Ekonomik kalkınma Nedir?
Ekonomik kalkınma Nedir?, Ekonomik kalkınma Nerededir?, Ekonomik kalkınma Hakkında Bilgi?, Ekonomik kalkınma Analizi? Ekonomik kalkınma ilgili Ekonomik kalkınma ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Ekonomik kalkınma ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Ekonomik kalkınma Ne Anlama Gelir Ekonomik kalkınma Anlamı Ekonomik kalkınma Nedir Ekonomik kalkınma Ne Anlam Taşır Ekonomik kalkınma Neye İşarettir Ekonomik kalkınma Tabiri Ekonomik kalkınma Yorumu
Ekonomik kalkınma Kelimesi
Lütfen Ekonomik kalkınma Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Ekonomik kalkınma İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Ekonomik kalkınma Kelimesinin Anlamı? Ekonomik kalkınma Ne Demek? ,Ekonomik kalkınma Ne Demektir? Ekonomik kalkınma Ne Demektir? Ekonomik kalkınma Analizi? , Ekonomik kalkınma Anlamı Nedir?,Ekonomik kalkınma Ne Demektir? , Ekonomik kalkınma Açıklaması Nedir? ,Ekonomik kalkınma Cevabı Nedir?,Ekonomik kalkınma Kelimesinin Anlamı?,Ekonomik kalkınma Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Ekonomik kalkınma Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Ekonomik kalkınma Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Ekonomik kalkınma Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Ekonomik kalkınma Kelimesinin Anlamı Nedir? Ekonomik kalkınma Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Ekonomik kalkınma Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Ekonomik kalkınma Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Ekonomik kalkınma - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Ekonomik kalkınma
Ekonomik kalkınma Nedir? Ekonomik kalkınma Ne demek? , Ekonomik kalkınma Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Ekonomik kalkınma Kelimesinin Anlamı? Ekonomik kalkınma Ne Demek? Ekonomik kalkınma Ne Demektir? ,Ekonomik kalkınma Analizi? Ekonomik kalkınma Anlamı Nedir? Ekonomik kalkınma Ne Demektir?, Ekonomik kalkınma Açıklaması Nedir? , Ekonomik kalkınma Cevabı Nedir? , Ekonomik kalkınma Kelimesinin Anlamı?
Ekonomik kalkınma, bir ülkenin ekonomik, siyasi ve sosyal refahının geliştiği süreçtir.[1]
Bir ülkenin ekonomik kalkınması nüfusun yaşam düzeyi, ekonominin rekabet yeteneği, ülkenin gayri safi yurt içi hasılası, kişi başına düşen millî gelir ve ekonomik özgürlüğün olumlu yönde değişmesi ile tanımlanan bir süreçtir.
Ekonominin gelişmenin temel dinamiği insan sermayesi ve yarattığı yeniliklerdir. İnsan sermayesi insanların eğitim, sağlık, bilim, çalışma koşullarına ve yaşam kalitesinin artırılmasına yapılan harcamaları öngörür.
Ekonomik kalkınmanın kesin tanımına itiraz edildi: 20. yüzyıldaki iktisatçılar kalkınmayı esasen ekonomik büyüme açısından görürken, sosyologlar onun yerine daha geniş değişim ve modernleşme süreçlerini vurguladılar.[2] Kalkınma ve kentsel çalışmalar uzmanı Karl Seidman, ekonomik kalkınmayı "bir topluluk veya bölge için gelişmiş ve geniş çapta paylaşılan ekonomik refah ve yaşam kalitesi oluşturmak için fiziksel, insani, finansal ve sosyal varlıklar yaratma ve kullanma süreci" olarak özetler.[3]
Daphne Greenwood ve Richard Holt, "toplumdaki bireyler için genel hayat standardında geniş tabanlı ve sürdürülebilir artışın" olduğu ekonomik kalkınmayı, kişi başına düşen gelir gibi büyüme ölçütlerinin hayat kalitesindeki gelişmelerle zorunlu olarak ilişkili olmadığı ekonomik büyümeden temelinde ayırır.[4]
Ekonomik kalkınma daha geniş bir kavramdır ve niteliksel boyutları vardır. Ekonomik gelişme, ekonomik büyüme artı insanların refahını belirleyen belirli önemli değişkenlerde (örneğin sağlık, eğitim) ilerici değişiklikleri ifade eder. Iowa Üniversitesi'nin Uluslararası Finans ve Kalkınma Merkezi şunu belirtir:
'Ekonomik kalkınma', uygulayıcıların, ekonomistlerin, politikacıların ve diğerlerinin 20. yüzyılda sıklıkla kullandığı bir terimdir. Ancak, kavram Batı'da yüzyıllardır varlığını sürdürmektedir. Modernleşme, Batılılaşma ve özellikle Sanayileşme, insanların ekonomik kalkınmayı tartışırken kullandıkları diğer terimlerdir. Ekonomik gelişmenin çevre ile doğrudan ilişkisi vardır.
Kavramın kökeni belirsiz olsa da, bazı akademisyenler gelişimin kapitalizmin evrimi ve feodalizmin ölümüyle yakından bağlantılı olduğunu iddia eder.[5] Diğerleri onu sömürge sonrası duruma bağlar.[6]
Mansell ve Wehn de ekonomik kalkınmanın, II. Dünya Savaşı'ndan beri uygulayıcı olmayanlar tarafından ekonomik büyümeyi içerecek yani kişi başına düşen gelirdeki artışlar ve sanayileşmiş ülkeler ile eşdeğer bir yaşam standardına ulaşılması şekilde anlaşıldığını ifade eder.[7][8] Ekonomik gelişme, bir ekonominin belirli bir andaki durumunu belgeleyen statik bir teori olarak da düşünülebilir. Schumpeter ve Backhaus'a (2003) göre, ekonomik teoride belgelenen bu denge durumundaki değişikliklere ancak dışarıdan gelen müdahaleci faktörler neden olabilir.[9]
Ekonomik kalkınma, savaş sonrası ABD tarafından başlatılan yeniden yapılanma döneminden kaynaklandı. 1949'da açılış konuşması sırasında Başkan Harry Truman gelişmemiş alanların gelişimini batı için bir öncelik olarak tanımladı:
Bir ülkenin kalkınması farklı kavramlarla ilişkilendirilmiştir ama genellikle daha çok üretkenlikle ekonomik büyümeyi,[10] vatandaşlarının tercihlerini olabildiğince doğru şekilde temsil eden siyasi sistemleri,[11][12] hakların tüm sosyal gruplara yayılmasını ve bunları elde etme fırsatlarını,[13] teknik ve lojistik açıdan daha karmaşık görevleri (yani vergileri artırmak ve kamu hizmetlerini sunmak) yerine getirebilen kurum ve kuruluşların uygun işlevselliğini sağlamayı kapsar.[14][15] Bu süreçler, Devletin ekonomisini, yönetimini, toplumunu ve kamu yönetimini yönetme yeteneklerini tanımlar.[16] Genellikle ekonomik kalkınma politikaları bu konulardaki sorunları çözmeye çalışır.
Bunu göz önünde bulundurarak, ekonomik gelişme genelde belirli ekonomik kalkınma programlarının sonuçlarından ziyade ekonomik kalkınmanın nedenleri olabilen göstergelerdeki (okuryazarlık oranları, ortalama yaşam süresi ve yoksulluk oranları) gelişmelerle ilişkilendirilir. Örneğin sağlık ve eğitimdeki gelişmeler ekonomik büyüme ile yakından ilişkilidir ama ekonomik gelişme ile olan nedensellik pek net olmayabilir. Her halükarda, belirli ekonomik kalkınma programlarının birçok sorunu bir kerede çözebileceğini beklememek önemlidir çünkü bu onlar için ulaşılması pek mümkün olmayan aşılamaz hedefler belirleyecektir. Herhangi bir kalkınma politikası, Prittchet, Woolcock ve Andrews'un "erken yük taşıma" dediği durumun kurbanı olmaktan kaçınmak için sınırlı hedefler ve kademeli bir yaklaşım belirlemelidir.[16]
Çoğu zaman belirli ülkelerin ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşılamaz çünkü bu ülkeler Devletin bunu yapacak kapasitesinden yoksundur. Örneğin, bir ulusun güvenlik ve emniyet veya temel hizmet sunumu gibi temel işlevleri yerine getirme kapasitesi azsa, bir serbest ticaret bölgesini (özel ekonomik bölgeler) teşvik etmek veya savunmasız nüfuslara aşı dağıtmak isteyen bir programın hedeflerine ulaşması pek olası değildir. Bu, çok sayıda uluslararası kuruluş, yardım programı ve hatta başka yerlerden 'en iyi uygulamaları' aynen çok az başarı ile başka yerlerden karbon kopya şeklinde gerçekleştirmeye çalışan katılımcı hükûmetler tarafından göz ardı edilen bir şey olmuştur. Bu eşbiçimli taklit - başka yerlerde başarılı olan ancak kurumsal işlev bozukluğunu kendi ülkesinde çözmeden yalnızca gizleyen örgütsel biçimleri benimsemek - ülkelerin kalkınma hedeflerinde ilerlemediği "yetenek tuzaklarına" saplanmasına katkıda bulunabilir.[16] Bunun bir örneği, dış yardım ve ülkelerin kalkınmasına yardım etmedeki başarı oranına yönelik bazı eleştirilerde görülebilir.
Dış yardım bağışlarının başına gelebilecek teşvik uyumluluğu sorunlarının ötesinde - dış yardım veren ülkelerin, ekonomik büyümenin çok az sonucu olan ülkelere vermeye devam etmesih,[17] ama bağış yapan ülkelerin jeopolitik çıkarları ve gündemleriyle uyumlu yozlaşmış liderler ile[18] – önemli miktarda devlet gelirinin dış yardım yoluyla alınmasıyla ilgili mali kırılganlık sorunları vardır. Bu kaynaktan önemli miktarda gelir elde edebilen hükûmetler, bu kaynakları meşru bir şekilde kullanma konusunda daha az baskıya sahip olduklarından vatandaşlarına karşı daha az sorumludurlar (daha özerktirler).[19] Tıpkı petrol gibi bol miktarda doğal kaynaklı ülkeler için belgelendiği gibi,[20] hükûmet bütçesi düzenli vergiler yerine büyük ölçüde dış yardım bağışlarından oluşan ülkelerin etkili kamu kurumlarını geliştirmede teşviklere sahip olma olasılığı daha azdır.[19] Bu da ülkenin kalkınma çabalarını baltalayabilir.
Belirli bir bölgenin veya ulusun göreli ekonomik ilerlemesini değerlendirmek için ekonomistler ve coğrafyacılar tarafından kullanılan çeşitli makroekonomik ve sosyokültürel göstergeler veya "metrikler" vardır. Dünya Bankası'nın "Dünya Kalkınma Göstergeleri" resmi olarak tanınan uluslararası kaynaklardan yıllık olarak derlenir ve ulusal, bölgesel ve küresel tahminleri içerir.[21]
Kişi başına GSYİH, yıl ortası nüfusa bölünen gayri safi yurtiçi hasıladır. GSYİH, ekonomideki tüm yerleşik üreticilerin brüt katma değeri artı tüm ürün vergileri ve eksi ürünlerin değerine dahil olmayan tüm sübvansiyonların toplamıdır.[22] Fabrikasyon varlıkların amortismanı veya doğal kaynakların tükenmesi ve bozulması için herhangi bir kesinti yapılmadan hesaplanır.
Avrupalı kalkınma ekonomistleri, hızlı tren altyapısı gibi modern ulaşım ağlarının varlığının bir ülkenin ekonomik ilerlemesinin önemli bir göstergesini oluşturduğunu ileri sürdüler: bu bakış açısı, özellikle Temel Demiryolu Ulaşım Altyapısı Endeksi (BRTI Endeksi olarak bilinir)[23] ve (Değiştirilmiş) Demiryolu Taşımacılığı Altyapısı Endeksi (RTI) gibi ilgili modeller aracılığıyla gösterilir.[24]
BM, toplumsal cinsiyet eşitliğini ölçmeye yardımcı olacak bir gösterge oluşturma çabasıyla iki ölçü oluşturdu: Cinsiyetle İlgili Gelişme Endeksi (GDI) ve Cinsiyet Güçlendirme Ölçüsü (GEM). Bu göstergeler ilk olarak 1995 UNDP İnsani Gelişme Raporu'nda tanıtıldı.[25]
Cinsiyet Güçlendirme Ölçüsü (GEM), kadınların elde ettiği ekonomik, politik ve mesleki kazanımları yakalamaya odaklanan çeşitli göstergeleri bir araya getirmeye odaklanır. GEM yalnızca üç değişkenden oluşur: gelir elde etme gücü, profesyonel ve idari işlerdeki pay ve parlamento koltuklarının payı.[25]
Cinsiyet Gelişimi (GDI), insani gelişme başarılarındaki cinsiyet farkını ölçer. Sağlık, bilgi ve yaşam standartları olmak üzere üç değişken aracılığıyla kadın ve erkek arasındaki eşitsizliği hesaba katar.[26]
Wikimedia Commons'ta Ekonomik kalkınma ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |