cumhuriyetçiler’e destek verdiğinden kuşku duyulan İrlandalı ve Fransız göçmenleri hedef alıyordu. Sadece iki yıl yürürlükte kalacak olan Yabancılar Yasası, başkana, savaş sırasında yabancıları hapse atma ya da sınır dışı etme yetkisi veriyordu. İsyan Yasası, başkan ya da Kongre hakkında “yanlış, iftira sayılan ve kasıtlı” her tür yazıyı, konuşmayı ya da yayını yasaklıyordu. İsyan Yasası uyarınca verilen birkaç mahkumiyet kararı, vatandaşlık hakları konusunda azizler yarattı ve Cumhuriyetçiler’e destek sağladı.

Federalistler, eşzamanlı Meclis ve Senato seçimlerinde iyi bir performans sergilediler ve Birleşik Devletler Kongresi'nin her iki meclisine de Anayasa tarafından kurulan federal hükûmetin savunucularının hakim olmasını sağladılar.[1] Bu da, birçok Federalistin ulusal hükûmeti ciddi şekilde zayıflatacağından korktuğu, değişiklik önermek için bir anayasal sözleşmenin olmayacağını garanti etti.[13] Yasalar direnmeyle karşılandı. Jefferson ve Madison, Kasım ve Aralık 1798’de, Kentucky ve Virginia yasama organlarının, aynı adla anılan birer Karar almalarına öncülük ettiler. Bunlara göre, eyaletler, federal hükûmetin kararlarına kendi görüşleri çerçevesinde “müdahale” edebilecek ve onları “geçersiz” kılabileceklerdi. Geçersiz kılma kuramı, gelecek yıllarda, gümrük tarifeleri ve daha da kötüsü, kölelik konularında kendi çıkarlarını Kuzey’in çıkarlarına karşı savunmak amacıyla Güney eyaletleri tarafından kullanılacaktı.

1800’e gelindiğinde Amerikan halkı bir değişikliğe hazırdı. Washington ve Adams’ın yönetimi sırasında Federalistler güçlü bir hükûmet kurmuşlardı; fakat, Amerikan hükûmetinin vatandaşların isteklerine karşılık vermek zorunda olduğu ilkesini zaman zaman göz ardı ederek, büyük grubları yabancılaştıran bir dizi siyaset izlemişlerdi. Sözgelimi, 1798’de bir konut, arazi ve köle vergisi çıkararak ülkedeki tüm emlak sahiplerini etkilediler.

Yeni federal hükûmet, Mart 1789'da 1. Kongre'nin toplanması ve ertesi ay Washington'un açılışı ile faaliyete geçti. Eylül 1789'da Kongre, bireysel özgürlükleri federal müdahaleye karşı korumak için tasarlanmış bir grup Anayasa değişikliği olan Haklar Bildirisi'ni onayladı ve eyaletler bu değişiklikleri 1791'de onayladı. Kongre, Haklar Bildirgesi'ni oyladıktan sonra, Kuzey Carolina ve Rhode Island, sırasıyla 1790 ve 1791'de Anayasa'yı onayladı.[1][13] Jefferson sürekli olarak çevresinde büyük çiftçi, dükkân sahibi ve diğer işçi kitleleri topladı ve onlar da 1800 seçimlerinde etkilerini gösterdiler. Jefferson, Amerikan idealizmine hitap ettiği için olağanüstü destek elde etti. Yeni başkent Washington, D.C.’de okunan ilk resmi söylev olan göreve başlama konuşmasında, halk arasında düzeni koruyacak “akıllı ve tutumlu bir hükûmet kurulacağına”; ancak, “onların, bunun dışında, kendi çalışmalarını ve gelişmelerini düzenlemekte özgür bırakılacaklarına” söz verdi.

Terminoloji[değiştir | kaynağı değiştir]

Amerikan Devrim Savaşı'nın sona ermesi ile Anayasa'nın onaylanması arasındaki Amerikan tarihinin dönemi, Amerikan tarihinin "kritik dönemi" olarak da anılmıştır. 1780'lerde, John Quincy Adams'ın 1787'de ülkenin "kritik bir dönemin" ortasında olduğuna dair açıklamasının yansıttığı gibi, birçok kişi ülkenin bir liderlik krizi yaşadığını düşündü.[63] William Henry Trescot, 1857 tarihliThe Diplomatic History of the Administrations of Washington and Adams adlı kitabında, "Amerika'nın Kritik Dönemi" ifadesini Amerikan tarihinin 1783 ve 1789 yılları arasındaki döneme uygulayan ilk tarihçiler oldu. Bu ifade, John Fiske'nin 1888 tarihliAmerikan Tarihinin Kritik Dönemi adlı kitabıyla popüler hale getirildi. Fiske'nin "kritik dönem" terimini kullanması, Amerika Birleşik Devletleri'nin daha güçlü bir ulusal hükûmet mi kuracağını yoksa birden fazla egemen devlete mi bölüneceğini belirlemede dönemin önemine atıfta bulunur. "Kritik dönem" terimi, böylece, Konfederasyon Maddelerinin Federalist eleştirisini zımnen kabul eder. Diğer tarihçiler, 1781 ile 1789 arasındaki ABD tarihini tanımlamak için alternatif bir terim olan "Konfederasyon Dönemi"ni kullandılar.[64] Jefferson’un sadece Beyaz Saray’daki varlığı bile demokratik yöntemler geliştirdi. Maiyetindekilere, kendilerine halkın emanetçileri olmaktan başka bir gözle bakmamalarını öğretti. Tarımı ve batıya doğru genişlemeyi teşvik etti. Amerika’nın baskı altında kalan kişiler için bir barınak olduğuna inandığı için, özgürlükçü bir vatandaşlık yasası çıkarılmasını istedi. İkinci görev döneminin sonlarına gelindiğinde, uzak görüşlü Maliye Bakanı Albert Gallatin, ulusun borçlarını 560 milyon doların altına düşürmüştü. Jefferson yanlısı tutkular ülkeye yayıldıkça, pek çok eyalet birbiri ardından, seçme hakkı için emlak sahibi olma koşulunu kaldıran ve borçlularla tutuklulara daha insanca yaklaşan yasalar çıkardılar.

Forrest McDonald gibi tarihçiler, 1780'lerin ekonomik ve politik bir kaos zamanı olduğunu savundular. Bununla birlikte, Merrill Jensen dahil olmak üzere diğer tarihçiler, 1780'lerin aslında nispeten istikrarlı ve müreffeh bir zaman olduğunu savundular.[65] Gordon Wood, Devrim fikrinin ve devrimin yeni ülkeye ütopik bir toplum getireceği düşüncesinin insanların bunun yerine bir kriz dönemine düştüklerine inanmalarını mümkün kıldığını öne sürüyor.[66] Tarihçi John Ferling, 1787'de, yalnızca nüfusun nispeten küçük bir kısmı olan milliyetçilerin dönemi "Kritik Dönem" olarak gördüğünü savunuyor.[1] Michael Klarman, on yılın demokrasi ve eşitlikçiliğin yüksek bir noktasına işaret ettiğini savunuyor ve Anayasa'nın 1789'da onaylanmasını muhafazakar bir karşı devrim olarak görüyor.[67] Jefferson’un sadece Beyaz Saray’daki varlığı bile demokratik yöntemler geliştirdi. Maiyetindekilere, kendilerine halkın emanetçileri olmaktan başka bir gözle bakmamalarını öğretti. Tarımı ve batıya doğru genişlemeyi teşvik etti. Amerika’nın baskı altında kalan kişiler için bir barınak olduğuna inandığı için, özgürlükçü bir vatandaşlık yasası çıkarılmasını istedi. İkinci görev döneminin sonlarına gelindiğinde, uzak görüşlü Maliye Bakanı Albert Gallatin, ulusun borçlarını 560 milyon doların altına düşürmüştü. Jefferson yanlısı tutkular ülkeye yayıldıkça, pek çok eyalet birbiri ardından, seçme hakkı için emlak sahibi olma koşulunu kaldıran ve borçlularla tutuklulara daha insanca yaklaşan yasalar çıkardılar.

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab ac ad ae af ag ah ai aj ak al am an ao ap aq ar as at au av aw Ferling 2003.
  2. ^ a b c d e Chandler 1990.
  3. ^ a b Charles R. Ritcheson, "The Earl of Shelbourne and Peace with America, 1782–1783: Vision and Reality."International History Review (1983) 5#3 pp: 322–345. online 10 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "Ritcheson" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: Kaynak gösterme)
  4. ^ Nugent 2008.
  5. ^ Quote from Thomas Paterson, J. Garry Clifford and Shane J. Maddock,American foreign relations: A history, to 1920 (2009) vol 1 p. 20
  6. ^ The Guardian of Every Other Right: A Constitutional History of Property Rights. Oxford UP. 2007. s. 35. ISBN 9780199724529. 
  7. ^ The Oxford History of the American People. New York City: Oxford University Press. 1965. s. 279. 
  8. ^ "Policies and Problems of the Confederation Government". American Memory Timeline. Washington, D.C.: The Library of Congress. 8 Ağustos 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2018. 
  9. ^ a b c d e f g h i j k l m n Herring 2008.
  10. ^ "Race and Hispanic Origin: 1790 to 1990 by State" (PDF). U.S. Census Bureau. 21 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 1 Kasım 2011. 
  11. ^ "United States – Race and Hispanic Origin: 1790 to 1990" (PDF). 14 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 1 Kasım 2011. 
  12. ^ a b c d e f g h i j k l m n o Middlekauff 2005.
  13. ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x Maier 2010.
  14. ^ "In 1790, the Deal for Vermont Statehood Finally Emerged". New England Historical Society. 28 Ekim 2014. 21 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2021. 
  15. ^ a b c Ferling 2009.
  16. ^ Richard H. Kohn,Eagle and Sword: The Federalists and the Creation of the Military Establishment in America, 1783–1802 (1975) pp 62–65.
  17. ^ Lawrence D. Cress, "Republican Liberty and National Security: American Military Policy as an Ideological Problem, 1783 to 1789,"William and Mary Quarterly 38#1 (January 1981) pp. 73–96
  18. ^ a b Nugen 2008.
  19. ^ a b Alan Taylor,American Revolutions A Continental History, 1750–1804 (2016), pp. 341–342
  20. ^ a b c d e f Taylor 2016.
  21. ^ The Constitution in Congress: The Federalist Period, 1789–1801. 1997. s. 221. ISBN 9780226131146. 21 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2021. 
  22. ^ Nettels,Emergence of a national economy pp 45–64
  23. ^ Oscar Zeichner, "The Loyalist Problem in New York after the Revolution."New York History 21.3 (1940): 284–302. online 21 Ağustos 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  24. ^ Rebecca Brannon,From Revolution to Reunion: The Reintegration of the South Carolina Loyalists (2016).
  25. ^ Morris, 1987 & 55-79.
  26. ^ a b c d e f Morris 1987.
  27. ^ Nevins 1924.
  28. ^ Jensen 1950.
  29. ^ Jensen, Merrill;The New Nation: A History of the United States During the Confederation, 1781–1789 (1950). When Congress could borrow no more money, it sold western lands. This revenue source would grow to provide the Early Republic with half of its annual expenditures, freeing the states of national tax burdens.
  30. ^ E. James Ferguson,The Power of The Purse: A History of American Public Finance, 1776–1790 (1961)
  31. ^ Flexner, James Thomas,George Washington and the New Nation: 1783–1793 (1970) 3:100
  32. ^ Lawrence S. Kaplan,Colonies into Nation: American Diplomacy 1763–1801 (1972) 145–81.
  33. ^ Boyd, "Two Diplomats between Revolutions John Jay and Thomas Jefferson."
  34. ^ The Emergence of a National Economy, 1775–1815. 1962. ss. 205-9. ISBN 9781315496757. 21 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2021. 
  35. ^ Bemis,The Diplomacy Of The American Revolution (1935, 1957) pp 95–102. online
  36. ^ Kaplan,Colonies into Nation: American Diplomacy 1763–1801 (1972) pp 168–71.
  37. ^ Jane M. Berry, "The Indian Policy of Spain in the Southwest 1783–1795."Mississippi Valley Historical Review 3.4 (1917): 462–477. online 21 Ağustos 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  38. ^ Arthur P. Whitaker, "Spain and the Cherokee Indians, 1783–98."North Carolina Historical Review 4.3 (1927): 252–269. online 21 Ağustos 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  39. ^ Herring (2008), pp. 46–47
  40. ^ Roy F. Nichols, "Trade Relations and the Establishment of the United States Consulates in Spanish America, 1779–1809."The Hispanic American Historical Review 13.3 (1933): 289–313.
  41. ^ Javier Cuenca-Esteban, "British'Ghost' Exports, American Middlemen, and the Trade to Spanish America, 1790–1819: A Speculative Reconstruction."William & Mary Quarterly 71.1 (2014): 63–98. online 21 Ağustos 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  42. ^ Samuel Flagg Bemis,The Diplomacy Of The American Revolution (1935, 1957) pp 81–93. online
  43. ^ Jan Willem Schulte Nordholt, "John Adams Is Still with Us."New England Quarterly (1993): 269–274. online 21 Ağustos 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  44. ^ Lawrence A. Peskin, "The Lessons of Independence: How the Algerian Crisis Shaped Early American Identity."Diplomatic History 28.3 (2004): 297–319.
  45. ^ Meier, pp. 18–19
  46. ^ a b c d e f Bowen 2010.
  47. ^ a b c d Farrand 1974.
  48. ^ Farrand, Max. ed.,The Records of Federal Convention of 1787, Yale University Press 1974.0300000804 pp. 18–23, Madison's Journal, May 29.
  49. ^ Farrand, Max. ed.,The Records of Federal Convention of 1787, Yale University Press0300000804 pp. 18–23, Yates' Journal, June 16 pp. 257–60
  50. ^ Farrand 2010.
  51. ^ Meier, pp. 31–35
  52. ^ "Ratification Dates and Votes – The U.S. Constitution Online". USConstitution.net. 9 Mayıs 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Mart 2017. 
  53. ^ Maier 2010, s. 134.
  54. ^ "Articles of Confederation". 28 Ekim 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Temmuz 2009. 
  55. ^ "Constitution of the United States of America". WikiSource. 13 Aralık 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Aralık 2007. 
  56. ^ "Founding Fathers: [[Virginia]]". FindLaw Constitutional Law Center. 2008. 25 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Kasım 2008.  URL–vikibağı karışıklığı (yardım)
  57. ^ "The Jefferson Cyclopedia", Thomas Jefferson & John P. Foley, Funk and Wagnalls Company, NY and London 1900, "Anti-Federalists, and" p. 38
  58. ^ "Measures Proposed to Amend the Constitution". Statistics & Lists. United States Senate. 14 Temmuz 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2021. 
  59. ^ For dates proposed and ratified: U.S. Congress, House. The Constitution of the United States of America, As Amended, H. Doc. 102–188, 102nd Cong., 2nd sess., (Washington: GPO, 1992). Length of ratification process calculated: http://www.timeanddate.com/date/duration.html 24 Temmuz 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  60. ^ "Electoral College Box Scores 1789–1996". College Park, Maryland: Office of the Federal Register, National Archives and Records Administration. 20 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Temmuz 2017. 
  61. ^ Elliot's Debates. 2nd. Volume One. Washington D.C.: Published under the sanction of Congress. 1836. 
  62. ^ "Presidential Election of 1789". Mount Vernon, Virginia: Mount Vernon Ladies' Association, George Washington's Mount Vernon. 14 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Temmuz 2017. 
  63. ^ Wood (1997), pp. 393–395
  64. ^ Vile 2005.
  65. ^ Lienesch 1983.
  66. ^ Wood 1997.
  67. ^ Caplan (February 2017). "A Conservative Counterrevolution". Harvard Magazine. 15 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2017. 

Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Nedir? :Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? ile ilgili Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? burada bulabilirsiniz. Detaylar için sitemizi geziniz Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Ne Demektir? Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Açıklaması Nedir? Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Cevabı Nedir? Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Kelimesinin Anlamı? Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? konusu Nedir Ne, yaşantımızda sık kullanılan kelimelerden birisi olarak karşımıza çıkar. Hem sosyal medyada hem de gündelik yaşantıda kullanılan ne kelimesi, uzun yıllardan beri dilimizdedir. Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Türk Dil Kurumu na (TDK) göre farklı anlamları olan ne kelimesi, Türkçe de tek başına ya da çeşitli cümleler eşliğinde kullanılabilir. Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Ne kelimesi ne demek, TDK ya göre anlamı nedir sorularının cevabını arayanlar için bildiris.com doğru adres! Peki, ne kelimesi ne demek, TDK ye göre anlamı nedir? Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Ne kelimesinin kökeni ne, ne kelimesinin kaç anlamı var? Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? İşte TDK bilgileri ile merak edilenler
Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Açıklaması? :Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Açıklama Bir Terim Kavram Ya Da Başka Dilsel Olgunun Daha İyi Anlaşılması İçin Yapılan Ek Bilgidir.Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Söz Konusu Bilgi Açıklanacak Sözcükten Daha Uzun Olur Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Açıklama İle İlgili Durumun Kanıtı Şu Şekilde Doğrulanabilir Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Bir Sözlükteki Tanım İlgili Sözcük Yerine Kullanılabilirse, Bu Bir Açıklamadır. Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Yani Aynı Bağlam İçinde Hem Sözcük Hem De Tanım Kullanılırsa Ve Anlamsal Açıdan Bir Sorun Oluşturmuyorsa Bu Bir Açıklamadır.
Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Gerçek mi? :Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? ile ilgili Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? burada bulabilirsiniz. Detaylar için sitemizi geziniz Gerçek anlam Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? sözcüklerin birincil anlamı ile (varsa) bu anlamla doğrudan ilişkili olan anlamlarıdır. Gerçek anlam, temel anlam ile yan anlamların bileşkesidir. Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Bir sözcüğün mecaz olmayan tüm anlamlarını kapsar.
Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Hakkında? :Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? ile ilgili Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? burada bulabilirsiniz. Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Detaylar için sitemizi geziniz Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? Bu sayfada Hakkında nedir Hakkında ne demek Hakkında ile ilgili sözler cümleler bulmaca kısaca Hakkında anlamı tanımı açılımı Hakkında hakkında bilgiler Konfederasyon Dönemi nedir?, Konfederasyon Dönemi anlamı nedir?, Konfederasyon Dönemi ne demektir? resimleri Hakkında sözleri yazıları kelimesinin sözlük anlamı nedir almanca ingilizce türkçe çevirisini bulabilirsiniz
Bekaa ili, Santiago Ramón y Cajal, Floransa Büyük Sinagogu, Van de Graaff jeneratörü, Psychotria menalohensis, Psychotria mindanaensis, Psychotria mindoroensis, Gazzetta dello Sport, Psychotria morindiflora, Hakim (Fatımi), Wireless LAN, Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi karakterleri listesi, Aasivissuit – Nipisat, Zagreb Ulusal Hırvatistan Tiyatrosu, Psychotria multicostata, Belmont County, Ohio, Kemal Canbolat, Psychotria muschleriana, Berna Laçin, Kırklarelide 1973 Türkiye genel seçimleri, Avokado, Aschaffenburg, Vostok 6, Finn E. Kydland, Live from SoHo (Maroon 5), Çamur, St Ewe, Amsterdam Olimpiyat Stadyumu, Çek Halatı Gönlüm, Apache Ant, 12. Uluslararası Antalya Film Festivali, Artıklık, Psychotria myrmecophila, Psychotria myrtiphyllum, Psychotria nagapatensis, Psychotria nilgiriensis, Robert Hanssen, Nikola Radičević, Milo Ventimiglia, Psychotria namwingensis, Srebrenitsa Soykırım Anıtı, Imperator, İmperator, Alphabet, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Detroit Sinema Eleştirmenleri Topluluğu Ödülü, Margrav, FC Vizela, Psychotria andevorantensis, Rhynchoscolex, Stenostomum, Psychotria andramontaensis, Psychotria antsirananensis, Açık Adres, Erbil SC, MERCOSUR, Busca, Erhan Yazıcıoğlu, Eugene Wigner, Psychotria brachyanthoides, Cláudia Abreu, DigiKam, Karacaahmet Mezarlığı, Psychotria brevipaniculata, Psychotria catanduaniensis, André Greipel, Çift ipte düğme, Psychotria ceratalabastron, Carollia, Glenn Whelan, Basil Valentine, 2023 FIBA Basketbol Dünya Kupası H Grubu, Psychotria conglobatioides, Patrisa cevizi, Psychotria cylindrostipula, Psychotria felsspitziensis, Psychotria distinctinervia, Mete Sezer, Yeşiva, NGC 6992, Psychotria fernandopoensis, Felipe Gutiérrez, Kılıçkaya, Sivrice, Pannonhalma, Psychotria gawadacephaelis, Formula 1 üreticileri listesi, Walter Brattain, Psychotria gendarussifolia, Psychotria grandistipulata, Derjan, Kumbaracı 50, Batman Üniversitesi, Jeolojik zaman cetveli, Aquaman ve Kayıp Krallık, Gıda şirketleri listesi, Uluslararası Ölçüm Sistemi, Pasifist, Fethiye İlçe Stadyumu, Psychotria infundibulifera, Zindan Mağarası, Psychotria manampanihensis,
Kampuçya Halk Cumhuriyeti bayrağı Anlamı Nedir, Kampuçya Halk Cumhuriyeti bayrağı Nasıl Oluştu, Kampuçya Halk Cumhuriyeti bayrağı Tarihi, Kampuçya Halk Cumhuriyeti bayrağı Renkleri, Kampuçya Halk Cumhuriyeti bayrağı Tasarımı, Toleranssız Nedir?, Züllü İsminin Anlamı Nedir?, Fişli Nedir?, Fişeksiz Nedir?, Zülcelâl İsminin Anlamı Nedir?, Sözdar Akdoğan Kimdir?, Murat Turna Kimdir?, Fahri Özkan Kimdir?, Zührevi İsminin Anlamı Nedir?, Fişekli Nedir?, Züğürt İsminin Anlamı Nedir?, İzmir bayrağı Anlamı Nedir, İzmir bayrağı Nasıl Oluştu, İzmir bayrağı Tarihi, İzmir bayrağı Renkleri, İzmir bayrağı Tasarımı, Filiz Çelik Kimdir?, Toksikolojik Nedir?, Fistolu Nedir?, Koray Önsel Kimdir?, Zübük İsminin Anlamı Nedir?, Toksik Nedir?, Fikret Tufanyazıcı Kimdir?, Zulmeden İsminin Anlamı Nedir?, Fistansız Nedir?, İlker Yücel Kimdir?, Tokatlı Nedir?, Zömbe İsminin Anlamı Nedir?, Gadsden bayrağı Anlamı Nedir, Gadsden bayrağı Nasıl Oluştu, Gadsden bayrağı Tarihi, Gadsden bayrağı Renkleri, Gadsden bayrağı Tasarımı, Tokalı Nedir?, Selma Sarıcıoğlu Çalışkan Kimdir?, Zottiri İsminin Anlamı Nedir?, Ümit Duman Kimdir?, Zot İsminin Anlamı Nedir?, Bahadır Gökmen Kimdir?, Berrin Selbuz Kimdir?, Tok Sözlü Nedir?, Fiskal Nedir?, Zorunlu İsminin Anlamı Nedir?, Zorlu İsminin Anlamı Nedir?, Toimeton Nedir?, Ömer Eldemir Kimdir?, Demokratik Kampuçya bayrağı Anlamı Nedir, Demokratik Kampuçya bayrağı Nasıl Oluştu, Demokratik Kampuçya bayrağı Tarihi, Demokratik Kampuçya bayrağı Renkleri, Demokratik Kampuçya bayrağı Tasarımı, Kürşat Özer Kimdir?, Zorlayıcı İsminin Anlamı Nedir?, Sertaç Çelikkaleli Kimdir?, Zorlamasız İsminin Anlamı Nedir?, Togolu Nedir?, Kenan Çarboğa Kimdir?, Zorlama İsminin Anlamı Nedir?, Bizans İmparatorluğu bayrakları ve sembolleri Anlamı Nedir, Bizans İmparatorluğu bayrakları ve sembolleri Nasıl Oluştu, Bizans İmparatorluğu bayrakları ve sembolleri Tarihi, Bizans İmparatorluğu bayrakları ve sembolleri Renkleri, Bizans İmparatorluğu bayrakları ve sembolleri Tasarımı, Burak Ustalı Kimdir?, Zorca İsminin Anlamı Nedir?, Zorba İsminin Anlamı Nedir?, İlker İpek Kimdir?, Gülcan Alp Kimdir?, Zoraki İsminin Anlamı Nedir?, Niyazi Ünalmış Kimdir?, Zor İsminin Anlamı Nedir?, Fin Ugor Nedir?, Başkurdistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti bayrağı Anlamı Nedir, Başkurdistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti bayrağı Nasıl Oluştu, Başkurdistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti bayrağı Tarihi, Başkurdistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti bayrağı Renkleri, Başkurdistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti bayrağı Tasarımı, Asiye Küçükyılmaz Kimdir?, Tirşemsi Nedir?, Zoolojik İsminin Anlamı Nedir?, Tirşe Gözlü Nedir?, Filtresiz Nedir?, Zom İsminin Anlamı Nedir?, İbrahim Kaan Kimdir?, Filtreli Nedir?, Hasan Ataman Kimdir?, Ziyasız İsminin Anlamı Nedir?, Filozofik Nedir?, Ziyansız İsminin Anlamı Nedir?, Aslan ve Güneş Anlamı Nedir, Aslan ve Güneş Nasıl Oluştu, Aslan ve Güneş Tarihi, Aslan ve Güneş Renkleri, Aslan ve Güneş Tasarımı, Şeref Tamtürk Kimdir?, Onur Sergen Doğan Kimdir?, Ziyadar İsminin Anlamı Nedir?, İsmail Büyükkayıkçı Kimdir?, Filolojik Nedir?, Canan Kebenç Özkan Kimdir?, Tipsiz Nedir?, Tipolojik Nedir?, Zirai İsminin Anlamı Nedir?, Okan Işıktaş Kimdir?, Tipili Nedir?, Arap İsyanı bayrağı Anlamı Nedir, Arap İsyanı bayrağı Nasıl Oluştu, Arap İsyanı bayrağı Tarihi, Arap İsyanı bayrağı Renkleri, Arap İsyanı bayrağı Tasarımı, Zingal İsminin Anlamı Nedir?, Zinde İsminin Anlamı Nedir?, Yrd Doç Dr Berat Ahi Kimdir? Yrd Doç Dr Berat Ahi Nereli Yrd Doç Dr Berat Ahi Kaç Yaşında?, İsmail Keskin Kimdir?, Zincirleme İsminin Anlamı Nedir?, Filantrop Nedir?, Özgen Aydıncak Kimdir?, Zimmetli İsminin Anlamı Nedir?, Amerika Konfedere Devletleri bayrağı Anlamı Nedir, Amerika Konfedere Devletleri bayrağı Nasıl Oluştu, Amerika Konfedere Devletleri bayrağı Tarihi, Amerika Konfedere Devletleri bayrağı Renkleri, Amerika Konfedere Devletleri bayrağı Tasarımı, Atakan Özkan Kimdir?, Necdet Kayra Kimdir?, Zilli İsminin Anlamı Nedir?, Semra Kıratlı Kimdir?, Zilingir İsminin Anlamı Nedir?, Tiksinç Nedir?, Fil Dişi Nedir?, Ümit Özer Kimdir?,