Cemaleddin Afgani Nedir?
Cemaleddin Afgani Nedir?, Cemaleddin Afgani Nerededir?, Cemaleddin Afgani Hakkında Bilgi?, Cemaleddin Afgani Analizi? Cemaleddin Afgani ilgili Cemaleddin Afgani ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Cemaleddin Afgani ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Cemaleddin Afgani Ne Anlama Gelir Cemaleddin Afgani Anlamı Cemaleddin Afgani Nedir Cemaleddin Afgani Ne Anlam Taşır Cemaleddin Afgani Neye İşarettir Cemaleddin Afgani Tabiri Cemaleddin Afgani Yorumu
Cemaleddin Afgani Kelimesi
Lütfen Cemaleddin Afgani Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Cemaleddin Afgani İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Cemaleddin Afgani Kelimesinin Anlamı? Cemaleddin Afgani Ne Demek? ,Cemaleddin Afgani Ne Demektir? Cemaleddin Afgani Ne Demektir? Cemaleddin Afgani Analizi? , Cemaleddin Afgani Anlamı Nedir?,Cemaleddin Afgani Ne Demektir? , Cemaleddin Afgani Açıklaması Nedir? ,Cemaleddin Afgani Cevabı Nedir?,Cemaleddin Afgani Kelimesinin Anlamı?,Cemaleddin Afgani Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Cemaleddin Afgani Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Cemaleddin Afgani Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Cemaleddin Afgani Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Cemaleddin Afgani Kelimesinin Anlamı Nedir? Cemaleddin Afgani Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Cemaleddin Afgani Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Cemaleddin Afgani Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Cemaleddin Afgani - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Cemaleddin Afgani
Cemaleddin Afgani Nedir? Cemaleddin Afgani Ne demek? , Cemaleddin Afgani Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Cemaleddin Afgani Kelimesinin Anlamı? Cemaleddin Afgani Ne Demek? Cemaleddin Afgani Ne Demektir? ,Cemaleddin Afgani Analizi? Cemaleddin Afgani Anlamı Nedir? Cemaleddin Afgani Ne Demektir?, Cemaleddin Afgani Açıklaması Nedir? , Cemaleddin Afgani Cevabı Nedir? , Cemaleddin Afgani Kelimesinin Anlamı?
Cemaleddin Efganî | |
---|---|
Doğum | Kasım 1838 |
Ölüm | 9 Mart 1897 İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu |
Din | İslam |
Cemaleddin Efganî[a] (Farsça: سید جمالالدین افغانی; d. Kasım 1838 - 9 Mart 1897,[1] İstanbul), 19. yüzyıl fikir ve siyaset insanlarından biri olan Müslüman aktivist ve düşünür.[2][3] İslami modernizmin[4][5] kurucularından ve ümmet birliğinin savunucularındandır.[6]
Doğum yeri, milliyeti ve mezhebi özellikle muhalifleri arasında sürekli tartışma konusu olmuştur. İranlı ve Şii olduğunu savunanlar; onun, Hemedan'daki Esedabad'da doğduğunu ve burada akrabalarının bulunduğunu, İran'la ilgili faaliyetlerinin önemli bir seviyede olduğunu, Farsçayı düzgün telaffuz ettiğini, pederinin adının Safder olduğunu ileri sürerek yeğeni olduğunu iddia eden Mirza Lütfullah Han'ın eserine ve İranlı bir dostuna bıraktığı evraklarına dayanarak bu iddialarını delillendirmişlerdir.[2]
Afganistanlı ve Sünni olduğunu savunanlar ise; onun Afganistan'ın doğusundaki Kuner kasabasının Esedabad köyünde doğduğuna, Efganî'nin yazılı ve sözlü ifadelerinde açıkça Afganistanlı olduğunu belirttiğine, Afganistan tarihi ile ilgili kitap yazdığına, bu ülkede akrabalarının bulunduğuna ve bazı arşiv belgelerinde Afganistanlı olduğuna dair kayıtların olduğuna dayanmaktadırlar.[2]
Efganî, Ahmet Ağaoğlu'na kökeni hakkında şu açıklamayı yapmıştır: "Benim babam ve annem aslen Meragalı'dır, fakat sonra Hemedan'a gelmişler, ben Hemedan'da doğdum. Fakat ben daha süt emerken babamın işleri bozulduğu için Afganistan'a hicret mecburiyetinde bulunmuşuz."[7] Bu açıklama Azerbaycan Türk'ü olduğu iddiasını desteklemektedir.
Efganî'nin İranlı olduğunu iddia edenler, bu konuda detaylı araştırmalar yapmış olan Nikki Keddie, Elie Kedourie, Huma Pakdamen ve A. Kudsizade gibi araştırmacılardır. Efganî'nin Afganistanlı ve Sünni olduğunu iddia edenler arasında ise, bazı Batılı araştırmacılar ile bir kısım öğrenci ve yakınları bulunmaktadır. Bunlar arasında Emir Şekib Arslan, Muhammed Abduh, Reşid Rıza, Corci Zeydan, Haydar Bammat, Ferid Vecdi, Edib İshak, Mahmud Kasım gibi yazar ve araştırmacılar yer almaktadır.
On sekiz yaşına kadar Kâbil'de kalan Efgani, ilk öğrenimini alim babasından aldı.[2] Ülkenin tanınmış alimlerinden çeşitli alanlarda dersler aldı ve daha sonrasında eğitimi için Hindistan'a gitti.[2] Daha sonra Efgani hac sebebiyle gerçekleştirdiği yolculukta çok sayıda ülkeye de uğradı ve farklı kesimlerden insanlarla tanıştı.[2] 1857'de Mekke'ye ulaşarak hac ibadetini yerine getirdi. Hac seyahatinden sonra Afganistan'a dönen Efgani, Dost Muhammed Han'ın iktidarında devlet hizmetine girdi.[2] Dost Muhammed Han’ın 1863 yılında ölmesi üzerine ortaya çıkan iktidar mücadelesinden sonra Efgani önemli bir göreve getirildi.[2] Hindistan'a geçiş yapan Efgani'nin buraya gelişi kısa bir zamanda duyulunca büyük bir ilgiyle karşılaştı ve ona gösterilen büyük ilgiden rahatsız olan İngiliz yönetimi Efgani'nin derhal ülkeyi terk etmesini bildirdi.[2] Bunun üzerine Efgani, İngilizleri hedef alan bazı sözler söyledi. 1871 yılında Kahire'ye giden Efgani orada büyük bir ilgiyle karşılaşınca Mısır'da kalmaya karar verdi.[2] Mısır'daki ikameti boyunca dersleri Ezher'den ziyade kendi evinde veriyor ve Posta Kahvehanesi'nde sohbetler yapıyordu.[2] Efgani'nin dersleri başlangıçta ilmi konudaydı ancak zamanla buna siyaset de dahil oldu.[2] Kötü idaresiyle devleti borçlandırdığı ve bu nedenle ülkenin bağımsızlığını tehlikeye attığı gibi gerekçelerle Hidiv İsmail Paşa'nın muhalifi oldu.[2] Mason localarının faaliyetleri ve etkileri hakkında bilgi edinen Efgani, kendi amaçları doğrultusunda İskoç mason locasına girdiyse de bu locanın siyasete karışmak istememesi nedeniyle çıkan tartışma neticesinde locadan ihraç edildi.[2] Bunun üzerine French Grand Orient'a bağlı millî bir loca kurdu ve bazı alim ve devlet adamları da dahil tanınmış bazı kimseler bu locaya girdiler.[2] Efgani'nin faaliyetlerinden rahatsızlık duyan İngilizler onu ülkeden kovdurmaya çalıştı ve konsolosları aracılığıyla konu hakkında hidivle görüştüler.[2] Hidiv hükûmeti de 1879'da yayımladığı bir resmî tebliğ ile Cemaleddin-i Efgani’nin ülkeden çıkarılmasını emretti.[2]
Efgani tekrar Hindistan’a gitti ve Haydarabad’da tabiatçılığa reddiye konulu bir eser yazdı.[2] Efgani, Seyyid Ahmed Han’ın tabiatçılık konusundaki görüşlerini eleştiriyordu.[8] Bu gibi görüşlerin yayılması nedeniyle İslam birliğinin zarar gördüğünü ve bu durumdan da İngilizlerin yararlandığını düşünüyordu.[2][9]
Vefatından sonra (9 Mart 1897), Osmanlı Sarayının özel izniyle, İstanbul'un, Maçka semtinde bulunan Osmanlı Mezarlığına defnedildi.[10] 1944 yılında Afganistan hükûmetinin isteği üzerine kemikleri bu ülkeye nakledildi.[11]
İslami farkındalığı aşılayan Efgani, Müslümanların yaşadığı topraklarda yabancı hakimiyetine karşı gelen sömürge karşıtı bir aktivistti.[12] Müslümanlara uyuşukluklarından kurtulma ve kendi özlerine yeniden sahip çıkma çağrısında bulunarak ülke ülke dolaştı.[13] İngiliz idarecilerin gözünde Efgani bir baş belasıydı.[13] İngilizler'e nefretle bakan Efgani, İslam alemini Avrupalı devletlerin baskısından kurtarma kararlılığında olmakla birlikte başarılı olunabilmesi için Avrupa'daki bilim ve teknoloji eğitiminin alınması gerektiğine inanıyordu.[14][15] Zira ona göre Batı her ne kadar İslam alemine saldırganlık gösteren bir düşman olsa da aynı zamanda yeniden güçlü bir toplum kurulmasına giden yolda üzerinde durulması gereken bir örnekti.[16] İslam'ın pozitif bilimlere karşıt bir tutumu olmadığını ifade ediyordu.[17] Diğer birçok modernist düşünür gibi o da Müslümanların kendi istikballerinden sorumlu olduklarını vurguluyordu. Ona göre Müslümanlar çağdaş bilimlerle ilgilenmeye karşı gelen ve "İslamın gerçek düşmanları" olduklarını böylelikle gösteren tutucu ulemanın tesirinden kurtarılmalıydı.[16] Efgani'ye göre İslam yasa ve teolojinin ötesinde büyük bir medeniyetti. Çünkü ona göre Batı'nın entelektüel temelleri İslam'dan alınmaydı.[14] Emperyalizm karşıtlığı ve İslam birliği fikri onun bıraktığı mirasın en önemli unsurları oldu.[13][18]
1882'de Mısır'ın İngilizlerce işgal edilmesinden iki yıl sonra Efgani, Müslümanların esaretine son vermeyi ve İngiliz işgaline karşı gelmeyi hedefleyen el-Urvetü'l Vüska dergisini çıkardı.[19] Her ne kadar kendini gazete olarak tanıtsa da yayın formatına bakıldığında daha ziyade bir dergi olarak sayılmaktadır. İslami reform çağrısı yapan derginin ilk sayfasında Cemaleddin Efgani derginin siyasi müdürü, Muhammed Abduh ise başyazar olarak geçiyordu.[20][21] Derginin İngiliz yayılmacılığına yönelik eleştirileri nedeniyle Hindistan ve Mısır'da dağıtımı ve bulundurulması yasaklanmış ancak yine de muhtelif yollarla okuyucusuna ulaştırılmaya çalışılmıştır.[20] Toplam on sekiz sayı çıkan derginin her ne kadar ömrü kısa sürse de İslam alemine ciddi bir etkisi olmuştur.[20]
Bu madde önerilmeyen biçimde kaynaklandırılmıştır.Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) ( |