Barış İçin Akademisyenler Nedir?
Barış İçin Akademisyenler Nedir?, Barış İçin Akademisyenler Nerededir?, Barış İçin Akademisyenler Hakkında Bilgi?, Barış İçin Akademisyenler Analizi? Barış İçin Akademisyenler ilgili Barış İçin Akademisyenler ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Barış İçin Akademisyenler ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve iletişime geçmek için sayfamıza tıklayabilirsiniz. Barış İçin Akademisyenler Ne Anlama Gelir Barış İçin Akademisyenler Anlamı Barış İçin Akademisyenler Nedir Barış İçin Akademisyenler Ne Anlam Taşır Barış İçin Akademisyenler Neye İşarettir Barış İçin Akademisyenler Tabiri Barış İçin Akademisyenler Yorumu
Barış İçin Akademisyenler Kelimesi
Lütfen Barış İçin Akademisyenler Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. Barış İçin Akademisyenler İlgili Sözlük Kelimeler Listesi Barış İçin Akademisyenler Kelimesinin Anlamı? Barış İçin Akademisyenler Ne Demek? ,Barış İçin Akademisyenler Ne Demektir? Barış İçin Akademisyenler Ne Demektir? Barış İçin Akademisyenler Analizi? , Barış İçin Akademisyenler Anlamı Nedir?,Barış İçin Akademisyenler Ne Demektir? , Barış İçin Akademisyenler Açıklaması Nedir? ,Barış İçin Akademisyenler Cevabı Nedir?,Barış İçin Akademisyenler Kelimesinin Anlamı?,Barış İçin Akademisyenler Kelimesinin Anlamı Nedir? ,Barış İçin Akademisyenler Kelimesinin Anlamı Ne demek?,Barış İçin Akademisyenler Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Barış İçin Akademisyenler Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadınız
Barış İçin Akademisyenler Kelimesinin Anlamı Nedir? Barış İçin Akademisyenler Kelimesinin Anlamı Ne demek? , Barış İçin Akademisyenler Kelimesinin Anlamı Ne demektir?
Demek Ne Demek, Nedir? Tdk'ye Göre Anlamı
Demek kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre, demek kelimesi anlamı şu şekildedir:
Söylemek, söz söylemek - Ad vermek - Bir dilde karşılığı olmak - Herhangi bir ses çıkarmak - Herhangi bir kanıya, yargıya varmak - Düşünmek - Oranlamak - Ummak, - Erişmek - Bir işe kalkışmak, yeltenmek - Saymak, kabul etmek - bir şey anlamına gelmek - öyle mi, - yani, anlaşılan - inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Barış İçin Akademisyenler Bu Kelimeyi Kediniz Aradınız Ve Bulamadığınız İçin Boş Safyadır
Demek Kelimesi Cümle İçerisinde Kullanımı
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Muşmulaya döngel de derler.
Kamer `ay` demektir. - Küt dedi, düştü. - Bu işe herkes ne der? - Güzellik desen onda, zenginlik desen onda. - Bundan sonra gelir mi dersin? - Saat yedi dedi mi uyanırım. - Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun. - Yarım milyon dediğin nedir? - Okuryazar olmak adam olmak demek değildir. - Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! Barış İçin Akademisyenler - Demek gideceksin.
Demek Kelimesi Kullanılan Atasözü Ve Deyimler
- dediği çıkmak - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek
- dedi mi - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin - demek istemek , - demek ki (veya demek oluyor ki) , - demek olmak , - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok - dediği çıkmak , {buraya- - dediğinden (dışarı) çıkmak - dediğine gelmek i, - dedi mi , {buraya- - deme! - demediğini bırakmamak (veya koymamak) - deme gitsin , - demek istemek - demek ki (veya demek oluyor ki) - demek olmak - dememek - der oğlu der - deyip de geçmemek - diyecek yok
Barış İçin Akademisyenler
Barış İçin Akademisyenler Nedir? Barış İçin Akademisyenler Ne demek? , Barış İçin Akademisyenler Kelimesi İle ilgili Daha Fazla Bilgi , Almak İçin Kategoriler Sayfamıza Bakınız. İlgili Sözlük Kelimeler Listesi
Barış İçin Akademisyenler Kelimesinin Anlamı? Barış İçin Akademisyenler Ne Demek? Barış İçin Akademisyenler Ne Demektir? ,Barış İçin Akademisyenler Analizi? Barış İçin Akademisyenler Anlamı Nedir? Barış İçin Akademisyenler Ne Demektir?, Barış İçin Akademisyenler Açıklaması Nedir? , Barış İçin Akademisyenler Cevabı Nedir? , Barış İçin Akademisyenler Kelimesinin Anlamı?
Barış İçin Akademisyenler bildirisi veya "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi, Türkiye'de 2015-16'da Türkiye-PKK çatışmasının bir parçası olarak gerçekleşen çatışma ve operasyonlar sırasındaki sokağa çıkma yasaklarının ve şiddetin sona ermesi için çağrı yapan bir bildiridir. 11 Ocak 2016'da 1128 akademisyenin imzasıyla yayımlandı.[1] Takip eden hafta içerisinde imzacı akademisyenlere destek olmak amacıyla gelen yeni imzalarla birlikte bildirinin nihai imzacı sayısı 2212'ye ulaşmıştır.[2][3][kaynak belirtilmeli]
Aralarında Esra Mungan, Ahmet İnsel, Ayşe Gül Altınay, Koray Çalışkan, Nazan Üstündağ, Gençay Gürsoy, Mehmet Efe Caman, Murat Paker, Noam Chomsky, David Harvey, Étienne Balibar, Judith Butler ve Immanuel Wallerstein'in de yer aldığı akademisyenler, "bir an önce çözüm" çağrısı yapan bildiri metnini Türkçe ve Kürtçe olmak üzere iki dilde hazırlandı.[1] Bildiri yayımlandıktan sonra 64. Türkiye Hükûmeti başta olmak üzere siyasi otoritelerin ve hükûmet destekçisi medyanın sert eleştirilerine maruz kaldı. İmzacı akademisyenlerin birçoğu hakkında adli soruşturma başlatılarak işlerine son verildi ve üç imzacı akademisyen tutuklandı. Daha sonradan çok sayıda imzacı, darbe sonrası tasfiyelerine dahil edilerek akademiden ihraç edildi.
Barış İçin Akademisyenler inisiyatifi, 2016 yılında Aachen Barış Ödülü'ne layık görüldü.[4]
11 Ocak 2016'da açıklanan bildiride yer alan başlıca talepler:[1]
"Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!
Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur’da, Silvan’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi’de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.
Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye’nin kendi hukukunun ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.
Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.
Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükûmetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.
Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."[1][5][6]
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bildiriye imza atan akademisyenlerin güneydoğudaki Kobani eylemlerinde duyarsız kaldıklarını ve "ihanet" içinde olduklarını söyledi.[7] Erdoğan, "Bu aydın müsveddeleri kalkıp devletin bir katliam yaptığından bahsediyor. Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız karanlık. Aydın falan değilsiniz" dedi.[7]
Başbakan Davutoğlu ise bildiriye imza atan akademisyenler hakkında "Aydın olmak, demokrasiyi savunmak önce demokratik yöntemleri savunmakla olur. Tekrar soruyorum. Daha bugün gece yarısı emniyet lojmanlarını ve lojmanların etrafındaki evleri hedef alan, biri 5 aylık olan 5 sivil ve bir emniyet görevlisi vatandaşımızın katledilmesine sebebiyet veren bir terör örgütünün arkasında niçin hizalanıyorsunuz?" ifadelerini kullanmıştır.[8] Davutoğlu bir başka açıklamasında ise, "Hüküm verilene kadar eğer herhangi bir hukuki zorunluluk yoksa, insanların tutuklu yargılanmalarına karşıyım." şeklinde görüş bildirmiştir. Ayrıca tutuklu yargılanan akademisyen Esra Mungan hakkında da: "Geçmişte başörtü yasağına da karşı çıkan bir isim. Onunla ilgili olumsuz kanaatim yok. Aksine özgürlükçü tutumunu duymuş olduğum bir isim. O parçalanmış bedenleri gördükten sonra hâlâ bir akademisyen o bildiriyi PKK’yı eleştirmeden okuyorsa, ben onunla ayrı bir düzlemde tartışır, mücadelemi veririm. Hukuki konu ayrıdır." ifadelerini kullanmıştır.[9]
ÇOMÜ rektörü Yücel Acel ise bildiri hakkında: "Düşünce özgürlüğü adı altında yasa dışı şiddet uygulayan, terörü ve terör örgütünü teşvik edici bir şekilde devletin meşru savunma faaliyetlerini eleştiren bildiriyi reddediyoruz." ifadelerini kullanmıştır.[10]
Bildirinin, 22 Aralık 2015'te Fırat Haber Ajansı'nda yayımlanan, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat kod adlı Hülya Oran tarafından "tüm aydın ve demokratik çevrelere ve Kürtlere özyönetim ilanlarına sahip çıkma" çağrısı yaptığı açıklama sonrasında imzalandığı iddia edildi.[11]
Elazığ'da bir grup akademisyen, bildiride imzası bulunanlar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Grup adına konuşan Mehmet Şekerci: "Özellikle askerimizin, polisimizin, güvenlik güçlerimizin Doğu ve Güneydoğu'da barışı ve huzuru sağlama adına yapmış oldukları operasyonlara karşı durmak, terör örgütünü desteklemek suçunu işlediklerinden dolayı, biz bu açıklamayı yapmak zorunda kalıyoruz. Akademik çevreyi zorda bırakacak bu açıklamaları şiddetle kınıyoruz"[12]
Bildiriye imza atan akademisyenlere bazı gazetecilerden, edebiyatçılardan, tiyatroculardan, hukukçulardan, sinemacılardan, yayıncılardan ve feministlerden destek geldi.[13][14][15][16][17][18][19]
İmzacıları arasında yer alan Ahmet İnsel, PKK'yı eleştirmedikleri yönündeki tepkilere "PKK terör yöntemlerini kullandığı sürece TCK'nın öngördüğü suçları işleyen kişilerin bulunduğu bir örgüttür. Benim PKK ile bir ilişkim yok, ama devletle var" yanıtını verdi.[20]
Amerika Birleşik Devletleri Ankara Büyükelçisi John Bass, "Söz konusu akademisyenler tarafından dile getirilen görüşlere katılmamamız durumunda bile, bu baskının, süregelen şiddetin sebepleri ve çözüm yollarıyla ilgili Türk toplumu içindeki meşru siyasi tartışmalar üzerinde dondurucu bir etkisi olmasından endişe ediyoruz. Şiddetle ilgili endişelerin ifade edilmesi, teröre destek vermek ile eşdeğer değildir. Hükûmet eleştirisi ihanet ile eşdeğer değildir. Türk demokrasisi rahatsız edici fikirlerin serbestçe ifade edilmesini kucaklayacak kadar güçlü ve dirençlidir" dedi.[21]
Noam Chomsky, Michael Löwy, Tarık Ali, Bertell Ollman, Michael Lebowitz, Vijay Prashad, Neil Faulkner, Robert Brenner, Nancy Holmstrom, Joan Cocks, Suzi Weissmann ve Fred Moseley'nin de aralarında bulunduğu yabancı akademisyenler, "IŞİD’e yardım ve yataklığa son! Kürtleri ezmeyi ve katletmeyi durdurun!" başlığı taşıyan ikinci bir bildiri imzaladılar.[22]
"Sözde Aydınlar Çanlar İlk Önce Sizin İçin Çalacak" başlıklı bir yazısında, “oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız” diyerek bildiriye imza atan akademisyenleri tehdit eden organize suç örgütü lideri Sedat Peker hakkında aynı gün CHP, HDP, Özgürlükçü Hukukçular Derneği ve pek çok gazeteci tepki gösterdi.[23][24][25] Ertesi gün yine bu derneğin savcılığa suç duyurusunda bulunmasıyla Peker hakkında soruşturma açıldı.[26][27]
Star gazetesi köşe yazarı Cem Küçük, bildiriye imza atan 1128 akademisyenin ve onlara destek verenlerin Türkiye'ye "ihanet" ettiğini, PKK tarafından öldürülenlere "üzülüp tepki koymadıklarını", "savcılar işe el atmadan" üniversitelerin "hemen o akademisyenlerin iş akdini feshetmesi" gerektiğini, bu kişilerin toplum tarafından dışlanması için "bir daha iş bulamalarının" ve "kariyerlerinin bitmelerinin" gerektiğini, "terör örgütlerini övenlerin" ise "aynen batıdaki gibi medeni ölüme mahkûm edilmeleri" gerektiğini dile getirdi.[28]
Harvard ve Columbia Üniversitesi dahil olmak üzere, dünya çapında eğitim kurumlarında görev yapan 351 akademisyen ve üniversite yöneticisinin imzasıyla yazılan ortak mektupta "Hükümet politikalarını kamusal alanda eleştiren kişilerin (“Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzalayanlar da dahil olmak üzere) tehdit, eziyet ve soruşturmaya maruz bırakılmalarına son verilmesi" talep edildi.[29]
Tüm bunlarla birlikte konu uluslararası olarak tartışma konusu olmuş, ABD gözaltıları “Rahatsız edici bir trendin parçası” olarak nitelendirirken,[30] Rusya bildiriyi imzalayan akademisyenleri desteklediklerini bildirmiştir.[31]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor. |
15 Ocak 2016 itibarıyla Türkiye çapında onlarca akademisyen gözaltına alındı, görevden uzaklaştırıldı ya da haklarında idari veya adli soruşturma açıldı.[32] Bunlardan:[33]
İmzacılar arasında cezası kesinleşen ve cezaevine giren ilk isim Prof. Dr. Füsun Üstel oldu ve bir süre sonra tahliye edildi.[41]
Darbe girişiminin ardından bildiriye imza atan birçok akademisyen, 2016 Türkiye askerî darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hâl ile birlikte kanun hükmünde kararname yayımlama hakkını elde eden 65. Türkiye Hükûmeti tarafından bu kararnamelerle akademiden ihraç edildi.[42] Şubat 2017'de yayımlanan 686 nolu KHK ile Barış İçin Akademisyenler bildirisinin 115 imzacısı ihraç edildi.[43][44]
ile ilgili metin bulabilirsiniz. |