Henry Moore Nedir?
Henry Moore Nedir?, Henry Moore Nerededir?, Henry Moore Hakkında Bilgi?, Henry Moore Analizi? Henry Moore ilgili Henry Moore ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Henry Moore ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Henry Moore Ne Anlama Gelir Henry Moore Anlamı Henry Moore Nedir Henry Moore Ne Anlam Taşır Henry Moore Neye İşarettir Henry Moore Tabiri Henry Moore Yorumu
Henry Moore Kelimesi
Lütfen Henry Moore Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Henry Moore İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Henry Moore Kelimesinin Anlamı? Henry Moore Ne Demek? ,Henry Moore Ne Demektir? Henry Moore Ne Demektir? Henry Moore Analizi? , Henry Moore Anlamı Nedir?,Henry Moore Ne Demektir? , Henry Moore Açıklaması Nedir? ,Henry Moore Cevabı Nedir?,Henry Moore Kelimesinin Anlamı?,Henry Moore Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Henry Moore Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Henry Moore Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Henry Moore Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Henry Moore Kelimesinin Anlamı Nedir? Henry Moore Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Henry Moore Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Henry Moore Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Henry Moore - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Henry Moore
Henry Moore Nedir? Henry Moore Ne demek? , Henry Moore Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Henry Moore Kelimesinin Anlamı? Henry Moore Ne Demek? Henry Moore Ne Demektir? ,Henry Moore Analizi? Henry Moore Anlamı Nedir? Henry Moore Ne Demektir?, Henry Moore Açıklaması Nedir? , Henry Moore Cevabı Nedir? , Henry Moore Kelimesinin Anlamı?
Henry Moore | |
---|---|
Genel bilgiler | |
Doğum adı | Henry Spencer Moore |
Doğum | 30 Temmuz 1898 Castleford, Yorkshire, İngiltere |
Ölüm | 31 Ağustos 1986 (88 yaşında) Much Hadham, East Hertfordshire,[1] İngiltere |
Uyruk | İngiliz |
Alanı | heykel, desen |
Katıldığı akımlar | Bronz heykel, Modernizm |
Etkilendikleri | Michelangelo, Giovanni Pisano, Gothik sanat, Kolomb öncesi sanat |
Etkiledikleri | Anthony Caro, Phillip King, Isaac Witkin |
Ünlü yapıtları | Uzanmış Figürler, 1930'lar - 1980'ler |
Henry Spencer Moore (30 Temmuz 1898 - 31 Ağustos 1986), İngiliz heykeltıraştır. Taş ve tunçtan yaptığı soyut ama organik biçimli yapıtlarıyla, 20. yüzyılın önde gelen sanatçılarından biri olmuştur.[2] Dünya üzerinde çeşitli yerlerde kamuya açık olarak sergilenen soyut anıtsal bronz heykelleri bulunmaktadır.
Kullandığı şekiller genellikle insan figürünün soyutlamasıdır ve çalışmalarında özellikle anne ile çocuk ve yaslanmış figürler kullanmıştır. Moore'un eserleri -1950'lerde aileleri resmeden heykeller yaptığı dönem hariç- sıklıkla kadın vücudunu işler. Şekilleri deliklidir ya da boş hacimler içerir. Birçok yorumcu yaslanmış figürlerinin dalgalı şekillerini doğum yeri olan Yorkshire'ın tepelerine benzetir.
Büyük ölçekli soyut dökme bronz ve mermer heykelleri ile tanınmış ve bir ölçüde modernizmin belli bir biçiminin Birleşik Krallık'a girmesinde öncülük etmiştir. Yaşamının sonlarına doğru büyük ölçekli siparişleri tamamlaması sayesinde oldukça zengin olmuştur. Yine de sade bir yaşam sürmüş ve kazandığı paranın çoğu eğitimi ve sanatı destekleyen ve günümüzde de faaliyet gösteren Henry Moore Vakfı'na gitmiştir.[3]
Moore, Castleford, West Yorkshire, İngiltere'de, Mary Baker ile Raymond Spencer Moore'un çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. İrlanda asıllı olan babası maden mühendisi olarak Castleford'da Wheldale kömür madeninin müdür yardımcısı olmuştur. Kendi kendini geliştirmiş olan babası, müzik ve edebiyat ile ilgilenmekteydi. Oğlunun madenlerde çalışmasını istemeyen babası formal eğitimin bunun yolu olduğuna karar vermiştir.[4] Henry, genellikle yoksulluk içinde kalan sekiz çocuklu ailenin yedinci çocuğuydu. Castleford'da gittiği anaokulu ve ilkokulda kil modeller ve ağaç oyma üzerine çalışmaya başladı. On bir yaşında Michelangelo'nun başarılarını duyduktan sonra heykeltıraş olmaya karar verdi.
Aynı yıl bir öğretmeni yeteneğini ve Orta Çağ heykeli üzerine ilgisini keşfetti ve Castleford Orta Okulu'nda burs almasını sağladı.[5] Sanat öğretmeni, sanat bilgisinin gelişmesine yardımcı oldu ve onun cesaretlendirmesi ile sanat kariyeri yapmaya ve yerel sanat koleji burs sınavlarına çalışmaya başladı.
Önceden söz vermelerine rağmen Moore'un ebeveynleri heykeltıraş olarak eğitim almasına karşıydılar ve bunun kariyer gelişimi için çok iyi olmadığını düşünüyorlardı. Öğrenci öğretmen olarak kısa bir girişten sonra devam ettiği okula öğretmen oldu. On sekiz yaşına geldikten sonra Moore orduya çağrıldı. Galler Prensinin alayında en genç askerdi ve 1917'de Cambrai Muharebesi'nde bir gaz saldırısında yaralandı.[6] Hastanede iyileştikten sonra savaşın geri kalan bölümünü beden eğitimi öğretmeni olarak geçirdi. Çağdaşlarının aksine Moore'un savaş dönemi görece sorunsuz geçmiştir. Daha sonraları bu dönem hakkında şöyle söylemiştir: "Benim için savaş kahraman olmaya çalışmanın romantik belirsizliği içinde geçti."[7]
Savaştan sonra Moore, savaşa katılanlara verilen bir burs ile eğitimine devam etti ve 1919'da Leeds Sanat Okulu'nda (günümüzde Leeds Sanat Koleji) ilk heykel öğrencisi oldu ve okul onun için özel olarak bir heykel stüdyosu kurdu. Kolejde daha sonra tanınmış bir heykeltıraş olacak olan Barbara Hepworth ile tanıştı ve uzun sürecek olan bir dostluğun temeli atıldı. Moore, üniversitenin rektör yardımcısı Sir Michael Sadler'ın sahip olduğu birçok sanat eserine ulaşabiliyordu.[8] 1921 yılında Moore, Londra'da bulunan Kraliyet Sanat Koleji'nde okumak için bir burs kazandı. Arkadaşı Hepworth aynı okula bir yıl önce gitmişti. Londra'da iken Moore Victoria ve Albert Müzesi ile British Museum'da bulunan koleksiyonları çalışarak primitif sanat ve heykel üzerine olan bilgisini genişletti.
Hem Moore'un hem de Hepworth'un ilk heykelleri standart romantik Viktorya dönemi tarzı izler ve doğal formları, manzaralar ile hayvanların figüratif modellerini içerir. Moore daha sonra klasik fikirlerden rahatsız olmuştur. Primitivizm ile olan tanışıklığı ve Constantin Brancusi, Jacob Epstein ile Frank Dobson gibi heykeltıraşların etkisiyle doğrudan oyma yöntemine yöneldi. Bu yöntemde malzemede bulunan kusurlar ve aletlerin bıraktığı izler bitmiş heykelin bir parçası hâline gelir. Kullanmaya başladığı bu yöntemden sonra Moore böyle modern bir yaklaşımı takdir etmeyen akademik hocaları ile ters düştü. Derwent Wood tarafından verilen bir çalışmada Moore'un Domenico Rosselli'nin The Virgin and Child (Bakire ve Çocuk)[9] heykelinin bir mermer rölyef röprodüksiyonunu yapması istenmişti. Bunu da önce alçıdan bir model yapıp sonradan mekanik işaretleme tekniği ile yapması gerekiyordu. Bunun yerine Moore, rölyefi doğrudan oydu, hatta işaretleme makinesi tarafından bırakılacak izleri bile taklit etmek için yüzeyde işaretler bıraktı.
1924 yılında Moore altı aylık bir seyahat bursu kazandı ve Kuzey İtalya'ya giderek Michelangelo, Giotto di Bondone, Giovanni Pisano ve diğer eski ustaların büyük eserlerini inceledi. Bu dönemde Paris'i de ziyaret ederek Académie Colarossi'de zamanlı desen çizme kurslarına katıldı. Ayrıca Louvre'da Toltek-Maya heykel biçimi olan bir Chac Mool alçı modelini gördü. Yaslanmış bir figür olan bu heykel Moore'un eserlerini derinden etkileyecek ve heykellerinin ana motifi hâline gelecekti.[10]
Moore Londra'ya dönüşünden sonra Kraliyet Sanat Koleji'nde yedi yıllık bir öğretmenlik görevine başladı. Haftada iki gün çalışması istendiği için kendi çalışmalarına ayıracak zamanı oluyordu. İlk siparişi olan West Wind (Batı Rüzgârı) (1928-29), Londra Metrosu genel merkezinin duvarlarında yer alan sekiz "rüzgâr" rölyefinden birdir.[11] Diğer rüzgârlar aralarında Eric Gill'in de bulunduğu çağdaşı heykeltıraşlar tarafından yapılmıştır. 1929 Temmuz'unda Moore, Kraliyet Sanat Koleji'nde resim öğrencisi olan Irina Radetsky ile evlendi.
Irina, Moore ile evliliğinde güvenliği bulmuş ve kısa zamanda onun için modellik yapmaya başlamıştı. Evlendikten kısa süre sonra, Hampstead'de Parkhill Road'da bir stüdyoya taşındılar ve orada yerleşmiş olan küçük bir avangard sanatçı kolonisine katıldılar. Kısa bir süre sonra Hepworth ve partneri Ben Nicholson da Moore'ların evinin köşesinde bir stüdyoya taşındılar. Naum Gabo, Roland Penrose ve şair ve sanat eleştirmeni Herbert Read gibi genç sanatçılarla tanıştı.[12] İngiliz kamuoyuna çağdaş sanat ve mimarlıktaki uluslararası modern hareketi tanıtmak amacıyla 1933'te Ünite 1 adlı grubu kurdular.[13] Bölge aynı zamanda Avrupa'dan Amerika'ya kaçan birçok mülteci mimar ve tasarımcının durak noktasıydı. Bunların birçoğu sonradan Moore'a sipariş vereceklerdi.
Bu grup 1930'ların başında İngiltere'deki en ilerici sanat çalışmalarını sürdürüyorlardı. Hepsi de bu tür çalışmaların aşırılık sayıldığı dönemde soyut sanata ilgi duymaktaydı. Moore da yavaş yavaş insan figüründen soyuta yönelmiş, figürü çağrıştıran soyut biçimler üzerinde yoğunlaşmaya başlamıştı. 1931'de Londra'daki Leicester Galerileri'nde bir sergi açtı. Yapıtlar heykelci Jacob Epstein tarafından büyük bir coşkuyla sunulduysa da basından ağır eleştiriler aldı. Eleştiriler Kraliyet Sanat Yüksekokulu'ndaki görevinden ayrılmasına yol açtı.[13]
1932 yılında Moore Chelsea Sanat Okulunun açılması düşünülen Heykel Bölümünü kurmak üzere çalışmalara başladı.[14] Sanatsal olarak Moore, Hepworth ve Seven and Five Society'nin (Yedi ve Beş Topluluğu) diğer üyeleri kısmen Paris'e yaptıkları seyahatler sırasında önde gelen progresif sanatçılar olan Pablo Picasso, George Braque, Jean Arp ve Alberto Giacometti ile olan temaslarının etkisiyle de düzenli bir şekilde daha çok soyut eser vermeye başladılar.[15] Moore Paul Nash'in modern sanat hareketi olan "Unit One Group"a 1933'te katılarak sürrealizmi denedi. Moore ve Nash 1936'da yapılan Londra Uluslararası Sürrealist Sergisinin organizasyon komitesindeydiler. 1937 yılında, Roland Penrose, Moore'dan taştan yapılmış soyut bir 'Mother and Child' ('Anne ve Çocuk') satın alarak Hamsptead'de evinin ön bahçesinde sergiledi. Bu eser bölgede oturanlar arasında bir tartışma yarattı ve yerel basın iki yıl boyunca esere karşı bir kampanya sürdürdü. Bu sırada Moore doğrudan oyma tekniğinden, önce kil ve alçı modelleme ile bronz döküme doğru geçiş yapmaya başladı.
Bu yaratıcı ve üretken dönem II. Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla sona erdi. Chelsea Sanat Okulu, Northampton'a taşındı ve Moore görevinden istifa etti. Savaş sırasında Moore savaş sanatçısı olarak orduya alındı ve hava akınları sırasında Londra Metrosu'nda uyuyan Londralılar'ı tasvir eden güçlü çizimler yaptı.[16] Bu çizimler özellikle Amerika'da olmak üzere Moore'un uluslararası ününün artmasına yardımcı olmuştur. 1940 yılında Hampstead'da bulunan evlerine bir şarapnel parçası isabet ettikten sonra Irina ile Londra dışına çıkarak Hertfordshire'da Much Hadham yakınlarında Perry Green köyünde Hoglands adında bir çiftlik evinde yaşamaya başladılar. Bu ev Moore'un ölene kadar kalacağı ev ve atölyesi olacaktı. Yaşamının daha sonraki dönemlerinde oldukça büyük bir zenginlik kazanmasına rağmen Moore hiçbir zaman daha büyük bir eve taşınma ihtiyacı hissetmedi. Kaldıkları ev, eklenen birkaç atölye dışında çok fazla değişmedi.
Savaştan ve önceki birkaç düşükten sonra Irina 1946 Mart'ında kızları Mary Moore'u dünyaya getirdi.[17] Çocuğa birkaç yıl önce ölen Moore'un annesinin adı verilmişti. Annesinin kaybı ve çocuğunun dünyaya gelmesi sonucu Moore daha çok aile kavramı üzerine odaklanmıştı ve bu yarattığı birçok "anne ve çocuk" figürüyle görülebilmekteydi. Ama yaslanmış figürler yine de dominant durumdaydı. Aynı yıl, New York City'de Modern Sanat Müzesi'nde eserlerinin bir retrospektif sergisi açıldığında Moore ilk olarak Amerika'yı ziyaret etti.[18] Kenneth Clark Moore'un eserlerinin savunucusu oldu[19] ve Büyük Britanya Sanat Konseyi üyeliğini kullanarak sanatçı için sergiler düzenlenmesini ve heykel siparişi almasını sağladı. 1948 yılında Moore, Venedik Bienali'nde Uluslararası Heykel Ödülü kazandı.[20]
Savaşın sonuna doğru "köy koleji" kavramıyla eğitim reformu yapmak isteyen eğitimci Henry Morris Kenry Moore ile temas kurdu. Morris Cambridge yakınlarında Impington'da yapılan ikinci köy koleji için tasarım mimarı olarak Walter Gropius'u görevlendirmişti ve Gropius bu binasının önüne Henry Moore tarafından yapılan büyük bir heykelin dikilmesini uygun görmekte idi. Cambridge Kontluk Konseyi Gropius'un tam tasarımını uygulayacak bütçeye sahip değildi. Gropius da Amerika'ya göçmen olarak gitmişti. Kontluk Koseyi bu nedenlerle Henry Moore heykeli projesinin mikyasının küçültülmesini tavsiye etmeye karar verdi. Böylece para sıkıntısı dolayı, maket aşamasının ötesine geçmeyen Henry Moore'un bu eserinin okul önüne dikilmesinden Morris vazgeçmek zorunda kaldı.[21] Moore aynı deseni daha sonra 1950'de yeni Stevenage şehrinde bir ikinci derecede eğitim okulu bahçesi için tekrar kullanabildi. Bu sefer proje tamamlanabildi ve Family Group (Aile Grubu) Moore'un ilk büyük ölçekli kamu için yapılmış bronz çalışması oldu.
1950'lerde Moore giderek artan sayılarda siparişler almaya başladı. Bunların arasında 1957'de Paris'te UNESCO binasının önü için yaptığı yaslanmış figür de bulunur.[22] Daha çok kamu için yaptığı eserlerle Moore'un heykellerinin ölçeği de büyümeye başladı ve Moore aralarında Anthony Caro[23] ve Richard Wentworth'un[24] da bulunduğu birkaç asistan ile birlikte çalışmaya başladı.
Chicago Üniversitesi kampüsünde, Enrico Fermi'nin önderliğinde bir grup fizikçinin ilk kontrollü, kendine yeten zincirleme nükleer reaksiyonu gerçekleştirmesinden dakikası dakikasına tam 25 yıl sonra[25] Moore'un Nuclear Energy (Nükleer Enerji) heykeli üniversitenin futbol sahasının açık tribününde, deneylerin hemen altında yapıldığı squash sahasında açıldı.[26] Geniş, açık bir meydanın ortasında yer alan 3,5 m'yi aşkın bu heykelin üzerinde büyük bir insan kafatası bulunan mantar bulutunu tasvir ettiği düşünülür ama Moore'un yorumu oldukça farklıdır. Bir keresinde bir arkadaşına izleyicilerin heykelin "çevresinde dolaşıp, açık alanlardan bakıp, bir katedralde olduklarını hissetmelerini" istediğini söylemiştir.[27] Şikago'da uzayın keşfi programını tanıtmak için ısmarlanan Man Enters the Cosmos (İnsan Kozmos'a Giriyor) (1980) ile Moore bilimi bir kere daha anmıştır.[28]
Moore'un hayatının son otuz yılı benzer bir şekilde geçti. Dünyanın değişik yerlerinde çeşitli retrospektif sergiler verildi, özellikle 1972 yazında Floransa'ya bakan Forte di Belvedere'nin bahçesinde yapılan bunlar arasında en önemlisi sayılabilir. Verilen siparişler arttı. 1962'de Knife Edge - Two Piece (Bıçak Sırtı - İki Parça) heykelini Londra'da Westminster Sarayı yakınındaki College Green için tamamladı. Moore şöyle demiştir: "Lordlar Kamarası yakınındaki yer önerildiğinde … Yeri öyle çok sevdim ki gidip Hyde Park'ta alternatif bir yer aramayı düşünmedim bile. - geniş bir parkta tek bir heykel kaybolabilir. Lordlar Kamarası'nın yanındaki yer tamamen farklı. Burası insanların yürüdüğü yolun yanında ve hatta oturup heykele bakabilecekleri bir iki yer bile var."[29]
Zenginliği arttıkça Moore mirası hakkında endişelenmeye başladı. Kızı Mary'nin yardımıyla 1972'de, varlığını veraset vergisinden korumak için Henry Moore Fonunu kurdu. 1977 yılına geldiğinde gelir vergisi olarak yıllık bir milyon sterlin veriyordu. Bu vergi yükünden kurtulmak için Henry Moore Vakfı'nı kurdu. Vakıf halkın sanatı takdir etmesini desteklemek ve Moore'un heykellerini korumak için kurulmuştu. Günümüzde Moore'un evi olan Hoglands, vakıf tarafından bir galeri ve müze olarak işletilmektedir.[30]
Moore 1951'de bahşedilen "Sir" unvanını "böyle bir unvan amaçları benimle benzer olan sanatçılardan ayrılmama yol açar" diyerek kabul etmedi.[31] Hem Londra Ulusal Galerisi hem de Tate Galerisi'nin mütevelli heyetindeydi.[32] Tate Galerisi'nin bir kanadının kendi eserlerine ayrılması önerisi bazı sanatçılar arasında düşmanlık yarattı. 1975 yılında tüm Turnet Bequest eserlerinin ayrı bir müzede toplanması amacıyla kurulan Turner Derneği'nin ilk başkanı oldu.[33][34]
Henry Moore 88 yaşında Hertfordshire, Much Hadham'daki evinde 31 Ağustos 1986'da öldü ve aynı yere gömüldü.
2005 Aralık ayında hırsızlar Henry Moore Vakfı'nın bahçesine girerek bir bronz heykel çaldı. Kapalı devre kamera kayıtları bir vinç kullanılarak heykelin çalınıp bir kamyona yüklendiğini göstermiştir. 1969-70 yılına ait olan ve Reclining Figure LH608 (Yaslanmış Figür LH608) olarak bilinen eser 3,6 metre boyunda, 2 metre yüksekliğinde, 2 metre genişliğindeydi ve ağırlığı 2,1 tondu. Vakıf tarafından bulunması için önemli bir ödül kondu. Detaylı bir araştırmadan sonra 2009 Mayıs ayında Britanyalı yetkililer bir zamanlar 3 milyon £ değer biçilen heykelin büyük bir ihtimalle hurda metal olarak 3.900 $'a satıldığına inandıklarını belirttiler.[35][36]
II. Dünya Savaşı'nın sonrası, Holokost ve atom bombası çağı 1940 ortalarında heykel sanatında, sanatın kültür öncesi, bilinç öncesi döneme dönmesi gerektiği görüşünü yaygınlaştırdı. O dönemin edebiyatında Jean-Paul Sartre gibi yazarlar benzer bir felsefeyi savundu.[37] New York'ta en iyi modernist heykeltıraşlardan biri sayılan Alberto Giacometti'nin bir sergisinin açılışında Sartre "Tarihin başlangıcından ve sonundan" söz etti.[38] Moore'un İngiltere'nin kuşatmadan, yenilmeden çıkmasıyla hissettiklerini heykellerine dayanıklılık ve devamlılık karakteri olarak yansıttı.[13]
Moore'un imza formu yaslanan figürlerdir. Louvre'da gördüğü Toltek-Maya figürünün sonrasında Moore'un bu formu araştırması onu giderek artan bir soyutlamaya itmiş ve düşüncelerini tasarım elemanları ile denemeye yönlendirmiştir. Moore'un ilk yaslanmış figürleri genellikle kütleye eğilirken daha sonrakiler heykelin katı elemanlarıyla boşluğun yarattığı kontrasta yoğunlaşmıştır. Daha yuvarlaklaşmanın ötesinde formların içinde boşluklar oluşturmuştur.
İlk figürler daha konvansiyonel boşluklara sahipti ve uzuvlar bedenden ayrılıp tekrar birleşiyordu. Daha sonraki, daha soyut olan figürler de boşluklar doğrudan vücudun içinden geçiyordu. Bu şekilde Moore içbükey ve dışbükey şekilleri dönüşümlü olarak kullanır. Bu daha ekstrem boşluklar Barbara Hepworth'un heykelleriyle paralel olarak gelişti.[39] Hepworth, Henry Moore'un ilk eserlerinden biri hakkındaki yorumları yanlış okuduktan sonra ilk olarak bir gövdeyi deldi. Cambridge'de Fitzwilliam Müzesi'nin dışında bulunan boyalı alçı Reclining Figure (Yaslanmış Figür) (1951) Moore'un sonraki dönem heykellerini karakterize eder: Boşluklarla oluşturulmuş soyut kadın figürü. Bu heykelin çeşitli bronz versiyonları bulunur. Moore'un yeğeni heykellerinin neden böyle basit adları olduğunu sorduğunda Moore şöyle yanıtlamıştır: "Her sanat belli bir gizem içermeli ve izleyiciden bazı talepleri olmalıdır. Bir heykele ya da resme çok bariz bir ad vermek o gizemin bir kısmını yok eder ve izleyicinin az önce ne gördüğünü düşünmesine zaman ayırmadan bir sonraki nesneye geçmesine neden olur. Herkes baktığını zanneder ama aslında öyle değildir."[40]
Moore ilk eserlerinde doğrudan oyma yöntemi kullanmıştır. 1930'larda Moore, Barbara Hepworth ile birlikte modernizme geçiş yaptı. İkisi, Hampstead'da yaşayan diğer sanatçılarla birlikte fikirlerini paylaştılar. Moore her heykeli için birçok hazırlık deseni çizdi. Bu desenler günümüze kadar saklanabilmiştir ve Moore'un gelişimine bir ışık tutmaktadırlar. Çizime çok önem vermiştir ve artrit olduktan sonra bile çizim yapabilmekteydi.[41]
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Moore'un bronz heykellerinin ölçeği de büyüdü. Pratik nedenlerden ötürü doğrudan oymayı bıraktı ve maket yapmak için birkaç asistan tuttu. 1940'ların sonuna gelindiğinde artık çoğunlukla kil ve alçıdan yapılan modellerle bronz döküm tekniği ile çalışmaya başlamıştı.
Much Hadham'daki evinde, Moore kafatasları, dallar, çakıl taşları, kayalar ve deniz kabukları gibi doğal nesneler koleksiyonu kurarak bunlardan organik formlar için ilham almaya çalışıyordu. En büyük eserleri için genellikle yarı ölçekte bir model yaptıktan sonra final model ve bronz döküme geçmiştir. Moore genellikle son alçı modeli düzeltmiş ve dökümden önce yüzeye izler yapmıştır.[42]
Moore kariyeri boyunca en az üç önemli mimari heykel örneği yaratmıştır. 1928 yılında Jacob Epstein ve Eric Gill'e katılarak Londra Metrosu için West Wind'i (Batı Rüzgârı) yapmıştır. 1952 yılında, Londra'da Time-Life Binas için dört parçalı beton ekranı tamamlamıştır. 1955 yılında ilk ve tek tuğla oyma eseri olan Wall Relief no. 1'ı (Duvar Rölyefi no. 1) Rotterdam'da Bouwcentrum için yapmıştır. Tuğla rölyef iki Hollandalı tuğla ustası tarafından 16.000 tuğladan oluşturulmuştur.
Moore'un ünlü olduğu sırada ya da ölümünden sonra ortaya çıkan heykeltıraşların çoğu kendilerini onun gölgesinde bulmuştur. 1930'ların sonuna gelindiğinde Moore dünya çapında ün kazanmıştı. Britanya heykelinin, genel anlamda da Britanya modernizminin sesiydi. Sonraki nesil, her zaman onunla kıyaslanmış ve onun mirasını, konumunu sorgulayarak tepki göstermiştir. 1952 yılı Venedik Bienali'nde, sekiz yeni Britanya heykeltıraşı Geometry of Fear (Korku Geometrisi) adlı eserlerini Moore'un Dayanıklılık, Devamlılık ideallerinin tam zıttı olarak sergilemişlerdir.[43]
Herbert Read bu "Genç Britanya Heyketraşları" adı verdiği grup için Bienal hakkında şunları yazmıştır: "Kaçışın, sessiz denizlerin tabanında dolaşan çıkarılmış pençelerin derisi yüzülmüş vücudun, hayâl kırıklığına uğramış cinselliğin, korkunun geometrisinin imajları işte burada."[44] Eserler göğüs kafesi ve kafes biçimlerine, böcek şekillerine, saldırganlık ve avcılık temalarına atıfta bulunuyordu. Read hepsi 40 yaşın altında olan bu heykeltıraşlar ve Moore arasında doğrudan bir bağlantı ve devamlılık çizdiyse de aslında bu sanatçılar sanatta yeni bir başlangıç arıyorlardı. Bazılarının formel bir sanat eğitimi bile yoktu ve savaşta kırılmış bir nesilden geldikleri için tek aradıkları geçmişten kurtulmaktı.[45]
Yine de Moore hem Britanya'da hem de uluslararası üne sahip birçok nesli doğrudan etkilemiştir. Eserlerinde Moore'un etkisinin önemini kabul etmiş sanatçılar arasında Anthony Caro,[46] Phillip King[47] ve Isaac Witkin,[48] bulunur. Üçü de Moore'un asistanlığını yapmışlardır. Moore'dan etkilenen diğer sanatçılar arasında Lynn Chadwick, Eduardo Paolozzi, Bernard Meadows, Reg Butler, William Turnbull, Robert Adams, Kenneth Armitage ve Geoffrey Clarke sayılabilir.[49]
Günümüzde Henry Moore Vakfı Leeds'te bulunan ve uluslararası heykelde araştırma aktiviteleri ile sergileri destekleyen Henry Moore Enstitüsü'nü yönetmektedir. Vakfa göre Moore'un ölümünden sonra eserlerine olan ilgi azalmasına rağmen, kurduğu kuruluşlar güncel sanatı Birleşik Krallık'ta desteklemek için önemli bir rol oynamaktadır.[50]