Hukuk tarihi Nedir?
Hukuk tarihi Nedir?, Hukuk tarihi Nerededir?, Hukuk tarihi Hakkında Bilgi?, Hukuk tarihi Analizi? Hukuk tarihi ilgili Hukuk tarihi ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Hukuk tarihi ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Hukuk tarihi Ne Anlama Gelir Hukuk tarihi Anlamı Hukuk tarihi Nedir Hukuk tarihi Ne Anlam Taşır Hukuk tarihi Neye İşarettir Hukuk tarihi Tabiri Hukuk tarihi Yorumu
Hukuk tarihi Kelimesi
Lütfen Hukuk tarihi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Hukuk tarihi İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Hukuk tarihi Kelimesinin Anlamı? Hukuk tarihi Ne Demek? ,Hukuk tarihi Ne Demektir? Hukuk tarihi Ne Demektir? Hukuk tarihi Analizi? , Hukuk tarihi Anlamı Nedir?,Hukuk tarihi Ne Demektir? , Hukuk tarihi Açıklaması Nedir? ,Hukuk tarihi Cevabı Nedir?,Hukuk tarihi Kelimesinin Anlamı?,Hukuk tarihi Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Hukuk tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Hukuk tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Hukuk tarihi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Hukuk tarihi Kelimesinin Anlamı Nedir? Hukuk tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Hukuk tarihi Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Hukuk tarihi Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Hukuk tarihi - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Hukuk tarihi
Hukuk tarihi Nedir? Hukuk tarihi Ne demek? , Hukuk tarihi Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Hukuk tarihi Kelimesinin Anlamı? Hukuk tarihi Ne Demek? Hukuk tarihi Ne Demektir? ,Hukuk tarihi Analizi? Hukuk tarihi Anlamı Nedir? Hukuk tarihi Ne Demektir?, Hukuk tarihi Açıklaması Nedir? , Hukuk tarihi Cevabı Nedir? , Hukuk tarihi Kelimesinin Anlamı?
Yasal tarih veya hukuk tarihi, hukukun nasıl geliştiği ve neden değiştiğini inceler. Hukuk tarihi, medeniyetlerin gelişimi ile yakından bağlantılıdır[1] ve sosyal tarihin daha geniş bağlamında işler. Bazı hukukçular ve hukuk süreci tarihçileri hukuk tarihini, kanunların evriminin kaydı ve çeşitli hukuki kavramların kökenlerini daha iyi anlatan bir bakış açısıyla bu kanunların nasıl geliştiğine dair bir teknik açıklama olarak görmüşlerdir; bazıları ise hukuk tarihini entelektüel tarihin bir dalı olarak görür. Yirminci yüzyıl tarihçileri hukuk tarihini, sosyal tarihçilerin düşüncesiyle paralel bir çizgide, daha bağlamsal bir tarzda ele aldı.[1] Hukuk kurumlarına; karmaşık kurallar, oyuncular ve sembollerden oluşan sistemler olarak baktılar ve bunları toplumla, sivil toplumun belirli yönlerini değiştirmek, onları uyarlamak, direnmesini sağlamak veya teşvik etmek için etkileşime giren unsurlar olarak gördüler. Bu tür hukuk tarihçileri, sosyal bilimler araştırma yöntemleriyle vaka geçmişlerini analiz etme, istatistiksel yöntemler kullanma, davacılar, dilekçe sahipleri ve yasal süreçlerdeki diğer taraflar arasındaki sınıf ayrımlarını ayrımlarını analiz etme eğiliminde oldular. Vaka sonuçlarını, işlem maliyetlerini ve karara bağlanmış dava sayısı analiz ederek, hukuk ve toplumun sadece hukuk teorisi, içtihat hukuku ve medeni hukuk çalışmalarıyla yapılabilecek olandan daha karmaşık bir resmine yasal kurumların, uygulamaların, prosedürlerin ve özetlerin bir analiziyle ulaşır.[1]
Milattan önce 3000 yılına kadar uzanan Antik Mısır hukuku, Ma'at kavramına dayanıyordu ve gelenek, retorik konuşma, sosyal eşitlik ve tarafsızlık kavramlarıyla ile nitelendirilebilirdi.[2] Milattan önce 22 yüzyıla gelindiğinde, antik dönem Sümer hükümdarlarından Ur-Nammu, günümüze dek kaybolmamış, ahlaki ifadeler ("eğer ... o zaman...") içeren ilk kanunu hazırladı.
MÖ 1760 civarında, Kral Hammurabi, Babil yasasını tedvin edip taşa yazarak daha da geliştirdi. Hammurabi, kanunu tüm halkın görmesi için birkaç kopyasını Babil krallığı boyunca stellerle dağıttı; bunlar Hammurabi Kanunları olarak tanındı. Bu stellerin günümüze ulaşan en sağlam nüshası 19. yüzyılda İngiliz Asurologlar tarafından keşfedildi ve o zamandan beri İngilizce, Almanca ve Fransızca da dahil olmak üzere çeşitli dillere transliterasyonu tamamen yapıldı ve çevrildi.[3] Antik Yunanların soyut bir kavram olan "hukuk" için tek bir kelimesi yoktur, bunun yerine ilahi kanun (thémis), insan kararı (nomos) ve gelenek (díkē) arasındaki ayrımı korumuşlardır.[4] Yine de Antik Yunan hukuku, demokrasinin gelişmesinde önemli anayasal yenilikler içeriyordu.[5]
Antik Hindistan ve Çin, farklı hukuk geleneklerini temsil eder ve tarihsel olarak bağımsız hukuk teorisi ve pratiği okullarına sahiptir. M.Ö. 400'den kalma Arthashastra ve M.Ö. 100'den kalma Manusmriti,[6] Hindistan'da etkili olan eserlerdi ve yasal rehber olarak kabul edildiler.[7] Manu'nun temel felsefesi hoşgörü ve çoğulculuktu ve Güneydoğu Asya'da kabul gördü.[7] Hindistan Yarımadası'ndaki Müslüman fetihleri sırasında şeriat, Müslüman sultanlık ve imparatorlukları tarafından, özellikle de Babür İmparatorluğu'nunimparatoru Evrengzib ve çeşitli İslam alimleri tarafından derlenen Fetâvâ-i Hindiyye ile kurulmuştur.[8][9] İngiliz sömürgeciliğinin ardından, Hindistan Britanya İmparatorluğu'nun bir parçası olduğunda, İslam hukuku ile birlikte Hindu geleneğinin yerini ortak hukuk aldı.[7] Malezya, Brunei, Singapur ve Hong Kong da ortak yasayı kabul etti.
Orta Çağ boyunca geliştirilen en önemli hukuk sistemlerinden biri İslam hukuku ve fıkıhtır. İslam hukuku ve fıkhının klasik döneminde İslam hukukçuları tarafından bir dizi önemli hukuk kurumu geliştirilmiştir. Böyle kurumlardan bir tanesi, bir gayri resmi değer aktarım sistemi olan ve 8. yüzyılda fıkıh metinlerinde bahsedilen Hawala'dır. Hawala, kendisinden sonra gelen Fransız medeni hukukundaki Aval'ın ve İtalyan hukukundaki Avallo'nun gelişimini etkilemiştir.[10]
Bizans İmparatorluğu sırasında Justinian Yasası genişletildi ve İmparatorluk düşene kadar yürürlükte kaldı, ancak Batı'ya resmi olarak hiç tanıtılmadı. Bunun yerine, Batı İmparatorluğu'nun ve eski Roma ülkelerinin çöküşünün ardından, yönetici sınıflar yerlileri yönetmek için Theodosius kanunlarına ve iki yasa birbirine karışana kadar Cermenler için teamül hukukuna (halk hakkı olarak bilinen bir sistem) güvendiler. Roma mahkeme sistemi çöktüğü için, yasal anlaşmazlıklar, ağırlıklı olarak tanıklığa dayanan sözlü yargılamalarda hukukçulardan oluşan kurullar tarafından Germen geleneğine göre karara bağlandı.
Modern Avrupa hukukunun iki ana geleneği, Kıta Avrupası'nın çoğunun tedvin edilmiş hukuk sistemleri ve içtihat hukukuna dayanan İngiliz geleneğidir.[11]
18. ve 19. yüzyıllarda milliyetçilik arttıkça, lex mercatoria yeni medeni kanunlar aracılığıyla ülkelerin yerel yasalarına dahil edildi. Bunlardan Napolyon Kanunu ve Bürgerliches Gesetzbuch en etkilileri oldu. Çok sayıda içtihattan oluşan İngiliz ortak hukukunun aksine, küçük kitaplardaki kanunların dışa aktarılması ve hakimler tarafından uygulaması kolaydı. Bununla birlikte, bugün medeni ve ortak hukukun birleştiğine dair işaretler bulunmaktadır. Avrupa Birliği hukuku, anlaşmalarda tedvin edilmiştir, ancak Avrupa Adalet Divanı tarafından belirlenen emsallerle gelişir.
Afrika hukuk sistemi, ortak hukuka ve medeni hukuka dayanmaktadır.[12] Hukukları, sömürgecilik orijinal sistemlerinin yerine geçmeden önce kabile örf ve geleneklerine dayanıyordu.[13] Halk, büyüklerini dinlerdi ve anlaşmazlıklar meydana geldiğinde danışılacak kişiler olarak onları kullandı. Kanunları genellikle sözlü olarak iletildiği için yazılı kayıt tutmadılar. Kolonizasyon sırasında, Afrika'daki yetkililer Yerli Mahkemeler adı verilen resmi bir hukuk sistemi geliştirdiler.[14] Sömürgecilikten sonra, kalan başlıca inançlar Budizm, Hinduizm ve Yahudilik idi.
Amerika Birleşik Devletleri hukuk sistemi, esas olarak İngiliz ortak hukuk sisteminden gelişti (eyalet olarak kabul edildikten sonra da Fransız medeni hukuk sistemini takip etmeye devam eden Louisiana eyaleti hariç). Önceki ödenek doktrini ve topluluk mülkiyeti gibi İspanyol hukukundan geçen bazı kavramlar, bazı ABD eyaletlerinde, özellikle 1848'de Meksika'nın çekilişinin parçası olan eyaletlerde hala varlığını sürdürmektedir.
Federalizm doktrini altında, her eyaletin kendi ayrı mahkeme sistemi ve federal hükümete ayrılmayan alanlarda yasama yetkisi vardır.
Wikimedia Commons'ta Legal history ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |