Hieronymus Nedir?
Hieronymus Nedir?, Hieronymus Nerededir?, Hieronymus Hakkında Bilgi?, Hieronymus Analizi? Hieronymus ilgili Hieronymus ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Hieronymus ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Hieronymus Ne Anlama Gelir Hieronymus Anlamı Hieronymus Nedir Hieronymus Ne Anlam Taşır Hieronymus Neye İşarettir Hieronymus Tabiri Hieronymus Yorumu
Hieronymus Kelimesi
Lütfen Hieronymus Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Hieronymus İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Hieronymus Kelimesinin Anlamı? Hieronymus Ne Demek? ,Hieronymus Ne Demektir? Hieronymus Ne Demektir? Hieronymus Analizi? , Hieronymus Anlamı Nedir?,Hieronymus Ne Demektir? , Hieronymus Açıklaması Nedir? ,Hieronymus Cevabı Nedir?,Hieronymus Kelimesinin Anlamı?,Hieronymus Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Hieronymus Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Hieronymus Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Hieronymus Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Hieronymus Kelimesinin Anlamı Nedir? Hieronymus Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Hieronymus Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Hieronymus Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Hieronymus - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Hieronymus
Hieronymus Nedir? Hieronymus Ne demek? , Hieronymus Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Hieronymus Kelimesinin Anlamı? Hieronymus Ne Demek? Hieronymus Ne Demektir? ,Hieronymus Analizi? Hieronymus Anlamı Nedir? Hieronymus Ne Demektir?, Hieronymus Açıklaması Nedir? , Hieronymus Cevabı Nedir? , Hieronymus Kelimesinin Anlamı?
Eusebius Sophronius Hieronymus | |
---|---|
Kilise Babası, Kilise Doktoru | |
Doğum | yk. 347 Stridon, Dalmaçya |
Ölüm | 30 Eylül 420 Beytüllahim |
Kutsayanlar | Katolik Kilisesi, Doğu Ortodoks Kilisesi, Lüteryan Kilisesi, Anglikan Komünyonu |
Türbe | Bazilika di Santa Maria Maggiore - Roma - İtalya |
Yortu | 30 Eylül (Batı Kilisesi); 15 Haziran (Doğu Kilisesi) |
Hieronymus (veya Aziz Jerome; Latince: Eusebius Sophronius Hieronymus; Yunanca: Εὐσέβιος Σωφρόνιος Ἱερώνυμος ; yk. 347 – 30 Eylül 420) rahip, İnanç Savunucusu, teolog ve tarihçi. Eusebius oğlu, Dalmaçya/Pannonia sınırı arasındaki Emona kalesine komşu bir kasaba olan, günümüzdeyse kuzeydoğu İtalya'da bulunan Stridon doğumlu.[1][2][3] Opus Magnum'u Vulgata: Kitab-ı Mukaddes'in Latince çevirisi. İnciller üzerine yorumları bulunur. Yazdığı eserlerin listesi oldukça kabarıktır.[4]
Aralık 384'te ölen Papa Damasus I'in öğrencisi olan Hieronymus, özellikle Roma gibi kozmopolit çevrelerde yaşayan üst tabakadan insanlara hitap eden ahlak öğretileriyle biliniyordu. Birçok durumda özellikle kadınların yaşamına eğilmişti. Kendini İsa'ya adamış olan kadınların nasıl yaşaması gerektiği üzerine mülahazalar sunmuştu. Odak noktasının kadınlar olmasının sebebi büyük ihtimalle zengin senatör ailelerine mensup tanınmış sofu kadınlarla arasındaki himaye ilişkileridir.[5]
Roma Katolik Kilisesi, Doğu Ortodoks Kilisesi, Lüteryan Kilisesi ve Anglikan Komünyonu tarafından "Aziz" ve "Kilise Babası" unvanlarını almıştır. Hieronymus 1298 yılında Papa Bonifacius VIII tarafından Kilise Doktoru ilan edilmiştir.
[6] Yaklaşık 347 yılında Stridon'da dünyaya geldi.[7] Kökenleri İlirya'dan gelmekteydi ve anadili İlirya lehçesiydi.[8][9] Retorik ve felsefe eğitimi almak üzere arkadaşı Bonosus ile birlikte Roma'ya gittiği tarihlerde (yk. 360 - 368) henüz vaftiz olmamıştı. (Mezkur Bonosus'un, Hieronymus tarafından "Adriyatik'teki bir adada inzivaya çekildiği" bilgisi verilen dostu olma ihtimali vardır.) Gramerci Aelius Donatus tarafından eğitildi. Hieronymus orada Latince ve en azından bir miktar Yunanca öğrendi.[10] Daha sonraları öğrenciyken öğrendiğini iddia edeceği Yunan edebiyatına ise büyük ihtimalle hakim değildi.[11]
Roma'da öğrenciyken diğer öğrencilerin bazı kaçamaklarına ve eşcinsel davranışlarına dahil oldu. Bunları öylesine yapmıştı fakat daha sonraları büyük bir suçlu psikolojisine girmişti. Vicdan azabını dindirmek adına pazar günleri şehit mezarlarını ve havarilerin yer altı mezarlarını ziyaret edecek, bu deneyim ona cehennemin korkutuculuğunu anımsatacaktı:
Hieronymus cehennemdeki korkuyu tarif etmek için Vergilius'tan yaptığı bir alıntıyı kullanır: "Dört bir yana yayılıyor bu devâsa korku; bir dehşet, sessizce nefes alan ruhumun üstünde."[12] Hieronymus, Hristiyanlığa dair konseptleri (mesela cehennem) ilkin klasik yazarları kullanarak betimledi. Cehennemi bu şekilde betimlemesi hem aldığı klasik eğitimi hem de bunlara dair uygulamalardan (örneğin Roma'daki oğlancılık) hissettiği derin utancı gösterir. Başlangıçta Hristiyanlığa karşı skeptik yaklaşsa da sonunda dine dönmüştür.[13] Roma'da geçirdiği uzun yıllardan sonra Bonosus ile birlikte Trier'ye yerleşmek için Galya'ya gitti. Burada ilk teoloji eğitimini aldığı sanılır. Yine arkadaşı Tyrannius Rufinus için Aziz Hilary'nin Zebur üzerine yorumlarını kaleme aldığı ve De Synodis adlı ilmî eserini yazdığı yer de burasıdır. Bunu, Hristiyanlık dinine mensup birçok arkadaş edindiği Aquileia'da dostu Rufinus ile birlikte kaldığı aylar ve hatta belki yıllar takip eder.
Bu isimlerden bazıları, 373 yılında Trakya'dan ve Anadolu'dan geçip Kuzey Suriye'ye gitmek amacıyla çıktığı yolda ona eşlik ettiler. En uzun kaldığı yer olan Antakya'da yoldaşlarından ikisi öldü, kendiyse birden fazla olmak üzere ağır hastalığa yakalandı. Bu hastalıkların birinde (yk. 373 - 374 kışında) gördüğü bir vizyonun etkisiyle seküler çalışmalarını bir kenara bırakıp kendini tamamen tanrıya adadı. Görüldüğü kadarıyla hatırı sayılır bir süre boyunca klasik eğitimden yüz çevirdi ve Laodikeialı Apollinaris'in etkisinde Kitab-ı Mukaddes çalışmalarına girişti.
Günahlarının kefaretini ödeyebileceği çileci bir yaşamın arzusuyla dolmuştu. Bunun için bir süreliğine Antakya'nın güneydoğusunda, barındırdığı münzevilerin sayısından hareketle "Suriye Thebais'ı" adını alan Khalkis Çölüne gitti. Bu süre zarfında çalışmaya ve okumaya zaman bulduğu görülüyor. Burada bir mühtedînin (İhtida etmiş, sc. Yahudilikten Hristiyanlığa) rehberliğinde İbranice öğrenmeye başladı; Antakya'daki Hristiyan İsrailoğulları ile iletişimde olduğu görülüyor. Bu sıralarda kendisi için bir Yahudi İncili kopyaladı. Bunun fragmanları, müellifin notları arasında muhafaza edilmiştir ve bugün "Yahudilerin İncili" adıyla bilinen bu eser, Nazaraios'lar tarafından Matta İncilinin aslı olarak tanınır.[14] Hieronymus elindeki Yahudi İncilinin bazı kısımlarını Yunancaya çevirmiştir.[15]
Antakya'ya döndüğü 378 veya 379 yılında, Psikopos Paulinus tarafından papaz ilan edildi. Açıkça gönülsüzdü ve bunu kabul için içinde bulunduğu çileci yaşama devam etme şartı koşmuştu. Kısa bir süre sonra Konstantinopolis'e geldi. Amacı, Nenizili Gregorios'tan Kitab-ı Mukaddes dersleri almaktı. Sonraki üç senesini (382 385) Roma'da, Papa I. Damasus'un ve önde gelen Hristiyanların sekreterliğini yaparak geçirmiş görünüyor[16]. Esasında 382 yılında sinod (Kilise yönetimi) tarafından, Antakya'daki hizipçiliği sonlandırması için çağrılmıştı. O sırada Antakya patrikliği için birbirine rakip adaylar vardı. Hieronymus adaylardan birine destek çıktı ve daha fazla destek toplamak için Roma'ya döndü. Bu sırada da kendini papaya gösterdi ve papanın konseyinde önemli bir yer edindi.
Roma'da birçok görevler aldı ve Yunanca el yazmalarından hareketle yazılmış olan Latince İncili revize etmeye girişti. İlahiler Kitabını kapsayan Mezmurlar Kitabı'yı güncelledi ve bunu yaparken Septuaginta'dan faydalandı. O yıllarda yaptığının farkında olmasa da, bugün Vulgata dediğimiz Latince İncil çevirisi yıllarını alacak ve müellifin en büyük eseri olacaktı (aşağıda bkz: Eserler - Çevriler).
Roma'dayken çevresinde birçok soylu ve eğitimli kadın vardı. Bunlar arasında soylu patricii ailelere mensup olanlar, örneğin dul Lea, Marcella ve Paula, bunların kızları Blaesilla ve Eustochium gibi kadınlar da bulunuyordu. Bu kadınların, Roma'daki şehvet düşkünlüğünden uzaklaşarak manastır yaşamına gittikçe artan bir şekilde ilgi duymaları sonucunda ve Hieronymus'un Roma'daki seküler ruhban sınıfına yönelttiği acımasız eleştiriler sonrasında Roma'daki ruhban sınıfı ve taraftarları arasında kendisine karşı bir düşmanlık oluşmaya başladı. Hamisi Damasus öldükten (10 Aralık 384) kısa bir süre sonra Roma ruhban sınıfı, Hieronymus hakkında "dul Paula ile uygunsuz bir ilişki kurmak" suçlamasıyla dava açtı. Bunun sonucunda Roma'dan ayrılmak zorunda kaldı. Her şeye rağmen, yazdıkları, kutsal bakire olma yeminini tutmak iştiyakındaki kadınlar arasında büyük kıymet gördü. Mektupları çokça okundu ve Hristiyan imparatorluğun dört bir yanına yayıldı. Yazdıklarından anladığımız kadarıyla takipçileri yalnızca bu bakire kadınlar değildi.[5]
İlaveten, Blaesilla'nin hedonist yaşam tarzına getirdiği kınama ile onun çileci pratiklere uymasını sağladı. Gelgelelim bu durum onun sağlığını etkilediği gibi zaten zayıf olan fiziksel durumunu daha da zayıflaştırdı ve öyle ki Hieronymus'un talimatlarına uymaya başlamasının dördüncü ayında öldü. Böyle yaşam dolu bir kadının erken ölümüne yol açması, Blaesilla'nın yasını tutmaması için Paula'ya ısrar etmesi ve Paula'nın acısının abartı olduğu yönündeki söylenmeleri, onu kalpsiz biri gibi gösterdi ve Romalıların kendisine karşı olan görüşlerini iyice kutuplaştırarak, Hieronymus'u öfkenin hedefi haline getirdi.[18]
Ağustos 385'te Roma'dan ayrıldı ve Antakya'ya döndü. Kardeşi Paulinianus ve birkaç dostu da yanındaydı. Onlardan kısa bir süre sonra, kalan ömürlerini Kutsal Topraklarda yaşamak isteyen Paula ve Eustochium da onu takip etti. 385 kışında Hieronymus onlar için bir ruhanî rehber olmuştur. Antakya Psikoposu Paulinus'un katılımıyla, hacılar Kudüs, Beytüllahim ve Celile'nin kutsal mekanlarını ziyaret ettikten sonra çileci yaşamın ünlü simalarının yurdu olan Mısır'a gittiler.
İskenderiye İlmihal okulunda, ilmihalci Kör Didymus'u dinledi. Onun peygamber Hoşea hakkında söylediklerini ve Aziz Antonius hakkındaki anılarını duydu. Ardından bir süre Nitria'da yaşadı. 388 yazının sonlarına doğru Filistin'e döndü. Geri kalan yaşamında, Beytüllahim civarında, İsa'nın doğduğu mağarada, birkaç dostunun refakatiyle yaşadı. Onlar ruhsal rehberlik yaptı.
Roma Katolik Kilisesi, Doğu Ortodoks Kilisesi, Luther Kilisesi ve Anglikan Komünyonu tarafından "Aziz" ve "Kilise Babası" unvanlarını almıştır. Yortusu 30 Eylül'dedir.
Paula tarafından geçimliği sağlanınca ve kitaplarının sayısı artınca aralıksız bir edebî üretim faaliyetine girişti. Ömrünün 34 yıllık bu dönemine en önemli eserlerini sığdırdı. Eski Ahit'in İbraniceden çevrilmiş versiyonu, dini üzerine en sağlam yorumları, Hristiyan yazarlar kataloğu ve Pelagiusçuluk karşıtı diyalogları bu dönemin ürünleridir. Bu edebî tekâmül rakipleri tarafından dahi takdir edilmiştir. Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda ise yine en büyük polemiklerinin bu döneme rastladığı görülüyor. Daha sonraları Psikopos Kudüslü Ioannes II'nin ve eski dostu Rufinus'un aforoz edildiğini ilan eden Origenizm'e karşı tezlerini de kapsayan bu polemikler onu, kilise babaları arasında sivriltti. Pelagiusçuluk karşıtı söylemleri sonucunda bir grup ateşli partizan manastıra ait binaları bastı ve ateşe verdi, içeridekilere saldırıp bir diyakozu katlettiler. Hieronymus canını zor kurtararak civardaki bir kaleye sığındı (416).
Hieronymus'un 30 Eylül 420'de Beytüllahim yakınlarında öldüğü kaydedilmiştir. Ölüm tarihini Aziz Prosper Aquitanus, Chronicon'unda verir. Gömüldüğü yer Beytüllahim'dir. Söylenceye göre cesedi daha sonraları Roma'daki Santa Maria Maggiore bazilikasına taşınmıştır. Bununla beraber batıdaki bazı diğer bölgeler de bazı mukaddes emanetlerin kendilerinde bulunduğunu öne sürerler. Nepi'deki bir katedral onun başının kendilerinde bulunduğu iddiasındadır. Bir diğer söylenceye göre ise başı El Escorial'dedir.
Hieronymus, alim olmanın akıcı bir Yunancayı şart koştuğu zamanlarda bu sıfata sahipti. Çeviri projesine başladığında bir miktar İbranice biliyordu. Yine de Yahudilerin kutsal kitap yorumlarını daha sıkı kavrayabilmek için Kudüs'e taşındı. Zengin bir Romalı aristokrat olan Paula, Beytüllahim'deki manastırda kalırken kendisini finanse etti ve Hieronymus çevirisini orada tamamladı. 382 yılında, Vetus Latina adıyla bilinen, Yeni Ahit'in Latince versiyonunu tashih ederek işe başladı. 390 yılı itibarıyla Yahudî Kitab-ı Mukaddes'ini orijinalinden çevirme işine geri döndü. Bu sırada İskenderiye'den gelen, Septuaginta kopyasının çevrilmiş kısımları da elindeydi. İnancına göre ana akım Rabbinik Yahudilik Septuaginta'yı geçerli bir Yahudî kutsal metni olarak görmüyordu. Bunun sebebi de onu Helenistik sapkınlıklarla bezeli yanlış bir çeviri olarak tahkik etmeleriydi.[19] Eserini 405 yılında tamamladı. Hieronymus'un Vulgata'sından evvel tüm Latince Kitb-ı Mukaddes çevirileri İbranice metni değil, Septuaginta'yı kaynak alıyordu. Hieronymus'un Septuaginta yerine İbranice metni kaynak alması, içlerinde Septuaginta'yı tanrısal ilhamla bezeli olarak gören Aziz Augustinus'un da bulunduğu birçok diğer Hristiyanın tavsiyelerinin zıddı bir hareketti. Gelgelelim modern bilginler Hieronymus'un İbranice bilgisi üzerine ortaya bazı şüpheler dökmüşlerdir. Birçok modern alime göre Hieronymus'un kaynak aldığı metin İbranice Kitab-ı Mukaddes'ten ziyade Yunanca Hexapla'ydı.[20]
Sonraki on beş yılda, ölene kadar, Hieronymus kutsal kitap üzerine birçok yorum üretti. Şüpheli çeviriler yerine niçin orijinal Yahudî metnini kullandığını açıklamaya çalıştı. Onun patroloji yorumları Yahudî geleneğiyle örtüşüyordu. Philon ve İskenderiye Okulu'nun yaklaşımlarını takip ederek kendini alegorik ve mistik alt metinlere kaptırmıştı. Çağdaşlarının aksine Yahudî Kitab-ı Mukaddes'i "apocrypha" ile protokanonik kitaplar arasındaki Hebraica Veritas'ın farkını vurgulamıştır. Vulgata'sının girişinde Septuaginta'daki bazı bölümlerin orijinal İbranice metinde bulunmadığını göstererek onlara "gayrımeşru" muamelesi yapar (i.e. apocrypha);[21] Barukh içinse Yeremya'ya Giriş'te bu bölümün Yahudîler arasında ne okunduğunu ne de tutulduğunu söyler ama onu açıkça gayrimeşru (apocrypha) olarak anmaz.[22] Samuel ve Krallar Kitabı'nınönsözünde,[23] genel olarak "Miğferli Önsöz" olarak bilinen şu bildiri bulunur:
Bu önsöz, bizim İbraniceden Latinceye çevirdiğimiz tüm kitapların koruyucu miğferi görevini görecektir. Böylece listemizde bulunmayan tüm eserlerin gayrımeşru yazılar arasında bulunduğundan emin olunabilsin. Buradan hareketle, genellikle Süleyman'ın adıyla meşhur Bilgelik Kitabı, Sira oğlu İsa'nın Kitabı ve Yudit ve Tobias Kitapları meşru değildir. Makkabiler'in birinci kitabını İbranice olarak, ikinci kitabını Yunanca olarak telakki ettim. Üsluplarından da anlaşılabilir.
Hieronymus apocrypha hakkında ilkin şüpheci olsa da, sonraları bunları İlahî Yazın olarak gördüğü söylenir. Örneğin Eustochium'a yazdığı bir mektupta Sira'dan söz eder 13:2.,[24] başka yerlerde yine Barukh'a, Sosana'nın Hiyakesi'ne ve Bilgelik Kitabı'na ilahî yazın muamelesi yaptığı görülür.[25][26][27]
Hieronymus'un yorumları (En. Commentary) üç gruba ayrılabilir:
Hieronymus tarihçi olarak da tanınır. Bilinen en eski tarih eseri, yk. 380 yılında Konstantinopolis'te düzenlenmiş olan Chronicon yahut Temporum Liber adlı kroniğidir. Bu kronik, Eusebius'un kroniğinin ikinci bölümünü oluşturan kronolojik tabloların Latince çevirisidir. Ek olarak 325 - 379 arasını da içerir. Hieronymus'un bu çevirisi birçok alıntı veya sui generis hata barındırsa da, bu kronikler sonraki tarihçilerde annales yazma isteği uyandırması bakımından önemli bir üretimdir. (Prosper Aquitanus, Cassiodorus, Tunnunalı Victor, vs.)
En önemli tarih eserlerinden biri de hem başlığını hem düzenlemesini Suetonius'tan ödünç aldığı De Viris Illustribus adlı eserdir. Beytüllahim'de, 392 yılında yazmılmıştır. 135 Hristiyan yazar üzerine yazılmış biyografik ve edebî notlardan müteşekkildir. Silsile Aziz Petrus'tan başlar, kendine kadar devam eder. İlk 78 yazar için kaynağı Eusebius'tur (Historia Ecclesiastica). İkinci bölümde Arnobius ve Lactantius ile başlar ve bu bölümde daha çok batılı yazarlardan aldığı bilgileri kullanır.
Menakıbname sayılabilecek eserleri dört adettir:
Martyrologium Hieronymianum adlı eser sahtedir. Batılı bir rahip tarafından 6. veya 7. yüzyılda kompoze edilmiştir. Hieronymus'un Vita Malchi'sinin giriş bölümündeki, azizlerden ve Havariler Çağından bu yana gelen şehitlerden bahsetme niyetini yazıya döktüğü ifadesi taklit edilmiştir.
Hieronymus'un mektupları, konu çeşitlilikleri ve üslup kaliteleri bakımından, edebî mirasının önemli bir bölümünü oluşturur. İlim konularına dair problemleri tartışırtığı, vicdan meselelerine eğildiği, derdi olanlara teselli verdiği, dostlarına güzel sözler söylediği, çağının günahlarını ve bozulmalarını lanetlediği, ruhban sınıfı arasındaki cinsel sapkınlıkları eleştirdiği[28] mektuplarında yalnızca kendi zihninin değil, çağının karakteristik özelliklerinin de canlı bir portresini sunar. Şahsî belgeleri ile kamuya açık yazdıkları arasında çok belirgin ayrımlar bulunmadığından, mektuplarında genel olarak yazdığı kişilerden başka insanlarla ilgili mahrem mesajları ve tezleri de mevcuttur.[29]
Roma'da, zengin aileler arasında geçirdiği zaman boyunca bekaret yemini etmiş kadınlardan ahlakla ve yaşam tarzıyla ilgili rehberlik talebi aldı. Bunun sonucunda yaşamının önemli bir kısmında bu kadınlara kaçınmaları gereken şeylerle ve yaşam tarzlarıyla ilgili konularda bilgiler verdi.[5] Mektupların çoğu nasihat verici tondaydı.Ep. 14, Ad Heliodorum De Laude Vitae Solitariae; Ep. 22, Ad Eustochium De Custodia Virginitatis; Ep. 52, Ad Nepotianum De Vita Clericorum et Monachorum, çileci bakış açısıyla bezeli bir pastoral teolojinin özeti (i.e. epitom) gibilerdir; Ep. 53, Ad Paulinum De Studio Scripturarum; Ep. 57, aynı kişiye (Paula), De Institutione Monachi; Ep. 70, Ad Magnum De Scriptoribus Ecclesiasticis; ve Ep. 107, Ad Laetam De Institutione Filiae.
Dardanus'a Mektup (Ep. 129)
Musa'ya Vadedilmiş Toprakları Numaralar Kitabından şöyle tahayyül edebilirsin (bl. 34): Ölü Deniz ile Kadeş [Doğusunda Aravah bölgesi bulunur] arasında, Ariş şehri yakınlarında denize dökülen Nil Nehri'ne kadar uzanan Sina Çölü'yle güneyden; Filistin, Fenike, Coile-Syria ve Kilikya kıyıları boyunca uzanan denizle batıdan; Toros Dağları'nın[30] ve Zepyrium'un (Mersin) oluşturduğu, Hama'ya uzanan bir çemberle kuzeyden; Hippos şehri ve Kinneret Nehri'yle (Şimdiki adı Tiberias), sonrasında Ölü Deniz'e dökülen Ürdün Nehri ile doğudan çevrelenir.[31][32]
Hieronymus'un dogma alanındaki tüm üretimlerinin doğasında üç aşağı beş yukarı şiddetli bir polemik unsuru vardır ve bu polemikler genelde Ortodoks inancına mensup eleştiricilere yönlendirilir. Kör Didymus'un Kutsal Ruh üzerine yazdığı ilmî eserin Latince çevirisi dahi (bş. 384, Roma; bt. Beytüllahim) Aryanistlere ve Pneumatomakhoi'lara karşı apolojik bir temayül gösterir. Rufinus tarafından yapılan hatalı çevirinin yerini alması amacıyla yaptığı çeviride de [Origenes'in De Principiis (yk. 399) adlı eserinin çevirisi] bu durum mevcuttur. Yaşamının her dönemi katı tartışmacı yazılarla doludur. Antakya ve Konstantinopolis'teki geçici ikametleri sırasında Aryanist çekişmeyle ve özellikle Antakyalı Meletius ve Lucifer Calaritanus etrafında şekillenen hizipçilikle meşgul oldu. Papa Damasus'a yazdığı iki mektupta (Ep. 15 ve 16) Antakya'daki her iki partinin de (Meletius'çular ve Paulinus'çular) davranışlarından şikayet eder, iki hizbin de kendisini ousia ve hypostasis kavramlarının Teslis'e nasıl tatbik edileceğine dair aralarında süregelen münakaşanın içine çekmeye çalıştığını bildirir. Yine bu sıralarda yahut biraz sonra (379) Liber Contra Luciferianos adlı kitabını yazdı. Bu eserde diyalog formunu kullanarak Lucifer Calaritanus taraftarlarının öğretilerini eleştirdi.
Roma'da (yk. 383) Helvidius'un öğretilerine ateşli bir cevap, Meryem'in ebedî bakireliği doktrini ve bekarlığın evli olmaya üstünlüğü üzerine de savunma niteliğinde bir eser yazdı. 392 yılında, Iovinianus ile karşı karşıya geldi. Adversus Jovinianum adlı eserini yazdı. Bir kez daha, 406 yılında Katolik Kilisesi'nin takva anlayışını ve kendi çileci ahlakını Galyalı presbyteros Vigilantius'a karşı müdafaa etti. Vigilantius şehitler kültüne ve kutsal emanetlere, fakirlik andına ve rahiplerin bakir kalmasına muhalifti. Bu sıralarda Kudüslü Ioannes II ve Rufinus'un, Origenes'in ortodoksluğu ile ilgili tartışması baş gösterdi. Hieronymus'un en ateşli ve kapsamlı eserleri de bu döneme aittir: Contra Joannem Hierosolymitanum (398 veya 399); Apologiae Contra Rufinum (402); Liber Tertius Seuten Ultima Responsio Adversus Scrpita Rufini; ve son olarak Dialogus Contra Pelagianos (415).
Hieronymus, Antik Latin Hristiyanlığı devrindeki en verimli yazarlardan biridir (Aziz Augustinus'tan sonra). Roma Katolik Kilisesince çevirmenlerin, kütüphanecilerin ve ansiklopedistlerin koruyucu azizi olarak tanınır.[33]
Mühtedî bir (yani Yahudilikten) İbranî ile çalışarak İbranice öğrenmiş ve o dönem için alışılmadık bir şekilde Eski Ahit çevirisinde Septuaginta'yı değil Tanakh'ı temel almıştır. Geleneksel görüşe göre kendisi bu bilgiyi Vulgata adını alan çevirisini yapmak için kullanmış ve yavaş yavaş da olsa en sonunda bu çeviri Katolik Kilisesi tarafından kabul edilmiştir.[34] Hristiyanlık içindeki İbranice çalışmalarının ortaya çıkmasında rol oynamıştır.
Çileci ideale, soyut spekülasyonlardan daha çok ilgi göstermiştir. Martin Luther'in kendisini oldukça ciddi biçimde eleştirmesinin sebebi de bu katı çileciliğidir. Esasen Protestan okurlar kendisinin yazılarını otorite olarak almazlar.
Mezkur eleştirilere rağmen Hieronymus'un batılı Kilise Babaları arasında önemli bir yeri vardır. Bu yeri, hiçbir şey için değilse, Vulgata'nın sonraki süreçte skolastik ve teolojik gelişime verdiği katkıdan dolayı elde etmiştir.[35]
Sanatta genellikle Kilise'nin dört Latin öğretmeninden biri olarak Augustinus, Ambrosius ve Papa I. Gregorius ile beraber; ve yine Roma ruhbanlarının önemli isimlerinden biri olarak, sıklıkla anakronik biçimde bir kardinal kılığında resmedilir. Eşya olarak bir haç, kafatası ve İncil'le birlikte yarı örtünmüş bir ankorit olarak çizildiğinde dahi, bir kural nevinden, kardinalliğini belli edecek bir kırmızı şapka yahut başka bir gösterge mutlaka resmin bir yerinde bulunur. Hieronymus'un yaşadığı dönemde kardinallik diye bir mevki bulunmuyordu. Bununla beraber, Rönesans ve Barok dönemlerinden itibaren, papanın yanında sekreter olarak bir kardinalin bulunması yaygın bir uygulama halini aldı ve Hieronymus'un Damasus'un yanındaki konumu düşünüldüğünde bu tarz bir tasvir de anlaşılır olmaktaydı.
Menkıbelerde geçen bir inanışa göre Hieronymus vahşi doğadaki bir aslanı, patisini tedavi ederek evcilleştirmiştir. Bu inanıştan hareketle bazen bir aslanla beraber çizildiği de olur. Bu menkıbenin kaynağı büyük ihtimalle 2. yy'a tarihlenen bir Roma hikâyesidir veya Aziz Gerasimus'un kahramanlıklarının Aziz Hieronymus ile (Lat. Hieronymus veya Geronimus) karıştırılmasıdır.[37][38][39] Hieronymus menkıbeleri onun uzun yıllar Suriye çöllerinde kaldığından bahseder ve artistler bundan hareketle onu genellikle "vahşi doğada" çizerler. Bu "vahşi doğa" ise batılı ressamların elinde "odun" yahut "orman" şeklini alabilmektedir.[40]
Bazense bilgeliğin ve ilmin sembolü olan baykuş ile birlikte çizildiği olur.[41] Yazı malzemeleri ve Kıyamet Sûru da Hieronymus ikonografileri arasındadır.[41]
Apaçilerin dinî ve askerî liderlerinden Geronimo, eskiden yalnızca "Goyahkla" (Esneyen) adıyla bilinirdi. "Daha sonraları Geronimo (Hieronymus'un İspanyolcası) diye anılmaya başladı. Sebebiyse çıldırmış bir şekilde Aziz Hieronymus'u yardıma çağıran Meksikalı askerlerle savaşma şekliydi. Bu ismi severek kabullendi."[42] Hieronymus, Mütercim Tercümanlar Onur Listesi'ne [Translator Interpreter Hall of Fame (TIHOF)] adı yazılan ilk isimdir.[43]
Further, he began to study Hebrew: 'I betook myself to a brother who before his conversion had been a Hebrew and'.
In his accounts of his desert sojourn, Jerome never mentions leaving Chalcis, and there is no pressing reason to think.